26 Kasım 2024 Salı

Eş Başkan gibi konuşan yetenekli Bahçeli, bir dahaki seçimlerde DEM adayı olsun.

Lider diye topluma yutturulanların artık konuşmadığı, camına koyanların yazdıklarını okuduğunu hepimiz hayli zamandır görüyoruz.

Sadece bu günküler değil geçmiştekiler de aynı, fark bugünü lider diye millete yutturulanların camlarına dengesini yitirmiş birileri yazıp yazıp okuttuğu için kim suçlu, kim kasıtlı, kim in, kim cin anlaşılmıyor.

Daha cin olmadan bırakın adam çarpmayı, koca bir milleti çarpıyorlar.

Haliyle lider diye bize sunulan insanların ağızlarından dengesini yitirmiş cümleleri duymak artık yadsınmaz oldu ki en korkunç olan da budur, ağzından çıkanı duymamak, anlamını bilmemek.

Son zamanlarda bu konuda başı Bahçeli çeker oldu, bir dediği bir diğerini neden tutmuyor diye merak etmemizin nedenlerinden biri yaşlarıyken diğeri onların camına yazı koyanların akli dengesi daha ötesi vatan sevgilerindeki ölçü de kıstas olmaya başladı.

Nitekim çok değil daha birkaç hafta öncesine kadar "PKK, Öcalan, DEM Parti, Kandil..." gibi söylemleri TBMM kürsüsünden sarf edenlere başta Bahçeli olmak üzere ağzına gelen hakareti yaparlarken son iki hafta kadar bir süreç içinde neredeyse PKK, Öcalan, DEM Parti, Kandil gibi söylemleri kullanmayan, o kelimeleri övgü dolu cümleler içinde sarf etmeyenler terörist ilan edilmeye başlandı.

Bahçeli'de Erdoğan'da yaş olarak siyasi mevta olduğunu kendileri de biliyor, bir kez daha seçilme şansları neredeyse yok.

Defalarca söyledim birkaç gün evvel de yeniledim, "CHP kabul etmedikçe Türkiye parçalanamaz" dedim, bunun ispatı da Özgür Özel'in partiye başkan olarak atamasıyla netleşti.

Görünenlere göre Bahçeli ve Erdoğan'ı tarihe "Kürdistan'ın kurucu Devlet Eş Başkanları" olarak geçmek istiyor gibi davrandıran bir güruh var. 

Yani Bahçeli'nin camına koyan her kimse milletin de canına ot tıkayacak gibi görünüyor.

22 Ekim 20024'te bebek katilini TBMM'de konuşma yaparak teröristlere silah bırak çağrısı yapsın diye davet ettiğinden beri bölünme hayali ile pastadan alacakları rantın payı ağızlarından sular akıtıyor.

Bahçeli de Erdoğan gibi yaşlı biri, üstelik çocuklarına pastadan miras bırakma konusunda Erdoğan'ın dediği gibi Bahçeli'de "aile yok, çocuk yok" buna rağmen pastadan pay almaya çalışıyor desek anlaşılır değil.

Peki ya gerçek nedir?

Sınıf arkadaşım dediği Kılıçdaroğlu'nun aşireti T. C'den Dersim için ‘özür ve iade’ istemişlerdi.

Erdoğan'da zaten Dersim için devlet adına özür diliyorum demişti.

Daha ötesi MİT'in bir önceki başkanının akrabaları 2014 yılında külliyen BDP'ye (şimdiki DEM) katılmışlardı.

Uzatmayacağım, bu adamın eline yıllarca MİT'i teslim ettiler ve geleceğimizle ilgili bilgileri alıp işledi, gereken önlemleri aldılar diye inanmıştık.

Görüleceği üzere yıllar boyu BIÇAK KEMİĞE DAYANDI diyenler bizimle dalga geçerken İslam'ı da kullanmışlardı.

Örneğin Erdoğan bıçak kemiğe dayandı, TERÖRİSTLERE RAMAZAN AYINA HÜRMETEN SABREDİYORUZ diyordu.

Öyleyse soru şu.

Yıllar yılı bu milleti koro halinde neden kandırdınız, oysa aynı koroda şarkı söyleyenler beste yapamazlar, öyleyse koro halinde söylediğiniz BIÇAK KEMİĞE DAYANDI türküsünün bestekarı kimdir, Erdoğan bu koronun neresindedir, içinde mi dışında mı?

Beka, beka başka söylediğiniz şey yok.

Madem MİT dahil elinizde ülkenin bekasıyla ilgili bir çıkmaza ait bilgi, belge var söylesenize nedir bu?

Kandırmaktan siz bıkmamış olabilirsiniz ama biz bıktık.

Ya DEM'e katılarak tek parti altında toplanın hepiniz birer eş başkan olursunuz ya da DEM'i fes ettirip vekillerini partinize katın onlara eş başkanlık verin ya da Bahçeli DEM Eş Başkanı gibi konuşmaktan vazgeçip doğrudan DEM'in liderliğine atansın bir dahaki seçimlerde DEM genel başkanı olarak seçimlere girsin ömrü yeterse.

VİDEO-Devlet Bahçeli, 'Ahmet Türk' ile görüşmeye yeşil ışık yaktı! "AĞALARIN KAPISI AÇIK OLUR"

Nedir millete okuduğunuz masal kardeşim yettiniz artık yahu, hem sırtımızdan geçinin, kıyak maaşlarla ceylan derisi koltuklarda popo besleyin hem "İmralı ile DEM Parti arasında yüz yüze temasın yapılsın" diye anlamsız, kelimeleri anlaşılmakta zorlanılan lisanınla millete meydan okuyacaksın hem de milliyetçi olacaksın.

Sahi sen nerenin milliyetçisisin, daha evvel Bahçeli Millet kavramını bilmiyor mu diye sormuştum, sanırım milliyetçilik kavramını bilmediğini de anlayamamışım.

40 yıla yakın bir zaman içinde 16 bin kişinin katili olanları nasıl oluyor da özgürleştiriyorsun, bu emri nereden aldınız sanırım tahmin ediyoruz.

Sizler gibi siyasetçilerin yüzünden David Rockfeller'a mal edilmeye çalışılan, gerçekteyse kurgu bir kitapta geçen ve Baron de Guy Rothschild söylemiş gibi kurgulanan "Atatürk yüzünden planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık. Şu an yine uyguluyoruz" söylemleri kurgudan öte olduğu şüphelerine sevk olmamızda sanırım haklıyız.

KONUŞMADAN ÇOK KISA BİR KESİTE BAKALIM.

“Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir. Türk milleti hepimizin şanı, şerefi, mensubiyet cevheridir. Yeterince çile çekildi. Yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir. Yoksulluk kader değil zenginlik hedefimizdir. İşsizlik talih değil istihdam hedefimizdir. Yıkmak değil yatırım ve üretim hedefimizdir. Karamsarlıkları paylaşmak yerine umutlarımızın şafağında buluşalım. Asgari ücretle çalışanlarımızdan emeklilerimize, memurlarımızdan çiftçilerimize, esnaflarımızdan işçilerimize, iş adamlarımızdan dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar ekmeğini büyüten, büyüdükçe güçlenen, tasasız bir hayatın temelini kuran süper güç Türkiye'ye ulaşalım. Dışımız yanarken, dünya savaşı tartışılırken, içimizi barış ve kardeşlik seferberliğiyle pekiştirip kalemizi güçlendirmemiz herkesin milli ve manevi vecibesidir. Aynı zamanda ortak yararımızadır. Türkiye'nin iki ateş arasında kalması ya da taraf olmaya zorlanması bugünden kestirilmesi mümkün olmayan anormal külfetlere ve trajik neticelere yol açabilecektir. Barış ümitlerini canlı tutmak, barış çabalarına katkı sunmak varken savaş diline müracaat etmenin, fason kahramanlıklar taslamanın ne devlet aklıyla ne de tarih şuuruyla bağdaşmayacaktır” diyor.

Madem Kürt kardeşin nasıl oluyor da ilgisi ve de ilişiği terör örgütüyle varmış ama sen tenzih edermiş gibi konuşuyorsun, bilgiye mi dayalı bıçak-kemik masalının değişik versiyonu mu?

Başka bir satırda, Yoksulluk kader değil zenginlik hedefimizdir. İşsizlik talih değil demenin asıl amacı gizlenmiş gibi, başka ifadeyle algıya oynuyorsun ve örtülü olarak sizi PKK ile ortaklaşa sömürdük, her servet hırsızlığında PKK olay yarattı ve ekonomiyi çökertip suçu ekonomiye attık mı demeye çalışıyorsun?

Öyle ya, madem sömürmemizin nedeni talih değil öyleyse PKK ile ortak hareket etmektir desek yanlış mı düşünmüş olacağız?

Belki de ülkenin hazinesi öylesine talan edildi öylesine soyulmuş durumdayız ki, Asgari ücretle çalışanlarımızdan emeklilerimize, memurlarımızdan çiftçilerimize demekle yaklaşık 30 gün içinde açıklanması muhtemel % 20 ile % 30 arası asgari ücret ve emekli maaş zammı rezaletini örtmek için abuk sabuk yazılar sana okutuluyor bilmiyorum, nitekim yoksulluk vurgusunun hemen ardından dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar ekmeğini büyüten, büyüdükçe güçlenen demen ya ne dediğinden haberi olmaman anlamına geliyor ya da milletin gırtlağına dayanan açlık bıçağından hebersiz olman anlamına geliyor.

Sana okutulan metinde geçen Türkiye'nin iki ateş arasında kalması ya da taraf olmaya zorlanması satırları ne yazık ki aymazlık ya da bilmezlik içermektedir.

Zira iki ateş değil 6 taraftan kuşatılmışlık içindeyiz ve 20 yıldan fazladır bu milletle dalga geçen siyasiler bunun sorumlusudur, 6 taraftan kuşatıldığımızı ceylan derisinde otururken anlayamazsınız, o aklı evvel danışmanlarına hele de o MİT eskisine sor sana en iyi o anlatır.

Sana okutulan metindeki iki taraf PKK ile korkutulan vatandaşın açlıkla pençeleştirilmesine razı edilmesi oyunu ve bütçenin millete değil CIA beslemelerine yapıldığını anlatmaktadır, nitekim bunu Kızıl Goncalar dizisinde gayet net ifade etmişlerdir.

Ayrıca Barış ümitlerini canlı tutmak derken o Kürt kardeşim dediklerinle savaşmadığına göre barış umudu PKK ile geçerli olan bir söylemdir ve dahi fason kahramanlıklar dediğin ifadenin de aslında İkinci Dünya Savaşı'nı takiben tesis edilen kurallara dayalı uluslararası sistem ilansız ve ilamsız iflas bayrağını çekmiş durumda ifadenle doğrudan örtüşüyor ve CIA'nin İslam kahramanlığına soyunduğunun ve 2. dünya savaşı sonrası oluşan doktrinlerin iflasıyla ulus devlet sistemlerinin yıkılması ve dahi Türkiye'deki ulus devlete karşı mücadele ettiğinizin ya da camına metin koyanların bu mücadeleyi her satıhta verdiğini ama senin bunu anlama kapasitesinden uzak olduğun anlamına gelmektedir.

Bahçeli'nin camına şimdilerde koyanlar Bahçeli'nin sıkıyönetim istediğini anımsıyorlar mı dersiniz?

Gerçi başkanlık konusundaki dönek siyasetini de anımsamıyorlar olabilirler ama ben unutmayacağım.

Başımıza örülenleri siyasetçilerin konuşmasından çıkarttığımız kadar başka yerlerden de algılıyoruz.

Örneğin teknoloji devleri.

Emperyalizm ve uşakları dört koldan saldırıya geçti, tek hedef Türkiye.

Yazı uzadıkça uzuyor nereden başlayım, nasıl anlatayım çözemiyorum, çözemediğim şey başımızda dönüp dolaşan alıcı kuşlar değil siyasiler ve nasıl kullanıldıkları.

Anlaşılan Trump ile yeni dönemin kapıları açıldı ya cin şişeden çıktı ya da şeytan Kur'an'ın tanrısına verdiği sözü tuttu ve insanlığın içine ediyor.

Az evvel sosyal medya hesabımı açtım ve karşıma şu uyarı çıkıyor.

Meta Hizmet Şartlarını güncelliyoruz. Bu güncellemeler 1 Ocak 2025'te yürürlüğe girecek. 

Daha evvel de "14 Ekim 2025'ten sonra Microsoft artık Windows Update üzerinden ücretsiz yazılım güncelleştirmeleri, teknik destek veya Windows 10 için güvenlik düzeltmeleri sunmayacak" uyarısı gelmişti, üstelik daha evvel Windows 8.1 ve Windows 7'yi ücretini ödeyerek sattın almış olduğum halde Win10'da aynı sona erişi yaşıyor.

Soyguncu yatağına bir son veremiyoruz ülkeyi yönetenler hayli düzenlemeler olarak.

Meta'da istediği atı dilediğince güdüyor bu ülkede.

Aslında toplumların hafızaları siliniyor, bunu çok önceden ve defalarca anlatmıştım.

Hatta 2013 yılında da internet ön belleğine yasak getirme kararı alınıp sosyal medya yayın sağlayıcılarına Türkiye'de kısıtlama getirilmişti.

4.5.2007 tarihli ve 5651 sayılı kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendine, 3 üncü maddesine, 8 inci maddesinin başlığına eklemeler, 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklemeler, kiminde çıkartmalar yaparak bir hayli düzenlemeler yapılmıştı. 

Orasını yamala, olmadı yeniden ekleme yap, olmadı tekrar çıkartma yap derken düzenlemeler Anayasa Mahkemesi'nin 7253 Sayılı Kanun’un 4. Maddesiyle 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesindeki Bazı İbarelerin Değiştirilmesi hakkında karar vermesine kadar uzanan, yorucu bir süreçle karşılaşmıştık.

Neyse meraklısı araştırsın.

O kadar çok konu var ki.

Kızıl Goncalar isimli bir diziye kadar giden bir garabet ve süreç yaşıyoruz.

Hani Baas Ertuğrul dizisi için 'Bilal ve saz arkadaşları düzenlemesidir' eleştirilerinin yapıldığını da biliyoruz ama burada parmakları var mı açıkçası takibimde değil.

Nihayetinde eski FOX kanalı, yeni adıyla NOW TV kanalı.

Emperyalizmin iyi polisi rolünü her daim çok güzel oynadı.

15 Temmuz gecesi KaçAK Saray yolundan yayın yaparken sunucunun kışkırtıcı şekilde sadece AKP'liler burada mealindeki yalanını unutmuyorum.

Sadece o da değil ki, FOX ve Küçükkaya’nın Ilımlı İslam misyonerliği yaparken Atatürk'e şükür namazı kıldırma çabalarını da unutmadık. 

Şimdilerde Sözcü TV'nin kılıcını sallayan Fatih Portakal’ın da “AKP'nin iyi polisi" rolünü üstlendiğini unutmadık.

Ne kadar ön bellek engellenirse engellensin, yapacak şeyleri yok.

Neyse, Kızıl Goncalar dizisinde '28 Şubat Profesörü' diye birini çıkartıp hem sağdan hem soldan tokatlayıp duruyorlar.

İlk başladığında Tarikatçı cemaatçi çevreler Kızıl Goncalar yayından kaldırılsın diye bağırıyorlardı.

Sonra gördüler ki Laikliği aşağılıyorlar o vakit sesleri kesildi üstüne üstlük savunucuları ve müptelaları arasına katıldılar.

10 Kasım için de özel hazırlandıkları belli.

2010-2011'li yıllarda arkadaşlar arasında yazışırken AKP,  MUSTAFA KEMAL'E 4 ELLE SARILACAK notu düşüyorduk.

O günler geldi çattı.

CIA baktı ki Yeni Türkiye (Yeni İslam modeli) başarısız oldu derhal Müslüman Atatürk yaratma çalışmalarına hız verildi.

Düşünsenize kimsenin zoru olmadan hatta ve hatta Anıtkabir'e gitmeyi engellemelerine rağmen 2024 10 Kasım'ı tarihi ziyaretçi rekor sayısına ulaşmış. 

Düşünün, “İç Savaş” çıkarsa, TSK ümmetten yana mı, milletten yana mı olacak? diye sormaya başladığımız kurumun bağlı olduğu bakanlık yayınlıyor iyi mi? 

Dizinin 26. bölümünde dakika 1:29:13’te “Ucuz siyaset oyunlarıyla, bu ülkenin çocuklarının eğitim haklarının ellerinden alınmasında rol oynadım, özür dilerim ama önce Atatürk’ten özür dilerim” dedirtiyorlar.

Dakika 1:50:11'de ise ABD'de Cumhuriyetçilerin kürtaja bakış açısına uyulacağı mesajı Türk toplumuna sunuluyor önce alıştırılarak sonra uyuşturularak. 

1:54:14'te 'Mustafa Kemal ölümsüz müdür' sorgusu başlatıyorlar.

Bu sorgulamayı Fettoş'un köpekleri yapıyordu, henüz sosyal medya ülkede kullanılmaya başlamamışken onlarla bunun tartışmasını bizler yapıyorduk ve o günlerde Ergenekon soruşturmasında isimlerimiz okunuyordu.

Görüyorum ki Fettoş'un itleri şimdilerde ülke yönetimini tekrar devralmışlar aynı söylemler, aynı zihin operasyonları ve öylesine ileri konumdalar ki Erdoğan'ın bile gözünü boyamakta üstün meziyet sergiliyorlar.

Mustafa Kemal sorgulamasını "Mustafa Kemal evet ölümsüzdür, bunu artık düşmanları bile tartışmayı bırakmalıdır" diyerek yapmaları çok açık ispatıdır.

Nitekim Atatürk'ün düşmanları dedikleri iç ve dış düşmanlardan oluşmuyor, dışardakiler ortadan kaldırmak için iç cepheyi kuşatmakla meşgullerdi ve bunun ilk göstergesi ABD'nin gizli bayrağı türban ile başarmışlardı.

Asıl düşman dedikleri içerdeki CIA Müslümanlarıdır.

Çünkü CIA, kendi yarattığı yeni İslam modelinin (Türkiye Yüzyılı) tanrısını da yaratırken baş düşmanı Atatürk olarak belirlemiş Fettoş'un köpeklerini okullarında eğiten öğretmen kılığındaki CIA ajanları Mustafa Kemal'in resimlerini tuvalet taşlarına ve yerlere çiğnenmek üzere attırdıklarını yine onların mürİT itiraflarından mahkeme kayıtlarından okuyorduk.

Kızıl Goncalar 26. bölümü ve devamındaki 27. bölümü de aynı işgal kuvvetlerinin masallarını tarihte olduğu gibi sunmaya devam etmektedirler.

Arabi'den uydurmalar eşliğinde Baas Ertuğrul'dan beri Hatmu’l-Evliya (Hatmu'l-velaye/Hatmu'l-velayeti'l-Muhammediyye) açılımı ile milletin uyutulması Kızıl Goncalar'da da işlenmiş devamı 27. bölümde de konu pekiştirilmiştir.

Dikkat ederseniz Mehdi kavramını da işin içine sokuyorlar ama kasıtlı olarak bilmezden gelme taktik uzamnı/takıyye şampiyonu Bülent Arınç'ın talebeleri mi diye düşünmeden edemiyorum.

Oysa mehdi inancı Kur'an'a aykırıdır ve bunların bahsettiği "İsa gelecek deccal ve Yahudiler temizlenecek" gibi masallar, Yehova Şahitleri'nin inançlarıyla da birebir örtüşmektedir ki, Bülent Arınç bu örtüşmeyi Y. Şahitlerin askerlik yapmak istemediklerini ve ölse dahi çocuklarına kan vermeyi reddettiklerini biliyordu. 

Mor Gabriel'i bilmezden gelen Arınç Zeytinlerin katledilmesi anlamına gelen Dağ Taş Zeytin Ağacı Olmuştur söylemi, Yehova Şahitleri dahil ülkenin a*ına koyacak her haltı bilecek kadar da Yahudi kutsallarına vakıftı.

Uzatmayım ama bunların neden yeşile ve özellikle de ağaca düşman olduğunu Kur'an'a bakanlar öğrenecektir.

Bu Videoda konuşan kişi durumu gerçekten net özetlemiş.

 Bir kez daha anımsayalım istedim.

Resim

Aklınızı kiraya verirseniz mülk sahibinin fiyat artışlarından başınızı kaldıramazsınız.

26.11.2024

A. Dursun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder