26 Kasım 2025 Çarşamba

Maduro için 50 milyon dolarlık ödül, Colani'ye Devlet Başkanlığı ödül, sıra kimde?

Dikkatinizi çektiyse her ikisine de ÖDÜL konuyor.

ABD'nin prenslerinden olan Colani her ne kadar terörist olarak yaftalanmışsa dahi Suriye'ye devlet başkanı yapılması ve terörist listesinden çıkartılıp, başına konan para ödülünün da kaldırılması ile şimdilik paçayı kurtarmış görünüyor, ta ki gün gelip Emperyal çıkarlara hizmetten vazgeçene kadar.

Bunun aşırı detaylarına, örneklemelerine girmeyeceğim, aklını kullananlar zaten her şeyi gördü de aklını kullanan oranı çok düşük olduğu için çözümsüzlük egemen oluyor neyse.

ABD'nin epey zamandır yaptığı suçlama iddialarına göre Maduro, özgür seçimleri baskıladığı, insan haklarını ihlal etmekten suçlu bulunduğu için olası operasyon başlatacaklarını söyleyip duruyordu.

Venezuela ise ABD'nin açıklamalarındaki gerekçelerin yalana dayalı olduğunu olası operasyonun baskı, ülkelerinin içişlerine ve dahi evrensel hukuka aykırı müdahale anlamında olacağını söylüyordu. 

Maduro ayrıca 24.11.2025 tarihli TV yayınında "ABD bize karşı siyasi ve ekonomik baskıyı artırmasına rağmen ABD, Venezuela'yı asla yenemeyecek, yenilmez Venezuelalıların ulusal birlik ve dış müdahalelere karşı direnişi takdire şayandır" diyordu.

Madura bunları söylerken, Fox Business sunucusu David Asman ile Kongre Üyesi Maria Elvira Salazar bir araya geldi.

Asman'ın sorusu üzerine Maria Elvira Salazar yaklaşık özet olarak şöyle söylüyor.  

Maria Elvira Salazar, "ABD'nin müdahalesinin üç ayağı var. Ekonomik, güvenlik ve siyasi ayaklar. Amerikan petrol şirketleri için bir bayram olacak çünkü bir trilyon doları aşan ekonomik faaliyet olacak. Amerikan şirketleri, Venezuela'ya gidip tüm petrol borularını, tüm petrol platformlarını ve Venezuela petrol şirketleriyle ilgili her şeyi veya petrol ve türevleriyle ilgili her şeyi onarabilir. Venezuelalılar dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip, Suudi Arabistan'dan bile daha fazla. Fosil yakıtlar söz konusu olduğunda bu bizim için büyük bir kazanç olacak. Maduro cesur bir çocuk değil. Artık terör örgütünün listesinde olduğuna, Venezuela üzerindeki hava sahasının kapatıldığını ve ABD'li ticari havayollarının uçuş yapmadığını anladığına göre, Maduro, Fidel Castro değil ABD'nin içeri girmek üzere olduğumuzu anlıyor. Son 25 yıldır düşmanımız olduğunu anlıyor."

Salazar'ın cevabı ile bağlantılı olarak Asman'ın "İçeri girmek üzere olduğumuzu anlıyor" ifadesini açmasını isteyince konuşma şöyle. 

Asman, "İçeri girdiğimizde' ifadesini kullanıyorsunuz. Bu tam olarak ne anlama geliyor?" dedi.

Yanıt özetle şöyle şekillendi.

"Örneğin, Venezuela'daki ordu, çoğunlukla maaşlı haydutlar olsalar da, iktidarı korumak için savaşmaya istekli olabilirler. Yani, ya barışçıl bir şekilde ayrılmazlarsa ne olur? Venezuela ordusunun Maduro için savaşmaya istekli olacağına inanmıyorum." diyerek devam etti.

Bu konuşmayı acilen analiz etmemiz gerekiyor görünse dahi aslen aciliyeti yoktur.

Emperyalizm böyledir, hedefi hep aynı sadece kullandığı silahlar değişmektedir. 

Maria Elvira Salazar'ın konuşmasının başında ismini andığı Usame Bin Laden de böyleydi.

Saddam, Kaddafi ve Esad gibi isimler de böyle oldu.

Örneğin Davutoğlu, "Esad PKK'ya karşı operasyon yapalım dedi ben karşı çıktım" dediğini biliyorsunuz sanırım.

Her ne kadar kendisi 2009'da dışişleri bakanı yapılsa dahi çok bir şey bildiğini sanmam.

Rus uçağında bile dönek yanıtlar veren biri, 'uçağı düşürün dedim, yok demedim' gibi ikilemlerle zamanın ruhuna uyumlu bir tavşan siyasetçi.

PKK'ya karşı en büyük mücadeleyi benim dönemimde verdik diyen Davutoğlu şimdi çıkmış ben engelledim diyor, ne de olsa Türkiye'de siyasetçi yok politikacı var.

Kim en büyük yalanı söylerde en büyük politikacı oldur.

Şimdilerde "TBMM'NİN ORTAKLAŞA TAKINDIĞI TAVIR, BİR ZAMANLAR AKP'NİN TEK BAŞINA TAKINDIĞI TAVIRLA AYNI" ama Y-CHP nedense yan çizmiş, bir zamanlar Baykal AKP'den seçilmek için Erdoğan'ın yanına uğramıştı, merak etmem normal değil mi AKP'den Milletvekili olmak için adaylık koyan Kılıçdaroğlu neden köpürmüş. 

Sana o kadar söyledim durdum "KaçAK Saray Soytarısı mısın nesin dedirtme kendine" diye boğazımda tüy bitti ama sen "Ucube başkanlık sistemini ben getirdim, Erdoğan suçsuzdur" derken hiç ama hiç yüzün kızarmamıştı.

Çok detaya girmeyeceğim ancak İsmet İnönü ile başlayan Atatürk'e ihanet sürecinde Ecevit, Baykal hepiniz aynısınız.

Şimdilerde ne Venezuela ne de Maduro gerçekleri örtmeye yeterli değildir. 

Gerçek ney mi?

Nasıl ki COVID-19 özellikle Türkiye üzerinde kurgulanmış ama 9/11 gibi dünya üzerinde kurgulu gibi görüntülenmişse Venezuela ve Maduro'dan kaynaklı işgal senaryosu da aynı örtme tekniklerinin devamı niteliğindedir.

Erdoğan iktidarda kalabilmek için 40+40 milyar dolar harcadığını nasıl ki paydaşlarına sürekli deklare etmişse, son ABD ziyareti ve ÖSO ile Esad'ı devirme hamlesi sonrasında elinde patlayan ÖSO elemanları da Colani-ABD anlaşmaları gereği Suriye ordusuyla entegre ediliyor, bu sorumluluk Erdoğan'a verilmiş durumda ve bunun maliyetini de yine Türk halkının boynuna yükleyecekler.

Tıpkı daha evvelin de de olduğu gibi.

O günlerde şöyle söylüyorum.

.../... 

ABD'ye yardım amaçlı olduğunu anlamaları için son bir şey daha belirteyim ki belki artık gözlerinizi açabilirsiniz.

Daha birkaç hafta evvelinde Obama yönetiminin borçlanma yetkisi alamıyor rolleri bir kriz gibi gösterilmişti. Sanırım bunu da unutmayacak kadar hayat bağlarımız kopmamıştır. 

BM'nin Somali Özel Temsilcisi Augustine Mahiga ve BM İnsani İşler Genel Sekreter Yardımcısı Catherine Bragg durumun vahametini ifade etmek için, Somali ve çevresine en az 1 milyar dolarlık bir yardımın toplanmasını dile getirmişlerdi.

BM'nin acil yardım koordinatörü yardımcısı Catherine Bragg ise bu rakamı 1,3 milyar dolar olarak yükseltiyordu.

İşte bu 1.3 milyar dolarlık rakamı da o günlerde Türk halkının sırtına vurmuşlardı, konuyu Amerika'nın Somali işgali, cemaatlere yaptırılıyor başlığında ve TV'lerde yapılan para toplama seanslarında hepimiz görüyorduk.

Nihayetince cemaat ve tarikatları CIA'nın kurduğunu CIA kendi internet sitesinden bir risale eşliğinde ilan ediyordu, siz ona pdf deseniz bile sonuçta kendi mürİTleri için bir risaleydi.

Neyse, o günlerde BM'nin acil yardım koordinatörü yardımcısı Catherine Bragg miktarı nasıl 1,3 milyar dolara çıkarttıysa şimdilerde efendilerimize meşruiyet verip ağızlarına bir parmak bal çaldılarsa bakarsınız bu kez BM, AB, ABD gibi yerlerden değil PKK'yı alenen desteklediklerini açıklayan Davutoğlu gibi birisi çıkar Türkiye Yüzyılı yetmez ama EVET der ve buna yakışan Suriye Yüzyılı olsun derse ne yapacağız?

Neden olmasın, komedi gibi ama COVID 19'da bize kredi açan, borç veren Katar'a hibe yapmadık mı, sürüm sürüm süründürülen Suriye'ye neden milyarları dökmeyelim, hem geri kabul de devredeyken, Du bakali n'olecak?

Biz büyük milletiz, Büyük İsrail pardon Kürdistan'ı da kurarız, Suriye'yi de ne de olsa Türkiye ÖSO' ya maaş verdik bile.

26.11.2025

A. Dursun 


Başkent kulislerinde, üç kritik konu sıkça konuşuluyor.

ABD Büyükelçisi Wilson'ın MHP'yi ziyareti, Libananco Davası ve Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı.

MESAJIN ANLAMI: ABD sefiri Wilson, Ankara'ya atanır atanmaz, MHP lideri Devlet Bahçeli'den de randevu ister. Bahçeli, şu haberi gönderir: "Bizim siyasi geleneğimize göre, öncelikle Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin ziyaret edilmesi beklenir." Wilson, bu öneriyi dikkate alır, ziyaretlerini tamamlar. Geçen hafta MHP Genel Merkezi'ne gider. 70 dakikayı aşan görüşmeden ayrılırken Büyükelçi'nin, "Sayın Genel Başkan, sizinle daha uzun yıllar birlikte çalışacağız" dediği duyulur.

COŞAR MI: ÇEAŞ ve Kepez Elektrik'in sürpriz ortağı olarak ortaya çıkan ve 10.1 milyar dolarlık tahkim başvurusu kabul edilen Güney Kıbrıs merkezli Libananco'nun Ankara'da yarattığı tedirginlik artıyor. Huzursuzluk, "yüzde 10 sendromundan" kaynaklanıyor. Yetkililer, "Dava konusu miktar çok büyük. 10.1 milyar doların yüzde 10'u kullanılsa olayın yönü değişebilir. Rumların tanınması riski doğabilir" diyorlar. Türkiye'yi savunacak avukatların Coşar Hukuk Bürosu'ndan seçilebileceği konuşuluyor.

KABİNE, BORU HATTINA TAKILDI: Bakanlar Kurulu kararnamesi ile ihalesiz yapılacağı için tartışmalara neden olan Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı projesinde yeni bir aşamaya gelindi. Enerji Bakanı Hilmi Güler, Çalık Grubu'nun talip olduğu projede, bürokratları ile birlikte kabine üyelerine geniş kapsamlı brifing verdi. Başbakan Yardımcısı Şener, projeye ilişkin kaygılarını bir kez daha dile getirdi. Şener'e, "Bu bir ihale değil. Risk ve proje yönetimi işi. Hesabını iyi yapan, dış bağlantılarını kuran her firma alternatif hat yapımı için başvurabilir" denildi. OKAN MÜDERRİSOĞLU

 

Hoş geldin Apo, hoş geldin PKK, yaşamak sırası sizde.

Kürdistan'ı AKP başlattı, CHP bitirecek.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder