Erdoğan Yozgat'ta toplu açılış töreninde, yine Cumhurbaşkanı olduğunu unutarak ve Anayasa'ya bağlılık hakkında, şerefi üzerine ettiği yemini yine unutup, siyasetçi gibi konuşmuş.
Bu konuşmadan seçim anlamını nereden çıkarttığımı merak
edenler olacak, onlara bazı açıklamalar yapmak isterim.
Konuşmanın hemen başında, "şehit sayısı 300'ü geçti,
teröristlerin verdiği kayıplar bunun en az 10 katı" diyor.
Daha evvel de söylemiştim, "400'ü verin bu iş tatlı bitsin" söylemi Türk halkına hitaben değil, PKK'ya hitaben söylenmişti.
Bunun ispatı olarak, son yaptığı konuşmada da, sanki halka
söyler gibi yapıp aslında PKK'ya mesajını, zımni tehdidini yenilemiş duruma
düşüyor.
Bakın diyor, "siz öldürüyorsunuz ama biz sizin 10
katınızı temizliyoruz, gelin bu işten vazgeçin, açın önümüzü, 400 vekil sayısına
ulaşalım, Kürdistan ilanını birlikte yapalım" sözünü, dünyanın gözü önünde
yeniden yapmış oluyor.
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit demek istiyor.
Yani halka hitap ediyorum ama mesaj PKK'ya dır diyor, gerekli
yere gereken mesajı verdikten sonra, anlaşılmasının üzerini örtmek için ölü
toprağı serperek, "her şehidimizin acısını içimizde hissediyoruz"
diyerek örtü görevini yerine getiriyor.
Devam edelim.
"Evlatlarını şehit olmaya gönderen tüm annelerin
ellerinden öpüyorum" diyor.
Rabbisiyle birlik olup, annelere övgü düzerken, Arapça
telaffuzla (El-cennetu tahte akdâmi'l-ümmehâti/Cennet annelerin ayakları
altındadır) bunu güçlendiriyor.
Oysa böyle bir ayet yoktur ancak hadislerde olduğu iddiaları
vardır.
Arapça bilenler için aşağıda bir adres vereceğim.
Bilmeyenler için bazı açıklamalar yapacağım.
Erdoğan konuşmasının 1:54 dakikasında, "Kardeşlerim, az
önce okudum, Kur'an-ı Kerim'de şehitlerimiz için, onlara ölü demeyin
buyruluyor" diyor.
Burada doğru söylüyor ama konuşmasının başında söylediği
(videoda bu kısmı yok) ifadeyi, hemen hadisin arkasından söylüyor olması,
zihinlerde, hadisin sanki ayette de varmış gibi algı yaratmasına neden oluyor.
Kur'an net olarak iki yerde bunu söylüyor, burada bir hata
yok ancak zihinler üzerindeki operasyona dikkat edeceğiz.
Önce ayete bakalım.
2/BAKARA-154'te lâ tekûlû
li men yuktelu fî sebîlillâhi emvât(ölüler demeyin, Allah yolunda öldürülenler
için) demekte ve 3/ÂLİ İMRÂN-169'da,
lâ tahsebennellezîne kutilû fî sebîlillâhi emvâtâ(sakın ölü zannetmeyin, Alah
yolunda öldürülenleri) demektedir.
Ancak, cennetin anaların ayakları altında olması konusunun
Kur'an ile ilgisi yoktur, zaten kendisi de bunu bilmektedir ancak, Kur'an'a bağlantı çalışmaları da gözden kaçamıyor..
Peki böyle bir hadisin, Peygamberleri tarafından söylenmesi
mükün müdür?
Peygamberi, "Hadis konusunda ümmet için mihenk Kur'an
olacak, ona aykırı ise asla ben söylememişimdir" dediğine göre, biz de
Kur'an'a bakacağız.
Nitekim, 46/15'de geçen, vassaynâl insâne bi vâlideyhi
ihsânen(vasiyetimiz, insana, anne ve abana ihsanla davran) diyerek ve
gerekçesini de, ummuhu kurhen(annesi meşakkat, zorluk) çektiğini söylemekle,
peygamberin böyle bir hadis söylemesi muhtemeldir.
Muhtemeldir diyorum, kesinlikle söylemiştir diyemiyorum.
Bu konuda tartışma uzunca süredir İslam dünyasında zaten
yapılmaktadır.
Arapça bilenlerin, tartışmalar hakkında bilgi edinmeleri için
şu adreste konu hakkında açıklamalara
bakmalarını öneriyorum.
46/15'de geçen ifadeler ışığında bazı ravilere bakacak
olursak, لْجَنَّةُ تَحْتَ أَقْدَامِ الْأُمَّهَاتِ/ el-Cennetü tahte akdâmi'l-ümmehâti/Cennet
annelerin ayaklarının altındadır söyleminin, Enes bin Malik, Muaviye bin
Câhime, İmam Nesâî, İbn Mace, İmam Aclûnî, Hâkim en-Nisâburi, Nâsırüddin
el-Elbâni gibi ravilerle desteklendiği göülmktedir.
Detay merak edenler, er-Razî, ed-Dulâbî, el-Küna ve’l-Esma,
el-Elbânî, Sahih ve Daîf el-Câmiu’s-Sağir, İmam Kuzâi, Müsned eş-Şihâb, Nesâi,
Zehebî, Telhisü’l-Müstedrek, Kitabü’l-Cihad, el-Müsned, el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ
gibi kaynaklara bakabilirler.
Biz konuşmayı deşelemeye devam edelim.
Konuşmasının 3:24 dakikasında, "biz
kimseyi parasından, pulundan ötürü sevmiyoruz ki, bizi yaratan, onları da yarattığı
için seviyoruz" diyor.
Müslümanlar tecavüzü hazmetti, Neo-Osmanlıcılık
hayranları buyurunuz, dedelerinizin mezar taşını okuyunuz...!
Bu söylem, hemen her seçim dönemi konuşmalarda kullandığı bir
söylemdir.
Demek ki seçime gidişin birinci işaretini almış bulunuyoruz
ve zaten parayla işi olmadığını artık tüm dünya öğrendi, burada sadece
güldüğümü söylemem sanırım yeterinde anlamlı olsa gerek.
Konuşmanın 3:58 dakikasında, bayrağın renginin neden kırmızı
olduğunu anlatmak için, "çünkü rengini, şehidimizin kanından alıyor da
ondan" diyor.
Bu ifadeleri daha evvel de, özellikle seçime yakın zamanlarsaysa sıklıkla kullanmıştı.
Ben ne tek dil dedim, ne tek din dedim. Hiçbir yerde benim
böyle bir ifadem yok. Bizim bayrağımızın rengi niye kırmızı? Şehidimizin kanı.
Hilal, bağımsızlığımızın sembolü, yıldız şehidimizin ifadesi. Onunu için tek
bayrak. 26.05.2011-Milliyet
Tek bayrak, dedim. Bu bayrağın üzerine bayrak asla. Rengi
şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin ifadesi.
Bayrağımızla kimseyi oynatmayız. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
toprak uğrunda ölen varsa vatandır. 8 Aralık 2013-haberler.com
Erdoğan, "İkincisi 'tek bayrak' diyoruz. Niye bu bayrak
sizi rahatsız ediyor Bunlara sormak lazım. Niye rahatsız oluyorsunuz arkadaş
Nedir sizin derdiniz Bizim bayrağımızın rengi ne Şehidimizin rengi, onun
kanının rengi, hilal bizim bağımsızlığımızın ifadesi, o yıldız bizim
şehidimizin simgesi. Tanım bu, anlam bu. Dolayısıyla biz bayrağımızdan başka
hiçbir bayrağa bu ülkede 'evet' demeyiz" ifadesini kullandı. 30 Kasım 2013 -ntv
Bizim Rabia'mızda, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle,
Gürcüsüyle, Boşnağıyla, Arnavutuyla 78 milyon tek millet. Bundan taviz yok.
Bayrağımız tek. Rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız
şehidimizin ta kendisi. Bayrağımızın dışında bayrak asla kabul etmiyoruz. 28.11.2015-haber61.net
Burada da, seçime gidişin ikinci işaretini almış olmaktayız.
Konuşmanın 8:29 dakikasında, "Atatürk'ü, kurucu meclisi
tazim (Saygı) ile anıyorum" diyor.
Öylyse Erdoğan'ın, "Kurtuluş Savaşının kahraman Evlatları" dediği kimlerdi, anımsamak isterseniz bakın.
Bu da konuşması.
Bu da konuşması.
Daha evvel de Atatürk'ü kullanıma sokmuştu, elbet kendi istifadesiyle..
İki tane ayyaşın yaptığı yasa.....
Malumunuz Erdoğan daha evvelki seçimlerden hemen önce AKP'lilere, Sizler Gazi Mustafa Kemal’in evlatlarısınız dediğinde, salonda alkış kıyameti yaşanmıştı.
Seçimlerde bu söylemi ne kadar oy getirmişti bilinmez, lakin aynı şeyin benzerini yine yapmış.
Bu kez alkış kıyameti kopmamış, acaba neden ki, yoksa öncekiler bindirilmiş kıtalar mıydı demeden edemiyorum.
Burada da, seçime gidişin üçüncü işaretini almış olmaktayız.
Alkış alamadığını görmüş olduğundan dolayı olsa gerek, konuşmanın
9:04 dakikasında alkış alacak yani galeyan yaratacak bir konuşmaya giriyor.
M. Akif'in "BİRLİK" şiirinin ilk kıtasını okuyup,9:21
dakikasında "Evet, kararlı bir şekilde yolumuza inşallah devam edeceğiz"
der demez, ya camına konan yazı satırını şaşırdı ya da camına yazı koyanlar Erdoğan'ı
şaşırttı ki, sanki şiirle ilgili söyleyecekleri bitmiş gibi algı yarattığı
anda, aniden "Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun, Meğer ki harbe
giden son nefer şehit olsun" diyerek, ikinci kısmını okumaya
başladı.
Garabetler bitmek bilmiyor ki.
Açılımların sürdüğü dönemlerde, "analar ağlamasın diye bu yola çıktık,
kefenimizi giydik, gövdemizi taşın altına koyduk vs..." diyen
Erdoğan, şimdi nedense çocuklarını şehit olmaya yollamaları için adeta anaları
teşvik eder oldu.
"Kan üzerinden siyaset yapıyorlar" dediği
muhalefetin ise ağzını bıçak açmaz oldu, sanki Erdoğan başkan olsun diye,
millete karşı muhalefet oldular.
Kan üzerinden yapılan bu konuşmayla da, seçime gidişin dördüncü işaretini almış olmaktayız.
Tüm bunları geçelim desem dahi, asla geçemeyeceğimiz bir
konuşması var ki, adete beyinlerimize hançer gibi saplanıyor.
İşte burada şöyle söylüyor.
"Bugün de hamdolsun ülkemizden, Yozgat'ımızdan Kınalı Hasanlar
eksik olmuyor."
Ne demek istiyor?
"Hamd olsun, şehitlerimiz eksik olmuyor, gelmeye devam
ediyor" diyor.
Açılım zamanında analar ağlamasın diyen adam, ABD'deki
yolsuzluk operasyonundan sonra, şehit kanlarına sarılacak kadar kendinden
geçiyor ya da camına koyanların yazdığı metinlerden kendi haberi yok.
Haberi var da buna rağmen şehitler gelmeye devem ediyor
deyip, buna hamd eden birinin kesinlikle aklından zoru olduğu açıktır.
Zira halk öldüğünde, "Biz bu ülkede her ölüm hadisesinde tören mi düzenliyeceğiz? Ölmüştür, geçmiştir" diyordu.
Başka ifadeyle, OSLO'da pazarlık yaptığı kişilerle pazarlığı
tutmayınca, vatan evlatlarının kanı üzerinden siyaset yapmak kesinlikle akıl
ile bağdaşacak bir durum değildir.
Eğer vatana karşı bir düşmanlık vardı ve bunu biliyorduysan,
neden İngiltere garantörlüğünde teröristlerle görüştün, yok vatana karşı bir
düşmanlık yoktuysa, vatan evlatları şimdi ne uruna ölmektedir?
Millete soruyorum, Kur'an'ın ayetleri, Erdoğan istediği gibi
kullansın diye mi yazıldı, halkın masumane inançlarını, elinde Kur'an
sallayarak istismar edenlere daha ne adar göz yumacaksınız?
Meydanlara çıkıp, İsrail’i eleştirmeye başladığı her zaman,
Tevrat'ın (MISIRDAN ÇIKIŞ: Çık.20: 13 ve
YASANIN TEKRARI: Yas.5: 17 Adam öldürmeyeceksin) dediğini biliyor
da, Kur'an'ın örneğin 4/NİSÂ-92'de, mu’minin en yaktule mu’minen(mü'minin
mü'mini öldürmesi) yasaklandığını, 5/MÂİDE-28'de, yedeke li taktulenî mâ ene bi
bâsitın(elini öldürmek için uzatsan da ben uzatacak değilim) dediğini, yine
devamı 30'da, nefsuhu katle ahîhi(nefsinin kardeşini öldürmeye ittiğini)
söylediğini, 8/ENFÂL-30'da iz yemkuru bike(sana tuzak kuruyorlardı), allâhu
hayrul mâkirîn(Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır) diyerek onları bile
öldürmemeni emrettiğini bilmiyor musun?
Yoksa 28/KASAS-33'de Musa'nın ehâfu en yaktulûni(beni
öldürmelerinden korkuyorum), ve 26/ŞUARÂ-14'te ehâfu en yaktulûni(beni
öldürmelerinden korkuyorum) dediği gibi,
sen de öldürülmekten korktuğun için vatan evlatlarını ölüme mi yollamaktasın?
Polisi
öldürmeye teşvik ettiğin, "Polis nasıl sabrediyor anlamıyorum"
dediğin günleri acaba anımsıyor musun?
Diyelim ki,
düşmanla savaşıyorsun, peki polislere bu talimat gibi açıklamayı yaparken
karşındaki düşman kimdi, PKK'lılar mı, halk mı?
İşin özeti,
Erdoğan'ın meydanlarda halkı kin ve nefret duygularıyla kutuplaştırmasının,
ölümleri teşvik edici, övücü açıklamasının önüne geçilmesi, engellenmeli,
yargılanması için harekete geçilmelidir.
Çünkü Erdoğan'ın ağzından çıkanları kendi kulağının bile duymadığı artık beli olmuştur.
Nitekim, Erdoğan'ın
yakın çevresi ona 46 raporu verdirecek, ya raporu alırsa biz bunca
çileyi neden çekmiş olacağız, bunca işkenceye katlanmamız kim içindir, bunun
hesabını halka kim verebilir?
Sahi sormak lazım, İslam ahlakına göre, "Karaktersiz, karakteri bozuk şehit babaları" ne demek?
Ben ona
İncil'in de ne dediğini söyleyeyim ki, şaşırıp karıştırmasının önüne geçelim
demek isterdim ki, en iyisi halka söylemiş olayım, dileyen baksın.
Matta - BÖLÜM 5 : Mat.5: 21 "Atalarımıza, 'Adam
öldürmeyeceksin . Öldüren yargılanacak' dendiğini duydunuz.
Matta - BÖLÜM 19 : Mat.19: 18-19 "Hangi
buyrukları?" diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi: "'Adam
öldürmeyeceksin , zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık
etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin' ve 'Komşunu kendin gibi
seveceksin.'"
Markos - BÖLÜM 10 : Mar.10: 19 O'nun buyruklarını biliyorsun:
'Adam öldürmeyeceksin , zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık
etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.
Luka - BÖLÜM 18 : Luk.18: 20 O'nun buyruklarını biliyorsun:
'Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin , çalmayacaksın, yalan yere tanıklık
etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.'"
Pavlus'un Mektupları - Pavlus'tan Romalılar'a Mektup :
Rom.13: 9 "Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin , çalmayacaksın,
başkasının malına göz dikmeyeceksin" buyrukları ve bundan başka ne buyruk
varsa, şu sözde
Yakup'un Mektubu - BÖLÜM 2 : Yak.2: 11 Nitekim "Zina
etmeyeceksin" diyen, aynı zamanda "Adam öldürmeyeceksin "
demiştir. Zina etmez, ama adam öldürürsen, Yasa'yı yine de çiğnemiş olursun.
Sürekli Afganistan, İran modellemesiyle geçmişi anımsatanlara, bu sefer de Türkiye modellemesiyle geçmişi anımsatalım istedim.
29.3.2016
A. Dursun









Hiç yorum yok:
Yorum Gönder