8 Temmuz 2016 Cuma

TÜRKİYE NASIL KUŞATILDI?

TÜRKİYE NASIL KUŞATILDI

Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası
ABD'nin dünyanın kalbi olarak bilinen ve yeryüzünün en zengin enerji havzalarının bulunduğu Merkezi Avrasya'yı denetim altına almak için geliştirdiği Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'nin (GOP) en önemli boyutunu, hiç kuşkusuz "ılımlı islam" strtejisi oluşturuyor.  

Ilımlı İslam, batılı değerlerle uyumlu, siyasal olarak Amerika Birleşik Devletleri"nin (ABD) ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş, sınırların yeniden çizildiği ve rejimlerin bu amaca uygun olarak değiştirilmesinin öngörüldüğü GOP"un taşayıcı kavramıdır. Bu kavramın politik arka planı irdelendiğinde, bizi hiç bir tereddüde yer birakmayacak şekilde getirip Fethullah Gülen örgütlenmesinin kapısına koyuyor. Öyle anlaşılıyor ki, bölgede ılımlı islam projesinin en önemli aktörlerinden biri Fethullah Gülen ve onun kurduğu yaygın örgütlenmedir.

Çünkü, hiçbir rejim sadece askeri ve siyasal zorla ayakta kalamaz. Tarihin bize verdiği en önemli derslerden biri de bu olgudur. Dünyanın en kötü ve zorba yönetimleri bile, örneğin çöpleri toplamak ve fırınları çalıştırmak zorundadır. Dolayısıyla asgari bir toplumsal destek oluşturulmadan hiçbir baskıcı yönetim ya da diktarörlük ayakta kalamaz. Aynı şey işgaller ve sömürgecilik için de geçerlidir. Etkili bir işbirlikçi sınıf ve asgari bir toplumsal destek ya da kayıtsızlık gereklidir.

İşte GOP ve ılımlı islam stratejisi ve/veya siyaseti, Ortadoğu ve islam coğrafyasında ABD işgaline ve neo-klasik sömürgecilik girişimine toplumsal ve siyasal rıza üretmek için geliştirilen bir projedir. Fethullah Gülen ise, "Dünya denilen geminin kaptanı" olarak nitelendirdiği bu otorite ve iradeye , hedeflerine ulaşmak için boyun eğilmesi gerektiğini vaaz ediyor. Dolayısıyla Gülen, ABD"nin "ılımlı islam" projesinin teolojik ve felsefi arka planını oluşturmak için gönüllü yazılmış bir tarikat lideri portresi çiziyor.

Kendisini, "Kutb-ul Aktab", yani kalbinden geçeni Tanrının yerine getirdiği insan ilan eden ve izleyicileri tarafından "müçtehid", yani din de içtihad yapan, kuralları değiştirme ve yeni kurallar koyma yetkisi ve birikimine sahip bir yüksek makam/şahsiyet olarak nitelendirilen Fethullah Gülen, ılımlı islam projesinin hayata geçirilmesine adaydır. Burada "Kutb-ul Aktab" ve "meçtehid" kavramları ile tarif edilen makam ise, peygamberlikten bile yüksek bir konuma işaret etmektedir. Çünkü Fethullah Gülen"e atfedilen yetenek ve verilen yetkiler, kutsal kitaplarda peygamberlere bile tanınmamıştır. 

Gülen"in, İslam"ın esaslarına bile müdahele etme gücünü/yetkisini içeren bu nitelikleri kendisinde nasıl topladığını, Nurettin Veren, Kanaltürk ekranlarında açıkladı. Bu açıklamaları kaynaklarıyla birlikte bu kitapta geniş şekilde bulacaksınız.
***
Türkiye"nin "büyük medya" alanında tek muhalif televizyonu olan Kanaltürk"te, 26 Haziran ve 3 Temmuz 2006 tarihlerinde yaptığım "Yolsuzluk ve Yoksulluk" isimli ekonomi-politika programlarında Fethullah Gülen"in Türkiye"yi bir ağ gibi saran örgütlenmesi mercek altına alındı.

Programa, Gülen"in 35 yıl boyunca en yakınında yer alan, onun baş yardımcılığını ve siyasi danışmanlığını yapan; Fethullah Gülen dahil, cemaatin şekillenmesini ve gizli politik/islami örgütlenmesini gerçekleştiren üç kişiden biri olan makina mühendisi Nurettin Veren konuk olarak katıldı.

Seyircilerden gelen mesajlarda da belirtildiği gibi, Veren"in program boyunca yaptığı açıklamalar, "şaşırtıcı, irkiltici, inanılmaz ve insanın kanını donduran" nitelikteydi. Tehdidin hem büyük hem de yakın olduğunu gösteriyordu. Çünkü, programda yapılan açıklamalar, kamuoyunun ilk kez duyduğu çok önemli ve çarpıcı bilgiler içeriyordu. Üstelik bu bilgiler kanıtlara, belgelere ve birinci elden tanıklıklara dayalıydı.

Fethullah Gülen"in para kaynakları, kontrol ettiği büyük mali gücün çapı; finans, sanayi, eğitim, sağlık ve medya sektörlerinde sahip olduğu firma, kuruluş ve yatırımlar; vakıflar; paraların nasıl toplandığı; bu islami-politik örgütün nasıl kurulduğu, yönetildiği ve işlediği; başta mülkiye (içişleri bakanlığı), Silahlı Kuvvetler, Emniyet Teşkilatı ve Milli Eğitim olmak üzere devlet içinde nasıl örgütlendiği, Kanaltürk"te yayınlanan Yolsuzluk ve Yoksulluk programında bütün açıklığıyla ortaya konuldu.

Nurettin Veren, sadece Fethullah Gülen"in çok yakınında bulunmuş bir kişi değil, aynı zamanda aktif bir yönetici ve bir operasyon adamı. Zaman gazetesi, Samanyolu televizyonu, Asya Finans (
Bank Asya), cemaate bağlı okullar, dershaneler ve başta Orta Asya ülkeleri olmak üzere, dünyanın bir çok bölgesinde kurulan üniversiteler ve orta öğretim kurumlarının birinci dereceden kurucusu ve sorumlusu. Dolayısıyla örgütün/cemaatin, deyim uygunsa pilot kabininde yeralan Nurettin Veren"in yaptığı açıklamalar Türkiye"yi sarstı.
***
İkinci programa Nurettin Veren"in yanısıra önemli bir konuk daha katıldı; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan...

AKP"nin iktidara gelmesinden sonra politik bir kararla meslekten ihraç edilen Adil Serdar Saçan, kamu yönetim doktorası yapan, birincilikle bitirdiği Polis Akademisi"nin yanısıra Hukuk Fakültesi"den de mezun olan bir polis. Saçan, Emniyet Teşkilatı"nda Fethullahçı örgütlenme konusunda ilk raporları hazırlayan, soruşturma yürüten, kanıtları toplayan ve tehlikeye işaret eden bir emniyet müdürü.

Halen davaları devam eden Saçan, 5 yıllık Organize Suçlar Şube Müdürlüğü sırasında, başta Ömer Lütfi Topal ve Nesim Malki cinayetleri ile Albayraklar Holding"in adının karıştığı yolsuzluk olayları ve İstanbul mafyası olmak üzere çok sayıda soruşturmaya imza attı. Bilindiği gibi, islami sermaye çevrelerinden Albayraklar Holding, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"a en yakın gruplardan biri. Daha da önemlisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi"nin başta " Akbil" olmak üzere çeşitli ihaleleri hakkında yürütülen soruşturmada Başbakan Erdoğan"ın da adı geçiyor. Dolayısıyla, AKP"nin iktidara gelir gelmez ilk işlerinden biri Saçan"ı görevden almak oldu.

Adil Serdar Saçan, programda Emniyet içindeki Fethullahçı örgütlenme hakkında çok çarpıcı açıklamalar yaptı, önemli belgeler sundu. Saçan, verdiği bilgilerle Nurettin Veren"in çizdiği çerçeveyi tamamladı.
***
Program sırasında gelen yaklaşık 150 bin kısa telefon mesajı, konunun önemini ve izleyicilerin yüksek ilgisini ortaya koyarken, F. Gülen örgütünü ve taraftarlarını ne kadar etkilediğini de gösterdi. Günler boyu süren programa yönelik kutlamaların yanısıra; çok sayıda tehdit, hakaret, küfür masajları ve telefonları da geldi.

Öte yandan programa, Gülen"in sözcülüğünü yapacak düzeydeki bazı kişiler, davet edilmelerine karşın gelmediler. Örneğin, Fetullah Gülen"e yakınlığıyla tanınan Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Yazarlar ve Gazeteciler Vakfı Başkanı Harun Tokak ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Yıldırım bu isimler arasındaydı. Kendilerine defelarca telefon edildiği, faks çekildiği ve doğrudan temas kurulduğu halde katılmayacaklarını bildirdiler.

Durum böyle olmasına karşın; on yıldır ABD"de yaşayan, Federal Polis (FBI) ve Amerikan istihbarat örgütü CIA tarafından korunan Fethullah Gülen, yandaşları aracılığıyla mahkemelerden tekzip kararı çıkarmak için yoğun girişimlerde bulundu.

Sonuç olarak; ABD"nin gezegene hakim olma stratejisini formüle ettiği, "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi" ve projenin en önemli siyasal etabı olan GOP"un Türkiye için taşıdığı anlam; programda yapılan açıklamalar, ortaya konulan belgeler ve analizlerle daha da netleşmiş oldu.

AKP ile ittifak içinde hareket eden, hükümette kendisine yakın bakanlar bulunan F. Gülen ve örgütü, Yolsuzluk ve Yoksulluk programında ortaya çıkan gerçeklerden de anlaşılacağı gibi Türkiye"yi ve toplumu kuşatmış durumda. Daha da önemlisi, Fethullah Gülen"in sahip olduğu ilişkiler ağı, denetlediği mali güç, örgütlenmesinin ulaştığı derinlik ve yaygınlık, tahminlerin ötesinde bir büyüklüğe ulaşmış durumda.

İşte Nurettin Veren bu örgütlenmenin, elinde çok sayıda kanıt/belge bulunan birinci dereceden tanığı. Sadece tanığı da değil, kendi deyimiyle bu davanın "sanığı" da olmaya hazır bir insan.

Fethullah Gülen örgütünden neden ve nasıl ayrıldığını da açıklayan N. Veren"in katıldığı bu programların bant çözümlerini bir kitap halinde getirdik. Ben de gerçekleştirdiğim programların metinlerini elden geçirerek düzenleyip, son bölüm için yazdığım değerlendirme ve analiz yazılarını da ekleyerek bu kitabı hazırladım.

Bu kitap, özelliği nedeniyle akademik bir araştırma değil, ve fakat bu yönde yapılacak bütün çalışmalar için kaynak oluşturacak bir eser niteliğindedir. Böyle düşünülmüş ve tasarlanmıştır. Dolayısıyla elinizdeki kitap, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve aydınlatılmasını amaçlayan; akademisyen ve entellektüellerden sokaktaki sıradan insana kadar geniş bir kesime hitap etmeyi hedefleyen bir gazetecilik çalışmasıdır.
Merdan YANARDAĞ







GENÇLER, mutlaka izleyin. Hikmet Uluğbay anlatıyor.
Hikmet Uluğbay 1

Hikmet Uluğbay 2

Hikmet Uluğbay 3



Bu videoyu kesinlikle yasaklayacaklarını bildiğim için elinizi çabuk tutup izleyin ve kaydedin.

Videoda geçenlerin detaylarını yazı başlıkları olarak ekte bulacaksınız.


    İşbirlikçi Mantığı ve Kartele Terkedilen Bor Pazarı                  
  
                     “Bir bor konusu Türkiye’nin en büyük rezervidir, yani, “Dünyanın en büyük rezervlerine sahibiz” diye iddia ediyoruz, ama acaba bor satışları maden olarak değil, hammadde olarak değil, nihai mamul olarak satışlarının yüzde kaçına sahibiz? Yüzde 10’una yüzde 15’ine sahip miyiz? Ben zannetmiyorum; yani nihai mamul olarak, katma değeri ilave edilmiş olarak sahip değiliz. 1960’lı yılların sonuna doğru bu konu üzerine Planlamada eğildiğimiz zaman karşımıza bir büyük monopol sistem meydana çıktı. Üzerinde çok durduk, bu gün gibi hatırlıyorum, hatta bir takım anlaşmaya yaklaşmıştık. Şöyle bir anlaşma;

                        Hepinizin de bildiği gibi, “Amerikan Boraks” diye Kaliforniya’da bir grup, daha doğrusu Kaliforniya’daki rezervleri işleten grup, aşağı yukarı dünyanın o tarihlerde yüzde 80’ine sahip durumdaydı ve birtakım patentleri de var. Nihai mamulleri yapıyor. Pazarlaması gayet güçlü. O tarihlerdeki araştırmalarımızda, ya rakiplerine gidecektik, ya da onlarla bir ortaklık kuracaktık; yani monopol olacaksak, beraber monopol olalım diye düşündük. Bu şekilde bir anlaşmaya varma imkanı gözüktü, bu söylediğim 1970 yılına doğrudur.  1970 yılı dahil, bu yabancılarla dünyayı ikiye bölmek, Avrupa’yı ve Amerika’nın doğusunu Türkiye’den beslemek; Japonya, Uzakdoğu ve Amerika’nın batısını Kaliforniya’dan beslemek – ekonomik oluyor tabii, mesafeler bakımından ekonomik oluyor- böyle bir anlaşmaya varmak üzereydik; ama maalesef o zaman Türkiye’deki devletleştirme havaları, illa her şeyi biz yapacağız havaları bu gelişmeye mani olmuştur.

                        Tabii ileri ki yıllarda ülkemiz bunun sıkıntısını çok çekti, döviz yokluğunun ana sebeplerinden biri, bu politikaların 1970’li yılların başından itibaren uygulanamaması, özellikle 12 Mart’tan sonra uygulanmamasıdır.”

            Bu sözler 21 – 22 Haziran 1990 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen  I.Maden Şurası’nın açılış konuşmasını yapan zamanın Cumhurbaşkanı
Turgut Özal’a ait.

            Özal biliyor muydu bilinmez ama, bilinen şu ki, konuşmanın yapıldığı tarihte dünya bor pazarı, tam da düşündükleri gibi, ikiye bölünmüştü. Avrupa’yı ve Amerika’nın doğusunu Türkiye’den beslemek; Japonya, Uzakdoğu ve Amerika’nın batısını Kaliforniya’dan beslemek şeklindeki paylaşma aynen yürürlükte idi. Uzakdoğu’da en büyük pazar olan Japonya, US Borax tarafından beslenmektedir. Tayland ve Güney Kore Türk borlarına bırakılmıştır, ancak buraya satışlar Owens Corning’in alt kuruluşu olan American Borate  Company (ABC) tarafından yapılmaktadır. Amerika’nın batısı US Borax tarafından beslenmektedir. Amerika’nın doğusu ve Avrupa, Türkiye’den beslenmektedir. Amerika’nın doğusuna satışlar; kendiside bor üreticisi olan, ABD’deki Billie, Boraxo, Millsite, Kathleen ve Sigma 17-20 bölgelerindeki bor madenlerinin sahibi, üretim yaptığı Billie madenini Türkiye’den ucuz hammadde temin ettiği için 1986 yılında kapatan American Borate Company/ABC, Pittsburg Plate Glass/PPG ve Kobitex aracılığı ile yapılmaktadır. US Borax, Rio Tinto’nun Londra kolu olan Rio Tinto Plc.nin alt kuruluşu Kennecott Holdinge bağlıdır. Sermayesinin %100’ü Rio Tinto’ya aittir.

            Afyon Ticaretinden Kazanılan Para İle Kurulan Şirket

            Rio Tinto, 1873 yılında Jardine Matheson firması tarafından kurulmuştur. Şirkette en büyük hisse Rothschild ailesine aittir ve İngiliz kraliyet ailesinin de hissesi bulunmaktadır. Jardine Matheson 1800’lü yılların başından itibaren Türkiye’den Çin’e “afyon” ticareti yapan bir firmadır. 1837 Paniği’nde diğer afyon tüccarları Russel ve Perkins firmalarının zor duruma düşmeleri ve Rothschildlere başvurmaları üzerine, Jardine Matheson, Russel Co ve Perkins Co birleştirilerek Rothschild ailesine ait J.P. Morgan denetiminde afyon karteli oluşturuldu. O yıllarda afyon ticareti serbestti ve en gözde ticari işti. 1839 yılında Çin ile İngiltere arasındaki Afyon Savaşı’nın Çin’in mağlubiyeti ile sonuçlanması üzerine Hong Kong İngilizlere bırakıldı. Burada, Rothschildler’in kontrolündeki  Hong Kong Shangai Bank Corporation (HSBC) afyon ticaretini finanse etmeye başladı.



 

SODA KÜLÜ VE EKONOMİSİ



Dr. Ahmet ÜNSAL Eti Holding A.Ş. Tesis Mühendislik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, Başuzman



ÖZET

 Soda külü; kimya sanayiinde gerek üretim miktarı, gerekse kullanım alanı açısından asit ve amonyaktan sonra gelmektedir.


Endüstride kullanım açısından, hafif, orta ve ağır soda külü olmak üzere üç türde üretimi söz konusudur.


Soda külü (Na2CO3); beyaz, kristal yapıda, nem çekici ve kuvvetli alkalin reaksiyon veren bir kimyasaldır. Erime noktası 8510C'dir.Dünyadaki soda külü tüketimi 35 milyon Ton/Yıl olup parasal değeri ise 4,5 milyar $/Yıl civarındadır. Bir ülkenin GSMH’sı ile yakından ilgili olan cam ve deterjan üretiminde kullanılan soda külü tüketimi, o ülkenin refah seviyesinin önemli bir göstergesidir.



Dünya soda üretim kapasitesi 2001 yılı için yaklaşık 45 milyon ton olup 35 milyon ton civarında üretim gerçekleşmiştir. Dünyada üretilen sodanın % 65,44‘ü sentetik yollarla, % 34,46'si ise doğal sodadan üretilmektedir.


Önümüzdeki yıllarda soda külüne olan yeni taleplerin sentetik sodadan çok doğal sodaya olacağı tahmin edilmektedir. Üretilen sodanın 6-8 milyon tonu ithalat-ihracat yapılmakta diğerleri ise iç pazarlarda tüketilmektedir.


Türkiye’de soda külü sektöründe tek üretici olan Soda Sanayii AŞ. 750.000 ton/yıl kapasitesi ile Dünya soda külü kapasitesinin (2001) % 1,67'sine sahiptir.


Şişe Cam Holding AŞ.’nin Bulgaristan Sodi’deki payı olan 300.000 ton ile bu oran % 2,34’e çıkmıştır. 1999 yılında Soda Sanayii AŞ. Tarafından 726.000 ton soda ve bikarbonat üretimi gerçekleştirilmiştir.



Dünyanın en büyük trona rezervine sahip ABD’den sonra ikinci büyük trona rezervlerine sahip olan ülkemizdeki trona yatağını değerlendirecek olan Beypazarı Trona Projesi kapsamında 2002-2008 yılları arasında 300 milyon $ lık yatırım yapılacaktır.



Bu yatırım ile yer altı işletmecilik yöntemleri ile 1.8 milyon Ton/yıl civarında trona madeni çıkartılıp, 1 milyon ton doğal soda külü elde edilecektir.

ABSTRACT

In chemical industry with regard to production and usage, soda ash follows acid and amonium.In industrial usage, there are three different kinds of soda ash production, namely light, mediumand heavy.


Sayısız girişimine rağmen bor yataklarının işletilmesinde kamu tekelini kıramayan Rio Tinto,uzun vadeli senaryosunu daha önceden yazmıştır. En azından deterjan sektöründe borun yerine geçebilecek, cam sektörünün ana hammaddesi, Avrupa’ya yakın, zengin Trona-SodaKülü yataklarımıza egemen olmayı başarmıştır.



Trona-Soda Külü nedir?

Soda külünün en önemli kullanım alanları cam, kimya ve deterjan endüstrileri olup;-Cam soda külü üretiminin %50’sini, -Kimya %25 ‘ini, -Deterjan %15’ini, -Kâğıt, su arıtma ve baca gazı desülfürizasyonu ise %10’unu oluşturmaktadır.


Dünya soda külü üretimi kapasitesi yaklaşık olarak yılda 45,1 milyon tondur.

Bunun; -29,5 milyon tonu sentetik, -15,6 milyon tonu ise doğal üretimdir. Ancak Dünya doğal soda külü üretim kapasitesi giderek artmaktadır. Bu artışın temel sebebi doğal soda külü üretim işlemlerinin maliyetinin düşük olmasıdır.



Türkiye’de şu anda soda külü ile ilgili 3 şirket bulunmaktadır. Doğal soda külü şirketleri Rio Tinto ve Park Holding-Eti Maden İşletmeleri dir (%26’lık hisse ile).



Mersin Soda Sanayii A.Ş. ise yılda yaklaşık 800.000 ton sentetik soda üretimi yapmaktadır.

Bu üretimin yaklaşık %32'si kendi şirketleri bünyesinde tüketilmekte, yaklaşık %14'ü diğer yurtiçi müşterilere satılmakta ve yaklaşık %54'ü ihraç edilmektedir.



TRONA’ da Rio Tinto Egemenliği Türkiye’deki büyük trona rezervi 1979 yılında tespit edilmiştir.

Beypazarı’nda bulunan bu trona madenleri 1983’te 2840 sayılı yasa ile “Devletçe İşletilecek Madenler” kapsamına alınmış ve Etibank’a devredilmiştir. Hemen akabinde dünya trona tekelini oluşturan Amerikan şirketleri ve sentetik soda külü üreticisi Avrupa şirketleri (FMC WYoming Corporation, Solvayve Rio Tinto), Etibank ile resmi görüşmelere başlayarak trona çıkartılmasında gönüllü olduklarını bildirmişlerdir.

Erdoğan'ın gizli BOR PAZARLIĞI

Türkiye-Avustralya Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması Taslağı'nın 10'uncu maddesi Başbakan Tayyip Erdoğan dünyanın bir ucu Avusturalya'da, Türkiye'nin bor madenlerini ABD sermayeli Rio Tinto'nun kontrolündeki madencilik tekeli BHP-Billiton'a pazarladığı ileri sürüldü.

MMO tarafından yayınlanan (maden.org.tr) sitesinde yer alan bir habere göre Avusturalyalı madencilik tekeli BHP-Billiton Türkiye'nin bor madenlerine sahip olacak... 

Madenlerimiz resmen yağmalanmış/Anadolu'yu karış karış kazıyorlar.


Beypazarı 375 milyon dolara ’soda külü’ merkezi oluyor.

Ümit ÇETİN/BEYPAZARI/Hürriyet


18.03.2009

Dünyanın ikinci büyük soda külü rezervine sahip Beypazarı’nda, Eti Soda A.Ş. ve Ciner Grubu’nun 375 milyon dolarlık yatırımla kurduğu soda külü üretim tesislerini, Başbakan Tayyip Erdoğan hizmete açtı.

Yılda bir milyon ton soda külü (sodyum karbonat), 100 bin ton da Sodyum Bikarbonat üretilecek tesiste, 600 kişi doğrudan, yaklaşık 500 kişi de hizmet alımı şeklinde dolaylı olarak istihdam edilecek. Tesisin yılda 300 milyon dolar döviz getirmesi planlanıyor. Tesisleri, ihracat yönünden çok önemsediğini belirten Erdoğan, "Şu topraklarımızın altında neler var. Bunların yeryüzüne çıkarılmasını önemsiyorum" dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:

Bu ruh ile oldu

"Eti Soda’yı Ciner Grubu ile birleştirmeyi kendimiz için faydalı gördük. Bu proje 20 yıldır konuşuldu. Uzun yıllar hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Sahip olduğumuz bu potansiyel hakkıyla değerlendirilmediği için hep gerilerde kaldık. Onun için milli gelirimiz 220 milyar dolarda kaldı. Son 6.5 yılda 750 milyar dolara çıkması bu girişimci ruh ile oldu. Tartışmalarla vakti geçirmenin anlamı yok. Onun için iş iş iş, üretim üretim üretim diyoruz. Bahanelere sığınmadan 2004 yılında bu konuya el attık ve bu tesisin temeli atıldı. İşte bugün de hizmete açıyoruz. On yıllar boyunca yer altı yer üstü zenginliklerimiz hep atıl kaldı. Bunları çıkarma konusunda da bizden önceki hükümetler hep isteksiz kaldılar."

Cam merkezi olsun

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de, tesisin kamu ile özel sektörün en güzel işbirliğine örnek teşkil ettiğini belirterek, yatırımcılara çağrıda bulundu. Sodanın camın ana maddesi olduğunu belirten Güler, şöyle konuştu: "Burada kum da bor da var. Beypazarı’nın, Türkiye’nin ve dünyanın cam merkezi olmasını öneriyorum. Madencilikte kimyasallara geçiyoruz. Cevher madenciliğinden katma değeri yüksek çözelti madenciliğine geçiyoruz. Klasik madencilikten çözelti madenciliğine geçiyoruz. Taşı toprağı çıkarmadan tamamen çevreci bir yöntemle hallediyoruz."

Camın ana maddesi tekstilde bile kullanılıyor

SODA külünün dünyadaki toplam tüketimi 45 milyon ton. Pazarı her yıl 2-3 büyüyen soda külünün yüzde 50’ye yakını cam üretiminde kullanılıyor. Soda külü camın yanı sıra başta tekstil ve deterjan olmak üzere 100’e yakın sektörün girdisini oluşturuyor. Eti Soda dünya tüketiminin yüzde 2.5’lik kısmını karşılayacak.

Güler: Nükleerde karar seçimden sonra verilecek

ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, nükleer enerji santralı ihalesi ile ilgili değerlendirmelerin son aşamaya geldiğini, seçimden sonra Bakanlar Kurulu’na sunulmak üzere son rötuşların yapıldığını bildirdi. Rusya Enerji Bakanı Sergey Şmatko ile gerçekleştirdiği görüşmeden sonra Bakanlık’ta gazetecilere açıklamalarda bulunan Güler, "Rusya ile Türkiye arasında geniş ve etkin ilişkilerin geliştirilmesi açısından tam bir siyasi irade olduğunu" kaydetti.
Ciner, Eti Soda Maden'i Satmak İçin Ülker'le Görüşüyor
Ciner Grubu'nun, Eti Soda Maden'deki hisselerini satmak için Ülker'le görüştüğü öğrenildi.


6 Haziran 2014

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2009 yılında Ciner Holding ve Eti Madencilik tarafından Beypazarı'ndaki Eti Soda Soda Külü üretim tesislerinin açılışını yapmıştı.

Erdoğan'a açılış töreninde Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner ve dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler eşlik etti.

SATIŞ İÇİN MASADA

Ciner Grubu'nun, Eti Soda Maden'deki hisselerini satmak için görüşme yaptığı öğrenildi. Konuya yakın iki kaynak, Ciner Grubu'nun bir süredir satış için masada olduğunu belirtti.

Medya, madencilik ve enerji piyasasında faaliyet gösteren Ciner Grubu, Eti Soda'nın yüzde 74'üne sahip bulunuyor. Geri kalan yüzde 26 hisse ise kamunun kontrolünde bulunuyor.

ÜLKER İLGİLENİYOR

Wall Street Joornal Türkiye'den Kerim Karakaya'nın haberine göre; Ciner Grubu'na ait olan hisselerle Ülker Grubu'na ait Gözde Girişim'in de ilgilendiği öğrenildi.

Yıldız Holding'ten (Ülker) bir yetkili, "Görüşmeler oldu. Ancak olumlu ya da olumsuz bir sonuca ulaştığını söyleyemeyiz" diye konuştu. Ciner Grubu konuya ilişkin değerlendirme yapmadı.

SODA KÜLÜ NERELERDE KULLANILIYOR?

Soda külü, cam, kağıt, deterjan ve diğer bazı endüstriyel ürünlerin üretiminde kullanılıyor.

1979 yılında MTA tarafından keşfedilmiş olan yatak için 1998 yılında Eti Soda AŞ kuruldu.

Şirketin internet sitesinde yer alan bilgilere göre toplam 1.1 milyon ton üretim kapasitesine sahip tesislerin kapasitesinin yüzde 50 oranında artırılması için yatırım çalışmalarına devam edildiği belirtilirken, satışlarının 300 milyon dolar düzeyinde olduğu kaydediliyor.
wsj.com


ÜLKER: ÜLKER CUMHURİYETİ VE GAZOZ OYUNU



ÜLKER CUMHURİYET'İ

"Gazoz Oyunu" ve "yönetim kurulu huzur hakkı" nı bir birine karıştırdı.



Geçen yıl adı Cumhuriyet olan bir gazetenin başyazarı iki içecek firmasına karşı, "bizden" olan içeceği savunarak en büyük hileyi yapmıştı. Yalnızca bu hile bile sözde Cumhuriyetçilerin, Cumhuriyet severleri nasıl oyaladığı veya Cumhuriyetin buharlaştığını nasıl gizlediğini anlamak için yeterliydi. Sayın başyazarın "Gazoz Oyunu"(*) yazısı için söylenecek ve yazılacak çok söz var ama yazıyı fazla uzatmak istemiyorum. Ama büyük ustanın yazısı yeteri kadar dikkat edilmemesi sonucu; Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu başkanı Sayın İlhan SELÇUK ile ilgili önceki gün (2 Kasım 2007) Vakit gazetesinde yer alan bir haber de, Cumhuriyet Vakfı'nın 31 Aralık 2006 gelir tablosunda belirtilen "yönetim kurulu huzur hakkı" olarak 58 milyar 919 milyon lira almasına neden oldu! Vakıfta diğer çalışan olarak gösterilen "personel ücreti" ise aynı tabloda 7 milyar 561 milyon lira olarak belirtildi. Vakit gazetesi ise haklı olarak gördüğü bu farkı, Cumhuriyet savunucularına karşı haber yaparak sayfaların taşıdı.



Cumhuriyetin bugün neden bu hale geldiği, "Gazoz Oyunu" ve "yönetim kurulu huzur hakkı" na gizlenmiştir. Birde üstüne,  www.tepkimiz.net de Ergün POYRAZ'ın "Ülker'den Kadı'ya, Kadı'dan El Kaide'ye" yazısını ve özellikle yapılan "yorumlar" ile birlikte okuyun.



Devamı için bakınız...

 






Bir dostumuzun konu hakkındaki yorumundan ilginç bir cümle.
Bir iyice araştırıverin ve öğrenin bunların perde arkası GERCEK sahipleri kimlermiş.
1) Petrol ve enerji kaynaklarını elinde bulunduran karteller (örn: Esson-Mobil, BP, Royal Dutch Shell, Rio Tinto gibi)
2) Menkul Değer piyasalarında oynayan büyük oyuncular. ( örn: Meryl Lynch,Soros eliyle oynayan Rothschild ailesi vb.)


Petrol konulu arşivimiz.



Öyle ise petrolün tarihçesi ile beraber kısaca bakalım.
 
PETROL YASASI: NELER GETİRİYOR/GÖTÜRÜYOR?

BÜYÜK İSRAİL PROJESİ ve MAYINLI ARAZİ TUZAĞI'nın GERÇEK YÜZÜ

ZİHİN KONTROLÜ: AY'DA PETROL BULUNDU



ikiz yasalar (4867 ve 4868 sayılı kanunlarla kabul edilen BM sözleşmeleri) Taksim, CFR, STK, Soros’un Darbe Örgütleri nasıl ve nerelerde örgütleniyorlar?

PETROL YASASI; NELER GETİRİYOR/GÖTÜRÜYOR? Hikmet Uluğbay

PETROL KONUSUNDA YAZILAN, SÖYLENEN TÜM YAZILAR ARŞİVİM






Madenler konulu arşivlerimiz.

 
SODA KÜLÜ VE EKONOMİSİ/Erdoğan'ın gizli BOR PAZARLIĞI

Obama'nın geliş nedeni ETİBANK ve BOR madeni mi?

Erdoğan'ın gizli [BOR] pazarlığı.

TORYUM, BORLA BİRLİKTE GELECEGİN MADENİ

BOR, TORYUM MADENİ VE GELECEĞE İLİŞKİN BEKLENTİLER.

Bor madeniyle ilgili çalışmalar yapan Prof. Gencer: CIA markajındayız

BOR MADENİ VE TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ

BOR OYUNU, ZOR OYUNU

Mars fatihinin yakıtı Türkiye'den ( BOR )

BOR, Nano teknolojiye TEHDiT

AB'DEN TÜRKİYE'YE "BOR" DARBESİ
  

 Son günlerde mail zinciriyle dolaşan ve altında TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi imzası olan mailde, ABD Başkanı Obama’nın ülkemize gelme sebebinin Etibank’ın satışı ve Etibank’a bağlı olan Bor Madenlerini ele geçirme düşüncesi olduğuna dikkat çekiliyor

“Obama'nın Türkiye’ye gelme sebebi sonunda belli oldu. Etibank Satılıyor!” şeklinde başlayan mail, “Asıl değeri (Dokuz) Trilyon dolar. Dikkat 9 Milyar veya 9 Milyon değil; 9 Trilyon Dolar...” şeklinde devam ediyor.

Etibank’ı ABD’nin sadece 40 milyon dolara kapatacağından bahsedilen mailde: “Kaptırana verene ve susup seyredene Yazıklar olsun” şeklinde serzenişler bulunmakta. Borla çalışan araba üretildi, maliyeti 200 TL olan 1 kg bor ile 19 000 km yol yapabiliyor (1100kg. oto sabit 100 km süratle giderse) Bu demek oluyor ki Petrole son. Tam tersine Batılı ülkeler bor işletmeciliğinin kansere yol açtığını iddia ederek BOR madeninden soğutma çabası içindeler. Oysa bu mucize maden kanser tedavisinde de kullanılmaktadır. Türkiye kıskaçta!

"Arabayı bor madeniyle çalıştıracak patentli 600 proje olduğu ortaya çıktı.” diye devam eden mailde: “Türkiye, dünyada bor rezervinin yüzde 73`üne sahiptir ve Türkiye geleceğin Dubai’sidir. Uluslararası teröristler Türkiye uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyor. Bu maili lütfen bir daha okuyun ve lütfen herkese iletin. Yaşadığın dünyayı sorgulamıyorsan bari ülkeni sorgula” deniliyor.

OBAMA'nın Türkiye'ye Gelme Sebebi Belli Oldu Sonunda-Etibank
 

OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE AB-1
Yeni Savaşların Gizli Yüzü: Özel Askeri Şirketler.pdf 

Bazı resim, araştırmaya konu olan okuma adresi gibi küçük ayrıntılar eklediğim yazıyı paylaşıyorum.

İlgiyle okuyacağınızı umuyorum.


Bu günleri sanki Nazım Hikmet daha evvel yaşamıştı, tabi bizler de 12 Eylül öncesinde yaşamıştık ne dersiniz? Detayları aşağıda göreceksiniz.


A. Dursun




AK Partili vekile 'hakkımı helal etmiyorum' diye bağırdı






Alman parlamentosundan islami holding magdurlarina destek





Erdoğan'ın YİMPAŞ yalanı.




ERKAN MUMCUDAN YİMPAŞ AÇIKLAMASI 




Ey Laik Düzen! Başımı Kessen Örtümden Vazgeçmem 




Birand Lafı Yedi.. Birilerinin Yokluğunda Varlık Aramayın! 




DÜŞ YAKAMIZDAN EY LAİK DÜZEN




Yola Cıkanlar Holding Zedeler Ocak 2010




Kefenli Dede yardım istedi 




Holding zedeler milletvekilleriyle görüştü




Brüksel Gündemi Yeşil Sermaye mağdurları 




YİMPAŞ - ZEDEMİ - YİMPAŞ - ZADEMİ! "İsmail Çelik" 




Tayyip Yimpaş





Yimpaş Yozgat mitingi konuşmacı





Mustafa Mutlu İle Kral Çıplak-10 Haziran 2016-Erol Mütercimler


 


Darbe olursa ABD ne yapar?
"Eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin, Erdoğan darbeyle devrilirse ABD’nin darbe yönetimiyle çalışmaya devam edeceğini söyledi."

 Nasıl getirdiyseniz öyle indirin!
"İsmail Kahraman’ın ‘laiklik’le ilgili skandal sözleri üzerine Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Başbakan Davutoğlu’na çağrıda bulunarak, ‘Bu laiklik karşıtı şahsı o makama siz getirdiniz, siz indirin. Yoksa millet indirir’ dedi."

 Müftüye nikah yetkisi Devrim Kanununa aykırı
"‘Müftülere resmi nikah kıyma yetkisi hem onun olanaklarını aşar hem de laiklik ilkesinden sapma anlamına gelir. Bu düzenlemeyle yapılmak istenen şeriatın yolunu açmaktır’"

 2008’den kötüsü geliyor
"2016’nın dünya ekonomisi açısından bir kriz yılı olduğunu savunan Doç. Dr. Kurtar Tanyılmaz ortaya çıkabilecek yeni çöküntünün ise 2008’dekinden daha uzun sürebileceğine işaret etti"

Çok yakında, üst düzey bir suikast olabilir.












 





 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder