3 Nisan 2024 Çarşamba

Eski Türkiye’yi özleyenler, CIA öğretisi Yeni Türkiye söylemini sandıkta da terk etmeye başladı.

Tüm dünya yerel seçim sonuçlarını değerlendirmiş ama asıl söyleyemedikleri başlık CIA'nin yarattığı Allah'ın, başka ifadeyle Yeni Türkiye kavramının çöküşünü değerlendirmiş olmalarıydı.

Zira bu söylem nasıl ki Yeni CHP söylemiyle aynı istihbarat örgütü tarafından üretildiyse, Yeni Türkiye söyleminin de (şeriat Anayasası) aynı örgütün söylemi olduğu artık ortaya çıkmıştı, ha bunda Erdoğan'ın yeri ve konumu ayrıca tartışılabilir.

Kesin olmayan sonuçlara göre 2024 Yerel Seçim Sonuçları sadece YSK’nın küçük düzeltmeleri yapıldıktan sonra neredeyse aşağıdaki gibi ilan edilmeyi bekliyor.

Sanırım 4-5 Mart tarihlerinde ilan ediliri ancak bu sonuçların pek değişeceği muhtemel görünmüyor, en azından oransal bağlamda. 

Buna rağmen şu koalisyon ve ortaklarının düştüğü durum ne kadar içler acısı ama yine de kimse kendisine toz kondurmuyor. 

Saadet                          % 1,09   503.210 oy

DEVA Partisi               % 0,33   150.600 oy

Gelecek Partisi            % 0,07    34.212 oy

YRP                            % 6,19 2.851.784 oy

Hüda-Par (Hizbullah)  % 0,55   253.648 oy

BBP                            % 0,43    200.301 oy

DP                              % 0,20       92.166 oy

DEM                          % 5,70   2.625.588 oy

MHP                          % 4,99   2.297.662 oy

İYİ                             % 3,77    1.735.924 oy 

Al birini vur ötekine denir ya durum aynen budur.

Buna rağmen AKP büyük bir kayıp yaşamış olmasının yanında erken seçime sıcak bakmadığını söylüyor, gerçi ne söylediyse tersini yaptıkları için sanırım bu da öyle olacak.

Kemal Kılıçdaroğlu bir haindir.

CHP'yi Atatürk çizgisinden saptırıp "Biz Yeni CHP'yiz" diyerek ve dahi yetmeyip TBMM'ye soktuğu partilerin oy oranlarına ve tek adam rejimi için ülkenin altına dinamit koyan AKP'nin koalisyon ortaklarının aldıkları oylara bakar mısınız?

AKP'nin neden seçim kazandığını belki daha iyi analiz edersiniz ve analiziniz derinleştikçe de Kılıçdaroğlu'nun bir CHP haini olduğunu bu oy oranlarıyla görebilirsiniz.

Öte yandan Erdoğan açısından da durum aynı, KaçAK Saray'da konuşlanan Fettoş pisliklerinden habersizce tuzağa çekilen bir durumda olduğunu yazık ki Erdoğan göremedi, göremiyor, belki de sağlık sorunları buna izin vermiyor.

Kılıçdaroğlu'nun Y-CHP'sine yamanan hele de Davutoğlu ve Babacan denen terör sevicileri 0,33 ve 0,07 yüzdelik dilimiyle Y-CHP'ye ne katmıştır eeeeeey Kılıçdaroğlu söylesene.

AKP'nin çuvalından düşüp yerlerde süpürülenlerden kendilerine fayda yokken sana mı fayda olacaktı, hiç mi aklın yoktu?

Tek bir belediye alamayanlar, bırak almayı üye sayıları kadar toplamda oy alamayanlar sana ne kazandırdı, sen onlara kaç vekil verdin unutacak mı sanıyorsun milleti?

İmamoğlu gözümden düşmüştü, bunu ilk seçildiğinden yaklaşık 1 yıl içindeki yaptığım analizlerde söylemiş, yazmıştım ancak İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'na yaptığı iç darbe bence çok yerinde olmuştur.

Bunun aynısını zamanında Davutoğlu'da Erdoğan'a altın vuruş şeklinde denemişti ama başarılı olamamıştı. 

Fakat İmamoğlu bunda başarılı olmuştur, iyi ki de olmuştur, bu da ayrı bir analiz konusu. 

Seçmen koyun değildir.

Adıyaman kimsenin malı değildir, Adıyamanlı koyun değildir.

Adıyamanlı vatandaşlardan biri BBC’nin mikrofonunaAKP’liyim, ama dobra dobra söylüyorum oyumu vermedim, işte adama böyle silleyi vurular” diyerek belki de Türkiye’nin tepkisini özetlemiş.

Sosyolog, Psikolog, Ekonomist analizleri yeterli olmayacak gibi görünen özellikle Kahta Menzil Köyü 2023 2. Tur Seçimi Sonuçları ile kıyaslandığında Kılıçdaroğlu'nun sadece 2 oy aldığı yerde bile büyük çöküş yaşayan, 74 yıl aradan sonra Balıkesir'i alabilen CHP'nin başarı öyküsünden daha önemlisi AKP'nin neden bu hale geldiği büyük bir analiz ve Üniversitelerde ders konusu olmalıdır.

Kahta 2023 seçimlerinde Erdoğan % 79.26 alırken Kılıçdaroğlu % 19.31 alıyordu.

İl bazında 2023 Adıyaman'da ise Erdoğan % 66,20 alırken Kılıçdaroğlu % 31,24 almıştı.

İl bazında Adıyaman 2024 seçimlerinde AKP % 27,42 alırken CHP'nin % 51,74 alması açıkçası tarifi mümkün değil gibi görünse dahi sanırım din tüccarlığı iflasının ayak sesleri olarak değerlendirilebilir. 

Uzmanlar bu konuda mutlak analizler yapmalı elbet fakat bu sonuca durup dururken gelmediler.

CIA'nin Allah'ı mı kaybediyor?

AKP’nin kaybetmesinde o kadar çok sebep-sonuç ilişkisi var ki, say deseniz saymakla bitiremeyiz lakin daha evvel de AKP'nin kaybetmesine kızanların anlaması gerektiği analizleri topladığım sayfa alt başlığı olarak Atatürk Düşmanı bir Magandanın Son 12 yılda söyledikleri yazısına bakmalarını önersem yeterli gelir gibi.

Yalan konusunda bakıyorsunuz neredeyse hiç doğru söylememişler, söz konusunda bakıyorsunuz Emperyalistlere verdikleri tüm sözleri harfiyen uygulamışlar ama millete verdikleri tek sözü bile neredeyse tutmamışlar, hayvanlara yapılan tecavüzleri görmezden gelmişler ve daha birçok garabet.

Hemen her yazımda küçük de olsa CIA'nin önce yaratıp sonra dayattığı Allah'ın Anadolu halkının yüzlerce yıldır var olan Allah inancı ile çatıştığını söylüyorum.

Milletimiz bunları görerek yüz çevirmiştir elbet ancak burada aslen müthiş hızla analize muhtaç bir durum ortaya çıkıyor o da CIA'nin yarattığı Allah kavramının ne denli tehlikeli ne kadar derinden gittiğini görmemize yardımcı olacak bir seçim olması ve bunun halka açıkça anlatılması ihtiyacı hasıl olmuştur.

Düşünsenize J. Erbakan'ın bie içeriğinden haberdar olmadığı ama bilmiş bilmiş konuştuğu İstanbul Sözleşmesi'nin TBMM kararı ve onayı ile hayata geçirilmesine rağmen bazı kadın düşmanları tarafından Erdoğan'a tehdit derecesine varan ısrarla sözleşmeyi iptal ettirmiştir, bu baskı aracı olarak bir milat oluşturdu diyebilir miyiz?

Şimdi sıra 6284 sayılı kanun ve akabinde medeni kanunun iptaline kadar ısrar dönemi ve yeni ucube bir Anayasa devrini zorlayacaklar gibi.

İstanbul Sözleşmesi iptal edilmesine rağmen tatmin olmayan CIA mürİTleri, Erdoğan'ı tehdit etmek için mi AKP'ye oy vermediler yoksa gerçekten ekonomik yıkımın karşılığı olarak mı oy vermediler?

İşte soru budur.

Zira ekonomik yıkım kaynaklı oy kaybetmiş olsaydı, AKP'den giden oyların oğul Erbakan'a gitmesi mümkün olmazdı, çünkü ikisi de aynı gömlekle piyasa yapmışlar, aynı söylemle oy toplamışlardı.

Öyleyse fark nedir ki AKP'den giden oylar oğul Erbakan'a gitmiştir?

Şahsi düşünceme göre tespit ve fark şöyle açıklanabilir.

CIA'nin Allah'ı Junior (genç-oğul) Erbakan'a daha yakın olabilir, bu nedenle oy verenler elbet ki İstanbul Sözleşmesi'nin iptaliyle elde edilmiş başarıyı CIA'nin Allah'ını da arkalarına alarak sürdürmek istiyor olabilirler.

Bu tip partilere oy verenler her ne kadar demokrasi tanımının içinde yer buluyor olsalar bile bat kültürü ile topluca hareket etme kabiliyetlerini sergiledikleri için analiz kriterlerimizde buna da yer vermemiz gerektiği açıktır.

Kadının adı da resmi de yok.

Nihayetinde J. Erbakan, kadına tecavüzlerde, şiddet ve öldürülmelerinde büyük aşama kaydeden toplumun huzuruna çıkıp anlamsız anlamsız konuşuyor, kimse ne demek istediğini anlayamıyor ama mürİTler anlamış gibi davranabiliyorsa burada bir sorun var demektir ve bu sorunun kaynağı kimdir, neden sorun yaratılmaktadır konusu irdelenmelidir.

Zira J. Erbakan'ın partisinde Düzce 2. sıra adayı Çiğdem Kulalı Seçkin'in resminin karartılması, yine partide yaşanan kadın-erkek yan yana oturamaz, fotoğraf çektiremez tartışmaları tıpkı Kürt Hizbullah’ı diye bilinen Partiya Doza Azadi (Hüda-Par)'ın kadınlarla aynı katta çalışmak istemediklerini söyleyen, "şeriat getirmek değil, siyaset yapmak istiyoruz" diyenler kadar yalan, ucube ve aşağılayıcı değil mi? 

Zira Kürt Hizbullah'ı bile "Beklediğimizin altında oy aldık" diyerek bir sosyal tepkinin gerekçesini anlayamadıklarını söylemeye çalışmış.

İşin aslına bakarsanız öyle derin analize ihtiyaç var ki bir zamanlar Yargıtay Birinci Başkanı Mehmet Uygun'un, 7.9.1998 yılında yaptığı 1998-1999 Adalet Yılını Açış Konuşması'na damgasını vuran "vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışan hâkimin kararının tam ve en sağlıklı olacağını düşünmek, insan aklına ve doğasına ters düşer" ifadesi bu kez vatandaş için tekerrür etmiş, millet vicdan ile cüzdan arasında sıkıştırıldığını anlatmış ama nedense siyasetçilerden hiç kimse anlamak istemiyor olduğunu asla unutmadan analiz yapılması zorunluluk olmuştur.

Anayasal hak olan ulaşım, seyahat özgürlüğü engelleniyor.

Anayasa Madde 23'e göre vatandaşın seyahat özgürlüğü kısıtlanamaz, kısıtlanacaksa gerçekleri sayılmış olmakla birlikte bugün Van'da bu ve gösteri-toplantı özgürlüğü de askıya alınmış.

Bu bile başlı başına derin bir analize ihtiyaç duyarken YSK başkan ve Üyeleri’nin yargılanması gerçekleşmedikçe ülkede sorunlar da bitmez, Erdoğan'ın gidişi de hız kazanır, göreceksiniz bakın, bu gidiş YSK başkan ve üyeleri yargılanmadan erken seçime doğru evrilmeyecek olursa dilim varmıyor ama farklı sonuçlara gideceğini gösteriyor. 

Anayasa Madde 23'e göre düşünerek ulaşımımızı engelleyenler kim, kimler ya da gerekçeleri nedir aslında hepimiz farkındayız ama bu konuda derin analizin lokal düzeyde yapılabilmesi için bir adrese bakalım.

Fethiye'ye gitmek isteyenler bir kişilik yolcu ücreti 1670 lira, Bodrum 1450 TL oldu diyor ki o da kendi yöresinden.

Yöreyi değiştirelim bakalım ne olacak? 

Örneğin Bodrum-Van otobüs bilet ücreti ne kadar?

Van-Bodrum Otobüs Bileti 1.800,00 TL

Bodrum-Van Uçak Bileti 2.177,09 TL

Van-Bodrum Uçak Bileti 2.455,71 TL

İnanamadınız mı, o zaman gidin siteye hesaplattırın görün.

Unutmadan, 22 Ocak 2024 ile 2 Şubat 2024 arası 9 günlük şeker bayramı tatilinde memleketinize giderken öğrenirsiniz ki, o güne kadar bu fiyatlar kalabilirse.

Buna çok minik bir analiz yapalım mı?

En düşük emekli maaşı 10 bin TL olduğuna göre 10.000/1.800 TL=5,5 kere gidiyorsunuz ama dönemiyorsunuz.

Eğer eşiniz bir de çocuğunuz varsa ki Erdoğan'ın en az 5 çocuk sözünü duymadınız farz edelim anne-baba artı çocuk 3 kişi eder mi?

3X1.800TL=5.400 TL ediyor.

10.000/5.400 TL=1,8 kere yani üç kişi gidiyor ama dönemiyorsunuz.

Emekli eğer Erdoğan'ı dinlemiş zamanında 5 çocuğa tamamlamışsa nüfusunu 1.800 TLX5=9.000 TL ediyor ve giderken yolda çocuklarına yedirecek 1.000 (Bin TL) kalıyor.

Geri dönüşü mü?

İşte sandıkta alınan sonuçların da geri dönüşü nasıl ki yoksa, emeklinin de gidişi var ama dönüşü yok.

Bir de heveslense, hayatımda hiç uçağa binmedim bu sefer uçakla gideyim dese 2.177X5=10.855 TL eder ki zaten gitmeye parası yetmiyor.

Uçak için bir de garabet ortaya çıkıyor, Bodrum'dan Van'a gidiyorsan 2.177 TL ama Van'dan Bodrum’a gidiyorsan 2.455 TL, insanın sorası geliyor "haydi atayızlar bunu da açıklayın" repliği ile.

Gerçekten komedinin en acısı, acı acı halimize gülüyoruz ama 25 yıldır bunların elinde çırpınıyoruz iyi mi?

Önümüzdeki ay içinde yeğen evleniyormuş, şimdi kara kara düşünüyorum oraya gitmek kaç para, tek gitsem maliyeti nedir, ne takabilirim gibi kara kara düşüncelere dalıyorum, bana bunu layık görenlerin adalet kantarını bozanların suratlarından lanet eksik olmasın, bunlara sebep olup yol verenin de diyorum artık, ucu nereye varırsa varsın.

Bozduğunuz kantar günü gelir sizi de tartar.

Kantarı bozmak bir günde olmadı, 25 yıllık birikimin sonucu.

Van seçim sonuçları gerçekten de kantarın topuzunun tam ipsiz-sapsızların elinde olduğunu, bu ipsiz-sapsızların KaçAK Saray'da beslendiğini ama Erdoğan'ın bundan haberi bile olmadığını, oluyorsa daha vahim sonuçlara gebe olunduğunu daha önceleri de her kantarla oynamalarında anlattım.

Oysa çözümü de çok basit, YSK başkan ve üyelerini yargılayacaksın, Erdoğan'ın camına koyup "YSK ve üyeleri PKK’lıdır" ya da Fettoşçudur diye yazı okutanlar henüz bulunmadı mı dersiniz?

Eğer bulunamadıysa o zaman Erdoğan'da en basit haliyle görevi savsaklamaktan yargılanmalıdır.

Zira milletin kaderiyle oynamak çocuk bahçesinde oynamaya benzemez, bir bedeli olur ve millet bir şekilde bunu ödetir, belki de millet bunun sinyallerini verdi, Erdoğan'ı dolandıranlar neye güvenerek bu şerefsizliği yapabilmektedirler, CIA'nın yarattığı Allah Milletin binlerce yıldır inandığı Allah kavramından daha mı üstündür ki dokunulmazlar senfonisini dinleyip durmaktayız artık bilmenin zamanı geçmiştir, senfoninin notasından kopup, uydurma uzatmaları seslendirdiği ortadadır.

Dezenformasyon mı gerçek mi?

AKP'li Şeyma Döğücü'nün seçimi kaybetmesinin ardından iftar çadırlarının kapatıldığı iddiaları gündem bulmuştu ama Şeyma Döğücü bunun bir iftira olduğunu iddia ediyor.

Elbet Fahrettin Altun ne iş yapar diye soranlarınız olacaktır belki fakat onun ne iş yaptığını oldum olası ben çözemedim ki birilerine anlatabileyim.

2023 yılında Üsküdar ve Ümraniye Belediyesi İBB'nin iftar çadırlarını engellemişti, demek ki unutulma hakkı yasası ile millete unutun talimatı verilemiyormuş ve millet artık kendisine yapılanı affetmeyeceğini göstermeye başladı diyelim.

Çöküşün sorumlusu yalan ve kibir oldu.

Yalan konusunda mü’minleri defalarca uyardım, sayfalarca yazdım ama CIA'nin Allah'ı öylesine iman işgali yapmıştı ki gözler kör, kulaklar sağır olmuştu.

TV'lerde millete söven, yandaş basında köşe kapan üstelik isimlerinin önünde kalabalık titri olanlar milleti öylesine aşağıladılar ki ne dur durak bildi ne hız kesti.

Son örneği de seçimin ertesi günü yaşandı ve malum gazetede "Ülkeye dünyanın dört bir yanından dolar yağıyor. Parayla dolan Hazine’den en büyük payı ise orta ve dar gelirli alıyor" diyerek dalga geçmenin dozunu kaçırdılar.

Çünkü milletin tokadı aşırı ağı geldi, sille kulak zarında patlayınca böyle olur, o silleyi yiyenler bilir.

Seçilmişleri öğüten çarklar.

Seçilmişleri atanmışlara yedirmeyeceklerdi, kendileri yemeye başladı. 

Anımsarsanız Erdoğan 20.02.2012 tarihli AKP, İstanbul İl Gençlik Kolları’nın 3. Olağan Kongresi'nde Erdoğan Seçilmişleri atanmışlara kul ettirmeyiz diyordu.

Şimdilerde ne oluyor, vatandaş Erdoğan'ı meydanlarda dinlemeye güçlünün hukuku işlediği için zorla ya da bir müjde duyarım umuduyla olsa dahi gidiyor ama görüldü ki meydanlarda ya iddia edilen sayılar yalandı ya da vatandaş artık oy vermiyor.

Güç ve Cinnet.

Bize her şeyi CIA'nin Allah'ı yaptırıyor diyenlere şimdilerde güçlünün hukuku devrinin bittiği müjdelenmiş gibi.

Bunun anlamı yargının artık hesap sormaya yeniden başlayacağı anlamına geliyor.

Gerçi bu yargıç CIA'nin Allah'ını arkasına alanlara tokat atarken seçimlerin sonuçlarının ne olduğunu bilmeden yani özünde var olan dürüstlük ilkesine bağlılıktan doları ders vermiş vermesine de bu ders diğer yargı mensuplarına da bir meşale olacaktır.

Bu meşale aydınlattıkça ülkeyi karanlık emellere teslim etmek zorlaşacak, iş adamları (insanları demiyorum) dürüst ihalelerle milletin hakkına tecavüze yeltenmeyenlerin zaferini bu topluma yaşatacak, Adalet, İnançsal temeller de dahil birçok şey yerli yerine oturacak, hak yeme duracaktır.

Dürüstlük onursuzluğu boğmak için her daim bir kıvılcım bekler.

Dilerim ayağa kalmayan yargıç da bu meşaleyi yeni bir kıvılcımla tekrar ateşlemiş olur. 

Biraz geç olmuş olsa bile AYM'nin belediyelere kamu arazileri üzerindeki kaçak yapıları “karar almaksızın yıkma” yetkisini iptal etmiş olması da yetkinin keyfiyetine bir engel olarak destek sayılır.

Nitekim usulsüzce Müdür ataması ve evrak taşıması yaptırdığı iddia edilen AKP'li belediyeye polisin baskın yapması da artık birçok şeyin değişeceği işareti olarak görülmelidir.

Bunlar her ne kadar olumluya işaret ediyor olsa bile asıl olumlu sonuç alacak şeyin Ekonomideki düzelme olacağı ortadadır.

Bununla ilgili işaret var mı derseniz henüz bir şey diyecek durumda değilim.

Ekonomi işçi, memur, emekli, esnaf kısaca bordro mahkumları için olumluya gitmeli diyenlerden iseniz biraz zor gibi.

İngiliz Mehmet’in Erdoğan ve AKP seçmenine hakaret ettiğini sanırım Erdoğan unutmayacaktır ancak bazı kulislerde seçim yenilgisinin emekli düşmanı İngiliz Mehmet'e fatura edileceği söylenirken bazı kulislerde de İngiliz Mehmet ile yola devam edileceği iddiaları var.

Finans Editörü Sinem Eryılmaz'ın, "400 bin liralık araca 1 milyon TL ödeme gerekçesi kredi vermemek için yarış içinde olmaları" değerlendirmesi de boş değerlendirme olmamış.

Yeni yandaşlardan Perinçek grubu bile bu seçim sonrası yeniden muhalefete çekiliyor görüntüsü vermiyorsa eğer, onlar bile emeklinin sırtından geçinileceğini görebildiğine göre iyi midir kötü müdür bilmek neredeyse çok zor.

Bilmek derken elbet Erdoğan'ın tercihini bilmekten bahsediyorum, bakarsınız NAS tekrar devreye girer henüz kafasını kaldıramayan emekli bir darbe daha alarak ölüm çukuruna atılır, sermaye çifte bayram yapar belli mi olur, CIA'nin Allah'ı bu "OL" der olduruverir.

Bindikleri dalı kesen yandaş, Erdoğan'ın da biletini kesiyor.

Öylesine arsız, öylesine hayasız öylesine onursuzca emeklilerle dalga geçiyorlar ki, inanın millet bunları teker teker arşivliyor.

Buyurun akİT denen yandaş Emeklilere 22 bin 500 lira verecekler diyen bir dallama oturduğu yerden sallıyor.

Dün benim maaş aldığım bankaya gittim, promosyon yenilemek için ama üst sınırı yakalayamamışım.

Çünkü bana verilen zamlarla 3,47 kat asgari ücretle emekli olan ben, bankanın 20 bin TL ve üstünde maaş alanlar sınırlamasına giremedim.

O nedenle de güncelleme yapmadım ki, Temmuz'da alınacak zavallı zammı ile belki 20 bin TL sınırını geçer, üç-beş kuruş alırım diye geri döndüm.

Bu günlerin geleceğini, promosyonda da darbe yiyeceğimizi yıllar önce yazdım, en son 2023 Ocak ayında detaylandırarak tekrar yazdım ama kimse dikkat etmemişti, şimdi gördüler günlerini.

Bu onursuz, haysiyetsizler bunları anlatacağına yalanlarla tıpkı Erdoğan'ı aldattıkları gibi emekliyi de aldatıp dalga geçiyor ahlak yoksunu CIA'nin kulları.

Erdoğan'a acil tavsiyem, yol yakınken çık o KaçAK Saray'dan zira oradaki dehlizlerde dönen dolaplardan senin bile haberin oluyor.

Orada konuşlu şeref yoksunları hangi elleri besliyor, kimlerle iş birliği içinde, CIA'nin Allah'ı o dehlizlerin ne kadar derinlerine inmiş bilmiyorsun.

Daha emeklinin ölüm döşeğinde yattığını senden gizleyebilenler sana sundukları ile dalga geçiyorlar, bunu vatandaş sonunda gördü ama sen göremiyorsun.

Bırak görevini, torunlarınla ilgilen.

Benden en çok birkaç yaş büyüksün, biz artık torun sevme zamanlarındayız, dilerim seni aşağıladıkça aşağılayanları görürsün.

Velev ki göremedin, sanırım boynuna ip bile geçirir bu şerefsizler anlasana be kardeşim duysana milleti.

Sen milleti duyamıyorsan millet seni neden duysun?

Sorması ayıptır da Türkiye seçimle uğraşırken adalarımızda neler oldu biliyor musun?

Yok İHA yok SİHA yok uzaya çıktık yok muharip uçak falan falan falan, bunların ne kadarı gerçek ne kadarı seni ya da milleti kandırmak içindi hiç düşündün mü?

Bunları düşünecek uzun bir ömrün olur mu bilmem ancak olursa hangi mekânda düşüneceğini tahmin etmeni tavsiye ederim.

Artık başlattığınız ülkenin parçalanması görevinde son noktaya gelinmiştir, o yolsa kaldırdığınız bayrağı, yaktığınız meşaleyi CIA'nin Allah'ı bu kez başka ellere teslim ediyor.

Bunu da göremiyorsunuz ama ülke yöneteceksiniz diye emekli öldü öldü, anlıyor musun öldü.

Bundan sonrasını çocuk yetiştirecekler düşünsün, bizim daha ne kadar yaşayacağımız belli değil, ha bugün ha yarın.

Bırakın ülke geleceğini gençler inşa etsin ve 30 yaşın altında-65 yaşın üstünde siyaset yapma yasağı ve iki dönemden başka her ne isim ya da sıfatla olursa olsun siyaset yapılamaz yasası çıkartılsın, akıl sağlığı yerinde raporu zorunlu tutulsun ki belki 100 yıl sonra torunların torunları huzura erer.

Aksi halde ne mi olur?

CIA'nin Allah'ı işgali tamamlayana, milleti sürgünde yaşatmaya başlayana kadar durmaz.

Benden uyarması.

Bu topraklarda ahlak, dürüstlük, şeref, onur bu topraklar var olduğu günden beri vardır. 

Bunu, başta CIA'nin yarattığı Allah olmak üzere hiçbir güç değiştiremeyecektir.

Gelecek de bir gün gelecek, onurla onursuzluğun hesaplaşması çok yaman olacak.

3.4.2024

A. Dursun


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder