3 Ekim 2024 Perşembe

Milli Eğitim Bakanı, Türk çocuklarının beyinlerini yıkama görevlisi mi?

MEB, çocuklarımızın beyinlerini yıkamakla kimlere hizmet ettiğini açıklamalıdır.

İsminde Milli ve Eğitim ifadelerinin geçtiği bir bakanlıktan bahsediyorum.

Şiir konusunda da yalan bilgiler vermekte hiç tereddüt edilmemiş.

Zaten kapağını açtığınızda buram buram beyin yıkama deterjanının kokusu ciğerlerinizi doldurmaya başlıyor.

Bir örnek üzerinden bakalım.

ORTAÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 12 sayfa 61'de Yunus'un okur-yazar olmadığını anlatmak bakımından ümmi kelimesi kullanıyor.

Sayfa 48'de geçen "Göçebe Türklerin İslamlaşmasında derviş ve erenlerin de rolü büyüktür. Horasan üzerinden Türkistan'a ulaşan bu dervişler okudukları ilahiler ve şiirler ile İslam'ın benimsenmesine
katkı sağlamışlardır. Okuma yazma bilmeyen göçebe Türk obalarına alışık oldukları mistik yoldan İslam'a dahil etmişlerdir" ifadesine bakarsanız zaten bunun bilgiye değil ama sosyal medyaya dayalı kirli bilgilerden beslenerek yazılmış olduğu ortaya çıkmaktadır.

Yine Sayfa 34'te "İslam dünyasının belli başlı şehirlerinden Mekke, Medine, Basra, Kûfe ve Şam birer edebiyat ve düşünce merkezi olmuştur. Mekke ve Medine dinî ilimler ve şiirin; Basra ve Kûfe gramer çalışmalarının merkezi hâline gelmiştir" demekte olup bunlar tamamen planlı ve gerçeklerden saptırılmış ifadelerdir.

Ümmi demek okur-yazar olmayan demek değildir, örneğin Peygamber Muhammed okur-yazardı ama ümmi idi.

İlk karısı Hatice'nin mal varlığını kendisi hesaplıyor, muhasebe kayıtlarını tutacak kadar eğitimi varken yazık ki ümmi idi.

Ümmi olmak tanrısal mesajları anlamamak demektir.

Düşünsenize tanıdığınız herkes tanrıdan mesaj aldığını söylese ne olurdu?

Hemen herkes vahi almış olurdu ki ümmi kelimesinin anlamına aykırılık olurdu.

Nitekim ümmi aynı zamanda değişime uğramamış, doğduğu gibi olan, evrim geçirmemiş anlamlarına da geldiği için ilahi yani ilahların yolladığı mesajları alabilmek için öncelikle çok hızlıca evrim geçirmiş olmak yani ümmetlikten kurtulmuş olmak zorunludur.

İşte bu nedenle Allah sözlerini anlayamayan yani ümmi olan Muhammed yaklaşık 40 yıllık keskin bir evrim sonucu birden ümmetlikten çıkıp Allah sözlerini duyar olmuş yani peygamberliğin geldiği kendisine iletilmiştir.

O nedenle her sünnet her Müslüman'a göre değildir.

Aksi halde sünnet gereği diyerek önüne gelen peygamberliğini ilan ederek bir nevi sünnete uyduklarını söyleyeceklerdir ki, günümüzde bu türlere apaçık deli denmektedir.

O zamanlar bu söylemlerde bulunanlara peygamber gözüyle bakılıyorken şimdilerde neden deli gözüyle bakılıyor sorusu akıllarınıza gelirse nedeni, peygamberliğin son olarak Muhammed'e geldiğine olan inançtır.

Buna inanmayıp günümüz delilerine inanarak kendilerini peygamber ilan edenler, ilan edilenlerin de ne kadar çok olduğunu biliyorsunuz.

Hatta pandemi günlerinde "Camilerde Ortodoks İslam'ı yaşıyoruz" diye uyarmış, orada bile Muhammed'in peygamberliğin değil de peygamber olmadan evvel ümmi olduğu döneme atıfla kutsallaştırıldığının farkında olmayanların kendilerini Müslüman sanmalarının ne kadar acı ancak CIA İslamcıları açısından ne kadar kutsal olduğunu söylemiştim.

Bunların en önemlilerinden biri de Hz. Erdoğan'ın camına metin koyanlar olduğunu bu millet henüz öğrenememiş durumda.

Gerçi İmam Hatip'te Arapça dersinden kalan Hz. Erdoğan'ın camına konanları okumakla okumamak arasında bir fark olduğunu bile anlamadığını görebildiğim için "Cumhurbaşkanı Peygambere cahil diyor, müritleşen mü'min ayakta alkışlıyor" başlığında irdelemiştim.

Bazen öfkeme yenik düşerek kendime soruyorum.

Yahu Ahmet Dursun, bir tek sen mi görüyorsun, bunu neden kendine dert ediyorsun diyorum ama %50+1 oy almasına sebep olanlar neden görmüyor, en azından 50+1'den çok değil % 2'si bile görse Türkiye'nin düştüğü bataklıktan kurtulması mucize değil diye üzülüyorum.

Biliyorum ki çok zor, çünkü CIA'nin papazları Müslüman kılıfına sokularak istedikleri gibi cirit atmakta, istedikleri yerde dilediğince özgür şekilde Türk eğitim sistemini kemirmektedirler.

CIA bunu kendi internet sitesinde yayınlarken Türkler nedense gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler, davarlar gibidir onlar 7/179'da (lehum a’yunun la yubsırune biha ve lehum azanun la yesmeune biha) dediği gibi kesinlikle oransal olarak % 2'ye ulaşamıyoruz.

CIA, kendi yayınladığı Gizli Raporunda İlim Yayma Cemiyeti ve RABITA'yı kendilerinin kurduğunu açıklıyor ve daha da ötesi var.

Yine kendi internet sitesindeki yayınına göre nasıl ümmet ya da mür'it olunur fetvası veren, CIA İmamı Salih bin Abdullah ed-Derviş kimdir bilgisi olan var mı?

Tutup bana fetva makamı bellidir masalı anlatmayın, o makamı bilip tebliğ makamını bilmeyenler bana CIA'nin tebliğci pezevenklerine tepki verip vermediklerini öncelikle söylesin ki sonra fetva makamı masalları anlatsın. 

Aslında kendisinin de mensubu olduğu günlerde "Pezevenklerin oluşturduğu Türk parlamentosu" diyen dallamanın ağzının payını veremeyen TBMM, bu günlerde gazi unvanıyla anılıyor olsa da o lekeyi henüz temizlememiştir, o dallama öldükten sonra temizlemenin de faydası yoktur.

Şimdilerde düşündükçe bazen soruyorum kendime, adam bu günleri o zamanlardan mı görebildi de konuştu acaba diye.

Neyse, bir kitaptan nerelere geldik ancak gelmek zorunda bırakılıyoruz, çünkü aklımızla dalga geçmeleri bir yana çocuklarımızın beyinleri üzerinde CIA dallamaları resmen oyun kuruyorlar ve bunların ilk suçlusu elbet ki İsmet İnönü ve kendisinden sonra gelenlerin istisnasız tamamıdır.

Sayfa 34'te "Mekke ve Medine dinî ilimler ve şiirin merkezi haline gelmiştir" demesini anlamak pek zor değil.

Muhammed'in ölümünden yıllar yıllar sonrasını kastettiği belli çünkü Muhammed döneminde şairlik tehlikeliydi, daha başka ifadeyle şair demek deli, akıl hastası demekti o nedenle Muhammed, şair olarak şiirleriyle kendisini eleştirenlerin öldürülme emirlerini vermekte sakınca görmemiştir.

Şiva'yı öven ünlü Arapça şiiri, Muhammed ile ilişkisini merak ediyorsanız BURADAN takip edebilirsiniz.

Tavsiye ederim ki, Muhammed'in "Peygamber olma savaşı" hakkında bilgi edinirseniz çoğu şeyi çözersiniz.

Özetle AKP iktidarının MEB'e Bakan diye atadığı DAVARO eliyle sadece çocuklarımız değil ülkenin ve inançların da katledildiğini anladığımız günler yakındır ama iş işten geçti artık, yapacak bir şey kalmadı.

O malum % 2 ile ülkenin anasını belliyorlar, TBMM'ye düşen görev ise Efendimiz Hz. Erdoğan'ın çocuk gibi gülücüklerle etrafta tıpış tıpış dolaşmasını sağlamak oluyor.

Türkiye Cumhuriyeti Koca TBMM'nin umurunda ile değil.

Yazıklar olsun tarihe böyle yazılanlara, yazıklar olsun tarihi böyle yazanları izleyenlere, yazıklar olsun CIA İslam'ı ile millete düşmanlık yapanlara da seyirci kalanlara da yazıklar olsun yazıklar.

3.10.2024

A. Dursun

 

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 1

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 2

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 3

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 4

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 5

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 6

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 7

İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik Geçmişi - Bölüm 8

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder