23 Nisan 2016 Cumartesi

23 Nisan'da namazlı protesto şirktir, Kur'an'a aykırıdır. Bunlar İslam'ı da rezil etmektedir.


Sosyal medyada bir görüntü paylaşılmış.

Gerçi anlı, şanlı medyada henüz bununla ilgili bir haber geçmemiş ama sanırım yakında geçecektir.

Diyor ki; İzmir'de 23 Nisan kutlamalarına Namazlı protesto.
Ben, haberin doğru olma ihtimali üzerine yorum yapayım, zira görüntü doğru olduğunu kanıtlamaktadır..

Öncelikle böyle bir protesto Kur'an'a külliyen aykırıdır.

Çocuk bayramıdır bu, içlerinde öksüz, yetim, sahipsiz çocuklar da var, orada olmasa dahi ülkemizde binlerce bu durumda çocuk var.

Maun Suresi bu durumu açıkça lanetlemektedir, bu tür davranışların açık bir şirk olduğunu, dini yalanlamaya yönelik olduğunu, yetimlere, öksüzlere, kimsesizlere aşağılama yapılamayacağını Kur'an söylüyor.

107/MÂÛN-1'de, yukezzibu bid din(Dini yalanlayan) diyerek, şirke düşmenin şekillerinden bazılarını saydığını belirtiyor.
Hemen arkasından 107/MÂÛN-2'de, yedu’ul yetim(yetimi itip kakan, horlayan)diyerek, çocukların, kimsesizlerin horlanamayacağını açıkça emrediyor.

Sokak ortasında, namaz vakitleri içinde ya da özellikle dışında, sadece ve sadece özel amaçları için namazı alet edenlere doğrudan doğruya hakaret edip, aşağılıyor.
107/MÂÛN-4'te, Fe veylun lil musallin (vay haline göstermelik namaz kılanların) diyerek, vay haline ifadesiyle aşağılama, başlarına geleceklerden sorumlu olduklarını söylüyor.

Diyeceksiniz ki, burada gösteriş anlamını nasıl verdin.
Hemen devamında yurâûn(gösteriş) diyor, bakalım.
107/MÂÛN-6 Ellezine hum yurâûn(namazla gösteriş yaparlar) demek suretiyle, bir üstte lanetlediğinin, gösteriş içinde namaz kılınması, özel çıkarlara ibadetin alet edilmesini açıkça ifade etmektedir.

Gerçi, siyasi propagandalarda elinde Kur'an ile meydanlarda dolaşan bir Cumhurbaşkanının olduğu ülkede, ne dinden ne imandan bahsetmek zordur derseniz de haklısınız, ancak her koyun kendi bacağından asılır.

Her alet edene hesabını ben soracak değilim ya, hem devletin hem inandıkları Allah'ın yasaları varsa, hesabını da onlar sorsun.

İslam inancının dışında, 2013 yılında başlayıp bir türlü çıkartılamayan Mobbing yasası diyebileceğimiz, "Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu" vardı.

Daha 6 Nisan'da yürürlüğe giren,6710 no'lu kanun Resmi Gazete'de ilam edildi, bu kanuna göre dahi yapılan suçtur.

Ayrıca Anayasa'da da suç olduğu açıkça belirtilmiştir.

Lakin bu anayasa Cunta anayasası diyenler kendileridir.

Madem cunta anayasasıdır, sizin çıkarttığınız da cunta yasası mıdır?

Yok değilse, bu yasaya göre de işlem yapmak zorundasınız.

Ey Savcılar, yetkililer, bu rezalete ne zaman DUR diyeceksiniz, kendi çıkarttığı yasayı yok sayan bir zihniyet, yeni Anayasa yapsa ne olur, sözünde durmayan, kendi kanunlarına sadık olmayanların sözüne nasıl güvenecek bu millet?

Hodri meydan, uygulayın bakalım kendi çıkarttığınız yasaları, biz de görelim.

Ne derecede anaysa yaparsanız sadık kalacaksınız öğrenelim.

Buyurun, meydan sizin, güç elinizde.

Yoksa bu kanunları çıkartırken de mi "KANDIRILDIK" diyeceksiniz?

Bir de TSK, 23 Nisan dolayısı ile bir video yayınlamış.

Sanki TSK değil Paralel Ordu.

Bu nedir kardeşim, Orduyu Mehter marşıyla koşturmayı,  yürütmeyi biliyorsunuz da, 23 Nisan'a yakışır bir video hazırlamayı mı bilmediniz?

TSK'dan 23 Nisan 2016'ya özel klip diye sunulmuş.
Videoda yurt dışından gelen çocuklar ağırlıklı olarak işlenmiş.

Bunda bir sakınca elbet yok, tüm dünya çocukları hepimizin de çocuklarıdır.

Biz, Atatürk'ün Barış ilkesini sevdiğimiz için her çocuğu evladımız kabul etmişiz.

Lakin videonun 4:01 dakikasında birden karşımıza Barış Manço, kendi sesiyle damga vuruyor.

İyi de, Manço'nun ne sakıncası var?

Sakınca Manço'nun şahsında ya da şarkısında değil, beyinlerimize yapılan (Mind Control) zihin operasyonundadır.

Benzer operasyonları, Erdoğan'ın konuşmalarında da sıkça görüyor, uyarıyordum.

Şimdiyse TSK bu operasyona imza atmıştır.

Barış Manço'nun Paralel terör örgütü ya da FTÖ'ye karşı yaklaşımını bilmeyen yoktur da, TSK'mi bilmemektedir?

AKP hükümetinin Fethullah diyen herkesi suçlu ilan ettiği bir dönemde Manço'nun FTÖ lideri hakkında söylediklerine bir bakalım.

Manço Türk Okullarını anlatırken…
Sadece bu mu?

Elbet ki hayır.
Manço, FTÖ liderine hediye takdim ederken… 
Şunu diyebilirsiniz.

Manço, FTÖ olacağını nereden bilecekti?

Doğru, belki yaşasaydı o da AKP ve Erdoğan gibi düşünecek, bunu açıklayacaktı.

Zaten yukarıda söylediğim gibi, mesele Manço'nun şahsı, müziği meselesi değildir.

TSK'nin bunu kullanmaktaki gizli amacı nedir sorgusunu yapmaktır.

Nitekim 80 milyonluk koca Türkiye'yi yönetenler, sürekli çıkıp "KANDIRILDIK" diyebildiğine göre, Manço'nun bunu diyebilme ihtimali de çok yüksektir.

Biz ne sanatçılar gördük, akil adam diye bize kakalanan, akil kadıları popolarına şaplak atarak kahkaha atan sanatçılar, neler neler gördük.

Manço neden değişmesin ki?

Neyse, zaten konu Manço'nun şahsı değil demiştim.


İyi de, bunca eleştirinin arkasından TSK ne yapmalıydı, bunu da söylesen de, ne düşündüğünü bilsek diyenler varsa, işte aşağıda iki örnek.
Örneğin, ATATÜRK ve 23 NİSAN konulu bir video hazırlayabilirdi.

Atatürk'ün vecizelerinden derlenmiş sunumla bunu harmanlayabilirdi. 


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve anlamı hakkında, çocuklara dinleti yapıldığı bir sunum yapabilirdi.
Ama TSK ne yapıyor?

Doğrudan doğruya, sanki "TSK'nin içinde FTÖ hakimiyeti vardır" şeklinde gizli bir mesaj yayınlıyor.

İyi de, bunun gizli mesaj içerdiğini nereden çıkarttım?

Bilinçaltı (Sübliminal) Mesajlar veya  25 inci KARE tekniklerine bile ihtiyaç duymadan, alenen yapılan opersyonu hala anlamadıysanız, zaten TSK bu konuda son derece başarılı olmuş demektir.

Bir zamanlar da Can Dündar aynı zihin operasyonunu Erdoğan çıkarına, olarak, Türk halkına yapmıştı. 

Nitekim Can Dündar, net olarak da açıklamıştı.

Bunların tamamı, yakında yapılacak karşı devrimin, ayak seslerini de geçip, postal seslerine döndüğünün açık bir işaretidir.

Elbet ki bunlar, bilinçaltı (Sübliminal) işgale uğramamış beyinler için görülebilecek gerçeklerdir.

Her daim söylüyorum, yazılarımı birilerini memnun etmek üzerine asla düzenlemem, çünkü dünya üzerindeki yaklaşık 8 milyarlık beyni memnun ve mutlu etmek diye bir görevim yoktur..

Hele de akşam yattığında rüya görüp, sabah kalkınca rüyasını yaşamaya çalışanlara hiç hitap etmem.

Ben düşüncelerimi, birilerinin düşüncelerini değiştirmek için de yazmam.

"Düşüncelerimi, benim gibi düşünebilen insanlara, yalnız olmadıklarını hissetmelerini, tek başına olmadıklarını anlamalarını sağlamak için kaleme alırım."

Düşünmekten korkanlar, önce özgürlüklerinden, sonra yaşamdan koparlar.

Karanlık beyinler, her daim düşünen, ışık saçan, aydınlık beyinlerden korkar.

Beyinleri, Atatürk fikirlerince işgal edilenlere ne mutlu, aydınlık beyinler, ancak ve ancak, bilimle, irfanla, fenle beslenirler.



23 Nisan, tüm dünya çocuklarına barış, huzur ve mutluluk getirsin.



Not: Yarın 24 Nisan, Ermeniler propagandalarına hız vermiş durumdadır.

23 Nisan 2016

A. Dursun
 
Saygıdeğer Efendiler!
Öncelikle bu toplantıyı düzenleyen Vasıf Beyefendi’ye huzurunuzda birkaç söz söylemek fırsatını verdiklerinden dolayı özellikle teşekkür ederim.

Hanımlar, Beyler!
Seçkin meclisinizin içinde bulunmaktan dolayı sevinçliyim. Türkiye Mualimler Birliği’nin Ankara’da kararlaştırıldığı ilk kongresini çok büyük mutlulukla karşıladım. Memleketimiz ve cumhuriyetimiz için, sizler gibi kıymetli öğretmen hanım ve beylerinin burada toplanması çok verimli sonuçların ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.

Hanımlar, Beyler!
Türkiye Muallimler Birliği’nin bütün memlekette şekillenmesini, Konya’yı olduğu gibi Van’ı ve Hakkari’yi de teşkîlâtı içine almasını ve her köyde üyeye sahip olmasını derin bir ilgi ile bekleyeceğim.


Öğretmenler!
Yeni nesli, Cumhuriyet’in özverili öğretmen ve eğitmenleri, sizler yetiştireceksiniz; yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin yeteneğiniz ve özveriniz derecesiyle uygun olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu kalite ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizlerin, seçkin görevinizin yerine getirilmesine büyük özveriyle varlığınızı vereceğinize hiç şüphe etmem.

Ben millî öğretim ve millî eğitimimiz hakkındaki görüşlerimi çeşitli zamanlarda ve çeşitli nedenlerle söyledim. Fakat bu görüşlerimi birkaç kelimede toplayarak tekrar etmeyi faydasız görmüyorum.

Öğretmenler!
Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı şekilde bütün ilim derecelerindeki öğrenim ve eğitimlerinin uygulamalı olması önemlidir. Memleket çocuğu, her öğrenim derecesinde ekonomik hayatta istekli, eser sahibi ve başarılı olacak şekilde donanımlı olmalıdır. Millî ahlâkımız, uygar ilkelerle ve hür düşüncelerle arttırılmalıdır. Bu çok önemlidir, özellikle dikkatinizi çekerim. Göz korkutma ilkesine dayanan ahlâk, bir erdem olmadığı gibi güvene de uygun değildir.

Efendiler! Bu görüşümde sizin tamamen benimle beraber olduğunuza şüphe etmiyorum. Genel öğrenim ve eğitim programımız da bu temelleri içine alır. Fakat biliyorsunuz ki, görüşlerin, programların kesin ve açık olması çok önemli olmakla birlikte verim ve eser verebilmesi, onların becerikli, anlayışlı ve özverili öğretmenlerimiz tarafından okullarımızda çok büyük dikkat ve gayretle uygulamasına bağlıdır. İşte özellikle sizden rica edeceğim konu budur. Sizin başarınız, cumhuriyetin başarısı olacaktır.

Arkadaşlar, yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerî, siyasî, idariî inkılâplar sizin, saygıdeğer öğretmenler, sosyal ve fikrî inkılâptaki başarılarınızla desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

Mualimler Birliği Kongresi üyelerine, Millî Eğitim Bakanı Vasıf Çınar tarafından Şehir Lokantasında verilen çay ziyafetten.

Hâkimiyet-i Milliye: 26.08.1924




23 Nisan bitti, yerine Ümmetin Renkleri geldi.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder