31 Mayıs 2016 Salı

Çerkez Ethem hain değil, Türk devleti özür dilesin. Rusya Çerkezlerden özür dilesin.

Öncelikle bir tespit yapmalıyız.

Dünya üzerinde yaşayan her birey gerçek anlamda özgür, baskı altına alınmamış iradesiyle yaşamalıdır diyorsak, bazı gerçekleri hepimizin kabul etmesi elzemdir.

Nedir kabul etmemiz gerekenler?

Aslında, insan hakları evrensel beyannamesi bu konuda eksik olmakla beraber, dünya eğitim seviyesi dikkate alınırsa yeterli sayılabilir.

Sayılabilir diyorum, elbet yeterli değildir.

Zira dünyada gerçek anlamıyla eşitlik, özgürlük, demokrasi kavramları yoktur,  yerleşmemiştir, o nedenle şimdilik kaydıyla yeterli diyorum.

Aslında olması gerekenleri detaylarıyla değişik şekillerde yazmıştım.

Özetleyecek olursam, eşitlik kavramı ile demokrasi, demokrasi kavramı ile özgürlük, özgürlük kavramı ile insan hakkı her daim kasıtlı olarak karıştırılmaktadır.

Şimdi bunları yeniden detaylandırmayacağım, zira bir çok kez bu farkları yazdığım için özet şeklinde açmak istedim.

Her daim verdiğim örnekten kısa bir anımsama yaparsak, Sabancı ile Koç aileleri arasında bir özgürlükten bahsedebiliriz lakin, sokaktan ekmek toplamak zorunda bırakılan insanlarla bu aileler arasında demokrasi kavramını sokuşturularak, "herkes demokratik bir ülkede eşittir, isteyen Paris'te sabah kahvaltısına gidebilir" diyerek bir eşitlik, demokrasi tarifi yaparsanız, yazık ki insanlarla alay etmekten başka bir şey yapmamışsınız demektir.

Nitekim Türkiye'de son 77 yıldır eşitlik demokrasi, insan hakları bu minvalde karşılık bulduğundan erk sahipleri, güç ellerine geçene kadar bu kavramları kullanmış, ellerine güç geçtikten sonra sınıf atladıklarına inandıkları ya da inandırıldıkları için halktan kendilerini soyutlamakta veya yeni bir sınıf ve kast sistemi yaratarak kendilerini o sınıfın üst tabakası haline getirmekten hiç geri kalmamışlardır.

O nedenle aşağıda söyleyeceklerim için, bunları ön bilgi olarak dağarcığımızda tutalım.

Malumunuz, Türkiye'de kurucu meclis ve yeni Cumhuriyet'in kurucu felsefesi gereği ve zamanın şartlarını da göz önüne alırsak, dünya realitesine uygun olarak Cumhuriyet rejimi tesisi uygun bulunmuştur.

1922 yılından başlayarak, bu düşünceyi yok etmek isteyen iç ve dış güçler el birliği yaparak, yeniden hilafet rejimi için çabalamış fakat başarılı olamamışlardır.

Örneğin, yeni kurulan Cumhuriyet rejiminde yeni Türk tarihi yazımları, tanımlamaları Atatürk'ün çabalarıyla yapılırken, ölümünün hemen ardından üniversiteler başta olmak üzere, yeni Cumhuriyet tanımlamaları askıya alınmış, eski Osmanlı sevdalıları tarafından Cumhuriyet kazanımları birer birer baltalanmıştır.

İsmet Paşa'nın, üniversitelerdeki Türk tarih tezlerini ilk aşamada kaldırmasıyla başlayan süreç, daha sonra milli eğitimde ümmetçi görüşlere yerini terk etmiş ve kazanımların bu gün sonu gelmiştir.

O nedenle yeni Türkiye söylemlerinin sahipleri, Cumhuriyet'le ümmetten millet yaratan kavrama ve kurcusu Aziz Atatürk'e her daim kin ve nefret duymaktan kendilerini geri alamamışlardır.

Uzatmayayım, ihanet tohumları ekildiği gün tekrar yeşermesi için zaman kollanmış,  tarihler 10 Kasım 1938'i gösterdiği gün tohumlar için bahar dönemi başlamış ve günümüzde ihanet hasadı yapımına geçilmiştir.

Bu ön bilgi ışığında, günümüze dönecek olursak Kürt, Laz ve Çerkez kimliği ön plana çıkartılmaya başlandığını ve bu etnisitelerin yavaş yavaş hak isteme yolunda gelişimlerini izledik, izlemeye de devam ediyoruz.

Baştan da söylediğim gibi, insan olmak onurlu olmayı, doğru, güvenilir ve dürüstlük ilkesine sadakatle ölçüsünü budur.

Yoksa, neye inandığın, hangi etnik kimlikte doğduğunun hiç ama hiç bir değeri de yoktur.

Lakin, bu düşüncede olanlarla bir arada yaşıyorsanız, hangi lisandan konuştuğunuzun, neye inandığının hiç önemi kalmaz.

Tam aksi bir ortamdaysanız, yani etnik milliyetçilik veya dincilik lanetiyle yoğrulmuş toplumlarda yaşıyor veya bu nefretle sizi sürekli kışkırtanların egemenliğinde kalıyor veya buna maruz bırakılıyorsanız, orada bir grubun, başka bir gruba üstünlük kurma savaşı içinde yaşıyorsunuz demektir.

Bu durumda yapabileceğiniz fazlaca bir şey kalmaz.

Her ne kadar hümanist (insancıl) düşüncede olursanız olun, sizi bir şekilde tahrik edecek argüman bulacaklardır.

Hümanizm'in bir Yahudi icadı olduğunu, İslam ve insanlığa uymadığını söylediklerini de sanırım duymuşsunuzdur.

Nitekim, AKP iktidara gelene kadar, Ulus Devlet yapısında olmaya çalışan ülke, Erdoğan'ın her fırsatta ağzında gezdirdiği, Kürt, Laz, Çerkez (Çerkes), Alevi, Sünni, Şii gibi kavramlarla, toplumda yaşayanların beyinlerinde yapılan yeni algılama ile, toplumun yapısı bozulmuş, bölünmüş ve kendiliğinden parçalanma sürecine sokulmuştur.

Bu minvalde (yol) yapılan uygulamalar, toplumda yaşayan insanlar tarafından önce şaşkınlık, sonra kanıksama yoluyla içselleştirilmeye başlanmıştır.

İşte bu dönemlerde ortaya çıkan Çözüm Süreci kavramı da bu yolun bir kilometre taşını oluşulmuştur.
Çözüm süreci demek için, öncelikle bir karmaşa süreci oluşması gereklidir.

Zira karmaşanın olmadığı bir şeyin için çözüm kavramı ortaya atılamaz.

o nedenle özellikle emperyalizm hizmetçileri tarafından hem etnik hem de mezhepsel ayrılık körüklenmeliydi ki ancak bir karmaşa ortamı oluşabilmeliydi.

Nitekim bu karmaşa, bizi yönetme hevesiyle ortaya çıkanlarca yaratılmış, şimdi de çözüm denilen hap üretmeye başlanılmıştır.

Buraya kadar, yaşadığımız karmaşanın nasıl oluştuğunu özetlemek istedim.

Şimdi ise, yaratılan karmaşanın içinde neler oluştuğuna bir satırda bakalım.

Kürt, Laz, Çerkeş, Roman, Zaza, Arap, Boşnak, Arnavut Azeriler, Karapapaklar, Türkmenler, Yörükler, Dadaşlar, Uygurlar, Tatarlar, Kazaklar, Çepniler, Avşarlar, Ahıskalılar, Pomaklar, Tahtacı Türkmenler, Abdal Türkmenler, vs... gibi etnik gruplar, Sünni, Şii, Süryani, Keldani, Dürzi, İsmaili, Alevi (Nuseyri), Maruni, Katolik, Rum Ortodoks vs...gibi  mezhepsel gruplar.

Gördüğünüz üzere Ulus Devlet yapısını bozmanın en kolay yoludur bunlar.

AKP hükümetlerinde, bu gruplar sıklıkla kullanılmış, biz de arşivlerimizde bunlara yer vermiştik.

Kısaca bakalım.

Bakan Günay, Ruhban Okulu’nu açacağız.
ABD Başkanı Barack Obama’nın, 6-7 Nisan’daki Türkiye ziyareti sırasında Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması yönünde verdiği mesajın yankıları sürerken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ruhban Okulu’nun açılacağını söyledi. Milliyet

Restoresi bitti Başbakan açacak
Turan YILMAZ/02 Mart 2007
Kültür Bakanlığı’nın restorasyonunu yaptırdığı Van’ın Akdamar Adası’ndaki Ermeni kilisesini 29 Mart’ta Başbakan Erdoğan açacak. Erdoğan, ABD Temsilciler Meclisi’nde nisanda oylanacak sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısına karşı önemli bir mesaj verecek. Hürriyet

Daha fazlasını merak edenler, İNANÇ ÜZERİNDEN YAPILAN BÜYÜK YOLSUZLUKLAR ve Ayasofya ve Nika İsyanı başlıklarında geniş detaylar bulabilirler.

Öncelikle Kürtleri gördükten sonra, sırada Lazlar ve Çerkeşler var diye daha evvel söylemiş, detaylandırmıştık.

"Bunlar parlamentoların işi değil" diyen bizdik, sormak istiyorum Çerkezlere, ne yapmak istiyorsunuz?

Örneğin, Çerkez soykırımını tanırsak karşılığında, Ermeni, Kürt soykırımını da tanımamız için zorlanmamızı mı istiyorsunuz, yoksa sadece kültür ve dilinizin yaşaması, yok olmaması mıdır arzunuz?

Önce buna bir karar vereceksiniz.

Özellikle Rusya ile Tayyip efendinin hevesleri yüzünden aramızın kötüleşmesinin ardından, bu taleplerinizi bastırmanızın arka planına ne var, onu bize anlatsanız nasıl olur?

Yoksa Erdoğan efendiden bir talimatla mı bu işi yapmaktasınız?

Zira Erdoğan'ın Rusya ile aramızı bozmasındaki kasıtı biliyor, anlayabilecek düzeyde yaşıyoruz.

AKP istiyor ki,  Türkiye dünyada yalnızlaştırılsın, bunun en etkili yolu da, öncelikle komşularla düşmanlıktan geçer.

Peki, bu kaos ortamında siz neyin peşindesiniz?

Tıpkı 3 gün evvel Ayasofya cami olarak ibadete açılsın diyerek, Suudi imamı getirip meydanda namaz kılanlar gibi bir hareketin içinde gibisiniz.

Yani davranış şekliniz, Türk ve Türkiye düşmanlarıyla neredeyse bire bir örtüşme göstermektedir.

Yok, yanlış düşünüyorsam o vakit daha 3 gün evvel Putin'in, "Türkiye ile aramızı düzeltmek istiyoruz" sözünün arkasından gelen bu çıkışın bir gerekçesi olmalı.

Ha Kâ'be imamı, ha Çerkez imamı.

Ne farkınız var kardeşim?

Varsa farkınız, ortaya koyacaksınız ama, kaosa destek olur gibi bir zamanlama içine girerek değil elbet.

Neden imam benzetmesi yapıyorum?

Çünkü dernek başkanınızın konuşmasına bakacak olursanız, yaratılış ve din konulu söylemlerle neredeyse, mezhepsel bölücülük katkısı yapmış olduğunuz hiç mi dikkatinizi çekmemiştir?

Eğer niyetiniz gerçekten kültürünüzü yaşatmaksa eyvallah, sonuna kadar destekçisiyim, çünkü biz Türklerin de asimilasyona uğratıldığı gerçeğini görüyorum.

Üstelik Türkiye Cumhuriyeti denen ülkede, Türkler asimile edilmektedir.

Her yönüyle, hem kültürel hem etnik hem siyasi hem de ekonomik olarak yok ediliyoruz.

Sorun sadece Kürt, Türk, Laz, Çerkeş vs... etnisitesi ya da mezhepsel sorun değildir, sorun İslamofaşizm sorunudur.

Türk devletini ele geçiren İslamcı Faşist zihniyetin, yaptığı bir zulümle karşı karşıyayız.
 
Üstelik kendisi Müslüman olmayanlarca bu asimilasyon, var olmaktadır.

Oysa Türklerin köklerine bakarsanız, dinleri yoktur, dinsiz bir toplum olarak yaşamışlardır. 

Ne zamanki İslamiyet denen baskıcı, öldürme emirleri dolu sistemle tanışmışlar, o gündür bu gündür İslam adı altında kendi ırkını bile yok eden faşist zihniyet filizlenmiştir.

Yani, Erdoğan'ın söylemiyle "bizim kadim inanç sistemimiz İslam" değildir, dinsizliktir.
Oysa Türklerde ne kadın aşağılanır, ikinci sınıf sayılır ne de farklı etnik kimlikler.

O nedenle Türk tarihinde olduğu gibi, her inançtan ve her etnisiteden toplumlarla kaynaşabilen Türkler, İslam ile asimile edilip yok edilmek istenmiş ve son 77 yıldır bu hız kazanmış yazık ki son 15 yılda da Türk devlet yönetiminde külliyen söz sahibi olmuşlardır.

Müslümanların yaptığı Türk katliamları, asırlarca Türklerden gizlense dahi, artık herkes bunu öğrenebilmektedir.

HZ. MUHAMMED TÜRKLER İÇİN NE DEMİŞ? 

Şimdi sormak isterim.

Kürtler, Lazlar, Çerkezler veya farklı mezhepsel inançlara sahip insanlar, size soruyorum.

Sizleri yok sayan Türkler midir yoksa İslam denen faşizm ile Türkleri asimile etmiş olanlar mıdır?

Özgürlük İslam'a göre değildir, çünkü İslam köleliği normal görmekte ve dahası desteklemektedir.

Nitekim, , doğal sayılmaktadır.

Tıpkı Musa'nın yasalarındaki gibi, İslam'ın yaslarında da ölüm, zulüm, asimilasyon vardır.
 
Zaten tüm tanrılar sürekli olarak, "ÖLDÜRÜN" emri vermektedirler.

İşte bu nedenle İslamlaştırılmış Türklerle anlaşamazsınız, onlarla mücadele etmekten kaçınırsanız, sürekli  takıyye içinde hüsrana uğrayacaksınız.

Açın İslam kaynaklarını bakın, Muhammed'e uymadıkları sürece öldürme emri verilmiş midir, verilmemiş  midir?

Musa'nın yasalarının bire bir kopyası olan İslam da, asla etnisiteye ve farklı lisanlara yer vermez.

Ravilerde bile, Cennet'te konuşulacak dilin Arapça olduğunu, millet değil, Muhammed'e itaat eden ümmet olunduğu size hiç tanıdık gelmiyor mu?

Irkınız ne olursa olsun, sizin ırkınıza düşmanlığın adı ümmetçiliktir, Mustafa Kemal o nedenle ümmetçiliği kaldırmış, Millet, Ulus olunmasını ön görmüştür.

O nedenle İslamcılar millete düşmandır, millet kavramı onlar için Şirk söylemidir ve her millet İslam'a göre şirk içindedir.

Bunları ben uydurmuyorum, Kur'an diye inandıkları kitaplar söylüyor.

Kitaplar diyorum, kitap demiyorum, neden acaba?

İşin özeti, eğer kültürünüzle yaşamak istiyorsanız öncelikle İslam'dan çıkmaya mecbursunuz.
Nitekim daha geçenlerde, Türk kültürü dahil bir çok kültürde var olan, düğünde oyun oynamak, eş-dost eğlenmek, dans edip halay çekmek gibi bir çok uygulamayı Müftü, kavatlık olarak gördüklerini söylemektedirler.

Oysa benim Çerkez dostlarımdan bildiğim ve gördüğüm kadarıyla, onlarda kadını erkekli oyular tertip eder, eğlenirler.

Ahlaksızlık diye bir düşünce hiç olmaksızın, akıllarından bile geçirmeksizin birlikte eğlenir, yaşarlar.

Lakin İslam anlayışına göre kadın 2. sınıf bile değildir.

Yani, ne Kürt'e, ne Çerkez'e ne Türk'e, ne de başka etnisteye uygun olmayan, tarih öncesi inanışlara din diye tapınıp, evrensel insan haklarına aykırı yaşamı dayatanlardan, nasıl olur da özgürlük talep edebilirsiniz ki?

Muhammed'in yazdığı Kur'an'da bile, Allah kendisini yalanlamakta, kendisini inkara zorlanmaktayken, nasıl olur da İslamcılardan özgürlük talep edebilirsiniz?
 
Kur'an'ın Allah'ına, öylesine yalanlar söyletmişlerdir ki, bu işten rant sağlayanlar konuyu ahmakça bir tavırla Nesh (kaldırma/iptal) etmek olarak tanımlamışlardır.

Sadece Allah'ı Allah ile nesh etmiyorlar, Sünneti yani Peygamberlerini bile Peygamberleriyle nesh eden bir güruhla karşı karşıyayız.

Şaka yaptığımı zannediyorsanız bakmanızı öneririm.

Şöyle yazmışlar, aynen kelimesi kelimesine aktarıyorum.

Neshin çeşitleri şunlardır:
1- Âyetin, âyet ile neshi:
Bekara sûresinin 180. âyetinde, ölüm hastasının ana, baba ve yakınları için vasiyette bulunma şartı vardı. Nisa sûresinin 11. âyetinde, herkesin ne kadar miras alacağı bildirilmiş ve böylece vasiyet şartı kaldırılmıştır. Nisa sûresinin, (Yeminlerinizin bağladığı kimselere de hisselerini veriniz) mealindeki 33. âyetine göre, akraba olmayan iki kişi yeminleşir ve biri diğerine mirasçı olurdu. Ama Enfal sûresinin, (Yakın akrabalar vâris olmaya daha uygundur) mealindeki 75. âyeti ile neshedildi. (Ebu Davud)


Nur suresinin, (Zina eden kadını, başka erkekler nikah edemezler) mealindeki 3. âyet-i kerimesi, Nisa sûresinin üçüncü âyeti ile nesh edilmiş ve hadis-i şerif ile bildirilmiştir. (S. Ebediyye)

2- Âyetin, sünnet ile neshi:

Bekara sûresinin (Ölüm gelince, ana baba ve yakınlara vasiyet farzdır) mealindeki 180. âyeti, [Buhari’deki] (Vârise vasiyet yoktur) hadis-i şerifi ile nesh edildi.

Zekât verilmesi bildirilen 8 sınıftan biri olan Müellefe-i kulub, iman etmesi veya kötülükleri önlenmek istenilen kâfirler ve yeni iman etmiş olan zayıf Müslümanlar idi. Hazret-i Ebu Bekir zamanında, Beyt-ül-mal emini olan Hazret-i Ömer, [Kütüb-i sittenin hepsinde bulunan] (Zekâtı Müslümanların zenginlerinden al, fakirlerine ver) mealindeki Muaz hadisini bildirip, (Müellefe-i kulub’a zekât verilmesini Resulullah nesh etti) dedi. Eshab-ı kiramın hepsi, bunu kabul etti. Nesh edilmiş olduğuna ve bunlara zekât verilmemesi gerektiğine icma hasıl oldu. (Redd-ül Muhtar)

3- Sünnetin âyet ile neshi:

Beyt-ül-makdis’e doğru namaz kılınırken, Bekara sûresinin, (Yüzünü artık Mescid-i Haram [Kâbe] tarafına çevir) mealindeki 144. âyeti ile nesh edildi. Kıble Kâbe oldu.

4- Sünnetin sünnet ile neshi:

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kabir ziyaretini yasaklamıştım, bundan sonra ziyaret edin!) [İbni Mace]

(Cehennemde en hafif azap Ebu Talib’e yapılır. Ayaklarında ateşten iki nalın olacak, bunların sıcaklığından beyni kaynayacaktır.) [Müslim]
Bu hadis-i şerif, imam-ı Kurtubi ve imam-ı Süyuti’nin bildirdiği (Amcam Ebu Talib, diriltildi ve iman etti) mealindeki hadis-i şerif ile nesh edilmiştir.

(Bazı âyetlerde olduğu gibi, hadislerimden de birbirini nesh eden olur.) [Deylemi]
Fahr-i âlem efendimize 9 zevceden başkası helâl olmayacağı âyeti kerimeyle beyan edilmişken, daha sonra dilediği kadar zevce edinmek mubah edilmiştir. Kitapla sabit olan bir yasağın hükmü, sünnetle nesh edilmiştir. Kaynağı...

Gördüğünüz üzere bunları, Müslüman olduğunu iddia edenler yazmış.

Deseler ki, "Kur'an önceki kitaplarda var olan emirleri kaldırmıştır, (Ör A'raf 157, En'am 145-146, Tevrat hükümlerini kaldırdığı gibi...)" dersiniz ki tamam, lakin öyle de değil, doğrudan aynı kitapta var olduğu kabul edilen emirlerini kaldırıyor.

Bu ne işlerine yarıyor?

Rant sağlamak için, işine geldiğinde binlerce ayeti veya emri yok sayabiliyorlar veya binlerce yeni ayet veya emir ilavesi yapmalarına yardımcı oluyor.

Bu gün İslam dünyasında yaşanan olay budur, o nedenle 1.400 yıldır Müslümanlar, Müslümanlarla savaşmaktadır.

Aynı uydurulmuş, yaratıcıya yamanmış pislik zihniyetlerini, Türklere de bulaştırdıklarından bu güne yazık ki beyin felci olmuş Türklere bakıyorsunuz, kendilerini inkar etmeye başladıkları gibi, buna da hamd ediyorlar.

Bu boşluktan şimdiye dek en çok denedikleri Kürt kakışması olmuştur, sırada Laz ve Çerkez kakışması beklemektedir.

Oysa kendisine Kürt diyenleri asla temsil etmedikleri gibi, Kürt bebeklerini öldürebilen şerefsizler,  50 yıldır yakın tarihimizde pirim bulmuşlardır. 

Osmanlı dönemindeki iş birlikçiler de bunlardır ve şimdikiler de torunlarıdır.

Yani "Fetih kutlama organizatörleri", Osmanlı'daki gibi tekrar İngiliz bayrağı dalgalandırılana kadar mücadelesini sürdüreceklerdir.

Bunlar kendilerini kaybettiklerinde, İngiliz efendilerine hizmette eksik kaldıklarında, alenen Türk milletine hakaret etmekten çekinmezler.

Zira Yahudi şeriatının gelmesini istiyorum diyenler de onların yandaşlarıdır.  

Nitekim bunu açık edenlerden biri, AKP'nin evlilik ve aile danışmanı, 'çok eşlilik yasal olsun' diyen Sibel Üresin, Başbakan Erdoğan'ın başlattığı kızlı erkekli öğrenci evleri tartışmasına destek verdiğini açıkladığı "Uyan Türkiye'm" programına, "Türkiye'ye İsrail'deki Yahudi şeriatı gelmesini istiyorum" demişti. 





Örneğin Cumhur'un başı olan adam bile hızını alamayıp, bu düzenbazların oyununa gelerek milleti kutuplaştırdığını, dindar-dinsiz diye iç savaşı körükleyecek açıklamalar yaptığını fark edemeyecek kadar cahilleşebilmektedir.

Bakalım.

Varan-1: 25 Şubat 2014 tarihinde Ankara'da açılışı yapılan 1071 Malazgirt adlı bulvarı için Balıkesir'de konuşan RTE, bulvara karşı çıkan öğrenciler için "Bunlar Solcu, Bunlar Ateist, Bunlar Terörist" dedi.



Varan-2: Erdoğan, "Biz dağlardakilerin verdiği mesajlarla hareket eden bir demokrasiyi tanımıyoruz. Dağdan birileri konuşuyor, İmralı İslam'ı çok iyi bilirmiş! Yahu bunlar ateist, Zerdüşt." dedi.  AKSARAY - 29.05.2015



Varan-3: Diyarbakır'daki konuşmasında, "Bunlar camilerimizi yakmadılar mı, bunlar ateist, bunlar Zerdüşt, bunlardan bir şey olmaz. Bunlar bizim değerlerimizle hareket etmiyorlar." 28 Mayıs 2016




Halkı kin ve düşmalığa tahrik, nefret suçu, farklı inanç sahipleri arasında nifak tohumları ekmek hem Anayasal hem insanlık suudur.

Erdoğan'a yıllardır bu konuşmaları hazırlayanlar, alenen Erdoğan'ı emperyalist efendilerinin kucağına atıp, yargılatmak için delil üretmektedirler.


TÜRK CEZA KANUNU
Kanun No. 5237
Kabul Tarihi : 26.9.2004

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
MADDE 216. - (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kanunlara uymamaya tahrik
MADDE 217. - (1) Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. 

Ortak hüküm
MADDE 218. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma
MADDE 219. - (1) İmam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi dini reislerden biri vazifesini ifa sırasında alenen hükümet idaresini ve Devlet kanunlarını ve hükümet icraatını takbih ve tezyif ederse bir aydan bir seneye kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır veya bunlardan birine hükmolunabilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada gösterilen kimselerden biri işbu sıfattan bilistifade hükümetin idaresini ve kanun ve nizam ve emirleri ve dairelerden birine ait olan vazife ve salâhiyeti takbih ve tezyife veya halkı kanunlara yahut hükümet emirlerini icraya veya memuru memuriyetinin vazifesi icabına karşı itaatsizliğe tahrik ve teşvik edecek olursa üç aydan iki seneye kadar hapse ve adlî para cezası ve müebbeden veya muvakkaten bilfiil o vazifeyi icradan ve onun menfaat ve aidatını almaktan memnuiyetine hükmolunur.

(3) Kendi sıfatlarından istifade ederek kanuna göre kazanılmış olan haklara muhalif iş ve sözlerde bulunmaya, bir kimseyi icbar ve ikna eden din reis ve memurları hakkında dahi balâdaki fıkrada yazılı ceza tertip olunur.

(4) Bunlardan biri dini sıfatından istifade ederek, birinci fıkrada yazılı fiillerden başka bir cürüm işlerse altıda bir miktarı çoğaltılmak şartıyla o cürüm için kanunda yazılı olan ceza ile mahkûm olur.

(5) Şu kadar ki kanun işbu sıfatı esasen nazarıitibara almış ise cezayı çoğaltmaya mahal yoktur. tbmm.gov.tr
 
Görüleceği üzere, "Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM üyeleri bu kanun kapsamının dışındadır" diye bir ibare yoktur.

Yazık ki ülkede yasa, anayasa, yargı, yargıç, savcılar ve adalette yoktur.

O nedenle faşizm vardır diyebiliyoruz.

Şener'in şu sözlerini anımsamanın tam da yeridir.

"ÖNCE BAĞIMSIZ BİR YARGI LAZIM"
Diyelim bütün dokunulmazlıkları kaldırdınız. Yargının bütün milletvekillerine eşit şekilde muamele edeceğinin bir garantisi var mı? HDP milletvekiline bakış açısıyla, AKP milletvekiline bakış açısı aynı olacak mı? 

Kuran'ı Kerim'de buyuruyor: "Sakın ha bir kavme olan düşmanlığınız, sizi adaletsizliğe sevk etmesin".

Anayasa'da da ceza yasalarında da adalet temel ilkedir. Dini, dili ideolojisi ne olursa olsun, her vatandaş yargı önünde eşittir. HDP'li milletvekili de, AKP'li milletvekili de eşit muamele görmelidir. Yarın dokunulmazlıklar kaldırıldığında böyle bir adalet bekliyor musunuz? 

Şu anda Türkiye'de en fazla sorgulanması gereken kurum yargıdır. Ekrana çıkan herkes 'yargıya güvenelim' diyor. Bu ülkenin politikacısına güvenmeyeceksin, bürokratına güvenmeyeceksin, üniversite hocalarına güvenmeyeceksin, doktorlara, askere, polise güvenmeyeceksin, ama 'yargı mensuplarına güvenelim' diyeceksin. 

Yargı mensupları bu ülkenin insanları değil mi? Konjonktüre göre nasıl çalıştığını biliyoruz. Yargıyla ilgili bu ülkede bir algı bozukluğu varsa, bunun bir numaralı sorumlusu yargı mensuplarıdır. Oturup konuşsunlar, yargının saygınlığını ve toplum için umut olma vasfını yeniden kazandırsınlar." 18.3.2016
 

Şener'in söylediğini, iki ayette görelim.

5/8: la yecrimennekum şeneanu kavmin ala ella ta’dilu(kininiz, sizi bir kavme adaletsiz olmaya sevk etmesin)

11/89: kavmu lutin minkum bi baid(Lut kavmi sizden uzak değildir)
  
Gördüğünüz gibi, kendisine Müslüman diyen bazı ahmaklar sürüsü, inandıkları kitabın ne dediğinden bile haberdar değildir.

Eğer haberdar olsalardı, Erdoğan'ın açık ve net olarak Kur'an-ı Kerim'e küfrettiğini, inanmadığını veya inanıp bildiği halde, halkı kin ve nefrete sürükleyerek parçalamaya çalıştığını görebileceklerdi.

Zaten bunu AKP Genel Başkan Yardımcılarından birinin, dediğinden de anlayabilirsiniz.

Bu şartlara göre, AKP ve Erdoğan'a oy verenler için neredeyse hain, yok değilse ahmak dememek için hiç bir gerekçe kalmıyor.

O nedenle diyorum ya, Müslüman okumadan, bilmeden, sadece ve sadece iman ettiğini sananlara denir diye.

Bunları okuyup, öğrendiği halde, AKP ve Erdoğan'a oy verenler, alenen şirk içine batmıştırlar.

Üzüldüğüm şey şudur.

ABD'li bir savcıdan, Türkiye'deki adaleti tesis etmesini bekleyen % 50'lik bir dilim, kalan % 50'lik bir dilimse körler ve sağırlar imparatorluğunun sakinleri gibi, vara yoğa  hamd etmektedir.

Elbet, kara gün kararıp kalmayacaktır, biz halk olarak bunları atlatacak ve hesabını soracak güç ve azimdeyiz.

Tüm bunların ışığında, Çerkezler adına kimler konuşmalı veya konuşabilir ya da kimler neler söylemiştir kısaca ve sırayla göz atacağız...

Dün OdaTV'de bir başlık,"Öğretmenlere fetih yoklaması" şeklinde atılmış.
Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’un Fethi’nin 563. yılı nedeniyle Yenikapı’da yapacağı miting için harekete geçti.

Yani, akıl hastalarındaki pervasızlık ve cür'et öylesine had safhada ki, sanırsınız kendilerine vahi geliyor, her bir kaymakam, her bir vali peygamber olarak atanmış, inançlarının gereğini yapıyor.



Peki, bu kaymakam neye cür'etle bu işe girişebiliyor?

Örneğin Erdoğan ve hükümetinin malumunuz üzere Paralel masalı söylemi vardı.

Oysa paralel kendileri ve Fethullahçılarla ortaklıklar sürmektedir.

İşte bu kaymakam da, bunu bildiği için, bundan cesaret almıştgır.

Ne mi demek istiyorum?

Bakalım öyleyse.

Aşağıdaki resim, aynı kaymakamın kendi resmi sitesi ve kendi twitter paylaşımının görüntüsüdür.

Ne diyor kaymakam efendi?

Çerkez Soy Kırım ve Sürgünü'nü tanımalıymışız.

Hayret, sana gelene kadar başka insan mı kalmadı, kimsin sen ki, devlete, hükümete, resmi internet sitesinden ayar veriyorsun, bu deli cesareti değilse, arkandaki güçler kim acaba?

bahcelievler.gov.tr
 
Yani kaymakam efendinin paylaştığı adresteki görüntünün orijinali de şudur.






Aynı söylemi, aynı anlamlarla kimler destekliyor?

Genç IHH'liler destekliyor.




twitter-hashtag


Peki bu IHH'liler başka ne yapıyordu?

Daha evvel, başlığında bu konuya değinmiştik.

Demek ki bu kaymakam, ya Erdoğan'a tuzak kuranlarla iş birliği içindedir ya IŞİD'in gizli hayranıdır, ya da zavallının biri olup, kime nasıl dalkavukluk yapacağını bilememiştir.

Hangisi olduğunu elbet kendisi bilir.

Zira yukarıda açıkladığım üzere, Çerkez Soy Kırımı'nı Türkiye'nin tanımasını istemek, en hafif tabiriyle, diğer soy kırım suçlusu olarak Türkiye'yi mahkum ettirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürebilir de.

Buradaki ölçünün ne olacağını, nasıl bir yol izleneceğini bir kaymakam belirleyemeyeceği gibi, devlet veya hükümet politikası olup olmadığını bilmeden, ilçede devleti temsil eden bir mülki amirin üstleneceği bir sorumluluk da değildir. 


Bu argümanı destekleyen başka bir isime gelelim.

Adı Güner Kuban.

Çerkez Ethem’in ağabeyi Reşit Bey’in kızı, mimar ve yazar Güner Kuban, Meclis Dilekçe Komisyonu’na başvurarak, amcasının "hain" olduğuna dair resmi bir belge olup olmadığını sordu. 

Güner Kuban'ın başvurusu üzerine ilgili bakanlıklara yazı yazarak Çerkez Ethem’le ilgili bilgi ve belge isteyen komisyon, Bakanlıklardan aldığı bilgiler doğrultusunda Kuban’ın dilekçesine, “Çerkez Ethem Bey’le ilgili itibarını kaldıran veya zedeleyen resmi bir karar bulunmadığı anlaşılmıştır” cevabını verdi.

Adalet Bakanlığı cevabi yazısında; konuyla ilgili daha önce Kanunlar Genel Müdürlüğü'ne intikal eden herhangi bir müracaat kaydına rastlanmadığı, bu kapsamda Bakanlıkça hazırlanan kanun tasarısı taslağı bulunmadığı gibi, diğer bakanlıklarca hazırlanıp görüşe sunulmuş kanun tasarısı taslağı da olmadığı, yine görüş için gönderilen herhangi bir kanun teklifi kaydına rastlanılmadığı; İçişleri Bakanlığı cevabi yazısında, dilekçede bahsi geçen taleple ilgili olarak Bakanlığın arşiv kayıtlarında herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı belirtilmiştir.İdarece beyan olunan açıklamalar dışında Çerkez Ethem Bey'le ilgili, itibarını kaldıran veya zedeleyen resmi bir karar bulunmadığı anlaşılmış olup, 3071 Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ile TBMM İç Tüzüğünün 116'ncı Maddesi uyarınca dilekçe hakkında Komisyonumuzca başka bir işlem yapılmayacağına karar verildi.


          "Çerkes Soykırımı ve Sürgünü" ve "Çerkes Ethem"
TBMM, bu konuda söz söyleme yetkisine sahip midir?

Elbet ki sahiptir, TBMM söz söylemeyecek de, sıradan bir kaymakam mı söyleyecek, elbet ki TBMM arşivleri ışığında ve bilgi edinme yasası çerçevesinde yanıt vermek durumundadır.

Lakin TBMM yanıt verirken hangi argümanları kullanmıştır?

Haliyle, sorunun karşılığı olan, Ethem'in hain kararı olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlamıştır.

Peki, TBMM arşivlerinde bu sorunun farklı karşılığı nedir?

Bakalım...





TBMM-Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Çerkez Ethem meselesi.rar

Daha farklı açıklamaların olduğu bir sayfayı da, TBMM albümü'ne tıklayarak görebilirsiniz.  

Konuyu daha fazla deşelemenin, uzatmanın kimseye faydası olmayacaktır. 

Türkiye'de yaşayan etnik gruplar hakkında yazılmış kaynak görmek için şu bağlantıyı tıklayın.

Sonuçta, birilerinin Türk toplumuna sokuşturmaya kalktığı şeyleri akıl süzgecimizden geçirmeden, verildiği gibi almaya kalkarsak, ne elimizde ülke kalacak ne de inançlarını veya inançsızlıklarını yaşamak isteyenler için özgürlük kalmayacaktır.

Çok yakında, "Hepimiz Yahudi'yiz" nidalarını duyacak gibiyiz.

Demedi demeyin, gelecek de bir gün gelecek, hepimiz gerçekleri geç de olsa görecek.

31.5.2016

A. Dursun



Geçen yıl  getirenler, bu yıl coşku içinde Fetih kutluyorlar.

Bizans kahpe değilse, neyin fathini kutladınız, bu neyin aklıdır, akıl tutulması yaşayan Mslüman kendine gelmedikçe, Kahpe Türkler sözlerini yakında duyarlar gibi geliyor.

 

Atatürk'ün en güvendiği ziraat mühendisinin başına neler geldi
Türk tarımını yok eden iki dev şirketten Alman kimyacılık devi Bayer, satın almak için Amerikan tarım ilaçları ve tohumculuk şirketi Monsanto'ya 62 milyar dolar teklif etti! Neden biz dünya devi bir tarım şirketi çıkaramadık.
OdaTV

 'Türkiye'den Çerkes soykırımını tanımasını istiyoruz'
Çerkes Dernekleri Federasyonu Başkanı Baş, "Biz Türkiye Cumhuriyeti parlamentosundan Çerkes soykırımını araştırmasını ve soykırımı tanımasını talep ediyoruz" dedi.
20.05.2016-aa.com.tr

Çerkez soy kırımı TBMM gündeminde.
Türkiye’de yapılan 21 Mayıs etkinlikleri  Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin gündemine girdi. BDP Milletvekilleri ile CHP Milletvekilleri arasında genel kurulda tartışmalara sebep olan Çerkes Soykırımı konusunda en dikkat çekici çıkış ise, daha önce Çerkesler’i de kapsayan dışlayıcı üslubuyla dikkat çeken BDP Milletvekili Sırrı Sakık’ tan geldi. Tartışmalar esnasında önümüzdeki dönem BDP’den Çerkes bir Milletvekili ‘nin de meclis çatısı altında olacağını ilan eden Sakık , Çerkesler’ in acılarını paylaştıklarını ve kültürel haklarının tanınması gerektiğini dillendirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Kılıçdaroğlu ise parti grubunda yaptığı konuşmanın bir bölümünü Çerkesler’e ayırdı. Yaptığı konuşmada  “Bugün 21 Mayıs. 21 Mayıs 1864.. Kafkaslar’dan binlerce Çerkes ağır bedeller ödeyerek Anadolu’ya geldi. Anadolu halkı onları kucakladı, bağrına bastı. Büyük bir milletin, Türk milletinin bir parçası oldular. Ülkenin bağımsızlığı için çarpıştılar. Mücadele ettiler. Ama Türkiye’ye gelirken ağır bedeller ödediler. Acılar yaşadılar. Bugün onların Anadolu’ya gelişinin 149. yılı. Onları yine bağrımıza basıyoruz. Onların acılarını yüreğimizle paylaşıyoruz. Onlara ‘iyi ki varsınız’ diyoruz ve onları kucaklıyoruz” şeklinde konuştu.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise BDP parti grubundaki konuşmasının geniş bir kısmını Çerkesler’e ayırarak Soçi Olimpiyat muhalefetinden Çerkes Soykırımı’na bir çok konuda BDP olarak Çekresler’ in yanında olduklarını söyledi. Ayrıca Çerkes Soykırımı ve Çerkesler’in gaspedilmiş haklarının iadesi için meclis araştırması talep edeceklerini de dillendiren Demirtaş’ın konuşması.
Kartal'da Kafkas Dernekleri Federayonu ve Kartal Belediyesi tarafından gerçekleştirilen anıt açılışına ise Başbakan Tayyip Erdoğan dahil bir çok siyasetçi telgraf göndererek Çerkesler’in acılarını paylaştıklarını dile getirdi.

Çerkes Soykırımını gündemine alan partilerden birisi de Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi oldu.

Çerkes Soykırımı’nı Unutmuyoruz.
22 Mayıs 2013-gusips.net  

Hz. Muhammed'in MİRAÇ mucizesi ve AYASOFYA Efsanesi.pdf

Atatürkçülüğe Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği-Prof. Dr. NUR SERTER 

Baskıcı Bir Laiklik Modeli Olarak Türk Laikliğinin Anatomisi.pdf

Ayasofya, Mason, Fethullahçılar; Meğer Küçük Ayasofya'ymış. 

ATATÜRK: RAHİP FRU, ROBERT FREW İNGİLİZ AJANI-1/SAİD MOLLA İLİŞKİSİ

Mustafa Kemal ve Masonluk. E. Karasso’nun sadakati.

Mustafa Kemal Mason mu?

Muhammed, MASON muydu?

Mustafa Kemal Sabetay mı?

BÜLBÜLDERESİ MEZARLIĞININ GİZLİ KALMIŞ SIRLARI

İlk PKK'lı Hz. Muhammed idi

Yekta Güngör Özden'den bir yorum için...

Eski ve Yeni Ahit'e göre Selanik'ten çıkacak, Mesih kim?

HZ. MUHAMMED ÇANAKKALE'DE

ÇANAKKALE'DE HZ. MUHAMMED'İN NE İŞİ VARDI?

Çanakkale'de Muhammed, Filistin'de Musa mı kazandı?

"Gerçek müslümanlık Hz. Muhammed'in ölümüyle sona erdi"

KAZIM KARABEKİR PAŞA MASON MUYDU?

CAMİDE VAAZ, BU DÜZENİ BİZE LOZAN'DA DAYATTILAR

ERMENİ: LOZAN Konferansı'nda Amerikan delegelerinin, "Ermeni... LOZAN ve SEVR.

Medz Yeğen mi? Vilayet-i Sitte mi?

VAHDETTİN İNGİLİZLERE NASIL CASUSLUK YAPTI?

DERSİM sonuçtur. Başlangıcı Koçgiri isyanıdır.

TARİH: 27 ŞUBAT- 6 MART 1923-MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN LOZAN KONFERANSI HAKKINDA YAPTIĞI KONUŞMA

LOZAN'IN GİZLİ BELGELERİ VARMI?

VAHDETTİN:HAİNMİYDİ-1

VAHDETTİN:HAİNMİYDİ-2

Kazım Karabekir.Uğru Mumcu anlatıyor.-1

TARİHSEL içerikli arşivlerden.

Amerika, Tayyip Erdoğan'ı ölümle tehdit etti.

TARİKAT: DÜZENDEN BESLENİP DÜZENİ YIKACAKLAR

MEHDİ KAVRAMI VE ATATÜRK MİTİ

Lozan Barış Antlaşması’ndan Sonra Balkan Ülkelerinden Muğla Vilayetine Gelen Muhacirler

Karabekir: Musul-Kerkük harekatı

İsmet paşa ve bağımsızlığın yitirilmesi…

Kazım Karabekir paşa'nın kamuoyuna yansımayan notları

Saidi Nursi ve Fethullah Gülen Amerikan Hakimiyetinin Garantörleri

Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı

Laz, Çerkes (Çerkez), Abhaz, Gürcü ne istiyorlar?

İnsanlar niçin değişik dillerde konuşuyorlar?/Karadeniz'de Etnik Kozlar.

Gül'ün düşündürdükleri

Kürtler niye mi silahlandı? Ahlaksız Gerçek...!

Kürtlere tecavüzde, duhul zamanı…

Çerkeşler siyasi parti kuruyor.

Prof. Nurşen Mazıcı'dan İhanetler, Tarih ve Hukuk hakkında ders gibi konuşma.

Türk devletleri

Çerkes (Çerkez) aydınlardan Çerkeslere çağrı.

Çerkes Hasan kimdir?

Çerkeşler siyasi parti kuruyor.

Çerkezler de ana dillerinde yayın istiyormuş!

ÇERKESLERİN (ÇERKEZ) TARİHİ

Çerkeslerin sesini duyan var mı?

Çerkeslerin Dramı İşgal, Soykırım, Sürgün ve Göç

Çerkesler, Demokratikleşme Süreci İçin Çalışmalara Başladı

ÇERKESLER BU AKRABALARINA ÇOK ŞAŞIRACAK

Osmanlının yıkılışından sonra; Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti

Çerkes Hasan, Ahmet Anzavur, Ahmet Nuri, Ahmed Cavid Paşa, Abuk Ahmet Paşa kimdir?

Adıge müziğinin dünü

RUS- ÇEÇEN İHTİLAFININ TARİHSEL ARKA PLANI

DRAMALI RIZA BEY VE MİLLÎ MÜCADELE'DEKİ HİZMETLERİ

Karadeniz'de Etnik Kozlar.

LAZ/YÜZYIL ÖNCE ÇHANETİ

Laz, Çerkez, Abhaz, Gürcü ne istiyorlar?

Laz, Kol-Eti dediğimiz kardeşlerimiz.

MİT, DÜNDEN BUGÜNE GİZLİ DÜNYANIN BİLİNMEYENLERİ.

DOĞU KARADENİZ ÜZERİNE ETNİK OYUNLAR VE LAZ GERÇEĞİ

LAT (Laz) Halkı TAV'landı.

1923-1960-döneminde Türkiye'nin Balkan politikası

AKP'de Küreselci Gülenciler, Kürtçü Halidiler

Yakup Cemil (Kod Adı Vukuat)

Kürt Lawrance ve Wilson Prensipleri

Milli Mücadele'de Mandacı ve Himayecilik

Milli Mücadelede İç Ayaklanmalar

Kutadgu Bilig; kutluluk bilgisi.

KUTLUK VEREN BİLGİ VE 26 AĞUSTOS'A GİDEN YOL

1876 OSMANLI KANUN-İ ESASİSİ İLE 1924 TARİHLİ T.C ANAYASASININ KARŞILAŞTIRMASI

Tanzimat devrinde Türk eğitiminde çağdaşlaşma

XVIII. yüzyılda tiftik ipliğinin Osmanlı İngiliz ticaretindeki yeri

MUSTAFA KEMAL'İN AĞZINDAN RESMİ BELGELERLE KÜRTLER VE KÜRDİSTAN

Atatürk, Avrasya Ve Ortadoğu

BABIALİ BASKINI.

GÖBEK BAGI-GÖNÜL BAGI

Dünya Müslümanları Federasyonu Dosyası: TEŞKİLAT-I MAHSUSA (İlk gizli Örgüt)

KURTULUŞ SAVAŞINDA KAFKASYALILAR

ERMENİ: GAZİLER VE GÖRGÜ TANIKLARI ANLATIYOR-1

ERMENİ VE RUSLARIN VAN, BİTLİS VE TRABZON'DA MÜSLÜMANLARA YAPTIKLARI MEZÂLİM

Ermeni Sorunu ve Gerçekler (Geniş arşiv)

ATATÜRK'ÜN AĞZINDAN UYDURULANLAR

Şivan Perwer: "Devlet, Türkleri de asimile etti"

Yaşar Kemal: Yasaklar Türk kültürünü de cılızlaştırdı

PONTUS RUM: POSTMODERN PONTOSCULUK

TÜRK DEVLETLERİ PARÇALANMAZLAR

Türk düşmanlarının elinde çok güçlü 4 silah vardı.

Ali Kemal "Bolşeviklik doğanın insanını başına bela ettiği bir tabii afettir."

14 Soru 14 Cevap

Millet "BİRLEŞİN"dedi; Emperyalistler birleşiyor.

Alevilik İslamın ne içi ne dışı

Kaynak arayanlar için, Alevilik Araştırmaları

Yahudi Aleviler

BALKANLAR'DA ALEVİ BEKTASİLİK 
YOLSUZLUK VE YOKSULLUK.rar 
İNANÇ ÜZERİNDEN YAPILAN BÜYÜK YOLSUZLUKLAR.pdf
İMRALI DA BAŞLAYAN YENİ ÇÖZÜM SÜRECİNİN PARAMETRELERİ Prof. Dr. Yasin AKTAY SDE Başkanı iç POLiTiKA.pdf

32 Etnik unsur safsatası!

Londra'da yaşayan Türkiyeli göçmenlerin etnik ve mezhepsel kökenleri.pdf

Ayasofya ve Nika İsyanı

Hz. Muhammed'in MİRAÇ mucizesi ve AYASOFYA Efsanesi.

Kemalistler Ayasofya da Namaz Kılmak İsteyenlere Karşı Çıkmayın

Yrd. Doç. Dr. Aslan, Ayasofya risaleleri...

Atatürk'e saldırılar ve yanıtlar (bir kitap özeti)

Atatürkçülüğe Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği-Prof. Dr. NUR SERTER

Yekta Güngör Özden'den bir yorum için...

Ayasofya, Mason, Fethullahçılar; Meğer Küçük Ayasofya'ymış

ATATÜRK: RAHİP FRU, ROBERT FREW İNGİLİZ AJANI-1/SAİD MOLLA İLİŞKİSİ

Mustafa Kemal ve Masonluk

Mustafa Kemal Mason mu?

Muhammed, MASON muydu?

Mustafa Kemal Sabetay mı?

BÜLBÜLDERESİ MEZARLIĞININ GİZLİ KALMIŞ SIRLARI

İlk PKK'lı Hz. Muhammed idi

Eski ve Yeni Ahit'e göre Selanik'ten çıkacak, Mesih kim?

HZ. MUHAMMED ÇANAKKALE'DE

ÇANAKKALE'DE HZ. MUHAMMED'İN NE İŞİ VARDI?

Çanakkale'de Muhammed, Filistin'de Musa mı kazandı?

"Gerçek müslümanlık Hz. Muhammed'in ölümüyle sona erdi"

KAZIM KARABEKİR PAŞA MASON MUYDU?

CAMİDE VAAZ, BU DÜZENİ BİZE LOZAN'DA DAYATTILAR

ERMENİ: LOZAN Konferansı'nda Amerikan delegelerinin, "Ermeni... LOZAN ve SEVR.

Medz Yeğen mi? Vilayet-i Sitte mi?

VAHDETTİN İNGİLİZLERE NASIL CASUSLUK YAPTI?

DERSİM sonuçtur. Başlangıcı Koçgiri isyanıdır.

TARİH: 27 ŞUBAT- 6 MART 1923-MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN LOZAN KONFERANSI HAKKINDA YAPTIĞI KONUŞMA

LOZAN'IN GİZLİ BELGELERİ VARMI?

VAHDETTİN:HAİNMİYDİ-1

VAHDETTİN:HAİNMİYDİ-2

Kazım Karabekir.Uğru Mumcu anlatıyor.-1

TARİHSEL içerikli arşivlerden.

Amerika, Tayyip Erdoğan'ı ölümle tehdit etti.

TARİKAT: DÜZENDEN BESLENİP DÜZENİ YIKACAKLAR

MEHDİ KAVRAMI VE ATATÜRK MİTİ

Lozan Barış Antlaşması’ndan Sonra Balkan Ülkelerinden Muğla Vilayetine Gelen Muhacirler

Karabekir: Musul-Kerkük harekatı

İsmet paşa ve bağımsızlığın yitirilmesi…

Kazım Karabekir paşa'nın kamuoyuna yansımayan notları

Saidi Nursi ve Fethullah Gülen Amerikan Hakimiyetinin Garantörleri

Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı

Laz, Çerkes (Çerkez), Abhaz, Gürcü ne istiyorlar?

İnsanlar niçin değişik dillerde konuşuyorlar?/Karadeniz'de Etnik Kozlar.

Gül'ün düşündürdükleri

Kürtler niye mi silahlandı? Ahlaksız Gerçek...!

Kürtlere tecavüzde, duhul zamanı…

Çerkeşler siyasi parti kuruyor.

Prof. Nurşen Mazıcı'dan İhanetler, Tarih ve Hukuk hakkında ders gibi konuşma.

Türk devletleri

Çerkes (Çerkez) aydınlardan Çerkeslere çağrı.

Çerkes Hasan kimdir?

Çerkeşler siyasi parti kuruyor.

Çerkezler de ana dillerinde yayın istiyormuş!

ÇERKESLERİN (ÇERKEZ) TARİHİ

Çerkeslerin sesini duyan var mı?

Çerkeslerin Dramı İşgal, Soykırım, Sürgün ve Göç

Çerkesler, Demokratikleşme Süreci İçin Çalışmalara Başladı

ÇERKESLER BU AKRABALARINA ÇOK ŞAŞIRACAK

Osmanlının yıkılışından sonra; Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti

Çerkes Hasan, Ahmet Anzavur, Ahmet Nuri, Ahmed Cavid Paşa, Abuk Ahmet Paşa kimdir?

Adıge müziğinin dünü

RUS- ÇEÇEN İHTİLAFININ TARİHSEL ARKA PLANI

DRAMALI RIZA BEY VE MİLLÎ MÜCADELE'DEKİ HİZMETLERİ

Karadeniz'de Etnik Kozlar.

LAZ/YÜZYIL ÖNCE ÇHANETİ

Laz, Çerkez, Abhaz, Gürcü ne istiyorlar?

Laz, Kol-Eti dediğimiz kardeşlerimiz.

MİT, DÜNDEN BUGÜNE GİZLİ DÜNYANIN BİLİNMEYENLERİ.

DOĞU KARADENİZ ÜZERİNE ETNİK OYUNLAR VE LAZ GERÇEĞİ

LAT (Laz) Halkı TAV'landı.

1923-1960-döneminde Türkiye'nin Balkan politikası

AKP'de Küreselci Gülenciler, Kürtçü Halidiler

Yakup Cemil (Kod Adı Vukuat)

Kürt Lawrance ve Wilson Prensipleri

Milli Mücadele'de Mandacı ve Himayecilik

Milli Mücadelede İç Ayaklanmalar

Kutadgu Bilig; kutluluk bilgisi.

KUTLUK VEREN BİLGİ VE 26 AĞUSTOS'A GİDEN YOL

1876 OSMANLI KANUN-İ ESASİSİ İLE 1924 TARİHLİ T.C ANAYASASININ KARŞILAŞTIRMASI

Tanzimat devrinde Türk eğitiminde çağdaşlaşma

XVIII. yüzyılda tiftik ipliğinin Osmanlı İngiliz ticaretindeki yeri

MUSTAFA KEMAL'İN AĞZINDAN RESMİ BELGELERLE KÜRTLER VE KÜRDİSTAN

Atatürk, Avrasya Ve Ortadoğu

BABIALİ BASKINI.

GÖBEK BAGI-GÖNÜL BAGI

Dünya Müslümanları Federasyonu Dosyası: TEŞKİLAT-I MAHSUSA (İlk gizli Örgüt)

KURTULUŞ SAVAŞINDA KAFKASYALILAR

ERMENİ: GAZİLER VE GÖRGÜ TANIKLARI ANLATIYOR-1

ERMENİ VE RUSLARIN VAN, BİTLİS VE TRABZON'DA MÜSLÜMANLARA YAPTIKLARI MEZÂLİM

Ermeni Sorunu ve Gerçekler (Geniş arşiv)

ATATÜRK'ÜN AĞZINDAN UYDURULANLAR

Şivan Perwer: "Devlet, Türkleri de asimile etti"

Yaşar Kemal: Yasaklar Türk kültürünü de cılızlaştırdı

PONTUS RUM: POSTMODERN PONTOSCULUK

TÜRK DEVLETLERİ PARÇALANMAZLAR

Türk düşmanlarının elinde çok güçlü 4 silah vardı.

Ali Kemal "Bolşeviklik doğanın insanını başına bela ettiği bir tabii afettir."

14 Soru 14 Cevap

Millet "BİRLEŞİN"dedi; Emperyalistler birleşiyor.

Alevilik İslamın ne içi ne dışı

Kaynak arayanlar için, Alevilik Araştırmaları

Yahudi Aleviler

BALKANLAR'DA ALEVİ BEKTASİLİK 
Kambriyen patlaması nedir?

Kutsal Emanetler gerçek mi?

Evrim Teorisi'ne yakılan ışıklar...


Kambriyen patlaması nedir?Ölü deniz yazmaları (Kurman Kitabeleri), FATiMA'NIN ÜÇÜNCÜ SIRRI.pdf

Bakan Çelik'in "Hz. Fatıma'nın Sandukası"yla İlgili Açıklaması

Bilimin anlattığı kavramlar ile halkın anladıkları farklı şeylerdir


Tartışmalı Alevi iftarı başladı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar, AK Parti yöneticileri ve milletvekilleri ile çok sayıda davetlinin katıldığı Muharrem ayı orucu iftarı başladı.
      AK Parti İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun önderliğinde Bilkent Otel’de gerçekleştirilen ve 8 Alevi derneğinin yer aldığı iftara 900 davetli katılıyor.
      İftara katılan davetliler arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Hayati Yazıcı ve Cemil Çiçek, Devlet Bakanları Mehmet Aydın ve Sait Yazıcıoğlu,İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, AK Parti yönetici ve milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, gazete ve televizyonların yöneticileri bulunuyor.
      Yemeği düzenleyen milletvekilleri Reha Çamuroğlu ve İbrahim Yiğit, iftarın yapılacağı salonun girişinde davetlileri karşılarken Çamuroğlu’nun Alevi inancı gereği sakal traşı olmadığı gözlendi. Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu da, yemeğe cübbesiyle geldi.
      İftarın yapılacağı salona Hz. Ali ve Atatürk posterlerinin yanı sıra Türk bayrağı asılırken Türkçe ilahiler çalındı.
      Başbakan Erdoğan, iftarın yapıldığı salona girişinde alkışlarla karşılandı. Mersiye ve sofra dualarının okunması sırasında Eski Kültür Bakanı Atilla Koç ve pek çok davetlinin gözyaşlarına boğulduğu gözlendi.
      Yemeğin ardından da AK Parti İstanbul Milletvekilleri Reha Çamuroğlu ile İbrahim Yiğit’in selamlama konuşmalarının ardından Başbakan Erdoğan, iftara katılanlara hitap edecek.
   
     İFTAR MENÜSÜ
      Yemek menüsü, iftariyelik tabağı, mercimek çorbası, peynirli su böreği, sebze türlü, pilav, hoşaf ve dondurmalı kazandibinden oluşuyor. Alevi inancı gereği menüde et yemeklerine yer verilmezken, masalarda bıçak ve su bulunmuyor. İsteyen davetlilere ise su servisi yapıldı.
      Başbakan Erdoğan’a, hazırlanan menünün dışında salata tarzı özel bir diyet mönüsü sunuldu.
   
     SIKI GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
      Öte yandan iftar için yoğun güvenlik önlemleri alınırken gazetecilerle Başbakanlık korumaları arasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı.
      İftara davetli olan Alevi örgütlerinin büyük bir bölümünün katılmadığı gözlendi.
   
     PEK ÇOK ALEVİ DERNEĞİ TEPKİLİ
      12 ocağın Alevi dedeleri yemeğe katılacakları düşkünlükle cezalandıracaklarını açıklarken, yemeği düzenleyen AK Parti milletvekili Alevi Reha Çamuroğlu ise gelen eleştirilere tepkili.
      Pek çok Alevi derneği ise yemeğe katılmama kararı aldı. Bazılarına göre, yemeğe katılacaklar, 'mazisi birkaç ayı geçmeyen tabela örgütleri.' Sofrada Kerbela'nın yasını tutan Alevi inancı gereği su ve hayvansal ürün bulunmayacak, bıçak kullanılmayacak.
      Masraflarını Abdal Musa Vakfı'nın üstlendiği yemeğin davetli listesinde yaklaşık 900 kişi görünüyor. Bunların 400'ü protokolden, 500'ü de Alevi sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Alevi inanç önderleri.
AA - ANKA - CNN TURK/Milliyet


Diğer etnik unsurlardan Erdoğan’a farklı tepki
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, demokratik açılımın yalnızca Kürtleri değil, tüm etnik unsurları kapsayacağını açıklamasına, Türkiye’deki etnik grupların bir araya geldiği derneklerden farklı talepler geldi

ANKARA/ANKA
 Çerkez, Laz ve Gürcü dernekleri kimliklerinin devletçe tanınmasını ve anadillerinin devlet güvencesi altına alınmasını isterken, Boşnak ve Arnavut dernekleri herhangi bir etnik taleplerinin olmadığını belirtiyor.
Erdoğan, ABD ziyareti dönüşünde Türkiye’de sadece Kürtlerin değil, 32 ayrı etnik grup olduğunu belirterek, “Biz bir demokratik açılım içinde ağırlıklı olarak, terör sorunu başta olmak üzere Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunlarından tutun da tüm etnik unsurların sorunlarına varıncaya kadar bu sorunlar üzerinde duracağız” demişti. Bazı Çerkez, Laz ve Gürcü dernekleri de açılımın yalnızca Kürtleri değil kendilerini de kapsamasını talep etti.

Çerkezler: Yok oluyoruz
Kafkas Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Cihan Candemir, Çerkez toplumunun diliyle, kültürüyle yok olma noktasına geldiğini, asimilasyon çarkına düştüğünü savundu. Candemir, Türkçenin resmi dil olarak kalması gerektiğini vurgularken, “Türkiye’de yaşayan tüm etnik, dinsel, cinsel ve diğer grupların, kimliklerini ifade, koruma ve geliştirme özgürlüğü eşit şekilde sağlanmalı” dedi.

Lazlar: Bizi de kapsasın
Laz Kültür Derneği de yazılı açıklamayla açılımın Lazları da kapsamasını istedi. Açıklamada, açılımın demokratik olabilmesi için bu topraklarda yaşayan bütün yurttaşların demokrasi talebini dikkate alması ve var olagelmiş dillere, kültürlere, kimliklere de eşit haklar sunup yaşam alanı açabilmesi gerektiği ifade edildi.

Gürcüler: Kardeşlik için
Gürcü Kültür Merkezi Derneği Başkan Yardımcısı Fazlı Kaya, Türkiye’deki Gürcülerin dil, kültür ve kimlik sorunları olduğunu savunarak, “Bu konuda en temel taleplerimizden birisi de anadilde eğitim ve yayın hakkıdır. Bu temelde Gürcüce anadilde eğitim hakkının, yayın hakkının diğerlerine verildiği gibi bizim de talep ettiğimizin verilmesini istiyoruz. Bu bir ayrımcılık değil, tam tersine kardeşleşmedir” diye konuştu.
Boşnak ve Arnavut derneklerinin temsilcileri ise bu konuda bir isteklerinin olmadığını açıkladı.
Milliyet

Başbakan Muharrem Orucu iftarında-NTV


Türkiye'de kaç milletten insan var?
20.12.2011
Konsensus, 32 bin 482 kişiye 'Kendinizi ait hissettiğiniz etnik köken hangisi?' diye sordu. 67 farklı milletten vatandaş çıktı. 'Türküm' ve 'Kürdüm' diyenlerin oran ve sayısı:

Konsensus'un "Türkiye Gündemi, Aralık 2011-2012'ye Girerken Türkiye Görünümü" başlıklı araştırmanın üçüncü ve son bölümünde Kasım 2009-Aralık 2011 tarihleri arasında yapılan 17 anketten derlenen çarpıcı sonuçlar yer alıyor.

Konsensus, bu tarihler arasında 32 bin 482 kişiye "Kendinizi ait hissettiğiniz etnik köken hangisidir?" diye sordu. Bu soruya 392 kişi yanıt vermezken, 32 bin 90 kişi kendisini ait hissettiği etnik kökeni açıkladı. Etnik köken oranlaması yapılırken Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2010'da Türkiye nüfusu olarak açıklanan 73 milyon 722 bin 988 rakamı temel alındı.

Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'de "Türk'üm'' diyenlerin sayısı 57 milyon 89 bin 942 kişi. "Kürt'üm" diyenlerin sayısı ise 8 milyon 693 bin 293. Üçüncü sırada da Lazlar yer alıyor. Araştırmaya göre Türkiye'deki Lazların sayısı 1 milyon 656 bin 412 kişi.

İstanbul'un yüzde 82'si Türk
İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Diyarbakır'da ve diğer şehirlerde etnik köken haritası nasıl şekilleniyor? Araştırmanın sonuçlarına göre megakent İstanbul'da etnik köken olarak kendisini Türk olarak hissedenlerin oranı yüzde 81.95. Kürtlerin oranı ise yüzde 6.69. Diyarbakır'da ise Kürtler yüzde 75 ile ilk sırada yer alıyor.

Diyarbakır'da "Türk'üm'' diyenlerin oranı yüzde 15.9. Tunceli'de "etnik kökenim Alevi'' diyenler ise yüzde 15.2 çıktı.

Kürtlere karşı ayrımcılık yapılmıyor
"Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlara pozitif veya negatif ayrımcılık yapılıyor mu?'' sorusuna ankete katılanların yüzde 70.7'si, "Hayır ayrımcılık yapılmıyor'' dedi. "Ayrımcılık yapılıyor'' diyenlerin oranı yüzde 15.7'de kaldı. "Pozitif ayrımcılık yapılıyor'' diyenlerin oranı ise yüzde 13.6 çıktı.

Türkler ağırlıklı İç Anadolu'da Kürtler Güneydoğu'da yaşıyor
Konsensus, araştırmasında, "Bölgelere göre durum ne? Hangi bölgede hangi etnik kökene ait vatandaşlar çoğunlukta?" sorusuna da yanıt aradı. Araştırmaya göre kendisini Türk hissedenlerin en yoğun yaşadığı bölge yüzde 91.26 ile İç Anadolu. "Kürt'üm" diyenlerin en yoğun yaşadığı bölge ise yüzde 53.42 ile Güneydoğu Anadolu çıktı.

PKK ve KCK ayrı devlet kurmak istiyor
"PKK ve KCK Türkiye'den ayrılıp yeni bir devlet mi kurmak istiyor" sorusuna ankete katılanların yüzde 62.9'u "Evet'' yanıtını verdi.

Yatırım için ilk tercih altın
"Bugün yatırım yapacak kadar paranız olsa hangi yatırım aracını tercih edersiniz?'' sorusuna ankete katılanların yüzde 46.4'ü "altın'' yanıtını verdi. "Gayrimenkule yatırırım'' diyenlerin oranı ise yüzde 37.1 çıktı.

Kadınlar akşamları sokakta yürümekten korkuyor
Konsensus, "Akşamları hava karardıktan sonra sokakta yürümekten korkuyor musunuz?'' sorusunun cevaplarını cinsiyete göre ayırdı. Kadınların yüzde 57'si "Akşamları sokakta yürümekten korkuyorum'' yanıtını verdi.

En az Güneydoğu Anadolulu korkuyor
Peki bölgelere göre bakıldığında karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor? Hangi bölgede oturanlar, hangi oranda akşamları sokakta yürümekten korkuyor? Ankete katılanların verdiği yanıtlara göre akşamları sokakta yürümekten en çok korkanlar Akdeniz Bölgesi'nde yaşayanlar. En az korkanlar ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi çıktı.  HABERTÜRK/Sabah


Erdoğan: Etnik sorun var, ama birliği bozmamalı
Siirt-08 Ekim 2005
Türkiye'yi bu medeniyet yolculuğundan kimse geri döndüremeyecektir. Şunu unutmayın: Türkiye felaket tellallarına inat, bu büyük yolculuğu koşar adımlarla tamamlayacaktır. Türkiye 72 milyonuyla birdir beraberdir, bütündür, et-tırnak gibidir.”

“ETNİK SORUN VAR, AMA TABU HALİNE GETİRİLMEMELİ”
Konuşma yaptığı Cumhuriyet Meydanı'nın kendisi için çok anlamlı ve hayatında çok önemli bir yeri olduğunu da dile getiren Erdoğan, bu meydanın kendisinin siyasi yol haritasının başladığı meydan olduğunu söyledi.


Bu nedenle Cumhuriyet Meydanı'nın özgürlük ve demokrasi meydanı olduğunu kaydeden Erdoğan, “Buradan sadece Türkiye değil, Avrupa'ya, tüm dünyaya seslenmek istiyorum” diyerek şunları söyledi:

“Ülkemde birçok sorunlar vardır. Bu sorunlar içinde doğu sorunu vardır, güneydoğu sorunu vardır, Kürt vatandaşlarımın kendine ait sorunları vardır, ama unutmayın ki aynı şekilde farklı etnik oluşumlara ait vatandaşlarımızın da kendine ait sorunları vardır. Şunu unutmayalım: Bu sorunlar birer tabu haline getirilmemelidir. Bu sorunlar bizim birliğimizi, dirliğimizi tehdit eder hale getirilmemelidir.

"ÜST KİMLİK CUMHURİYET VATANDAŞLIĞIDIR"
Bizler öyle bir medeniyetin mensuplarıyız ki, bu medeniyetin insanları olarak Yunus kültüründe, Mevlana kültüründe ne vardır, hangi etnik unsurdan olursa olsun ki, buna biz alt kimlik diyoruz. Üst kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır.

Biz farklı etnik unsurların mensupları olarak, birbirimizi Yunus'un deyişiyle 'Yaratılanı severim yaratandan ötürü' anlayışıyla seviyoruz. 72 milyonun kardeşliğine, barışına, sevgisine gölge düşürmek isteyenler şunu bilmelidirler ki, bu ülkede kendilerine aradıkları yeri bulamayacaklardır.

Hangi etnik unsurdan olursa olsun, ister Türk, ister Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, aklınıza ne gelirse, bir başbakan olarak hepsine aynı mesafedeyim, hepsi benim canımdır, ciğerimdir, başımın üstünde yeri vardır.”

“SEN KİME DOSTSUN?”
Dubai Prensi'nin Türkiye'ye gelerek, 5 milyar dolar yatırım yapma kararını hatırlatan Başbakan Erdoğan, bazı gazetelerin üzücü ve çok çirkin biçimde “5 milyar dolarlık teravih namazı” manşeti attığını ifade ederek, bu tür yayınları eleştirdi. “Fellik fellik dünyayı dolaşıp Türkiye'ye sermaye getirmeye çalıştıklarını” belirten Erdoğan, “Sermayeyi Türkiye'ye getirecek insan eğer namaz kılıyorsa, teravih kılıyorsa suç mu işliyor? Başbakan ile birlikte bu işi gerçekleştiriyorsa bu başlığı atmanın acaba Türkiye için getirisi nedir? Bir defa bu, o insanlara saygısızlıktır. Bunlar 5 milyar dolar yatırım yapmak için neden teravih namazı kılsınlar? Bu, inancı gereği yaptığı bir şey” diye konuştu.
Hürriyet


Erdoğan: Etnik ve dini aşırılık sürüyor
Varşova/16 Mayıs 2005
Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, anti semitizm ile belirli din ve kimliklere karşı önyargıların, etnik ve dini aşırılıkların sürdüğüne işaret eden Erdoğan, “Bu hastalıklara İslam düşmanlığının eklendiğini ne yazık ki görüyoruz. Bu gelişmelerden kaygı duymamak elde değil” dedi.
Hürriyet


Erdoğan'ın kökeni nerelere dayanıyor

Hükümet açılımı 'Yurtta sulh cihan da sulh' sloganıyla anlatacak
03/11/2009
Hükümet 10 Kasım'ı anlamlı gün diyerek, açılımı Mustafa Kemal Atatürk'ün, "yurtta sulh, cihanda sulh" sloganıyla anlatacak. AKP'nin Genel kurul'da vereceği "barış, kardeşlik, birlik beraberlik, insan haklarına dayalı hak ve özgürlük" başlıklarıyla topluma mesaj verilecek.
Radikal

Hükümet açılımı 'Yurtta sulh cihan da sulh' sloganıyla anlatacak-Yorumlardan


'Kürtlerin Türklerden başka dostu yok...'
ABD'deki düşünce kuruluşlarının uzmanları, DTP'nin kapatılmasının "kürt açılımı"nı olumsuz etkilediğini, ancak sürecin devam edeceğini düşünüyor. Uzmanlar, DTP'nin yerine kurulabilecek parti için de farklı görüşler ortaya koyuyor.
Cumhuriyet
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder