Yakın gelecekte çoklu ihtimaller belki de çelişkiler dönemine gireceğimiz ortada gibi.
Belki de CHP+AKP Koalisyonunda Kukla Kim diye sorsak iyi olacak.
Zira siyasetçiler ne dediğini bilmediği gibi asıl sorun onların söylemiyor ama okuyor oluşlarından kaynaklı olsa gerek.
Takip edenler bilir, Hz. Erdoğan Efendi'mizin siyasetini sevmem, her fırsatta da belirtirim.
Özel yaşamda tanımadığından ötürü kişiliğini bilmediğim için o konuya girmem de eleştiri (görüş) belirtmem de.
Fakat görünen köy kılavuz istemiyor arkadaşlar.
Erdoğan ve dahi Cumbaba Koalisyonuna katıldığından biraz evvelinden başlayan Bahçeli'nin camına konan metinlerden okuma alışkanlıkları yazık ki siyasetin kimler tarafından yönetildiğinin soruşturulması, hangi siyasetçilerin kukla, kimlerin kuklacı olduğu sorgusunun zihinlerimizde yeşermesine neden olmuştur.
Bahçeli'nin camına konan ve okutulan "PKK açılım metnine" kimler ne diyecektir diye bir süredir bekliyorum.
En net taraftarlık Özgür Özel'den geldiğinden bu yana nihayetinde Erdoğan'da küçük de olsa bir açıklama getirdi.
Belki de Erdoğan'ın bir kukla olduğunu ispat çalışmaları izlettiriliyor, nitekim bu çalışmalar hız kazanmış durumda görünüyor.
22.10.2024 tarihli Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada camına konan metinlerden okudu.
Okuduğu metindeki satır aralarına bakarsak ülkeye faydası
dokunmayan tartışmalara kayıkçı kavgaları benzetmesi yaptı.
İyi güzel de Bahçeli Erdoğan'dan izinsiz konuştuysa koalisyon biterdi, konuşmadıysa Erdoğan'ın bize güvenen insanların hak ve hukukunu elbette savunacağız ifadesinde geçen insanların kim olduğu önem kazanıyor.
Nihayetinde Flug Revue dergisi, İngiltere liderliğinde oluşan konsorsiyumun Türkiye'nin toplamda 40 adet Eurofighter Typoon isteği konusunda pek olumlu bakmadığı söylüyor ve 4,5. nesilden neredeyse tıpkı F-35’teki radara yakalanmazlık özelliği gibi 5. nesle geçmek üzere olan Eurofighter uçaklarının ikinci el ve ilk model olan Trance 1 olacağı, buna rağmen İngiltere Savunma Bakanlığı sözcüsü, Eurofighter Typhoon'un "önemli bir NATO müttefiki" olan Türkiye'ye olası ihracatı konusunda ilerleme kaydedildiğini söylemiş olma söylentileri bile durumumuzun vahametini ortaya koyarken Erdoğan'ın camına koyanların bunlardan haberi olmadığı ortaya çıkıyor.O nedenle de Almanya bizi kıskanıyor sözünü Erdoğan'a yutturanlar topluma neler yutturamazlar ki?
İlk nesil, kalitesiz ve çöplüğe atılan Trance 1 verenler yetmiyor, Kılıçdaroğlu'nun isim babası olduğu 5'li çeteler, 80 milyar dolar harcanan geçici koruma ismine sığındırılmış içlerinde ne kadarının ajan ne kadarının terörist olduğu belirsiz insanlar, 2025 bütçesinden Diyanet'in başkanı, eşi, çocukları yesin diye ayrılan 130 milyarlık bütçeler, AKP'lilerin İngiliz Mehmet dedikleri bakan ve Merkez Bankası Başkanı'nın dışarıdaki dostlarının ağzı ile % 25 emekli ve asgari ücretli zammı vs... gibi alternatifleri çoğaltmayalım ama yaşatılan korkunç kara tablodan neden tek satır koyup okutmuyorlar?Zira AKP seçmenini nasıl ki beyin yıkama operasyonuyla mutlu kesim haline getiriyorlarsa inanıyorum ki Erdoğan'a da MIND CONTROL yapılarak ülkeyi gül bahçesi sanmasını sağlıyorlar ki bunda yandaş medya ile ayrıca akademisyenlerin katkısı yadsınamaz.
19.10.2024 tarihli röportajında Eray Güçlüer, "KAAN uçağının yanında F-35'ler oyuncak gibi kalır. Jeopolitikte artık dengeler Türkiye lehine değişiyor" diyor.
Dediğim üzere dış kaynaklı bilgilerden haberleri bile yok, kendisi gibi kısıtlı bilgilerle seçim sandığına gidenleri değil ülkeyi yönetenleri de yanlış yönlendiriyorlar.
Demiyorlar ki F-35'ten çıkmak için S-400'lere neden para harcadın, KAAN o kadar mükemmel ise neden ikinci el Trance 1 verenlerle pazarlık yapıyorsunuz?
Yok yok, bu ve benzeri olguların tamamı sadece Erdoğan üzerinde oynanan oyun değil Bahçeli ve haliyle millet üzerinde oyun kuranların kirli yapılandırılmalarının göstergesidir.
Erdoğan'ın konuşmasında aynı satırların içinde yazılmış olan bir ifade daha var ki o da Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihî fırsat ifadesidir ve bu ifade başta söylediğim Erdoğan'ın izni olmadan Bahçeli'nin Öcalan'a çağrı yapamayacağı ve Erdoğan'ın bir zamanlar ortaya saçılan gizli ajandasının belki de kimler marifetiyle yeniden ısıtıldığının göstergesidir.
İsrail'e silah satan BAE Systems’in SAHA EXPO 2024'te fuara katılması sorusuna yanıt veremeyen Hakan Fidan'ı anımsarken benim "Talmud'un su katılmamış bekçileri" dediklerimden FETÖ/PDY operasyonda yakalanan Kazım Güleçyüz'de aklıma gelmiyor değil.
Neden aklıma geliyor biliyor musunuz, 2018'de yazmıştım Güleçyüz'de Fidan'a soru yönelten gazeteci gibi "Nurcular olarak, Prens Selman'ın BAE Systems şirketinden Eurofighter Typhoon model 48 jetin alımı anlaşmasına karşı mısınız? Çünkü bu jetlerle, Suudilerin Ilımlı İslam savaşının yeni patronu olduğu tescillenmiş değil midir" sorusunu yöneltiyordu.
Oysa BAE Systems bırakın 5. 6. nesil uçakları 7. nesil uçakları planlamaya başlamış durumda.
Biz ne yapıyoruz?
Kendini adam sanan birkaç sakallı, takunyalı cengaverin eşliğinde trafik ışıklarına suç olduğunu bile bile İsrail Terörist devlettir yaftası asanları seyrediyoruz yetmiyor her sınıfın kapısına konan salavatmatiklerle kim daha çok salavat getirmiş yarışına çocuklarımızı sokanları överek karşılıyoruz yetmiyor tek bir kişi olarak benim maaşımdan 20 yıllık emekliliğim boyunca 19 Ocak 2024 tarihindeki hesaplamama göre toplam 9.839.040 TL çaldılar.
O gün ABD dolar alış 30,1219 TL idi, şimdi dolar alış 34,2788 TL'ye düşmüş ama zararım düşmek yerine katlanmış.
Örneğin o gün dolar bazında 326,644 dolarım çalınmış, bugün aynı doları yeni kurla çarparsak 326.640 X 34,2788=11.380.025 TL paramı çalmışlar demektir.
Başka ifadeyle 19 Ocak 2024 tarihinden bugüne (29.10.2024) ortalama 10 ay 10 gün içinde benden yeniden 9.839.040-11.380.025=1.540.985 TL yazı ile (bir milyon beş yüz kırk bin dokuz yüz seksen beş TL) ve bunun hesabını soracak birilerini arıyorum.
Tüm bu anlatılara göre anlaşılan odur ki, birileri Bahçeli ya da Erdoğan'a bir tuzak kurmuşlardır.
Tuzak kuranlar yıllardır söylediğim şu gerçeği iyi bilmektedirler.
CHP kabul etmeden Türkiye parçalanamaz, bu mümkün değildir.
O nedenle bu günkü koalisyon tıpkı BOP'un her gecikmesinde olduğu gibi Emperyal iştahlara balta vurmaya başlamıştır.
Hiç sevmesem dahi son görünen tablo, Erdoğan ve Bahçeli ortaklığının bölünme sürecine balta vurduğunun açık olduğudur.
AKP ve MHP içinde her ne kadar bu gidişten memnun olmayanlar varsa yazık ki KaçAK Saray dehlizlerinin karanlıklarına sığınmış Fettoş pislikleri üzülerek söylüyorum ki ipleri yeniden ele almışlardır.
Erdoğan ve Bahçeli sadece okuyorlar ne okuduklarından ne de anlamalarından haberdar değiller.
İşte bu durum ülkenin bataklığa hızla gömülme sürecini hızlandırmıştır.
CHP'siz Türkiye'nin parçalanamayacağını görenler PKK'nın eski avukatlarını, Fettoş'un sümüklü mendilini yalayan tipleri yazık ki CHP'nin içine doldurmuşlardır.
Bunları isim isim herkes biliyor, örneğin Özgür Özel'e akıl hocalığı yapanları bir araştırın, bakın altından kimler çıkıyor.
İsimleri kirlenmişler nasıl oluyor da ülkede söz sahibi olmaya, muslukların başlarını yeniden tutmaya başladılar derseniz bunun suçu da Türk tipi Başkanlık denen UCUBE SİSTEME destek veren başka Kemal Kılıçdaroğlu, onu kandıran ekibi ve destek veren herkesin boynundadır.
Nitekim bu tip sistemi Fettoş efendileri zamanında istemişti, Erdoğan karşı çıkmıştı ama sorsanız hepsi Fettoş düşmanı, yediniz mi?
Başkanlık sistemine karşı olan Erdoğan'a bu sistemi kabul ettirenlerden kimi ajanlar öldü gitti, ölmeyenler konuşur mu bilemem ancak halihazırda yaşayan ajanlar nereden emir aldılarsa, hangi argümanları kullanarak milletin aklını elinden aldılarsa aynı yöntem yeni tiplerle devreye sokulmuş demektir.
Bunun anlamı da ya Erdoğan'ı tasfiye edecekler ya da Bahçeli'yi.
Gerçi her ikisinin zamanında yaptıklarının bir kayıkçı kavgası olduğu artık ortaya çıkmış olsa bile her nedendir anlayamadığım bir sebeple, BOP kaldığı yerden devam etsin diye yeni bir düzenek kurulduğu belli.
Yoksa Bahçeli mi Erdoğan'a tuzak kurdu, Bahçeli mi aldığı talimat gereği Ecevit hükümetini yıktığı gibi yıkacak henüz anlayabilmiş değilim.
Görünen kısım bu koalisyonun ani bir hareketle yıkılabileceğidir.
Gelecekte benim açımdan en muhtemel koalisyonun erken bir seçime gitmeden yapılması durumunda AKP ile CHP arasında olması büyük ihtimaldir.
Nitekim erken seçime gidilmeyecek, Anayasa değiştirilmeyecek olursa zaten Erdoğan tasfiye olur.
Yok erken seçime gidilecekse de hangi yıl olursa olsun en az bir yıl kala yapılırsa bile Erdoğan meydanlarda PKK ile nasıl ki CHP'yi ortak gösterebildiyse bu kez de kendisini PKK'ya yeni devlet vaadiyle gösterse bile seçmeni "bir bildiği vardır" inancıyla ve "Allah'a oy veriyoruz" şiarıyla yine seçiler yine seçilir.
O zaman da yeni Anayasa yapılmış ve parlamenter sistem veya % 40+1'e geçilmiş olması yeterli olacaktır.
Yeni değişen Anayasa bir yıl boyunca uygulanamayacak olduğuna ve bu madde de değiştirilse bile geçerliliği mevcut anayasaya göre yine bir yıl olacağına göre, erken seçim için 2028'den bir yıl öncesinde yapılması bile yetmez.
Anayasa en geç 2026'da oylanıp kabul edilirse 2027'de yürürlüğe girmiş olur ve 2028 normal sürecinden önce de erken seçim yapılmış olacaktır.
Bunun dışında erken seçim olması Erdoğan ve Bahçeli'ye yaramaz.
Nitekim mevcut anayasaya göre Erdoğan artık yoktur, yeni Anayasa yapılırsa da dediğim gibi 2027 son tarihtir.
Bunun bir ayağı da AKP+CHP koalisyonudur ki işe muhtemel koalisyon da odur.
Öyle bir ihtimal var olursa CHP+AKP Koalisyonu 310 günde emekli Ahmet Dursun'dan çalınan 1.540.985 TL'nin hesabını soracak mı?
Soracaksa ben bile oy veririm ama soramayacağına da adım kadar eminim.
Neden soramaz derseniz bakınız, Nihat Zeybekçi, "emekliye verilen yeterli değil, yanlışlar yaptık. Hiçbir şey yapmayan hata yapmaz" diyor tıpkı Burhan Kuzu gibi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Vedat Demiröz ise "Emekliler, maaşlı çalışanlar zor durumda. Belediye başkanlarımız, kaymakamlar, valiler bu mağdurları bulup yardım etmeli. El birliği paylaşarak bu sıkıntıları aşacağız" diyor.
Bazen küfretmek istersiniz ve kendinizi tutarsınız neden?
Kendinizi tutarsınız çünkü ettiğiniz küfür o kişiden çok ama çok daha haysiyetlidir, küfrün bile onların yanında daha ahlaklı kaldığını görür susarsınız.
İşte aynen öyle, küfredemiyorum susuyorum.
Emekliyi mağdur edenin kim olduğunu bilmeyen canlı türlerine oy verenlere de onlara insan diyenlere de selam olsun, daha ne olsun.
Susuyorum, evet susuyorum ama madem emeklileri kimin sadakaya muhtaç bıraktığı bilinmiyor, varsın yıkılsın bu dünya yahu yıkılsın.
29.10.2024
A. Dursun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder