6 Nisan 2024 Cumartesi

Merkez Bankası, "Halkı öldürmek pahasına ana muhalefet iktidar olamaz" dedi.

Ya da Ana Muhalefetin iktidarı halkı öldürmek pahasına varlığını sürdüremez.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yayınladığı son metin hayli dikkat çekici ve çok yönlü bir analize muhtaçtır. 

Bunu ebet işin üst düzey uzmanlarının yapması daha doyurucu ve eksiksiz olacak fakat ekonomik iflas bu kadar bekleyecek süre sanırım vermeyecek gibi.

Hükümetin hataları bitmek tükenmek bilmez durumda, bu hataların sonucu olarak hep olduğu gibi cari açığı baskılamak için ithalata daha fazla döviz ayırıyorlar bakıyorlar olmuyor sıcak para girişini teşvik ediyorlar ama o da tutmuyor, yazık ki iktidar bundan ders almıyor ama faturayı millete yıkmakta pek mahirler.

Erdoğan'ın emekliye verilecek para için "dipsiz kuyu ne verseniz yetmiyor" ifadesi de enflasyonun hem gerçeği hem de gerekçesi olarak ortaya çıkan tablonun özetidir.

Dövize olan talep yanlış para politikası ile çözülmeye çalışılıyor, çünkü Erdoğan ekonominin "E"sinden bile anlamıyor.

Bunu bilen dalkavuk takımı döviz kurunu kontrol etmekteki hatalı ve kasıtlı davranışıyla ithalatta patlama yaşanmasının kapısını açmış durumdadır, Fatih Erbakan'ın önce meydanlarda sonra sosyal medyada "İsrail ile ticaret belgesi" yayınlamasının nedeni de bu kur politikasında yapılan ama Erdoğan’ın bilgisi olmadığı bir konu olduğu için milletin önüne konan çıkmazdan kurtulma şansımız da kalmıyor.

TCMB Başkan yardımcısı Osman Cevdet Akçay’ın "iddiasız hedef koyan merkez bankası bence oksimorondur" ifadelerini yeniden dinlerseniz, özetle ifade edilenin bu olduğu daha da derinleşecek ekonomik yıkımın sebep olanlarını anlamış olursunuz, daha da ötesi Akçay’ın ifadesinde yer alan, aptallığın en ileri seviyesi olarak tanımlanabilen Oksimoron (İkirciklem) ifadesini tam yerine oturtmada yardımcınız olacaktır.

Her nedendir henüz bilemiyorum ama bir sebeple hem siyasilerde hem de bazı seçmenlerinde oksitosin seviyelerini artıran olgunun Oksimoron düzeyindeki arışla bir bağlantısı var mı işin uzmanlarınca araştırılması gerek diye düşünüyorum.

Her neyse, Merkez Bankası'nın eski başkanı Gaye kızımızın görevden alınmasında İngiliz Mehmet'in (Jöleli'nin ifadesidir) rol oynadığı iddiaları bir şekilde basına ve sosyal medyaya yansımıştı, ne deneli doğrudur onu araştırmak benim görevim değil, gerçi ekonomik yıkım yapanları cezalandırmak da benim görevim değil fakat az çok akıl sahibi olmaktan daha öte ekonomiden iyi-kötü anlayanların, anlamayanlara bir şeyler anlatması kendi üstüme düşen ve dilimin döndüğü kadarı ile ifade etmek, her daim dediğim gibi "herkes aldığı eğitimin hakkını vermeye mecburdur" düsturu ile bana düşen kısmını ifade etmeye çalışmaktır.

Nitekim milletimiz gereken tokadı gerekenlere her diam atmaya muktedir olduğunu göstermekte bir an bile tereddüt etmemektedir.

Cevdet Akçay'ın da Başkan Yardımcısı olarak imzasının olduğu metin nedense birçok mecrada sadece asgari ücrete ikinci dönem ara zammı anlamında tartışılmaktadır.

Buna anlı-şanlı ekonomistler de yazık ki yandaş ekonomistlerin tavrıyla yaklaşmaya özen gösterdiği gözlemlenmektedir.

Örneğin politika faiz oranının % 50'ye çıktığının nedenlerini kimse sorgulamıyor, örneğin "faiz oranlarının geldiği yüksek seviye" dedikten hemen sonrasında “yapılan teknik bir düzeltme olup bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı temel politika faizi olarak kullanılmaya devam edilecektir" denmesi nedense yandaş medyadaki ekonomistler gibi kimse tarafından yadırganmamıştır.

Belki farklı ortamlarda buna açıklık getiren ekonomiden gerçekten anlayanlar olduysa bile henüz ben bu analizlere ulaşamadım.

Cevdet Akçay'ın ifade ettiği iddiası hedef ifadesi aslında metindeki "faiz oranlarının geldiği yüksek seviye" kabulü ile bire bir örtüşmekte olmasına rağmen "bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı temel politika faizi" olacağı ifadesi işin tadını tuzunu aslında Erdoğan açısından kaçırması gereken kısımdır.

Repo faizinin TCMB'nin sattığı menkul kıymeti özellikle bankalardan geri satın aldığında fiyata eklenen faiz oranını ifade ediyor olması sözün anlamındaki ağırlığı belirleyici oluyor, nitekim defalarca bu operasyonlarda sıradan vatandaşın bir belirleyici durumunda olmaması ama yükün sırtına vurulma sebebi olduğunu anlattık.

Bu ifade yıllarca "faiz sebep enflasyon sonuç" iddiası ile bilim dışı heveslerin bu milletin kesesinin, vergilerinin ne denli talana açıldığını göstermiş olmuyor mu, bilim dışı kalmış ne kadar uygulama ya da insan varsa musluğun başına getirildiğinin acı faturasının yine milletin sırtına yüklendiğinin açık ve net ifadesi olduğunu neden hiçbir ekonomist söyleyemiyor da asgari ücret kısmına takılıyorlar.

Bu millet o kadar vefalı bir millet ki, her şeye rağmen bir umut diyerek Mayıs 2023 seçimlerinde yine Erdoğan'ın durumu düzelteceği zannı ile aldatılmaya rıza göstermiş olup seçimden hemen ertesi gün başlayan kıyameti yaşamakla bu güvenin gereksiz olduğunu artık görmüştür.

Merkez Bankası’nın örtülü olarak söylediği, belki de kimsenin ifade dahi etmek istemediği kısım Akçay'ın Oksimoron ifadesinde kendini bulan aptallıktan, bilim dışılıktan vazgeçilmesi gerektiğini çok farklı ifade etmiş oluşudur.

Zira halk AKP'yi Türkiye'nin ikinci partisi yapmıştır, bunun anlamı da AKP'nin artık ana muhalefet partisi olduğudur.

Merkez Bankası'nın yazdığı bu metinden çıkartılması gereken bir diğer anlam da ana muhalefet durumuna düşen bir parti ve iktidarın, ekonomi politikalarında belirleyici olamayacağı, olmaya çalışıp yeni anayasa girişimleri yapamayacağı, yarın iktidarda kalıp kalamayacağı belirsiz bir gücün topal ördek konumunda olduğu ve Merkez Bankası üzerinden Türkiye'nin en azından ekonomik geleceğine olumlu hiçbir katkısı olamayacağını ifade etmiş olmasıdır.

Nitekim bazı senaristlere göre TCMB’nin bu metni Erdoğan'ın izni olmadan yazamayacağı iddiaları eğer doğru ise o zaman Erdoğan halka bunları bir şekilde söylemenin yollarını arıyor yani erken seçim sinyalleri veriyor demektir.

Yok TCMB'nin bu metni yazmasında Erdoğan'ın hiçbir etkisi olmadıysa o zaman daha vahim olarak Merkez Bankası Erdoğan'a "sen artık topal ördek konumundasın, güven tazelemelisin, ekonomi seninle bir yere varmaz, daha fazla ısrar etmen durumunda repo ihale faiz oranı temel politika faizi olarak kullanılmaya devam etmeye bilir ve bu senin sonun olur" demiştir.

Bu elbet şahsi düşüncem olmakla birlikte doğru bir analiz yöntemi ile bu tehdidin kime yapıldığının, kim tarafından yapıldığının bilinmesi gereklidir.

Nitekim TCMB'nin sıkı para politika baskısına ek olarak Alman derecelendirme kuruluşu Scope Ratings yayımladığı raporda, seçim odaklı vurgusu yaptıktan sonra Merkez Bankası yani Erdoğan sıkı para politikasını devam ettirirse bile enflasyonun 2024 ortalamasının % 60 olabileceğini ve daha da sıklaştırırsa 2025 yılında ancak % 25 civarında olabileceği tahmini yapmış, döviz kurunda oynaklığın ve ücret artışlarının enflasyon için baskı oluşturabileceği belirtmişken asgari ücrete artış yapılmaması ülkenin % 80'den fazlasının açlığa mahkum edilmesi bunun da kaosu sonrasında bir iç kargaşayı tetikleyeceğini kimse bilmiyor mu sanılıyor?

Belki de TCMB'nin bu raporu her şeyden önce bu bağlamda irdelenmeli ve ülkenin üzerine çöken kara bulutların dağıtılması için Scope Ratings'in seçim odaklı ekonomik çöküntüye dikkat çekmesinden daha önemli olacağını birileri görmelidir.

Seçimden önce Erdoğan'ın söylediği iddia edilen "borç para bulunur ama ödünç oy bulunmaz" repliği iddia olmaktan öteye geçseydi, Erdoğan topal ördek durumuna düşmeyeceği gibi, iktidarın güven kaybı yaşadığı hem iç hem dışta konuşulmaya başlanamazdı.

Bunun sorumlusu ne İngiliz Mehmet dedikleri Mehmet Şimşek ne şimdiye kadar görevden alınan Merkez'in başkanları ne de seçilmemiş olduğu halde atanan iş bilmezlerdir.

Tüm yaşananların sorumlusu her daim dile getirdiğim gibi, yüzlerce yıldır Anadolu topraklarında var olan Allah inancı ile CIA'nin önce yaratıp sonra dayattığı Allah inancının ikame edilmiş olmasıdır.

Halk, yaratılan Allah'a tapındırıldığını meydanlarda sallanan Kur'an ve beslene beslene bitirilemeyen yandaş, trol ve Emperyalistler adına Türk halkına besletilen 14-15 milyona yakın saylara ulaştığı sığınmacılar nedeniyle anlayabilmiştir.

NOW (eski FOX) haberden Selçuk Tepeli’nin deyimiyle 200 bin trol yerine 200 bin sığır beslenseydi bu kaos olmazdı.

Bu bir uyanış hareketi olmakla birlikte bu uyanışı kalıcı kılmak da muhalefetin boynuna borç yaftası olarak asılmıştır.

Muhalefet tüm bu gerçekleri önce Baykal ile sonra Kılıçdaroğlu gidene kadar örttüğü unutulmasın.

Kılıçdaroğlu giderse Erdoğan'da gider dememin nedeni de buydu, ha Özgür Özel çok mu iyi derseniz onun hakkındaki ilk izlenimlerimi de yazmıştım fakat her ne olursa olsun biz dünya halkları olarak mezarından babamız çıkıp gelse, asla ama asla iki dönemden fazla oy vermemeyi öğrendiğimiz gün tecavüzden de kurtulmayı seçmiş oluruz.

Nedir bu yahu, adam geliyor ilk 4-5 yılda devlet nedir onu öğreniyor, ikinci 4-5 yılda devletin nerede gedikleri, yasanın nerede boşlukları var onu öğreniyor eğer üçüncü kez 4-5 yıllığına gelirse de yazık ki millete nasıl tecavüz edeceklerini, yasal boşlukları kapatmadan giderlerse de gelenlerin soygunu sürdüreceğini, böylece yeni hırsızların eski hırsızları yargılayamayacaklarını biliyorlar.

Özgür Özel'den açıkçası umutlu değildim fakat Cumhuriyet'te yer alan bir habere göre CHP, devlette görev yapmış Sayıştay denetçileri ve mülkiye müfettişlerinden oluşan bir ekiple partiyi sürekli denetleyeceğini açıklamış olması umut vericidir.

Kimse babamızın çocuğu değildir, olsa dahi hiçbir şey fark etmez.

Öyleyse her kim ki bu milletin ayağının altına bir tuğla daha koymuşsa, her kim millete efendilik değil yol göstericilik yapmışsa, her kim hayallerini değil de bilimsel gerçekleri ön plana koymuşsa onun başımızın üstünde yeri olacağını bilmesi, bunu öğretecek halkın da bunda ısrarcı olması zaruridir.

Kimseye makamlar kalmaz, kimse sonsuza kadar yaşam bulamaz öyleyse yapacağımız çok basit, iki dönemden fazla kimseye oy vermeyeceğiz, millet malıyla zenginleşenlere mutlaka ama mutlaka hesabını soracak yargı sistemi kuracağız.

Çünkü yenen milletin çocuklarının hakkıdır, geleceğidir.

Her kim buna göz yumuyorsa sonsuza kadar lanetlenmelidir.

Unutmayın ki çocuklarımıza miras olarak DÜRÜSTLÜK ilkesini bırakamadığımız sürece zenginlik küçük bir zümrede dolaşacaktır. 

Umarım halkımız külfeti sırtlandığı gibi ülkenin nimetlerini de bundan sonra eşit paylaşsın.

Ölmeden bunu görürsem gözüm açık gitmez.

7.4.2024

A. Dursun




1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu.

1211 sayılı Kanunun 42’nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Para Politikası Araçları El Kitabı-Mahfi Eğilmez

MÜSİAD-GELİR DAĞILIMI VE YOKSULLUK

Emine Erdoğan’ın önsözünü yazdığı kitaba 3,6 milyon TL.

Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar, 1,2 milyar dolar serveti ile Forbes 2024'te

1.8 TRİLYON LİRALIK VURGUN' İDDİASI.

Kaybedenlerin ihale/fatura telaşı.

Bursa Büyükşehir Belediye eski Başkanı Aktaş'ın seçim harcamalarını Meclis'te.

Polis araçlarıyla kokain taşındı.

Ozan Bingöl, sigaraya gelen zamların vergisini hesapladı.

İktidarın asıl büyük kaybı: İlk kez ortaya çıktı!

Belediye 3 ayda böyle soyulmuş: Sizleri kodese yollayacağız.

Ertuğrul Özkök: 31 Mart günü Fransa'da vaftiz olan öyle bir 400 kişi vardı ki, bizim Diyanet iyi düşünmeli.

Gürcistan'daki "ajan yasasına" NATO ve AB'den kınama.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder