Fettoş’a rahmet dileyince savcımız soruşturma başlatmış.
Biliyorsunuz savcılıklar artık re’ sen soruşturma başlatamıyor, başsavcılık başlat demeden başlatılamıyor.
Neyse, buna rağmen Bursa’da yerel gazeteci Aysın Komitgan, Fettoş için "Mekânı cennet olsun" demiş.
Vay sen misin diyen, kız çocuğu bakmış ki derhal ipe çekecekler çıkmış özür dilemiş.Sözler üzerinden milleti kandırmayın bre, rahmet dileyip Cennet’e gitsin demekle gidilmiyor ki.
Pislik pisliktir, rahmet dileyince kutsal pislik mi oluyor örneğin sen lanet dileyince lanet üzerine mi yağıyor diyen yok.
Millet kendisini soyana lanet okuyor da ne oluyor, hırsızlar dünya zenginler sıralamasında ilk sıralara çıkıyor ama lanet milletin üzerinde kalıyor, kör müsünüz ne?
Cennet nedir, neresidir, nerede kurulmuştur haberi olmayanlar rahmet diledi, cennete gitsin dedi diye huylanmış.
Yahu Cennet sizin tekelinizde mi, siz gitmesin deyince gidemiyor mu?
Bu Fettoş pisliği leşin teki, kim ne derse desin lağımdan
başka gidecek yeri de yok ama zayıf iman sebebiyle hele de İmam Hatip’ler den
devşirilip bir yerlere getirilmişlerin dayatmalarından ötürü yazıktır savcılar da ne
yapacağını şaşırmış durumda kaldılar.
Söz konusu Cennet olunca örneğin Kur’an 11 farklı ayetinde “Cennatu adnin” demektedir ki bu ayetlerde Adn cennetlerine hangi şartlarda girileceğini anlatır.
Yine 18/107'te cennatul firdevsi nuzula diye ve 23/11'de yerisunel firdevs diye geçen firdevs cenneti var.
Peki Fettoş denen pislik için bu kızcağız hangi cennete gitsin demiştir ki soruşturma açılıyor, acaba şikâyet varsa eden yoksa soruşturma izni veren adin cennetinin mi yoksa Firdevs cennetinin mi mekân sahipliğini yapmaktadır?
Eğer öyle bir şey varsa bu yetkiyi onlara kimler vermiştir?
Ayrıca 2/25'teki enne lehum cennatin (onlar için cennetler var) ifadesinden de anlaşılacağı üzere cennet öyle sanıldığı kadar basit bir mekândan ibaret değildir.
Cennetler ifadesi şeklinde olmasa bile doğrudan cennet ifadesi Kur’an’da 132 bölümde geçmektedir.
Fakat asıl cennet bizlerin algısındaki cennet midir yoksa vaat edilen cennet midir ya da sadece bir mekân kavramından ibadet midir elbet giden olursa kesin bilebilir.
Buna rağmen 9/72’de geçen fi cennati adnin, ve rıdvanun minallahi ekber, zalike huvel fevzul azim (adn cennetlerinde güzel mekânlar ve en büyüğü, Allah’tan bir rızadır. İşte o, en büyük kurtuluştur) diyerek asıl cennetin rıdvanun’a (rıza/hâl, durum) bağlı olduğunu ifade ediyor ki bunun açık anlamı cennetin bir mekân değil bir rızaya kabullenişe dayalı olduğu söyleniyor.
Başka ifadeyle cenneti siz yaşayış tarzınızın düzgünlüğü ile yaşadığınız yerde oluşturabilirsiniz deniyor.
Bunu anlayamadığımız için de sürekli cennet ve cehennem ile kandırılmakta olduğumuz kaçınılmaz şekilde ortada duruyor.
Cennet kavramının zıttı da böyle ama onu da uzun uzun anlatmayacağım, onun yerine milletimiz nasıl bir cehennemde yaşamaya mahkûm bırakıldığını kendisi bildiğinden geçelim cehennem zebanilerine denebilir mi açıkçası bilemedim.
Cennet/Cehennem varsa özellikle 44/47 ve 96/18'de belirttiği gibi zebani neden olmasın ki?
Madem kendi rıdvanun'umuzda var edebiliyoruz, zebanileri de var edebiliriz.
Teşbihte hata olmaz diyerek haberlere bakalım üretilmiş zebanilerin çok uzakta olmadığı sanki görülüyor gibi.
Ancak anımsayacağımız bir şey daha var o da daha evvelki PKK açılımlarından hemen önce yemek programları gibi bir seri ahmaklaştırma programları yapılıyor, Banu Avar bunlara dikkat çekiyordu.
24 Nisan 2024’te yazdım, aynı isimlere bazı ilavelerle Kuşum Aydın, Bülent Ersoy, M. Ali Erbil gibilerin yeniden uyutma programı yapmalarının ardından yaklaşık 3-4 ay gibi süre geçer geçmez hortlatılan açılım başladı.
Bundan sonra ABD uşaklığı yapan Fettoş ile bebek katili Öcalan'dan hangisinin cennetlik olacağı da yakındır tartıştırılırsa kimse şaşmasın.
Fettoş'un ölüm ilanı yapıldığı gün Bahçeli'nin Öcalan davetiyesi tesadüf müdür?
Fettoş'un ruhu Bahçeli'nin içine mi kaçtı?
Bahçeli, "bebek katili gelsin TBMM'de konuşsun" diyor.
Bunun çok anlamları var ama en baş anlamlarından biri, PKK Türk devletini yenmiş, Türk milleti yenilmiştir anlamına gelir ki, bu anlamıyla yıllardır Lozan 2023'te bitecek diyenlerin popolarına kınayı Türk Milliyetçileri sürmüş olacaktır.
Erdoğan ve kendisine eş başkanlık görevi verenler de Bahçeli'nin bu
ihanetine ellerini ovuşturarak yaklaşıyorlar ve Erdoğan'a bunu ilan
ettiriyorlar.
Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan için "Tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun" diyen MHP lideri Devlet Bahçeli, açıklamasının devamında "Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın" ifadelerine yer verdi.
Tıpkı unutulma hakkı yasası gibi ucube ve teröristleri kurtarma hamlesidir bunlar.Erdoğan'ın neredeyse cevabi konuşmasında da değişen bir şey olmamış.
Bahçeli'nin sözlerine bir yorum da Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi. Erdoğan, "Cumhur İttifakı'nın uzattığı el kişisel hesaplara kurban edilmesin. Terörün olmadığı Türkiye inşa edelim" dedi.
Yazık ki ben unutmuyorum, Kahpe Bizans söylemine yasak getirildiğini, o dönemde Fettoş Efendi'lerinin Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Öcalan'a terörist demeyin dediğinde Anadolu Ajansı başta olmak üzere tüm yandaşlar aynı şeyi söylemişlerdi.
O dönemlerde kürsülerden, meydanlardan yağlı urgan atan Bahçeli şimdilerde urganı milletin boynuna geçirip bir de Türkiye'nin bekası diyorsa bilin ki Erdoğan ve Bahçeli'nin beka sorunundan bahsediyor demektir.
Zaten Erdoğan bunu daha evvel 16 Nisan'da 'HAYIR' derseniz, beni yargılayacaklar mealinde söylemişti.
Millet uyumaya devam etmeyecek olursa soracağı soru da bellidir.
CIA'nın önce yaratıp sonra dayattığı Allah'a göre Fethullah Gülen mi Abdullah Öcalan mı Cennetlik?
Dilerim milletimiz bunun yanıtını almadan, şu anki TBMM'de olan hiçbir parti ve vekil görünümlü ajanı yeniden seçmez.
Elbet buna tekrar fırsatı olursa, aksi halde Kürdistan Valisi'nin hapisten çıkartıp TBMM'deki 600 ajanın huzurunda konuşturmazlar.
Zaten Öcalan vekil olmadığına göre TBMM'de de konuşamaz.
Her ne kadar bazıları konuşabiliyorsa dahi buna fırsat verilirse Kürdistan geçici valileri zaten daha evvel istenmişti bilinsin.Bilmeyenler yakında öğrenir.
22.10.2024
A. Dursun
Not: An itibarı ile sayfalarım engellenmeye başladı, birçok arşiv sitesi açılamaz oldu, özetle toplumsal hafızamızın yeniden yapılandırılması devri başlatıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder