18 Kasım 2025 Salı

Bahçeli, "Alırım yanıma 3 arkadaşımı bebek katiline gitmekten, yüzüne bakmaktan imtina etmem" demiş.

Bahçeli, Öcalan'ın huzuruna Kürdistan Özgürlük Hareketi ile gitsin. 

İsmini 'Kürdistan Özgürlük Hareketi' olarak değiştiren PKK’nin üst düzey yöneticilerinden Helin Ümit, "Önder Apo’nun siyasi ve hukuki haklarının tanınmasını ve siyaset yapar hale gelmesini istiyoruz. Biz Önder Apo’nun oluşturacağı yeni siyasi harekete katılmak istiyoruz" dedi.

Devlet Bahçeli, TBMM grup toplantısında konuşmuş, keşke konuşamasaydı, keşke dili şişseydi de bebek katiliyle yüz yüze gelmeseydi derim.

Zira yıllardır, "Alnı secdeliler, alnı şeddelilerden vazgeçmedikçe kurtuluş mümkün değildir" diyor duruyorum.

Bunun için mealen "Alırım yanıma 3 arkadaşımı bebek katiline gitmekten, yüzüne bakmaktan imtina etmem (Video)" demiş demenin anlamı var mı? 

Meal falan bilmem, şu ifadeler meale gerek bırakmayacak kadar açık değil mi? 

Bahçeli, ''İmralı'ya gidecek heyetin tespitinin yapılması muhtemeldir. Günlerdir İmralı'ya gidilsin mi gidilmesin mi tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır. Herkes İmralı'ya gidilme konusunda 3 maymunu oynarsa alırım yanıma 3 arkadaşımı kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten ve bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem'' diyor, bunun meale ihtiyacı mı var?

Elbet ki haklı olarak sorarım, "Eyyyy Bahçeli denen canlı, bu 3 arkadaşın ikisi Kılıçdaroğlu ve Erdoğan mı" diye.

Neden sorarım, çünkü Bahçeli ve mahiyetindekilerin neler söylediğini biliyoruz, örneğin Semih Yalçın denen canlı türü "Taha Akyol, bebek katili Öcalan'ın yamağı Selahattin Demirtaş'ı da övüyor" derken Bahçeli çok çok daha ilerilere uçuyordu.

Falih Rıfkı Atay şöyle anlatıyor.

 

23 Nisan 1920... Ankara’da büyük millet meclisi açılmıştır. Memleketin her tarafından birçok milletvekilleri gelmiştir. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara’ da hiçbir şeyin olmadığını görünce, ümitsizliğe düşmüşlerdi. Bahsedilen ne Yeşilordu ne hazine ne yatacak otel hiçbir şey yoktu. Sadece, Mustafa Kemal... 

... Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse mecliste huzursuzluk olacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlıydı. Atatürk’ ün hayatında belki de böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Milletvekillerine hitaben: 

- İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta, hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağ’ına çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim !.. Diye feryat edince, herkesi bir heyecan dalgası sardı. Hiçbiri gözyaşlarını tutamıyordu. 

10 Mayıs 2016 tarihli Grup Toplantısında bunları okumayı biliyorsun da neden uygulamayı bilmiyorsun?

Seni yolundan, sözünden döndüren nedir çık açıkla. 

Bebek katili sözünü de zaten literatüre Bahçeli yerleştirdi gibi bir durum var ortada.

Bazı örneklere kendi resmi sayfalarından tarih sırasına göre bakalım.  

Bebek katilinin sürece doğrudan girerek paravanların inmeye başladığı yeni dönem içinde, hükümetle İmralı canisinin ortak noktaları da belirgin hale gelmiştir. 6 Ekim 2009 

Zihinlerimizi biraz zorlarsak geçmişte adı konmamış bebek ve çocukların kimini beşiğinde, kimini anasının koynunda uyurken katleden Bebek Katili unvanını almış İmralı Canisini hemen hatırlarız. 5 Haziran 2014

AKP’yle birlikte PKK mevzi elde etmiş, bölücü odaklar cesaret kazanmış, bebek katili mevki, statü ve itibar payesi alarak siyasal bir figür mertebesine adım adım çıkarılmıştır. 10 Temmuz 2014

Caniye müzakere konağı hazırlarken, İmralı’ya özel Sekreterli ihanet bürosu açarken, Habur’da Katilleri karşılarken utanmadan sıkılmadan bizleri suçladılar. 18 Ekim 2015

Bebek katili Öcalan neyse çok manidar bir zamanlamayla tasfiye edilen Bağdadi ve Pensilvanya’da koruma altındaki hain Gülen aynısıdır. 5 Kasım 2019

Hafta sonunda PKK’nın yan kolu, Kandil’in siyaset ucubesi HDP’nin 4.Büyük Olağan Kongresi yapılmış, yaşanan rezillikler izleyen her vicdan sahibi kardeşimizi rahatsız etmiştir. Sözde Eşbaşkan değişimi gerçekleşmiş, bu görevin yenisi de katılımcıları Kürdistan’ın her köşesinden gelenler olarak selamlamıştır. Üstü HDP, altı PKK olan bu kongre ortamında, İstiklal Marşı okunmamış, sözde devrim şehitleri kılıfıyla teröristlere saygı duruşunda bulunulmuştur. Alçaklık bununla sınırlı kalmamış, bebek katili lehine sloganlar atılmıştır. Malum bir Eşbaşkan da kurucu meclis çağrısı yaparak, tüm kimlik ve inançların kendisini güvende hissedeceği bir anayasadan bahsetmiştir. Yani kepazelik eşikleri ve sınırları fersah fersah aşmıştır. Fren tutmayan bu Eşbaşkan, Gezi vandalizmine ve Cizre’deki hendek ve barikat terörüne atıf yapmış; hükümetin karşısında Gezi ile Cizre ittifakının bulunduğunu söylemiştir. 25 Şubat 2020

2015 yılında, bebek katili Öcalan’ın “Kürt Ulusal Hareketi’nin lideri” olarak görüldüğü, eyalet sisteminin, ana dilde eğitim hakkının talep edildiği, temiz Türk Devleti’ni özür dilemeye davet eden rezil bir raporu hazırlayan komisyonun başkanlığını da yapan Balaman’ın nasıl bir Türkiye hayal ettiğini bu rapordaki korkunç manzara göstermektedir. Sarı torba içinde görmeye tahammül edebileceğimiz teröristlerin karşımıza muhatap olarak çıkacağı bir Türkiye düşleyenler, hayal âleminde yaşamaktadır. Analiz diyerek ortaya attığı ve ispat edemediğini söylediği safsataları, “Birileri böyle düşünüyor.” diyerek kendi düşüncelerini örtülü bir şekilde sunduğu rezil iddiaları; kendisi adına bir utanç vesikası, daha sonra saflarına katılacağı çevrelere kendini beğendirme çabasından başka bir şey değildir.

Hazırladığı açılım raporunda Türkiye’nin etnik grup temelinde eyaletlere bölünmesini teklif eden Balaman’ın DEVA ve Gelecek isimli proje partilerinin kuruluş sebeplerini de partimize bağlayacak kadar hayal dünyasının zengin olduğu görülmektedir. Bu hayal dünyasını safsatalar, ihanetler ve fitneler üretmek yerine edebî alanda kullansa kurgu ödüllerine kolaylıkla sahip olabilecektir. 9 Aralık 2020

Yeni bir yola çıktıklarını söyleyen bu bedhahların gittikleri yol, yol değildir. Tehlikeli sularda yüzmektedirler. Tarih, iyi bir öğretmendir. Yeter ki bu öğretmenin anlattıklarını iyi yorumlayabilelim. Bebek katilinden boşalan sözde unvanlara talip olan Serok Ahmet’in, bölücülükte Kandil ile at başı gittiğini dikkatle takip etmekteyiz. Serokluğunun nereden geldiği bellidir, Kürtçe konuşan kardeşlerimizi kalkan olarak kullanmaya kalkıp laf cambazlığı yapmasına hiç gerek yoktur. "Ben Başbakanken" ile başlayan masallar anlatan Davutoğlu, 2015 yılında bir şehidimizin töreninde kullandığı “Anadolu'nun, Trakya'nın, Mezopotamya'nın, Kafkasya'nın, Akdeniz'in, Karadeniz'in, Ege'nin, Van Gölü'nün, Tuz Gölü'nün ve dahi bütün dağların çocukları…” ifadelerinde ısrarcıdır. 19 Ocak 2021

HDP, bir siyasi parti dışında ne varsa odur. Nitekim HDP’nin ön kapısından giren arka kapısından Kandil’e çıkmaktadır. Hangi medeni, gelişmiş ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir ülkede böylesine kepazelik vuku bulmuştur? İstanbul’un göbeğinde terörist devşirmek demokrasi midir? YPG’nin iğrenç afişlerini asmak, PKK’nın kirli flamalarını sallamak, bebek katilinin kanlı posterlerini taşıyıp parti görünümlü örgüt binalarında mahfuz tutmak insan haklarının evrensel prensiplerinin neresinde yazılıdır? HDP’yi savunmak Türkiye’nin egemenlik haklarını yok saymaktır. HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmak adaleti ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktır. Asıl demokrasi düşmanı, asıl özgürlük düşmanı, asıl insanlık düşmanı Mehmetlerimize kurşun sıkanlarla kol kola girenler, polislerimize pusu kuranlarla yanak yanağa verenlerdir. 26 Ocak 2021

Bebek katiline sayın diyen milletvekilleri istemiyoruz. Teröriste gerilla diyen milletvekillerine katlanamıyoruz. Sırtını PKK’ya, YPG’ye dayayan, terörist cenazelerine katılan, icazeti Kandil ve İmralı’dan alan hainlere milletvekilliği haramdır görüşündeyiz. Yeter artık, sabır taşı çatladı, bıçak kemiğe dayandı. Bu mesele var oluş yok oluş meselesidir. İp inceldiği kadar incelmiştir, kopacağı varsa zaten kopacaktır. Gözümüzün içine baka baka hala provokasyonlarını devam ettiren mazbatalı teröristlerin bulundukları mekân; dualarla, Kur’an-ı Kerim tilavetleriyle, kurbanlarla ve bir Cuma günü açılan Gazi Meclis olamaz, olmamalıdır. Ordular kurup ordular yöneten, Millî Mücadele’den yüz akıyla çıkıp Cumhuriyet’i ilan eden bu kutlu çatı altında düşmana methiyeler düzen suçluların ne işi vardır? 16 Şubat 2021

ABD’deki John Bolton, Türkiye’deki çetesine demokrasi konferansı düzenlettirmiştir. Kim, kiminle yürüyor belli olmuştur. Dönme dolaplar dönüp duruyor, ancak haktan ve hakikatten yana bakanlar ise muhalefete yüklenen kahredici rezil oyunu bozmak için vaktini ve saatini sabırla bekliyor. Geçen hafta da İzmir’de yine demokrasi temalı bir zillet gösterimi sahne almıştır. Düzenlenen “Demokrasi için bir nefes” isimli mitingde CHP ve HDP yana yana gelmiş, emel ve eylem birlikteliği yapmışlardır. HDP’nin bir eşbaşkanı, sanki çözüm arayan varmış gibi, çözüm için bebek katilinin üzerindeki tecridin kaldırılmasını istemiştir. CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da HDP’lilere seslenerek, “sonuna kadar omuz omuza çalışmaya devam edeceğiz” kararlılığını fütursuzca seslendirmiştir. 13 Temmuz 2021

Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin seçimde elde ettiği kazanımları davul zurna ile kutlayıp pilav dağıtan CHP, HDP’nin kanlı ellerini yıkamanın derdindedir. Zilletin diğer ayağı İP’in Genel Başkanı “MHP ve AK Parti, HDP’yi şeytanlaştırıyor.” diyerek CHP’nin değirmenine su taşımaktadır. Tüm bunlar yaşanırken HDP’nin eş genel başkanları hâlâ “PKK halktır.” sloganlarının atıldığı toplantılarda bebek katili Öcalan için özgürlük ittifakı oluşturacaklarını ilanla devlete meydan okumaktadır. Büyük Türk devletini katil ve düşman olarak gören, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve kurucu değerlerine saygı duymayan, üniter millî yapımızı kabul etmeyen HDP, Türkiye’nin hasımlarıyla aleni bir şekilde kol koladır. Bu sebeple HDP meşru değildir, zararlıdır ve derhâl kapatılması demokrasinin ve hukukun gereğidir. 5 Eylül 2021

Avrupa, bebek katilinin mahkeme tutanaklarına geçen ifadelerinde açıkça görülebileceği üzere PKK terör örgütüne kurulduğu günden bugüne kol kanat germiş; Türkiye’de kardeş kavgası çıkarması, insanımızı katletmesi, ülkenin kaynaklarının boşa harcanmasına sebep olması şartıyla bu cinayet şebekesine her türlü desteği vermiştir. 2014 yılında gerçekleşen “Kobani olayları” ve 2015 yılında gerçekleşen “Hendek olayları”; PKK terör örgütünün devlete meydan okumasından, terörün sokaklara indirilmesinden başka bir şey değildir. Halka sokaklara inme emrini veren ise başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP’nin milletvekilleridir. Devlete kurşun sıkılan bu rezil kalkışmaları insan hak ve özgürlüklerinin bir parçası olarak gören zihniyete yazıklar olsun. Avrupa zihniyeti tam da bu rezil zihniyetin merkezidir. 2 Şubat 2022 İsmet Büyükataman

Kılıçdaroğlu CHP’si 2019 yılında milletimizin vicdanını yaralayan bir adım atmış; TBMM’ye bu hainleri kurtarmak için kanun teklifi vermiştir. Kanun teklifiyle yetinmeyen Kılıçdaroğlu “Barış akademisyenlerini görevlerine iade edeceğiz.” diyerek terör destekçilerine sahip çıkmış, Türk Devletinin ve milletinin karşısında saf tutmuştur. “Her evden HDP’ye bir oy” kampanyalarıyla bebek katili Öcalan’ın projesi HDP’yi, meclise sokmak için omuz veren CHP yönetimi artık dozu arttırmış ve HDP’yi Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi yapacak kirli ittifaklar peşine düşmüştür. O dönem, CHP’nin genel başkan yardımcısı sıfatını taşıyan emekli büyükelçi MURAT ÖZÇELİK, “Evimizden HDP’ye oy çıktı.” deme cüretini göstermiş, ihaneti itiraf etmekte bir beis görmemiştir. HDP’yi Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi yapma isteğini bizzat CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel de katıldığı bir Televizyon programında seçimi kazanmaları     durumunda Selahattin Demirtaş’ın Temel Karamollaoğlu ve Meral Akşener ile birlikte Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasını teklif etmiştir. Dün sınırımızdaki terör örgütü YPG’yi Türkiye için tehdit olarak görmeyen Kılıçdaroğlu’nun bugün zillet ittifakı ortakları (İP-SP-DP-DEVA-GELECEK PARTİLERİ) ile birlikte “S-400’lerden kurtulmalıyız” propagandası yapması açıkça Türkiye’yi olası tehditlere karşı savunmasız bırakma çabasıdır. 19 Mart 2022 

Kılıçdaroğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığı önünde “zulme son vereceklerini, her bir vatandaşımızın onuruyla ve özgürce yaşayabileceği bir ülke yaratacaklarını” iddia etmiş, gene sap yiyip saman savurmuştur. Sayın Kılıçdaroğlu şimdi iyi dinle; bebek katilinin posterleri altında şarkılı türkülü konser veren sözde sanatçı müsveddelerine sahip çıkmak zulmün ta kendisidir. Kürtçe müzik yasak diyerek toplumu kamplaştırmak zulümdür. Zulüm, devlete katil demektir. Zalim ise buna ses çıkarmayan alçaktır. Zulüm, Türkiye düşmanlarına yanaşmalık ve yandaşlık yapmaktır. Zalim ise buna gönüllü razı olan, vatan ve millete zehir saçandır. 17 Mayıs 2022

Kılıçdaroğlu; Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin verdiği kararı ve bağımsız Türk mahkemelerini tanımadığını dile getirerek; Türk Devletine “seri katil” diyen bir suçluya sahip çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılayanlara destek olduğunu ilan etmiştir. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu’na “CHP Genel Başkanı bize açık açık söylemelidir; Türk devletine seri katil iftirasının yanında mıdır, karşısında mıdır? sorusunu sormuş ancak her zamanki gibi pişkin yüzlerle, umarsız sözlerle ve kuklacıların elinde pespaye olmuş bir CHP ile karşılaşmıştır. Eli kanlı terör örgütünün konserlerinde sahne alıp, bebek katili teröristlere şarkılar söyleyen sözde sanatçıya “Kürtçe müzik yasağı” yalanının arkasına saklanarak sahip çıkan Kılıçdaroğlu’nun rotası şaşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşı eşit haklara sahiptir, eşit derecede değerli ve eşit ölçüde kıymetlidir. “Kürt düşmanlığı, Kürtçe yasağı” gibi asılsız sözler ile kirli bir propaganda yaparak terör örgütünün dilini konuşan Kılıçdaroğlu’nun bölücü örgütlerin sözcülüğünü üstlenme görevini kimlerden aldığı milletimizce merak konusudur. Kılıçdaroğlu’nun yolu; Türk Devletine “katil devlet” diyerek iftira atanların, eli kanlı terör örgütünün programlarında sahne alanların yoludur. 18 Mayıs 2022 İsmet Büyükataman

Kılıçdaroğlu, eli kanlı terör örgütünün konserlerinde sahne alıp, bebek katili teröristlere şarkılar söyleyen sözde sanatçıya “Kürtçe müzik yasağı” yalanının arkasına saklanarak sahip çıkmıştır. Zilletin bir milletvekili de TBMM çatısı altında “Kürtçe şarkı” söyleyerek alçakça provokasyon yapmıştır. “Kürt düşmanlığı, Kürtçe yasağı” gibi asılsız sözler ile terör örgütünün dilini konuşan Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, toplumu ayrıştırmaya hizmet etmekte ve terör örgütlerinin söylemlerine sarılmaktan medet ummaktadır. Zillet İttifakı ortakları, adeta Türkiye karşıtlığı yarışına girmişçesine nerede bir kışkırtma varsa balıklama atlamakta, nerede bir millet düşmanı varsa kucaklamaktadırlar. Geçtiğimiz günlerde Zillet İttifakı ortaklarından bir tanesi daha KHK’larla ilgili açıkladığı programda, 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgal etmeye çalışan darbeci teröristlere ve yardakçılarına af getireceğini söylemiştir. 22 Mayıs 2022

Cumhur İttifakının aldığı kararlardan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle atılan hızlı adımlardan kimler rahatsızdır? Irağın Kuzeyinde inlerinde saklanan, bulunduğu yerde imha edilen, çocuk istismarcısı, bebek katili, uyuşturucu kaçakçısı PKK’lılar ve onlardan icazet alanlar rahatsızdır. Suriye’nin Kuzeyinde yeşertilmeye çalışılan ihanetin bağrına Türk Devletinin ok gibi saplanmasıyla afallayan kukla yerli siyasetçiler rahatsızdır. 29 Mayıs 2022 

HDP’nin bir eşbaşkanı, 28 Mayıs 2022 tarihinde, bebek katilinin demokrasi ve barış öznesi olduğunu açıklaması, sanıyorum en çok Kılıçdaroğlu’nu mesut ve memnun etmiştir. Kılıçdaroğlu diyor ki, “biz savaş meydanlarında kurulmuş bir partiyiz.” Sayın Kılıçdaroğlu, o parti bu parti değildir, yani bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi’yle Atatürk’ün partisi arasında en küçük benzerlik kalmamıştır. Geldiğimiz bu aşamada CHP ile HDP birbirine iltihak etmiştir. Aralarındaki sınır çizgisi silinmiş, CHP’nin ön kapısından giren HDP’nin arka kapısından çıkacak hale gelmiştir. CHP; HDP ile PKK’nın bonusudur, borusudur, boynudur, ihanet boğazıdır. Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş hayranlığı, korkarım kendisini bu gidişle Kandil’e kadar taşıyacak, terör örgütünün devşirdiği bir siyasetçi olarak adı tarihe kara bir leke gibi geçecektir. Sayın Kılıçdaroğlu, fazla zorlama, yoksa kayış koparacaksın, senden Cumhurbaşkanı olmaz, aziz milletimiz buna asla müsaade etmez, edemez, etmeyecektir. Terörle mücadelemiz aynı şekilde zalimlerle, emperyalist canavarlıkla ve Türkiye düşmanı mihraklarla mücadeledir. Teröristlerin ellerindeki silahı verenler de teröristtir. Katillere her türlü yardım ve desteği pervasızca sağlayanlar bir defa Türklerin Anadolu’dan çıkarılmasını hedefleyen, İslam’ın nuruna perde çekmek için çabalayan kötülerdir. Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine itirazı boşuna değildir. Bu ülkeleri temsil edenlerin ülkemize gelerek Türkiye’yi ikna gayretleri boşa emektir. 31 Mayıs 2022

CHP’li milletvekilleri terörist cenazelerinin ardından ağıt yakmakta, altı oku Kandil’in eli kanlı teröristlerine peşkeş çekmektedirler. Bebek katili PKK’nın siyasetteki temsilcileri hakkında “HDP’yi şeytanlaştırmıyoruz” diyerek ve HDP sözcülerini “saygın bir bilim insanı” olarak tarif eden, terör örgütünün sinsi piyonlarına övgüler düzen Kılıçdaroğlu hangi yüzle “milliyetçiyim” diyebilmektedir? Ayrıca Türkiye’nin verdiği beka mücadelesi CHP’nin umurunda değildir. CHP, Mavi Vatan’da Türkiye’nin tarafında değildir. CHP Yunanistan tahrikleri karşısında sessizdir. 2 Eylül 2022

Zira bariz stratejileri HDP’yle ortaklıktır. CHP ve diğer zillet partileri bebek katiliyle, terörist Demirtaş’la, Sorosçu Kavala’yla işbirliği halindedir. Gizli ajandaları, gizli gündemleri HDP’yle koalisyon kurmak, PKK’ya bakanlık vermektir. İP’te bulunup fikri mazilerine bağlı kaldıklarını iddia edenler HDP’yi nasıl hazmedeceklerdir? Tiyatrodan ibaret karşılıklı atışmalar yaşansa da, bu zillete nasıl tamam diyeceklerdir? 11 Eylül 2022 (Not: Aynı yazı farklı sayfada da yayınlanmış) 

Türk ordusuna aşağılıkça “kimyasal silah” iftirası atan ve terör örgütlerinin beğenisini toplayan TTB Başkanına sahip çıkan Kılıçdaroğlu mu ülkücüdür? “Biz YPG’yi terör örgütü olarak görmeyiz” diyerek eli kanlı bebek katili teröristleri “halkını savunan bir örgüt olarak görürüz” sözleriyle savunan Kılıçdaroğlu mu ülkücüdür? Zillet İttifakı ortağı HDP’nin “Cumhuriyet 100 yıllık bir yıkım sürecidir” sözleriyle Cumhuriyetimize hadsizce saldırmasına tek kelime edemeyen Kılıçdaroğlu mu Atatürkçü, vatanseverdir? 16 Kasım 2022

HDP; bebek katili cinayet şebekesi, bölücü emellere hizmet eden, Türkiye düşmanı aşağılık terör örgütü PKK’nın şehir ofisidir ve en kısa zamanda kapatılmalıdır. Terör partisi HDP’nin kapatılması konusundaki haklı ve tavizsiz duruşumuz devam ettikçe adeta histerik krizlerine giren şer cephesi dört koldan Genel Başkanımıza ve partimize karşı saldırılarını sürdürmektedir. 25 Ocak 2023

Terörist Demirtaş’ı, bebek katilini ve diğer mahkûm teröristleri serbest bırakacaklarını açıklıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun ve İYİ Parti Başkanının ağzından bu hain ve düşmanca taahhütlere karşı hiçbir tepki bugüne kadar duyulmuş değildir. 6 Mayıs 2023

Mehmetlerimize kurşun sıkan hainleri arkalamak suçtur. Ölen teröristlere taziyeler yayımlamak suçtur. Bir televizyon kanalında bebek katilini övmek, çok kitap okuduğundan bahisle filozof mertebesine çıkarmak, bununla yetinmeyip hak gaspına uğradığını iddia etmek suçtur, bu suça montaj diyerek destek çıkmak katmerli suçtur. Siyasi partilerin kuruluş, program, faaliyet ve hedefleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesiyle, Anayasa’nın ilk maddesiyle çelişemez, çatışamaz, ters düşemez. 4 Temmuz 2023

Geçtiğimiz hafta sonunda HDP’nin peruk takmış, poşu bağlamış, makyaj yapmış hali olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi isimli bölücü yapının 4’üncü Büyük Kongresi yapıldı. Bu terör gösterisinin yapıldığı salonda İstiklal Marşı okunmadı, Türk bayrağı asılmadı, bebek katilinin posteri sahneye taşınarak cinayet ve ihanete güzellemeler yapıldı. 17 Ekim 2023

DEM’in soysuz bir eşbaşkanı demiş ki: “Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağlı’ da Trabzonlu’ da huzur bulamayacak.” DEM’in onursuz ve şerefsiz bir milletvekili de onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğun başlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözüm bellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır. Adalet bu sayede yerini bulacaktır. HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de daha fazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir. Ne sahada ne ovada ne şehirde ne belediyede ne dağda ne mağarada ne de Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır. Ya bu hesabı sorup burunlarından fitil fitil getireceğiz, ya da ihanetin şımarmasına, gittikçe meydan okumasına sessiz kalıp yıkımın altında kalacağız. 26 Aralık 2023

Sen ne kadar okursan oku, yazarsan yaz hiç faydası yok.

Eğer üsttekiler doğru ise bu doğrulara göre şimdiki yalanların anlamı kalmıyor, yok üsttekiler yalansa şimdiki söylemler doğrulanmak zorunda kalıyor, doğrular anlamını yitiriyor.

Bahçeli'yi bu zavallı duruma düşürenlerin utanma ve arlanması kalmadığı ortada, bir zamanlar aynı güruhun Bahçeli'yi düşürdükleri durumun anlaşılması için Bahçeli'nin cinsel tercihleri ülkeyi uçuruma götürecek düzeyde midir sorgulaması yapmak zorunda bırakılmıştık ama anlaşılıyor ki ortada daha vahim bir tablo var.

Bahçeli'nin Ermeni olduğunu iddia edenler olsa dahi benim için önemi yok çünkü bize gereken şey bu vatanı, bu milleti sevenlerin varlığıdır, Ermeni, Kürt, Laz gibi unsurların yokluğu değil. 

Bizi bize kırdıran, bizim içimizde bizden görünen düşmanlar yeterince varken biz halklar olarak kenetlendikçe ne Bahçeli'yi ne de koalisyon ortaklarını yönlendirenler asla başarılı olamayacağı kesindir, yeter ki psikolojik savaşa yenik düşmeyelim. 

Zaten amaç da o değil mi, CIA eşliğindeki "Başbakanlık Savaş ve Psikolojik harekât Merkezi" kimlere bağlı çalışıyor anımsayın ki Türk milleti üzerinde oynanan MIND CONTROL yöntemlerini anlayacaksınız.  

Psikolojik savaş sadece Büyük İsrail projesi kapsamında yapılmıyor, yoksulluğa sürüklenip o bataklıkta boğulmamız da bu kapsamda yapılmaktadır.  

Muhalefet + İktidar alayı mı utanmaz, alayı mı hakkımızı yiyor, TBMM'de vekiller neyi bekliyor, neye oturuyor kıyak maaşlar için oraya gitmelerine de gerek yok nasılsa halka hesap veren değil hesap soranlarla birlikteler, emekli, bordo mahkumları cami avlusunda mendil açıyor, iddiaya göre Binali Yıldırım'ın çocuğu gümrükten kontrolsüz mal geçirtiyor, edep yahu edep, yazarken yüzüm kızarıyor adamlar yaparken gururlanıyor sanırım, bu ne rezalettir böyle yahu?

Daha önceki yaptıkları yapacaklarının garantisini verir mi vermez mi onu da millet bilsin.

Batan geminin ıslak mallarına mı geldi sıra? 


 

Zaten gümrük bölgelerinin çevreleri 2025 Temmuz ayından itibaren neden dikenli teller ve plastik çimlerle çevrildiğini anlamaya çalışıyordum, demek sırrı bunlarmış.

 

İddia ediyorum ve iddiamın arkasındayım, "Alnı Secdeliler Alnı Şeddelilerden Vazgeçmedikçe Kurtuluş Mümkün Değildir" diyorum ve demeye devam edeceğim.

Not: Benim gibi biraz çağ gerisinde kalanlar bu sözün argoda kullanıdığını anımsarlar ama o anlamda kullanmadığımı ve kullanmayacağımı okurlar biliyor ancak bazı gafiller için yazık ki not düşmek zorunda kalıyorum.

"Alnı şeddeli demek ağzını her açtığında hakarete varan boyutta konuşan, nezaketten habersiz, meleke sıkıntısı olan ve isteseniz de istemeseniz de yapacağım şeklinde inatlaşabilen" insanların tarifi için kullanılır.

Bir nevi, yaptıkları boyunlarında değil de alnında yaftalanmış olanlar anlamını kazanır.

Yaftayı alınlarına ben çakmıyorum, her icraatları ile kendileri alınlarının tam da orta yerine çakmaktadırlar.

Alınlarına çakılan bir şeddeye başka deyişle yaftaya bakalım. 


3.11.2025 tarihinde 57,91 TL; 8.11.2025 tarihinde 60,06 TL oldu.

Yani 2,15 TL zam geldi.

Aslında 6.8.2025 tarihinde yani zamdan 3 gün sonra zam yapıldı ama ben sabırla bekleyip 8.11.2025 tarihinde not düşüyorum.


 

Yetmiyor, 18.11.2025 tarihinde üşenmiyor bekliyorum 60,12 TL olarak tarihe not düşüyorum ancak bu 6 kuruşluk ayar acaba benzine zam sokarken elleri mi titredi de oraya hatalı yazıldı diyeceğim ama yüreklerinde vicdan olmayanların elleri titremez biliriz. 

Yahu bir yönetim utanma duygusunu bu kadar mı yitirir yahu, Antalya'dan yola çıkan sebze, meyve benzinli kamyon benzinli TIR ile mi nakliyatı yapılıyor, bu biiiiiir.

İkincisi bu millet sizi sırtında taşıya taşıya sizler de semire semire öylesine devasa hırsızlara döndünüz ki, sırtımız koptu, kemiklerimiz kırıldı yine de inmeyi bilmiyorsunuz edep yahu edep.

Şu rezalete bakın, şu pişkinliğe, şu surattaki kalın deriye bakın, yahu sen bir Başsavcısın, sokakta yürüyen adam değilsin yahu, bir ülkede adaleti tesis edecek makamlardan birini işgal etmişsin yazık yazık, iddiaya göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevindeyken Eti Maden'in yurt dışı işletmesinin yönetimine atanıyor ve 9 ay boyunca maaş alıyor, AKP'den gelen açıklamada ise 2024 dönemine ilişkin fazladan hesabına yatan ödemeyi iade etti denmiş.

21 yıllık emeklilik hayatımda anamızı ağlattınız yahu, yazıklar olsun yazıklar.

Bunları yargılayacak kim olursa olsun onlara oy vereceğim.

Hani şehitler ölmez vatan bölünmezdi, hani milleti bölemeyecekleri, hani ezanları susturamayacaklardı, hani bayrağı indiremeyeceklerdi, hani bu ülkeye diz çöktüremeyeceklerdi, hani halka boyunduruk vuramayacaklardı, hani BAŞARAMAYACAKLARDI ne oldu?

Kim yapacaktı bunları, İsrail mi, Esed mi, IŞİD mi kim, kim, kim yapacaktı bunları?

Ama ülkede hayvancılık öldü, tarım bitti, üretim yerine tüketim, ihracat yerine ithalatı patlattınız, dolar, akaryakıt belimizi büktü, arabalar kapılarda çürüyor, elektrik desen el yakıyor, gaz, petrol her bulundu müjdesiyle gökten zam olup başımıza yağıyor ama üç-beş milyonluk azınlık 85 milyonun kanını, iliğini emiyor.

Aptal ya da salak değiliz, maaşımız nefes bile almamıza yetmez oldu, lanet olsun size de tanrılarınıza da.

Nasıl bir ilahsa ilahlarınız ve siz sırtımızdan hiç inmediniz, defolup gidin artık gidin, gidin, gidin. 

İyi anımsıyorum, Erdoğan AKP'yi kuralı neredeyse birinci yılını doldurduğu günlerde tahminen 2002 Haziran ayı olsa gerek TRT 2'nin de AKP gibi yeni yeni ortaya çıktığı günlerdi, sonra kapatılıp hayli zaman sonra yeniden yayına başlasa dahi Erdoğan TRT 2'de "insanlar 2 dönemden fazla seçilmemeli, illa 4 kollu ile mi meclisten çıkacaklar" mealinde laflar etmişti, daha evvelki yazılarımda da bahsetmiştim.

Aynı Erdoğan şimdilerde meleke yoksunu vaziyetinde (bir nevi alnı şeddeli) şekilde ölene kadar koltukta kalmak istiyor neden?

2021 Temmuz aylarında Can Ataklı bir videosunda "Erdoğan, bir kısım yetkilerinden vazgeçerek bazı yetkilerini hükümete devredebilir. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e çok yakın bir isimle bu konuda uzun bir görüşme yapıldı. 'Bazı yetkilerimi devrederim' sözünden benim anladığım şu. Erdoğan, Bahçeli'den ve gidişattan hiç memnun değil. Erdoğan'ın yetkilerinin bir kısmını parlamentoya devretmeye hazır olduğunu ama bunun karşılığında kendisi ve 300-400 kişilik ekibi için dokunulmazlık ve yargılanmama garantisi istediği" iddialarında bulunmuştu.

Hatta o günlerde Tarık Toros denen Fettoşçu biri de "Ali Babacan, yargılanmadan iktidarı bırakması karşılığında yumuşak bir geçiş üzerine Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında uzun süre arabuluculuk yaptı. Babacan medeni ülkelerin garantörlüğünü istedi" diye konuşuyordu.

Bu aralar konu yine gündeme geliyor gibi ama nasıl gelir bilmiyorum.

Düşmez kalkmaz bir tek Allah diye inanıyorlar ya, öyleyse gün olacak yolculuk günü geldiğinde henüz ortam bile soğumadan devlet özgürleşince hesaplaşma dönemi başlatacak gibi geliyor.

Dilerim başlatır, dilerim ömrümüzün çeyrek asrında bizi inim inim inletenlerin çocukları da çeyrek asır inim içim inlesin. 

O nedenle olmasa bile görünürde AKP'ye karşı bir koalisyon görüntüsü oluşmaya başladı gibi, gibi diyorum çünkü bizde siyaseti bilen yok hepsi politikacıdır ve bizde politika halk için yapılmaz şahsi çıkarlar için yapılır.

Bu nedenle Junior Erbakan'ın İmralı'ya Bahçeli gitsin çıkışı hem bir oluşumun başlangıcı gibi görülebilse dahi bence bu çıkış da yeni Kılıçdaroğlu yaratmanın hamlesinden öte bir şey değildir.

Nitekim Junior Erbakan'ın partisi de AKP'de ve diğer benzerleri de aynı seçmenden oy devşirecekler.

Sonuçta AKP koalisyon ortağı, üstelik birbirlerinin canciğer kuzu sarmaları, iyi tanışırlar.

Hâl böyle olunca da bu tanışıklık belki de AKP'de bir erken seçim girişimlerinin duyumu olabilir.

Nitekim yargılamalardaki hıza bakılırsa, AİHM kararları, AYM kararlarına uymak konusundaki titizlik gösterilerine bakılırsa, Özgür Özel bunların ayarını bozmuş gibi.

Nereden mi çıktı?

Baksanıza dokunulmazlığını koz olarak kullanıyorlar.

Ya sus ya içeri tıkarız diyorlar, eğer olmasa bile itibarını yıpratacaklarını sanıyorlar.

Şahsen ben asla oy vermem ama böyle bir durumda tereddüt etmeden Özgür Özel'e y veririm, yeter ki 25 yıllık bir yargılama sözü versinler.

Neyse daha fazla yazıp kendi moralimi bozmayacağım, anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

18.11.2025

A. Dursun

 

Batan geminin ıslak malları.

 

PKK ve bölünme destekçisi birgün gazetesi kar yağışı haberini veriyor.

Meteoroloji, 16 Kasım hava durumu raporunu yayımladı. Rapora göre; Rize, Artvin, Trabzon, Diyarbakır, Dersim, Kayseri, Urfa ve Siirt'te sağanak, Erzurum, Bitlis, Muş, Şırnak, Kars, Van ve Hakkâri’de ise karla karışık yağmur ve kar yağışı bekleniyor. Öte yandan hava sıcaklıklarının ç ve batı kesimlerde 2 ila 4 derece artacağı tahmin ediliyor, diğer yerlerde önemli bir değişiklik beklenmiyor.

Bre dallı budaklı laleler, bre CIA beslemesi ajanlar, bir kısmınız cemaat ve tarikatlarda beslenirken bir kısmınızın da bu gibi yerlerde beslendiğini bilmiyoruz diye mi düşünüyorsunuz, üstelik Dersim dedikleri yer Tunceli ilimiz.

Beyinsiz tayfa Dersim dediği yerin bir bölge adı olduğunu bilmeden yazıyor olsa gerek ki en az 6 ili içine aldığı halde hala Tunceli'nin adının Dersim olduğunu sanan manyaklara kaldı gazetecilik. 

HDP’den 25. ve 26. dönemlerde Mardin ve Batman Milletvekilliği yapan Mehmet Ali Aslan, Yeniden Refah Partisi’ne (YRP) katılmış, Junior Erbakan'da rozet takmış.

Evet evet, hani söylemde Müslüman ama babasının mallarını paylaşmaya gelince laikperest olanlardan bahsediyorum. 

Ve 22 tane LGBT derneği İçişleri Bakanlığından kuruluş iznini aldı diye sitem ediyormuş, sanki benim koalisyonuma destek vermiş gibi, bu ne aymazlık ne utanmazlık böyle? 

YRP seçmeninin üzülmesine gerek yok zira çocuk babasının izinden gidiyor.

Anımsarsınız Saadet Partisi yani babası da Kürdistan haritalı davetiyeler dağıtıyordu, eh ne demişler? Armut dibine düşermiş. 

"Afgan, Iraklı ve Suriyeli suçluları uçaklara bindirip Türkiye'ye göndermeye başladı" iddiasına açıklama. 

Yiyişgen Müslüman-DHMİ'den emekli bürokratın dudak uçuklatan mal varlığı!

Şamil Tayyar, verilen karara ateş püskürdü: Bu mahkemeyi incelemeye alın.

İbrahim Anlaşmalarına bir ülke daha katıldı! Tüm oklar Azerbaycan'ı gösteriyor.

DEM Parti: AİHM ve AYM kararlarını uygulayın, siyasi tutsakları serbest bırakın.

AYM kararını tanımayan hakimlere yaptırım çağrısı.

Önce yarattılar sonra yok sayıyorlar. Mahkeme kararı 136 gündür uygulanmıyor: Üniversite hukuk tanımıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder