11 Ocak 2016 Pazartesi

Muhammed'in ölümüyle biten İslam'ın, son kırıntıları da yok edildi. Biz hangi dine inanıyoruz?

Uzun zamandır dünyanın gelişmemiş ülkelerini iyice yerin dibine batıran İslam, son zamanlarda Türkiye'nin çöküşünü hazırlamıştır. 

Allah'a ibadeti başınıza bela haline getirmeyin.pdf

(Ebu Derda. Kitâb-üz-Zühd ver-Rekâik. 541)

 



Bu iddialarımızı destekleyen bolca yazı, söyleşi, belge yayınlamıştık.

Artık İslam dünyada son nefesini vermektedir.

Yazık ki çağ dışına itilen Türk toplumunun başına İslam diye bela ettikleri yaratılmış yeni İslam'la (biz onu Ilımlı-uyumlu türbanlı İslam olarak tanıdık) çöküşü iyice hızlandırılmıştır.

Müslüman diye kendini tanıtan ülkelere baktığınızda, öylesine sapkınlıklar görüyorsunuz ki, bu İslam ise yerin dibine batsın demek zorunda kalıyorsunuz.

Bu rezaletleri bir kitap haline getirmeye çalışsak, inanın 800 sayfadan aşağı ve baştan sona rezaletle dolu bir kitaptan başka bir şey ortaya çıkmaz.

Bunları tek tek buradan vermekte zaten mümkün değil ancak bazılarını gözden geçirelim.

Malumunuz son rezalet Diyanet'in, öz kızına sarkıntılığa cevaz veren açıklaması olmuştu.

Peki Muhammed gerçekten yaşamış mıydı, İslam diye bir dini yaymış mıydı, eğer yaydıysa bu sapkınlıklar nasıl oluyor da İslam'a mal edilebiliyor?

Bu sorunun yanıtını tüm dünyada teologlar (tanrı-din bilim) araştırıyor ancak onlar dahi tam bir neticeye varmış değiller.

Elbet ki kasıtlı olarak İslam'ı kötüleme amacıyla yapılan çalışmalara kulak vermeyeceğiz, zira gerçekler ne övgüyle ne yergiyle açığa çıkartılamazlar.

O nedenle Salman Rushdie (Salman Rüştü) gibi şahısların yazıkları veya düşündüklerini dikkate almayacağız.

Örneğin Alman oryantalistler bu konuda daha baskın çalışma içine girmişlerdir.

Alman teolog Karl-Heinz Ohlig, 2006 yılında çıkan "Karanlık Başlangıçlar" adlı kitabında bazı bilgiler vermişti.






Ona göre İslam aydınlanmadan nasiplenmediği için çökme eğilimine girmiş daha ötesi çöküşü bitmek üzereydi.



Buna karşı çıkan görüşlerde elbet olmuştu ancak son yaşadıklarımıza bakılırsa Ohlig'in pek de haksız olduğu söylenemez.

Yine Ohlig'e göre, Kudüs’teki Kaya Kilisesi'ndeki yazıtlar İslam'ın ancak 9. yüz yıldan sonra bağımsız bir İslam söylemi olarak ortaya çıktığını yani ister Muhammed'e peygamberlik gelmesini (610), ister İslam'a çağrının başlangıcını (613), isterseniz hicret tarihini (622) esas alın, Ohlig'in iddiasındaki 9. yüzyıla kadar İslam diye bir kurumun oluşmadığını ortaya çıkartıyor.

Yine Ohlig'in iddiasına göre Muhammed adının 660 yılında (7.yüzyılın 2. yarısı) ortaya çıktığını görüşünde.

 
Bu görüşünü ise, Doğu Mezopotamya’da bulunan sikkelerdeki "MHMT" ifadelerine dayandırıyor.

İddiasına göre sikkelerde aynı zamanca haç işaretinin olması da bunun kanıtıdır diyor.
 Yine sikkelerde yer alan "MHMT" ifadesinin, Katolik Hristiyanlarda İsa'ya atfen "övülmüş/övgüler olsun" anlamında kullanıldığını, 9. yüz yıldan sonra Müslüman Araplar tarafından Muhammed için aynı anlamda kullanıldığını iddia ediyor.

Bu bir iddiadır, inanır ya da inanmazsınız, zaten din demek ispat istemeyen, sana öyle gelen, öyle olduğunu sandığın, zannettiğin şeylere kayıtsız, şartsız itaat etmek değil midir?
Öyleyse kafanızı karıştırmadan, size öyle gelen şeylere inanarak bunlara saçmalık da diyebilirsiniz.

Ancak, iddialar ispatlandığında onu çürütmek için yapabilecek hiç bir şeyiniz kalmadığı zaman, bunca yıldır inandığınız şeylerin bir hayal mahsulü olduğunu öğrendiğinizde, üzülmeyecek kadar da dirayetli ve gerçekçi olmalısınız.

Zira 1972'de San'a da ki Ulu Cami restorasyonunda eski kağıt parşömenler bulunmuştu.


Parşömenler, Saarland Üniversitesi'nden Gerd Rüdiger Puin tarafından incelendiğinde bir kısmının 7. yüz yılın 1. yarında ait olduğu  yani Muhammed'in  yaşadığı dönemlere ait olduğunu iddia etmişti.

Daha sonra Puin, şöyle açıklama yapıyordu.
"Kur-an'ın beşte biri yeniden yazılmalı".

Bu ne anlama geliyor?

Kur'an değiştirilmiş ve tahrif edilmiş olduğu ispatlanıyordu.
Diyeceksiniz ki, bunlar da İslam düşmanı, biz inandık, değişmediğine iman ettik.

İyi de, bilimsel verilerden hiç bir haberiniz yoksa, bilimsel metodolojinin ne olduğunu bilmiyor, öyle bir çalışmaya girmemişseniz buna nasıl itiraz edeceksiniz?
Zaten inanmak değil, ispat etmek zordur.

İnandım dersiniz olur biter, kimse neden öyle düşünüyor, zannediyorsunuz deme hakkına da sahip değildir söylemine sığınıyorsanız, alın size inanç özgürlüğü.

Öyleyse, Diyanet denen kurum niye var, Türkiye'nin bir çok bakanlığından bile defalarca fazla bütçeyi ne yapıyor?

Zan üniversitesi, sanı fakültesi açmak için mi, orada zannına tapınanlar yaratmak için mi bunca vergilerimiz çarçur ediliyor?

Mercedes'çi Mehmet Görmez efendi, "Açlıktan ölmek üzere olan karısını yiyebilir" diyen Suudi pezevengi ziyaret etmiş.
Saudi Cleric Issues Fatwa Saying Husband Can Eat His Wife If He's 'Suffering Severe Hunger'

Hem de 04 Ocak 2016 yılında.
Peşinden de Diyanet, "öz kızınla cinsellik yaşayabilirsin" mealinde, "öz kızına şehvet duyabilirsin" demişti.

Daha vahimi de var.
Hamile kalmanın sadece penisle olacağını sanıyorlar.
2000 TV'de mastürbasyon yapan kişinin elinin ahrette hamile kalacağını söylüyorlar.





Yani penis tek başına insan elini hamile bırakıyorsa, duvarı, ağacı da hamile bırakır sanıyor olmalılar.

Elbet ki "öz kızına tecavüzün" bunlara göre normal olması çok da yadsınmamalıdır.

Bu şerefsizler dünyaya İslam'ı değil ama Türk milletini alçaltıyorlar.

Zira bunların Türk olmadıkları kıyafetlerinden, konuşmalarına kadar ortada.

Ancak nedense kendisine Türk diyenler tüm bunları görmezden geliyor ve kulaklarını tıkıyorlar.

Sanırım Türkiye'de Türk etnisitesi kalmamış olmalı.

Zira Türklerin köklerinde böylesine sapkınlık kesinlikle yoktur.

İmren Aykut'un, "" ifadeleri yeniden tartışılması gerekecektir. 



İşin özeti, İslam zaten Muhammed'in ölümüyle bitmişti.

Şimdi yeryüzünden tamamen silinme aşamasına geldi.

Üstelik, Türk Milletine Müslüman diye sunulanlar tarafından bitirilmektedir.

Peki Türk milletine bu türler neden lider ya da Müslüman diye sunulmaktadır?

Onun sırrı da, Samuel Phillips Huntington'un "Medeniyetler Çatışması Tezi"nde saklıdır.



Tez daha sonra 1988'de kitaplaştırılmıştır.

Tezin en önemi söylemi, "DİNLERE HÂKİM OLAN DÜNYAYA HÂKİM OLUR" şeklinde bedirlenebilir.

İşte İslam'ın tamamen yok edilmesi için canla başla çalışan bu deyyus-u ekberler sonunda istediklerini almaktadır.

Üstelik % 99,9'unun Müslüman olduğu söylenen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların vergileriyle, inandıkları dini kendi paralarıyla bitiriyorlar.

Yani, kendi silahımızla kendimizi vuruyoruz.

Çözüm:

Bu bitişin tek çözümü vardır.

İslam söylemiyle siyaset sahnesine çıkanları siyaseten bitirmek, uyumlu-ılımlı İslam'ın sancağı olan türbanı, kadınlarımızın başından çıkartıp atmalarını sağlayarak, bu faşist düzeni yok edip geldiği çöplüğe gömmektir.


Başka kurtuluş yolumuz yoktur.

11.01.2016

A. Dursun



"Ben barış değil, kılıç getirmeye geldim" İsa.




Hıristiyanlığın barış dini olduğu koca bir yalandır.

Fransa'da Hıristiyan ırkçı bir grubun camii işgali!




MATTA (MATTHEW) BÖLÜM 10 / LUKA (LUKE) BÖLÜM 12 / LUKA (LUKE) BÖLÜM 19-14 

 

27 `Beni kral olarak istemeyen o düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve gözümün önünde kılıçtan geçirin!'


34 Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil, kılıç getirmeye geldim.

49 Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden alevlenmiş olsaydı!

50 Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum!

51 Yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık getirmeye geldim.

52 Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç, üçe karşı iki bölünmüş olacak.

53 Baba oğluna karşı, oğul babasına karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı, gelin kaynanasına karşı olacaktır.






MUHAMMED MERYEMLERİ KARIŞTIRIYOR

Tevrat’ta İsa ve Meryem’den bahis yoktur. 

Çünkü Tevrat’ın M.Ö. 600 yıllarında yani İsa’dan 600 yıl önce tamamlandığı bilinir. 

Tevrat’ta bilinen Meryem sadece Musa ve Harun’un kızkardeşi olan peygamber Miryam’dır. 

Yani, Musa, Harun ve Miryam kardeştirler. 

Babaları da İmran’dır. Tevrat’ta Amram olarak geçer.



Kur’an’ın 3. suresi Ali İmran yani İmran Ailesi suresidir ve bu surede Meryem ile İsa ele alınır. 

Meryem’in babasının kim olduğu hakkında hiçbir İncil’de bir bilgi yoktur. 

Meryem’in babasının İmran olduğu sadece Kur’an’da yazılıdır.

Tahrim 12. Irzını korumuş olan, İmrân kızı Meryem‘i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.

İncillerde geçmeyen bir bilginin Kur’an’da geçmesini normal saysak ve Musa-Harun’un babası İmran ile Meryem’in babasının İmran olmasını bir tesadüf olarak görsek bile, bunun bir tesadüf değil, büyük bir yanlış, bir bilgi karıştırması olduğu Meryem suresi 27-28 ayetlerinden anlaşılır:

Meryem 27. Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!”

Meryem 28. “Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.”

28. ayet dananın kuyruğunun koptuğu yerdir. Meryem’in Harun’un kızkardeşi olduğu ifade edilmektedir ki; bu ifadeden Meryem’in babasına İmran denmesinin sebebi de anlaşılmıştır. 

Muhammed Tevrat’taki Meryem’le İncil’deki Meryem’i karıştırmıştır. Başka bir deyişle Musa’yı İsa’nın dayısı zannetmektedir. Büyük bir tarihi yanlışlık ve dini bilgi yanlışlığı söz konusudur. Musa ile İsa arasında 1000 yıldan fazla bir tarih farkı vardır.

Peki Muhammed bu yanlışlığa nasıl düşmüştür? Bunun sebebi Tevrat’ta benzer ayetin geçmesidir.

Harun`un kızkardeşi Peygamber Miryam tefini eline aldı, bütün kadınlar teflerle, oynayarak onu izlediler. (Tevrat, Mısır’dan Çıkış, 15: 20)

İslamcılara göre hem Musa’nın ailesinin hem de Meryem’in ailesinin aynı isimli olması bir tesadüftür. “Ey Harun’un kızkardeşi” hitabı ise mecazidir. Bu savunma ikna edici değildir.

FİRAVUNUN VEZİRİ HAMAN YANLIŞI
Kasas 38. Firavun, “Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir ilâhınız olduğunu bilmiyorum. Ey Hâmân! Benim için bir ateş yakıp tuğla pişir de bana bir kule yap! Belki Mûsâ’nın ilâhına çıkar bakarım(!) Şüphesiz ben onun mutlaka yalancılardan olduğunu sanıyorum” dedi.

Kur’an’ın yazarına göre Musa ile Firavun arasındaki çekişme döneminde Firavun’un yardımcılığını Haman yapmaktadır. 

Haman ismin araştırdığımızda Tevrat’ta buluyoruz ve görüyoruz ki Musa’dan çok sonra yaşamış ve firavunla hiç ilgisi olmayan biri.

Bu olaylardan sonra Kral Ahaşveroş, Agaklı Hammedata`nın oğlu Haman`ı yüksek bir göreve atayıp onurlandırdı. Onu bütün önderlerden daha yetkili kıldı. (Ester, 3: 1)

Muhammed’in tarihi ve dini bilgi yanlışları bununla da kalmaz.

İBRAHİM’İN BABASI AZER DEĞİL TERAH
Enam Suresi 74’üncü ayette, Hz. İbrahim’in babası Azer adıyla anılmıştır. Oysa Tevrat’ta İbrahim’in babası Tareh olarak geçer.

Terah soyunun öyküsü: Terah Avram, Nahor ve Haran`ın babasıydı. (Yaratılış, 11: 27)

Enam 74. Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti.

İslamcıların bu konudaki savunmaları ise; İbrahim’in asıl adının Azer, lakabının Terah olabileceğidir. Kimileri İbrahim’in amcasının Azer olduğunu ve babası yerine geçtiğini ileri sürer. Kimileri ise Arapça’ya geçerken ismin değişmesinden. Bunların hiçbiri kabul edilebilir izahlar değildir. Hele ki diğer yanlışlarla birlikte düşünüldüğünde..

KARUN MUSA HALKINDAN DEĞİL
Kasas 76. Şüphesiz Kârûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez.”

Halbuki tarihte bilinen Karun (Croesus) zenginliğiyle ünlü son Lidya kralıdır. Antik çağın bilinen en zengin kralı olan Krezüs mitolojiye göre her tuttuğunun altın olması için ilâhlara yalvarır; bu dileği kabul edilince mutluluğa erişeceğini sanır. 

Ancak çok zengin olduğu halde mutluluğu bir türlü bulamayan kral acı içinde kıvranarak ölür. 

Kur’an’daki servet sahibi Karun’un hikayesi de Krezüs’ün bir kombinasyonudur. Tevrat’ta Karun’la ilgili bir bilgi yoktur. 

Karun Anadolu’dadır ve Musa ile arasında asırlarca fark vardır.

YAHYA’NIN ADI
Meryem 7-Allah: “Ey Zekeriyya, haberin olsun, Biz sana Yahya adında ve bundan önce kendisine hiçbir adaş yapmadığımız bir oğul müjdeliyoruz dedi.

Bu ayetten anladığımıza göre Yahya ismi ilk kez bir çocuğa veriliyor ve ondan önce hiç kimsenin adı Yahya olmamış.

İncil’de Zekeriya’nın oğluna verilen isim Yahya’nın karşılığı olarak Yohanan’dır. Yohanan Arapça’ya Yahya olarak çevrilmiştir.

Luka 1: 13. Melek, “Korkma, Zekeriya” dedi, “Duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın. (Orijinalinde Yohanan)

Halbuki Yahya-Yohanan adı Tevrat’ta çok sayıda geçmektedir. Yani, ilk kez kullanılan bir isim değildir. Birkaç örnek verelim:

Elyoenay`ın oğulları: Hodavya, Elyaşiv, Pelaya, Akkuv, Yohanan, Delaya, Anani. Toplam yedi kişiydi. (1. Tarihler, 3: 24)

Azgatoğulları`ndan Hakkatan oğlu Yohanan ve onunla birlikte 110 erkek. (Ezra, 8: 12)
İsmail`in yanındaki adamlar, Kareah oğlu Yohanan ve yanındaki ordu komutanlarını görünce sevindiler. (Yeremya, 41: 13)

Peki Muhammed’i yanıltan ne olmuştur da ilk addan bahsetmiştir? Görelim:
Ama annesi, “Hayır, adı Yahya olacak” dedi. Ona, “Akrabaların arasında bu adı taşıyan kimse yok ki” dediler. (Luka 1: 60-61)

ATEŞE ATILAN İBRAHİM DEĞİL
Enbiya / 68-70. Onlar: «Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin» dediler.
Biz: «Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve zararsız ol» dedik.


Kur’an’daki bu ayetlere dayanarak zalim hükümdar Nemrut’un İbrahim peygamberi ateşe attığına, ateşin İbrahim’i yakmadığına inanılır. Ama Tevrat İbrahim’in ateşe atılmasından bahsetmez. Ateşe atılma olayı üç Yahudi ile ilgili bir hikayedir. Üstelik Tevrat’a göre İbrahim’le Nemrut aynı tarihlerde yaşamamış ve birbirlerini görmemişlerdir. Aralarında 300 yıl fark vardır. İbrahim’in ateşe atılma hikayesi Tevrat’ın yanlış yorumlandığı Musevi kitaplarından olan Midraş metinlerinde geçer. 

Tevrat’taki bir ayetin Midraş’taki yanlış çevirisinden kaynaklanan hatanın aynen Kur’an’da da yer alması ilginçtir. Bu, Kur’an’daki bilgilerin sadece Tevrat’tan değil, Yahudilerin diğer din kitaplarından ve sözlü anlatımlarından da edinildiğini göstermektedir.

KRALLARI, AZİZLERİ PEYGAMBER SANMASI
Tevrat’ta Davud ve Süleyman Yahudilerin en büyük kralları olarak geçer. Örneğin Davud kraldır ve zamanının peygamberi Natan’dır. Ama Muhammed, sırf kendilerine melek gönderiliyor ya da cinlerle ilişkileri olmasından dolayı onları peygamber yapmıştır. Yine örneğin, soylarını devam ettirme amacıyla sarhoşken kızlarıyla yatıp onlardan çocuklarını-torunlarını doğurtan Lut, Kur’an’a göre peygamber, Tevrat’a göre azizdir.

Kur’an’da tarihi ve dini hatalara daha birçok örnek verilebilir. örneğin Samiriyeliler’i Musa zamanının halkından sanması gibi. Halbuki Tevrat’ta Samiriyeliler Musa’dan asırlar sonra ortaya çıkmış bir topluluktur. İşte bütün bu büyük yanlışlar ve gaflar nedeniyle Muhammed, dönemindeki Hristiyan ve Yahudileri ikna edememiştir. Muhammed’in bu hatalarını gören gayrimüslimler onun bir yalancı peygamber olduğunu ileri sürerek İslam’ı reddetmişlerdir.
panteidar.wordpress


 Kur’an’ın açıklamasına göre İmran, hazreti Meryem’in babası ve hazreti İsa’nın dedesidir (66/12).

66 / TAHRÎM - 12

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ

Ve meryemebnete ımrânelletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn(kânitîne).

1. ve meryem(e) : Meryem
2. ibnete : kızı
3. imrâne : imran
4. elletî : ki o
5. ahsanet : ahsen, en güzel idi
6. ferce-hâ : onun iffeti
7. fe : bu yüzden, bu sebeple
8. nefahnâ : biz üfledik
9. fî-hi : onun içine
10. min rûhi-nâ : ruhumuzdan
11. ve saddakat : ve tasdik etti
12. bi kelimâti : sözlerini
13. rabbi-hâ : Rabbinin
14. ve kutubi-hi : ve onun kitaplarını
15. ve kânet : ve idi, oldu
16. min el kânitîne : kanitin olanlardan


 

Kur'an, Süryani, Arami, Kilise araştırma...

Kültürel Miras - Cultural Heritage./Kur'an-ı Kerim Taş Baskı Kalıpları

Amerikalı ateistler dünya hakimiyeti planlıyor!

2 yorum:

  1. Ölünce herşeyi göreceksin zaten ya Kafir ! Ama pişmanlığın fayda etmeyecek !

    YanıtlaSil
  2. Hem ölecen hem görecen, komedeyen misin nesin?
    Sen yaşarken göremediğin şeyi, ölünce nasıl görecen erak etmiyor musun?

    YanıtlaSil