Ahmet Dursun: Öcalan emir verdi, "cerrahi müdahaleyi gerçekleştirecek operasyona başlayın."

Türkiye çok ama çok uzun süredir uyutulmaya devam ederken Öcalan'ın Avukatlığını da yapan Faik Özgür Erol Mezopotamya Ajansı'na konuşmuş ve terörist başının ara dönem yasaları çıkarılmalı dediğini söylemiş.

Elbet bir terörist, bir bebek katili tutup devletle pazarlık yapacak değil vs.… kimse demesin, bebek katili öylesine ileri gitmiş ki, sanki koalisyon hükümetini kendisi kurmuş, kendisi talimat veriyor, kendisi yönetiyor gibi tavırlarla hükümete ayar verirken "Yaşadığımız sorunun özel bir cerrahi müdahaleyi gerektirecek derecede kangren oldu, süreci bu hassasiyetle yürüterek bugüne getirdik" deyivermiş.

Sürekli söylüyorum, Erdoğan içlerindeki yani hem TBMM'deki hem MİT, Emniyet, Adalet ve dahi bunların yönetildiği KaçAK Saray dehlizlerindeki karanlık elleri kıramadığı için hem ülke hem Erdoğan hanedanı korkunç sonla karşılaşacak görünüyor.

Baksanıza TMSF denen kuruluş adeta Erdoğan'ın izniyle hareket eder gibi görüntü verdiği halde resmen hukuku kullanarak dilediği çöküşü yapıyor konumuna düşürülmektedir.

Oysa TMSF'nin de bir zümrenin elinde olduğu açıkça görülmektedir, nitekim yeni Türkiye söyleminin ardındaki gerçek budur başka ifadeyle başkanlık sistemi denen ve Erdoğan'ın şiddetle karşı olmasına rağmen birden taraf olduğunu görmek garabet ötesiydi ama oldu ve o günden beri Erdoğan'ı halk nezdinde TEK ADAM görüntüsüyle örterlerken, yazık ki ardından dönen dolaplardan haberi bile olmadığı ortadadır.

Gün gelecek, sistem kurucuları yargılanmaya başladığında bu söylediklerimin gerçekliği ortaya çıkacaktır.

İşte bu gerçekler yani Erdoğan'ı aldattıkları halde pohpohlayarak, tek adammış görüntüsünü verenler KaçAK Saray'ın karanlık dehlizlerinde kurdukları paralel Türkiye planlarını hayata geçirmiş durumdalar.

Düşünsenize, bebek katili bile oturduğu yerden "cerrahi müdahaleyi gerektirecek" şeklinde ifade kullanabiliyor, Doğu bölgemiz tamamen ayrılmış görüntüler verebiliyor ve halka siyaset budur imajı veriliyorsa daha neyi düşüneceğiz ki, henüz düşen habere göre Türkiye Suriye'den çekilmeye başlamış ise sahi biz Suriye'ye neden girmiştik üstelik ÖSO'nun maaşlarını vergilerimizden karşılanması pahasına girmiştik, gerçekten de Türkiye'nin içinde oluşan yeni bir paralel devlet tehlikesi var diye, Suriye'nin bölünmesine karşıyız diye, PKK'nın yerine yapılandırılmaya çalışılan başka yapıların Suriye'de imhasına yönelik girmemiş miydik, son dakika haberi doğru ise sahi biz oradan neden çıkıyoruz, Suriye ve Türkiye'nin toprak bütünlüğüne yapılan saldırı bitmiş midir yoksa Suriye ve Türkiye topraklarında kurulacak yeni yönetimlere olur mu vermiş durumdayız da haberimiz yok?

Zira tüm bunlar yaşanırken İsrail tüm hatlarıyla işgal planlarına hız vermişken Türkiye Afrin'den çekiliyor iyi mi?

İnsan sormadan edemiyor, acaba Hamas-İsrail-Türkiye ortak bir devletçik kurma hedefine doğru anlaşma mı yaptı, yaptıysa bu tarih 7 Ekim 2023'ten önce mi başladı da Türk halkı olarak uyuduk?

Bütün bu rezaletlerin nereye kadar örtülmesini planladılar açıkça bilmiyorum ancak vırt zırt ekranlara çıkan kurtarıcı kılıklı cengaverlere bakınca felakete ne kadar yakın olduğunuzu anlamakta zorlanmıyorsunuz.

Öcalan aslında, cerrahi müdahaleyi gerçekleştirecek operasyona başlayın talimatını vermiş gibi açıklama yapıyorsa ve Doğu'da hızla artan faaliyetlere siyaset denebiliyorsa bu gidişin sonu Öcalan'ın istediği operasyonun cerrahının kim olacağı, nasıl neşter kullanılacağı, nekahet döneminin ne kadar süreceği ve hasta adamın sağlığının ne olacağı ile ilişkilidir.

Örneğin yeni Türkiye'nin yeni anayasasında Kürdistan Tüzel Kişiliği ilan etme yetkisini kim kullanacak, Öcalan mı Erdoğan mı yoksa TBMM'ye mi devredecekler ya da bir orta oyunu ile ya da meddahlar eşliğinde halka anlatılarak referanduma götürülerek mi Kürdistan ilan edilecek, işte soru budur.

Yoksa millet aç kalmış, ekmeğe % 50 zam gelmiş, motorine durmaksızın zam yapılmış, halk ezilmiş vs... kimsenin umurunda bile değil.

Buna rağmen hükümetlerin başarılı görünmelerinin ardında sadece din ticareti yok bazen de meddah görünümlü piyonlar günü kotarır.

Öcalan'ın emirleri ve Doğu'da yaşanan bölünme hareketlerindeki yoğun temponun örtülmesiyle görevli olanlar arasında şu meşhur FETÖMETRE'nin mucidi Cihat Yaycı var mı diye sormak istemiyorum, fakat kendisi ilginç tespitler yaparken kısmen doğru kısmen yanlı açıklamalarda bulunmaktan çekinmemiş, zira benim açımdan yanlı mı yandaş mı olduğu henüz netleşmemiş bir konumda durmaktadır kendisi.

Keşke "Türkiye'yi 15 Temmuz'la bitirmeye çalışanlar" söylemindekilerin kim ve kimlerle iş birlikçi olduğunu, nedenleriyle beraber anlatabilseydi daha inandırıcı olurdu.

Yandaş basının şimdilerdeki tek derdi, "İsrail’in Türkiye’ye her an saldıracağı korkusunu" halka yaymak olduğu ortadayken, Cihat Yaycı’nın analizindeki sığlığını verdiği rakamlardaki mesafe doğrulukları bile örtememiş.

Yandaş basın ve yandaş sosyal medya ortaklığını biz kendilerinin tecavüze uğramış beyinlerindeki sırlardan ötürü, Cem Gürdeniz' e getirdikleri engellemeden biliyoruz, zira Cihat Yaycı'ya değil engel destek olunması da işin ayrı bir boyutu.

Örneğin teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar bildiğimizi iddia eden zamane İçişleri Bakanı' da BAE'nin hain olduğunu, 15 Temmuz'un sponsorlarından biri olduğunu söylerken koltuğunda kalabiliyordu.

Daha sonra aynı sözleri sarf edenler doğrudan tutuklanabilmişti.

Aklıma gelen soru şu oluyor.

Cihat Yaycı bir beklenti içinde midir?

Ne beklentisi olabilir ki S-400'lerin kullanılabileceğini ifade etmiştir.

Erdoğan yönetiminin Katar'a satmadığı bir şey kalmadığı halde, S-400'leri koz olarak ileri sürmek bir şeyler anlatma mıdır, falcılık mıdır?

Anımsayanlar bilir, Türkiye S-400'lerin gizli elektronik şifrelerini 10 Milyar dolar almak için Amerika'ya yolladı iddiaları bile ortalıkta geziniyordu.

Zira Fettoş tayfası S-400 yüzünden F-35 projesinden atılmamızı bayram havasında kutlamıştı, şimdi de aynı senaryonun devamını istemektedirler.

Çünkü ABD, Türkiye'yi F-35 programına yeniden alabilir denmeye başlanmıştı, ne rastlantıdır ki Cihat Yaycı aradan 4 ay kadar süre geçer geçmez yeniden S-400 şartını masaya koyduğunda denklem yeniden değişecek demektir.

Zaten Suriye kaç parçaya ayrılacak pazarlıkları yapılırken, Türkiye'de Kürtçe kursları için girişimler başlatılmışken, Kürtçe seçmeli değil zorunlu okutulsun ürüyüşleri yapılıyorken, halk yoksulluk içinde kırılıyorken insanın canı ne yazmak istiyor ne okumak.

İçimden bir ses diyor ki, Müslümanlaşan Türk halkına bunlar müstahak mıdır değil midir, otur sen de izle.

İçimden gelen sesi yaklaşık 30 gündür dinliyorum ama yine de huzur bulamadım.

Bakalım sonumuz ne olacak?

17.9.2025

Saat 05:02

A. Dursun

***

Cihat Yaycı'nın sözlerinden bir demet...

İsrail şu an dolaylı yoldan komşumuz.

YPG/ PKK'ya büyük destek veriyor İsrail.

Şu an Irak gitti, Suriye'yi parçaladılar.

Türkiye'yi 15 Temmuz'la bitirmeye çalıştılar ama yapamadılar.

Böyle bir şey olabilir mi?

İsrail uçağına yardım için havalanan uçak Katar'dan havalanıyor.

İsrail uçakları Katar’ı vurmak için 1795 kilometre uçtu; Suudi Arabistan hava sahasını açtı, Ürdün izin verdi.

Peki yakıtı kim verdi?

İngiltere.

Hem de Katar’daki üsten kalkan İngiliz uçağıyla…

Katar hem ev sahipliği yaptı hem de kendi topraklarından kalkan bir uçak İsrail’in saldırısını kolaylaştırdı.

İsrail uçağına yakıt ikmali yapıyor, sonra tekrardan Katar üssüne geri döndü.

Aylardır söylüyorum, hedef Türkiye.

İsrail basını üstü kapalı da değil direkt olarak söylüyorlar.

Bizim füzelerin menziliyle ilgili sorunumuz yok.

Cenk füzesi 1000 km, ne oluyor İsrail'in tümünü alıyor.

Hatta Cenk Füzesi’nin 3 bine çıktığı söyleniyor.

Gezgin füzemiz var 500 km. Tayfun 600 km menzili var.

S-400'ler var o da 400 km.

Füzelerimiz zaten her yeri kapsıyor.

Yunanistan, İsrail ve Rumlar bize ittifak kuruyorlarmış, istediklerini yapsınlar.

Biz askeri milletiz. 32 milyon halk İsrail'e doğru akarsa ki akar, bu anlamda Türk’le dalaşmayacaksın.

Bizim Çelik Kubbe’ de 150 km'lik Hisarlarımız var, biz bunları Suriye'nin güneyinde indiririz, 600 km'de görüyoruz, 150 km'de vuruyoruz…

***

İngiltere merkezli 'Middle East Eye Genel Yayın Yönetmeni David Hearst’ün Türk istihbarat servisine yakın kaynaklara dayandırdığı haberinde, BAE yönetimine danışmanlık yapan Muhammed Dahlan’ın darbe girişiminden haftalar önce Türkiye’de darbecilere para transferi yaptığı ve Fethullah Gülen’le ABD’de yaşayan Filistinli bir işadamı üzerinden iletişime geçtiği öne sürüldü. Kaynak...

Sanki Katar, Türkiye’yi topun ağzına koymak için seçilmiş derken Araplar Türkiye'yi yine yarı yolda bıraktı, Krizde Türkiye devre dışı, Arabulucu Kuveyt olduğunu anlatıyorduk. Kaynak...

Birleşik Arap Emirlikleri'ne hain diyenler, şimdi alkış tuttuğunda "Vay be, neredeeeeeen nereye, yoksa 15 Temmuz gerçekten masal mıydı diyesim geliyor" diyordum. Kaynak...

İbraniceye Ensar olma vakti, yaklaşıyor...

Erdoğan ve Şara'dan Katar zirvesi.