29 Mart 2016 Salı

Zarrab, Kürdistan'da, Kıbrıs'ta başrol oynayacak, başkanlık ve anayasa durdurulsun.

Emin olunuz ki Reza, Kürdistan kurulmasında ve Kıbrıs'ın teslim edilmesinde başrol oynayacaktır. 

Bunu anlamak için biraz analiz yapmaya, basın eşliğinde olayları irdelemeye başlayalım.

John Kirby Günlük Basın Toplantısı
Washington DC/28 Mart 2016
 

ABD Avrupa Komutanlığı'nın, Amanya merkezlii açıklamasında "güvenlik gerekçesiyle Adana, İzmir ve Muğla'daki personelin aileleri Türkiye'den ayrılsın" dediği idda edildi.


Reuters'taki açıklamada, "ABD Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile koordinasyon içinde, İncirlik Hava Üssü dahil Adana, İzmir ve Muğla'daki askeri personelin ailelerinin Türkiye'den ayrılmalarına karar verdi" denilmiş.
 

Erdoğan 4. Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılmak için ABD'ye gitti.

ABD'den daha evvel yapılan açıklamda, Erdoğan'ın Obama'nın Erdoğan'la görüşmeyeceği açıklanmıştı.

Ancak yeni yapılan açıklamada, Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest'in "en azından gayri resmi bir görüşme yapma fırsatı bulacağını umuyorum" dediği iki farklı kaynakta da görülüyor.


Kendisine bu yönde soru yöneltilmediği halde bu açıklamayı yapması ve bunu 50'den fazla liderin katılacağı sözüyle pekiştirmesi hiç de hayra yorulacak bir durum değildir.

Obama'nın ofisinden bazı bilgilere ulaşmak isteyenler için başka bir adres. petitions.whitehouse.gov

Nitekim yandaş basının bir zamanlar, "" gibi ahmakça söylemlerle, Obama'nın Erdoğan'a ne denli itibar kazandırdığını sayfalar dolusu yazanlar, acaba şimdi ne yazacak merak ediyorum. 

Zira diplomasi dilinde bu tür söylemler, kızım sna söyüyorum, gelinim sen işit demektir.

Wall Street Journal'a göre Obama, yalnızca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ikili görüşme yapacakmış ve Türk yetkililerin Washington'da Obama-Erdoğan görüşmesi sağlamak için epey ter döktüklerini yazmış.

Peki tüm bu olayları arka arkaya getirirsek ortaya ne çıkar?

4. Nükleer Güvenlik Zirvesi , başkent Washington'da 31 Mart-1 Nisan 2016 tarihleri arasında yapılacak.

Bu gün (29 Mart 2016) Zirve için giden Erdoğan'a yaklaşık 2,5 günlük bir boş zaman kalıyor.

İşe esprili yaklaşıp, "Erdoğan, Washington portakalı yemeye gitmediğine göre" desek bile, 2,5 günlük boşluk ne anlama geliyor?

Nitekim daha 4 gün evvel yaptığı konuşmalarda, milletin çocuklarını şehit olmaya davet etmesi, kafalarının çok bulanık ve korku dolu kaygılarla yapılmış söylemler olduğunu yazmıştım.

Karışıklığın nedeni elbet ki Reza Zarrab'tır.

Erdoğan ABD'ye uçmadan evvel havalimanında yaptığı açıklamada, "ABD Başkanı Barack Obama'nın davetine icabetle Washington'da düzenlenecek olan Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılmak üzere biraz sonra hareket edeceğiz" diyor.
 


Zarrab konusundaysa, "Bu konu aslında ülkemizi ilgilendiren bir konu olmadığı gibi, bir kara para aklama konusu mudur, değil midir, bilmeden böyle bir değerlendirme yapmayı da doğru bulmuyorum. Ancak kara paranın babaları orada duruyor, Pensilvanya'da duruyor. Rıza Zarrab'la ilgili varsa bir şey onu zaten orada, Rıza Bey'in avukatları da gerekli cevabı, gerekli şekilde onlara her halde vereceklerdir ve kendisini de savunacaklardır. Bu zaten ülkemizle alaka bir konu da değildir. Bunu da çok açık ne söylemiş olayım" diyor.



Her zamanki gibi bu da külliyen yalan.

Zira Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice, "Türk hükümetini Türkiye'nin anayasasında yüceltilen evrensel demokratik değerleri muhafaza etmeye çağırıyoruz" dedikten sonra bile, böylesine yalan söyleyebiliyor.

Çünkü yukarda söylediğim gibi Obama, sadece Şi Cinping ile görüşme yapacağı gibi, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Dış İlişkiler Müdürü Novruz Memmedov'un kendi twitter hesabından, İlham Aliyev'i Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne davet ettiğini açıklamıştı.
 
Konu ile ilgili ayrıntıları şu adreslerden görebilirsiniz. Adres 1Adres 2 
 

Erdoğan'ın yalan beyanlarından ötürü yargılanması gereğini, daha 2-3 gün evvel yazmıştım.

İyi de yalan beyan Erdoğan'a ne sağlar?

Zarrab'ın vereceği ifadelerden Erdoğan veya Türkiye ne kadar etkilenir?

AZBD derin devleti, Türk derin devletini yıktıkları gibi kendisiyle oyun oynanmasına ne kadar izin verir?

Bunların tamamını yakında soruşturma tamamlanmaya doğru ilerledikçe göreceğiz.

Ancak daha evvel de belirttiğim üzere, İran ambargolarının kaldırılması, Erdoğan'ın işinin bitmesinin sinyalleriydi, ancak Erdoğan ve akıl danışmanları bunların farkına varacak kadar akıllı değillerdi veya öylesine akıllılardı ki, belki de Türk derin devleti Erdoğan'ın ipini çekmiş, Erdoğan son perdeyi oynayan figüran durumuna düşürülmüştür.

İyi de neden ve nasıl Erdoğan'a figüranlık verildi?

Nasılı için, "yasa dışı şekilde servet edinmesine göz yumuldu, belki de teşvik edildi ki, bu işlemler sırasında elde edilen belgeler, bir şekilde gerekli yerlerde saklanmış oldu, böylece günü geldiğinde sayfalar açılarak, Erdoğan'ın yeni figüran rolü için zorlanacak duruma getirilecekti" şeklinde düşünebiliriz.

Malumunuz tüm eş başkanların figüran olduğu gibi, Erdoğan'da eş başkan rolü oynayan bir figürandan başka bir şey olamadı.

Kendisini kurtaracağını sandığı tek faktörün, eline aldığı Kur'an ile meydanlarda dolaşması olacağı sanmış olduğunu artık görüyoruz.

Belki iç siyasette bir yere kadar kurtarıcı da olmuştur lakin dış siyaset ne Kur'a tanıyor ne İncil.

Erdoğan'ın sebepsiz ve açıklanamaz zenginleşmesi, tüm para trafiği ABD tarafından kesinlikle kontrol ediliyordu.

Ancak kendisine akıl danışmanlığı yapanlar, Erdoğan'ın melekelerini kontrol edemediğini iyi bildiğinden, önüne cam koymak suretiyle konuşturmaya başlamışlardı.

Bunu daha evvelki yayınladığım videoda, dönemin Mersin Milletvekili İsa Gök, detaylı olarak açıklamıştı.

Erdoğan'ın hiç bir ticari faaliyeti olmadığı halde, dünyanın sayılı zenginleri arasına girebilmesi elbet ki bir çok hatayı da yapmasının kaçınılmaz olması demektir.

Tüm bu para trafiği, banka giriş çıkışları, uluslararası nakit akışları, el değiştirmeleri hem AB hem ABD hem de diğer ülkeler tarafından kayıt altına alındığı kesinlikle belliydi.

Erdoğan bunları anlayacak kapasitede bilgi donanımına sahip değildi.

Zira promter den (Cam) yaptığı konuşmaların ne zaman dışına çıktıysa, kendisini ele verecek sözler sarf etti.

Bunu gören kurmayları, Erdoğan'ı mümkün mertebe yalnız konuşmasını engelledi, TV'lere çıkmaya kalktığında bir şekilde toplantılarını düzenlediler.

Tüm bunlara rağmen Erdoğan'ın kendisini ele vermesini engelleyemediler, belki de asıl istenen de buydu, yani koruma altına alınmış hissi verilerek Erdoğan'ın kendisini ihbar etmesini sağlamaktı.

Peki, Zarrap sorgulaması nereye kadar dayanabilir?

Anayasa'yı zırt vırt değiştirdikleri dönemde, o kadar bağırdık, yırtındık.

Anayasa'ya 90. maddeyi eklemeyin, bu madde gelecekte sizi de mahkum ettirebilecek tuzaktır dedik ancak kimse dinlemedi.


İran ambargosu kalkar kalkmaz İran'ın Babek ve Zarrab'ı kullanmaya ihtiyacı ortadan kalkınca, doğrudan doğruya Zencani soruşturmasıyla idama kadar giden sürecin yaşanması, İran'ın Erdoğan'a karşı aldığı tavır, Erdoğan'ın İran ziyaretleri gibi detayları daha evvel yazmıştım, uzatmadan geçiyorum.

Bunlara ihtiyacı kalmayan başkaları da vardı elbet.

Örneğin Rusya ile ABD arasındaki gizli anlaşmadan sürekli bahsediyorum, bu anlaşma nedeniyle ve ABD'nin, ABD İncirlik'in hava üssüne alternatif olarak Rojava'da  daha büyüğünü kurması, Erdoğan ve Türkiye'nin rolünü sıfırlamıştır dediğim, Kürdistan ordusu mu kuruluyor? Mesut Barzani'ye MİT ajanı suçlaması başlıklı sayfamda bunları detaylandırmıştım.

Zarrab'ın ABD'ye vereceği bilgiler ve belgeler doğrultusunda, Erdoğan'ın kendini kurtarmak için Kıbrıs ve Kürdistan tavizi vereceği neredeyse kesindir.

Nitekim, vatan evlatlarını şehit olmaya teşvik ediyor olması, bunun da olma ihtimaline açık bir delil niteliğindedir.

ABD'nin Zarrab soruşturmasını çok sıkı tutuyor olması bir çok şeylerin yakında yaşanacağının da göstergesidir.

Nitekim Birleşmiş Milletler ambargosunu delmiş olmalarına rağmen, soruşturmada anlayabildiğimiz kadarıyla, basına yansıyan bilgiler ışığında BM hiç bir şekilde işin içine karıştırılmıyor.

Nitekim İran'da Babek yargılamasında da, Babek'in talebi doğrultusunda yargılama kamuya kapalı yapılmış, orada nasıl bilgi ve belgelerin ortaya konduğu şimdilik sır olarak kalmıştı.

Erdoğan'ın İran ziyareti bu konuda ne yarar sağladı onu da zaman gösterecek.

Erdoğan'ın günübirlik yurt dışı ziyareti yapmadığını, İran'a yapılan bu günübirlik ziyaretin anlamını analiz etmeye çalıştığım, Genelkurmay'ın görevden almasının ardında, Babek Zencani bağlantısı mı var? başlıklı yazıda bunun detaylarını bulacaksınız.

Sonuç olarak Zarrab kendisini kurtarmak için Erdoğan ve Türkiye'yi ele vermekten çekinmeyecektir.

Geriye Erdoğan'dan istenecek tavizler, belki de Türkiye'nin çok yüklü tazminatlarla karşı karşıya kalması gündeme gelebilecektir.

O zaman "Yetmez ama evet" diyenleri, "Rabbim kardeşim şehit oldu, şükürler olsun" diyenleri göreceğim.


Özetle, Türkiye bu aşamada yeni anayasa yapamaz, başkanlık sistemi tartışılamaz.

Muhalefetin AKP ve Erdoğan yandaşlığı bile ne Erdoğan'ı ne de Türkiye'yi kurtarmaya yetmez.

O nedenle, hiç kimsenin Zarrab soruşturması bitene kadar, yeni anayasa ve başkanlık tartışmalarını yapmaması ve en azından bu sonuçlanan kadar konuyu kapatmazı elzemdir.

Aksi halde, Türkiye ve Erdoğan ile olası bağlantıların çıkması durumunda bunun vebalini ne TBMM ne de halka kimsenin ödettirmeye hakkı yoktur, bilinsin istiyorum...

30.3.2016

A. Dursun


 

 

 

Mehmetçik savaşırken Kürt paketi hazırlayanlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder