2012 yılında Rusya için de, Mevzuata uygunsuz faaliyetlerden
bahisle olumsuz eleştiriler vardı.
İyi de bu görüş bizde ne kadar benimsenir, halkın yüzde kaçı
bu görüşü benimser?
Konuyu uzunca bir tartışmaya götürmeye gerek yoktur.
Çünkü Türk toplum yapısı, dünyanın büyük çoğunluğuna olduğu
gibi ata erkil bir yapıdadır.
Onlardan daha fazla olarak, 77 yılda dinsel egemenliğin
hüküm sürmesinden kaynaklı olarak, itiraz, düşünme, hak arama gibi kavramların
en az bilindiği bir toplum yapısına götürüldük.
Türk toplum ve aile yapısının temellerine bakıldığında,
İslam ile tanışmadan evvel bir nevi anaerkil yapıda olan Türkler, İslamiyet'le
tanıştıktan sonra ve daha önemlisi Vahhabi anlayışını İslam olarak
benimsetilmeye başlandıktan sonra, kadın 2. sınıf bile olamaz konuma
getirilmiştir.
Bunu gören İslamcı kesim, Peygamberlerine uydurdukları
ravilerle, "Cennet anaların ayakları altında" söylemini uydurmuşlardır.
Uydurmuşlardır diyorum, zira bu konuda geçerli sayılacak
veriler mevcut değildir.
Kur'an'da, kendi peygamberinin anasının adı bir kez bile geçmediği halde, buna inanmak olsa olsa mucizedir.
Sadece bir kaç ravi
mevcut olup bunların en sık kullanılanları Enes bin Malik, Muaviye bin Câhime, İbn
Mace, İmam Aclüni, Hâkim en-Nisâbüri, ve Nâsırüddin el-Elbâni gibi ravilere
dayandırılarak, peygamberin böyle söylediği rivayet edilmektedir.
Bu söylemleri, İmam Kuzâî, Müsned
eş-Şihâb, c.1, s. 189; er-Razi, ed-Dulâbî, el-Küna ve’l-Esma, c. 3, s. 1091; el-Elbânî,
Sahih ve Daîf el-Câmiu’s-Sağir,
c.1, s. 642)/ (Nesâi, Cihâd, 25)/ (el-Müsned, c. 34, s. 299)/ (el-Aclûni,
Keşfu’l-Hafâ, c. 1 s. 299)/ (Zehebi,
Telhisü’l-Müstedrek, c. 2, s. 114)
gibi kaynaklarda bunlara rastlayabilirsiniz.
Lakin bunların münker ve hasen olmadığı görüşleri de mevcuttur.
Nitekim İslam anlayışına göre raviler asıl kaynak değil ve
olamazlar.
Bir zamanlar Diyanet, Sahte Hadis Projesi ve Uydurma Hadisleri Sahihleştirme Operasyonu ile yanlış hadisleri ayıklama yoluna
gitmişti, ancak M. Görmez'in gelmesiyle birlikte, Cuma hutbelerinde, rivayetsiz
(onlar, hadissiz demiş) sadece Kur'an'a dayalı İslam yaşanamaz diye konuşmalar
yapmışlardı.
Diyanet'in bu pisliğini, Diyanet,
"Allah'a ne gerek var, Peygamber neyimize yetmiyor dedi." başlığında değerlendirmiştim.
Özetle Türk toplumu daha çok Müslümanlaştırıldıkça,
sorgulamadan, akıl kullanımından uzaklaştırılmış olduğu için, özellikle de
Türkçeden uzaklaştırıldığı için, anlamını bilmeden okuyuşlara, hurafelere
itilmişlerdir.
Özellikle Vahhabi-AKP iş birliğiyle, yeni Osmanlıcılık hastalığına
tutulan toplum dilini unutturulmaya başlanmıştır.
Örneğin, 1876'da Kanuni Esasi diye bilinen Osmanlı Anayasa'sının
18. maddesine göre devletin resmi Osmanlıca
değil açık ve net olarak Türkçe olduğu yazmasına rağmen, yazık ki yeni
Osmanlıcı akım, kendilerine empoze edilenin ne olduğunu bile bilmekten,
araştırmaktan aciz durumdadır.
Tüm bunlarla ilgili bilgileri bir arşiv olarak sizlere
buradan sunuyorum.
Ayrıca arşivde şu dosyayı da (İngilizce) bakmanızı
öneriyorum.
Türkiye'de İfade Özgürlüğü ...... 6 B. Kararları, Raporlar
ve Tablolar
C. Madde 299 (Cumhurbaşkanına hakaret) .... 13
299 (Insulting the President of the Republic) ... 13
D. Madde Türk Cumhuriyeti Organların 301 (Türklüğü Devlet ve Kurumları aşağılama) ...20
C. Article D. Article 301 (Degrading Turkish Nation, State
of Turkish Republic, the Organs and Institutions of the State) ... 20
Erkeklik, ataerklik, iktidar, şiddet.pdf
Bakmanız gerektiğini düşünerek önerdiğim başka sayfalar...
Daha evvel de Ankara - Venedik Komisyonu'ndan bir heyet,
yeni TCK Madde 216, 299, 301 ve 314 hazırlanması çerçevesindeki görüşleri için
Ankara'yı ziyaret etmişti.
Türkiye hakkında arşivler için.
Türk yargı sistemi üzerindeki eski makaleler için
Sayfada özellikle bakmanızı önerdiğim bölüm... başlıklı
kısımdır.
Kişilere karşı hakaret, dine hakaret ve nefret söylemi için arşivler.
17.3.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder