2 Nisan 2018 Pazartesi

Erdoğan, Exeter'in eğittiği İngiliz Mehmet'i neden uyardı?

Bu sorunun yanıtını alabilmek için, 15 Ağustos 2013 tarihinde, sayfamda paylaşmış olduğum bir yazıya göz atalım.

Yazının başlığında "2001 krizinin baş mimarının Mehmet Şimşek olduğunu biliyor muydunuz?" deniyordu.

Yazının adresi...


Peki, yazı bir karalama mıydı, bilgiye dayalı mı yazılmıştı?

Bunu anlamak için Bahçeli tarafından güya rest çekilerek, Ecevit hükümetinin uğradığı kriz günlerine ve yıkıldığı günlere dönmeliyiz.

2019 koalisyon dönemleri yılı olacağını bilenlerden biri olan Yiğit Bulut, Ekim 2016'da TRT 1'deki bir konuşmasında müstakbel ve dahi mutat koalisyon destekçisi Bahçeli'ye övgü düzmek isterken, “2001 krizinde Kemal Derviş Türkiye’ye Roma Valisi olarak gönderildi. Bu oyunu Sayın Devlet Bahçeli kendi koltuğunu tekmeleyerek bozmuştur. Rahmetli Ecevit ile en son ben konuştum.  Bana Derviş’i kastederek, ben kendi bakanıma 10 gün telefonla ulaşamadım dedi. Derviş ABD’ye giderken telefonlara dahi çıkmamış. Türkiye Cumhuriyeti’nin beli faizle kırılmıştır” diyordu.

Bahçeli ise Ağustos 2002’de, NTV’de yayınlanan Ali Kırca’nın Seçim Meydanı programında şöyle diyordu.

Bir gazeteci, daha yeni başlamıştı Sayın Derviş, bu uygulamaları için ne diyorsunuz diye sordu.

Eğer ülkeye yararı olacaksa zehir olsa içerim demiştim, zehir olsa da içtim, başından bu yana.

Derviş'in güzel icraatları da oldu ancak mali borçların yeniden yapılandırılması gibi konularda çok uzun tartışmalar yaşadık.
 
Seçimden sonra da bu zehri yeniden içmek bu defa biraz zor gibi geliyor, bunu açıkça ifade edeyim. Derviş'in görüşleri CHP'nin bütününü kavrar ise bu iş zor, yoksa CHP bilinen politikasıyla Türk siyasi hayatının güzide bir partisidir, diğerleri gibi. Koalisyon yaparız demiyorum, bir ayrımı ortaya koymaya çalışıyorum. Kemal Derviş ile kişisel bir problemim yok, ancak bakan olduğu dönemde yaptığı siyasi temasları ahlaki bulmadığımı daha önce açıklamıştım” diyordu.

Demek ki neymiş?

Türkiye'deki siyaset de, siyasetçi de milli ve yerli değil, dışarıdan güdümlüymüş.

Mehmet Şimşek’in bir kaç gün önceki ekonomik çöküş açıklamasını Erdoğan eleştiriyor, aynı görüşü paylaşmayanlar çekip gitsin diye tehdit ediyor.

Ancak Şimşek daha evvel Erdoğan’ın hoşuna giden açıklamalar yaptığında da kimeyse yaranamamıştı.

Örneğin, kamudaki makam aracı kiralama, bakım, onarım, yakıta ilişkin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "Çerez" benzetmesi yaptığı günlerde yine hedef tahtasına oturmuştu.

Maliye, Şimşek'i destekleyen açıklama yapmıştı.

Erdoğan'da Şimşek'e destek vererek, "Cumhurbaşkanlığı makamından bir Mercedes’i Diyanet İşleri Başkanı’na tahsis edeceğim" demişti.

Şimdi aynı Şimşek'i neden yerden yere vuruyor?

Çünkü ekonomi çöktü, sıcak para girişi de yok.

Neyse, asıl konu Şimşek ile Bahçeli'nin aynı merkezden mi talimat alıyor oluşu.

Yukarıda da anımsattığım üzere, Ecevit hükümetini yıkanların içinde Mehmet Şimşek ve Devlet Bahçeli var.

Şimdi aynı oyun Erdoğan hükümetine karşı oynanıyor.

Nasıl oynanıyor?

Bahçeli Erdoğan'a onca hakaret, küfür ettikten sonra, nasıl oluyor da milli duruş adı altında Erdoğan ne derse onu yapacağız diyebiliyor?

Peki, Erdoğan'ın, Bahçeli'ye onca hakaret ve küfürden sonra nasıl oluyor da Bahçeli’yi övmeye başlıyor?

Erdoğan, ekonominin çöktüğünü bilmesine biliyor da, kim eliyle ve nasıl çöktüğünü anlayabilmiş değil.

Anlamıyor olması da normaldir.

Çünkü eğitimi buna yeterli değildir.

Resim...

Erdoğan, İstanbul İmam Hatip Okulu'nun "Son Sınıf, Sınıf Geçme Defteri"ne göre, 1972-1973 öğrenim yılında 7. sınıf, B şubesinden "İyi" dereceyle mezun olmuş. Bir dersten, Arapça'dan ikmale kalmış, bütünleme sınavında 5 alarak geçebilmiş. Bazı derslerin bitirme notları 10 üzerinden şöyle; Kur'an-ı Kerim 5, Tefsir 6, Edebiyat 7, Beden Eğitimi 10 ve Farsça 5.

Ergün Poyraz’ın Diplomasız.pdf kitabında şöyle bahsediliyor.

"Tayyip'in imam hatipteki kütük defteri elime geçti. O deftere göre, Eylül 1973'de bütünleme ile kaldığı derslerden güç bela geçmişti. Kurul kararı ile yani bir nevi Allah rızası ile...Kaldığı dersler mi?
Gülmeyin; Arapça ve Kur'an"


Üniversite bile okuyup okumadığı kesinleşmemiş birinin, hele de okuduğu İmam Hatip'in ders notlarına bakarsanız neredeyse mezun olmadığına inanacağınız durumdaki birinin, ekonomiden anlaması zaten mümkün değildir.

Çünkü Erdoğan'ın ayakta kalmasının tek nedeni, sadece ve sadece iman edenlerden kaynaklı olduğu açıktır.

Bunların oranı % 13,5 ile % 20,3 aralığındadır.

Geri kalanların neredeyse tamamı, bu güne kadar ekonomide dalgalanma yaşanmadığına inandıkları için oy verdiler.

Şimdi durum öyle değil.

Ekonomi bırakın dalgalanmayı, çöktü ancak suni solunumla yaşamaktadır.

Erdoğan'a oy verdiğini söylediğim geri kalanlar kısmı, ekonomik çöküşle Erdoğan'dan vazgeçeceklerdir.

Ancak asıl kaos işte o zaman başlayacak.

Çünkü meydanlara çıkıp haklarını savunanlar, ne geri kalanlar kısmından ne de Cumhuriyet kazanımlarına inanan kesimden hiç bir zaman olmamıştır.

Öyleyse kaos nerededir?

Bunları halka anlatacak muhalefet de olmadığı için, halk ne yapacağını zaten bilmez durundadır.

Erdoğan giderse, gelecek olan hükümet bir kaos devralmış olacak ve kaosun sorumlusu olarak Türk siyaset tarihindeki yerini alacaktır.

Erdoğan'ın gitmesi için, 1980 öncesi bizim gibi yaşayanların bildiği tüp, yağ, sigara kuyruklarının oluşması an meselesidir.

1974 Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra yaşanan kuyruklar, Ecevit’in ebediyen siyasi yaşamını bitirmişti.

Şimdi aynı operasyonu Erdoğan'a karşı yapmayı deniyorlar.

Doların 5 TL'ye dayanması, benzinin 6,20 kuruşa dayanması, 2 ay içinde elektriğe % 12 zam yapılması, köprülere, otoyollara zam, etin kilosunun 100 TL'ye dayanması, taşerona kadro yalanının açığa çıkması, olur olmaz üniversite kurarak üniversite mezunlarının (diplomalı işsiz) oranının çığ gibi büyümesi, KaçAK Saray'ın harcamalarının halkın cebine aşırı yük edilmesi, TSK'nin sınır ötesi operasyonlarının 9 yıldır ertelenerek son bir yıl içine sığdırılması gibi etmenlerin tamamı, Türkiye'de kuyruklar döneminin başlatılmak üzere olduğu yani Erdoğan’ın düşürülecek olduğunun göstergesidir.

Bana göre, Bahçeli, Şimşek ve Derviş üçlüsünün son 2 yıldır nerede ve nasıl görüştüğü ya da kimler eliyle haberleştiği araştırılmalıdır.

Bunları sayfalarımda yaklaşık 6-7 yıldır yazıyorum.

Emperyalizm, planlarını 3-5 günlük, 3,5 aylık, haftalık yapmaz.

Emperyalizm planlarını en az 50 yıllık yapmaktadır.

Tutar, tutmaz o ayrı, ancak onların planları uzun soluklu olduğundan, halk bu süreci değerlendirmekte yanılır.

Halkın eline kutsal addedilen metinleri verirseniz, evet geçici bir uyuşma sağlarsınız.

Lakin halk gözünü açtığında kendileri için geç olmuş olacaktır.

Dünya bunun örnekleriyle doludur.

Erdoğangiller, aşırı yolsuzluğa, hırsızlığa göz yummayıp, örneğin 4 bakanı yargılanmasına izin verselerdi, bu gün bu krizi yaşamıyor olacaktır.

Ama buna izin vermediler, peki neden?

Çünkü halkın vergilerini o kadar çok yediler ki, tek bir simit bile satmayanların, dünyanın sayılı zenginleri arasına nasıl girdiklerini ve kimse, hangi ticaretten bu serveti yaptıklarını düşünemedi bile. 

Zira her pisliği yaparlarken ellerinde Kur'an, dudaklarında Allah, ceplerinde Fethullah, kasalarında servet vardı.

Halk soyulduğunu anlamaya başladığındaysa, artık iş işten geçmiş, yoksulluktan sokakta çöp toplar, kendilerine uzatılan bir paket makarnaya, bir torba kömüre muhtaç bırakılmıştı.

Tüm bu utancı örtebilmek için, halkın başına ABD'nin gizli bayrağı Türbanı geçirerek, bu hırsızlık serüveni bu günlere kadar sürdürülebildi.

Ama yolun sonuna gelindi.

Ya Erdoğangiller tek başına yargılanıp her yaptıklarını ödeyecekler, ya da Türkiye yargılanarak Erdoğangillerin halka soktuğu tüm zararı en az 2 nesil torunlarımıza kadar ödemek zorunda kalacağız.

Umarım her ikisi de olmaz.

Benim şimdilik bir tavsiyem var.

Bu muhalefetin Erdoğangilleri kurtarma operasyonu yapmasına ve kaosu başkalarına devretmesine izin vermemek için, eğer 2019'a kadar iktidarı bırakmamış olurlarsa, 2019 seçimlerinde yeniden Erdoğangillerin iktidar olmasını sağlamalıyız diye düşünüyorum.

Çünkü bu bataklık, öncelikle onları boğmalıdır, tüm dünya anlamalıdır ki, dinlerle ülkeler yönetilemez, bilgisiz insanlar toplumu yönetemez, cehaletten beslenenler her daim kazanmıştır, tüm dünya bunun örneğini biliyor ancak Türk halkı bunu bilemiyor.

Nedeniyse, Atatürk gibi bir dâhinin mirasını yemiş olmalarıdır, lakin o miras da tekendi, o nedenle halk sıkıntıyı hissetmeye başladı artık.

Atatürk'e ihanet ederseniz, kaçınılmaz sonunuz önce diz çökmek, sonra tecavüze uğramak, sonunda da tarih sahnesinden silinmek olur.

Türk milleti tarih sahnesinden silinir mi bilemem, ancak bildiğim bir şey var ki, Türkiye Cumhuriyet'i, ne ikincisi ne üçüncüsü kalmamış, artık bitirilmiştir.

Hem de Allah ile aldatanlar tarafından.

Umarım yanılıyorumdur, umarım haksız çıkacağım. 

Tarihe bakarsanız İngilizler, işbirlikçileriyle her daim Osmanlı'dan bu yana, aynı taktikleri kullanmış ve başarmışlardır.

Exeter'i kim ve neden kurmuştur unuttunuz mu?

Exeter'de yetişen ABDullah Gül'leri, İngiliz beslemesi bakan, başbakanları, Türk ve Türk tarihi düşmanlarının gözümüzün önünde yaptıklarını, tarih katliamlarını ne de çabuk unuttuk.

Erdoğan'ın, haleflik peşine düştüğü zamanlarda, İsrail'e düşmanlık günlerini anımsıyor musunuz? 

One Minute günleri, Mavi Marmara günler vs...

Sonunda anladık ki, İslam Ülkeleriyle Ticaret  "İsrail’in Gerisinde" kalmıştı.  

Çünkü o günlerde bizim elimize Kur'an, onların ellerine bizim topraklarımız sunuluyor ve Kur'an gözümüzü kör etmeye fazlasıyla yetiyordu.

Farkındaysanız, ekonomik çöküş haberlerinin gündeme oturduğu bu günlere Erdoğan yine İsrail'i koz olarak kullanıyor.

Dün Adana'da yaptığı konuşmada, "Eyyy İsrail, senin derdin teröristler değil, çünkü sen terör devletisin" diyor.

Böylece İsrail, Erdoğan için yine sarılacak bir dal, kurtuluş için geçici reçete haline dönüyor.

Yandaş basın bu haber üzerine coşuyor, coşkulu başlıklar atarak, ekonomik çöküşü perdelemeye çalışıyor.

Oysa  Ekim 2010 yılında, Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın açtığı tanklarının atış kontrol sistemlerinin modernizasyonu ihalesi vardı.

Bu ihaleye ASELSAN ve İsrail'in Elbit Systems şirketi katılmıştı.

İhaleyi kim mi kazanıyordu?

Elbet ki İsrail şirketi.

Bu olaydan 2 yıl kadar sonra Aselsan İsrail'e satıldı söylentileri yayılmıştı.

O dönemlerde şahsen yaptığım araştırmalarda böyle bilgi yoktu, lakin konu zamanın Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış bile, kendi hesabından not düşerek açıklamasına neden olduğu için anımsıyordum.


Bağış böyle açıklıyordu, ancak gerçeği o da tam bilmiyordu.

Aselsan, Middle East PSC LTD isimli ortak girişim şirketi, Ürdün ve Ortadoğu pazarına yönelik cihaz ve sistemler üretmek amacıyla, yüzde 51'i KIG ve yüzde 49'u ASELSAN'a ait olmak üzere 2.000.000 Ürdün Dinarı sermaye ile kurulası gündemdeydi.

Malumunuz sosyal medya, bu haberi erken duymuş olsa gerek ki, İsrail'e satıldı yaygarası yapmışları.

Nihayetinde ortaklık Aselsan'ın resmi sitesinden 2014 yılında duyurulmuştu.
Yolsuzluğa adı karışan 4 bakandan biri olan Bağış'ın bunu bilmesini beklemek, elbet ki yersizdi.

Dikkat ediniz, "'Benim İçin Davos Bitmiştir-One Minute" olayı 2009'da gerçekleşiyor, sosyal medya bu olayı yaklaşık bir yıl içinde yapıyordu.


7 Aralık 2017'de, Ürdün Kralı II. Abdullah' da Erdoğan'ı soykırımcı ilan ederse, kimse şaşmasın demiştim, yine aynı şeyi söylüyorum.
Nitekim dünya siyaseti, ülke çıkarlarına göre yapılır, ülke pazarlamacılığına göre değil.

Ekonomik kriz de 2017'nin 4. çeyreğinde gerçekleşiyor ve Erdoğan bu kez Israil’e kafa tutma olayını gündeme getiriyor.

Sizce de ilahi bir tesadüf olabilir mi?

Bakarsınız Egemen Bağış, sosyal hesabından bununla ilgili bir ayet yumurtlaya da bilir, belli mi olur?

Erdoğan'ın İsrail’i koz olarak kullanması ve Kudüs'ün başkent olmasına isyan etme palavrası.

TRT’de yayınlanan Rüzgâr Gala programında Kudüs’ün İsrail’in başkent olarak gösterildiği iddia edildi. TRT'den konuyla ilgili 'iddia asılsız' açıklaması yapıldı. 9 Aralık 2017 



Bununla da bitmiyor elbet ki.
13 Ocak 2010 yılında, İsrail'den Türkiye'ye 'alçak koltuk' ayıbını da anımsayalım.

Bununla da bitmiyor, İsrail ve Kudüs'ün kurtarıcı rol oynaması.
"Sayın Erdoğan, Yahudi milletinin başkenti ve İsrail'in başkenti Kudüs'e hoş geldiniz. İsrail Başbakanı Ariel Şaron."

İnanmıyorum, böyle bir şey olmaz, yalandır, iftiradır diyen varsa, buyursun videosuna baksın.

Dahası da var.

Ancak son olarak şunu söylemeliyim ki, Türkiye'yi bir yerlerle savaşa sokmaya pek niyetli olanlar, bu günlerde bunun hazırlığını yapmaktadır.

Buna Erdoğan taraf mıdır, karşıt mıdır henüz anlamış da değilim.

Çünkü dosdoğru bir söylemi yok, sürekli her söylediğini yalanlayabiliyor, bu konuda son derece yüzü uygun durumda.

Ancak unutulmasın ki, Trump'ın Suriye'deki YPG teröristlerine yardımı kesme sözü de aynı derecede yalandır.

Eğer doğruysa, yaptığı son "şahinler" diye anılan atamalara bakarsanız, bir savaş planı yapıldığı açıktır.

Zaten bunu tahmin ettiğim için "Mike Pompeo Dışişleri bakanı değil, 6. Filo komutanı olarak atanmıştır, ilan olunur" demiştim.

Bu kadar yolsuzluğu, hırsızlığı, milletin a*ına koyanları koruyabilmek için, bakalım kimlerin kayığına binecekler.

Hep birlikte yaşayıp göreceğiz de, sizlere son tavsiyem şudur ki, asla kredi, dolar, altın gibi borçlanma yoluna gitmeyin.

Hele de bankalarda kredi sözleşmesi yapıyorsanız, küçük puntolarla size atılan kazığa dikkat edin.

Bankalar salak değildir, yaklaşan ekonomik krizi işleri gereği önce onlar görür.

Bu nedenle ekonomik çöküntüde şu şartlar geçerlidir gibi ucube bir konu varsa, mutlaka imza atmayın.

Gelecek de bir gün gelecek, umarım söylediklerim gerçekleşmeyecektir.

2.4.2018

A. Dursun


FTÖ, Erdoğan, Bahçeli hepsi ortaktır, hem de ezelden beri...

 

Bazı anımsatmalar...



İSRAİL; NE TOPRAKLARIMIZDA, NE DE KUDÜS'TE EZAN SESİ DUYMAK İSTEMİYORUZ-5 Ocak 2018 

Evanjelistler'in Kubbetüs Sahra'nın yıkılıp tapınak inşa etme arzuları, harpazo rapture The Harpazo (Catching Away) of the Bride of Christ Deccal-14 Ocak 2018

ABBAS, KUDÜS MÜFTÜSÜNÜN GÖZALTINA ALINMASINI KINADI-08.05.2013
Çipras'ın yanıtı Türk Milletini utandırmıştır-9 Aralık 2017
Türkiye’nin başına IŞİD belasını saran AKP ve ortakları AB- ABD sayesinde aynı sözleri şimdi PKK söylemeye başladı.
Barzani yıllardır söylüyordu. “Kerkük Kürlerin Kudüs’üdür.”-13 Haziran 214

"Kudüs... Ey Kudüs" isimli bu yapıt size Kudüs ile ilgili bilmek istediğiniz tarihi her şeyi anlatmakla kalmayıp iki değişik yazarın titizlikle yaptığı araştırmalar neticesi bir çok bilinmeyeni de gözler önüne sermektedir. Kudüs... Ey Kudüs.pdf




Kemal Derviş arşivlerim…

Kudüs arşivlerim… 

Başka bazı arşivler...

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ın New York’ta cinsel tacizden cezaevine gönderilmesine ilişkin tartışmalar sürerken IMF başkanlığına olası adaylar konusu uluslararası gündemi işgal ediyor. Devlet eski Bakanı Kemal Derviş’i "saygı gören", "önde gelen bir aday" olarak niteleyen batılı gazeteler, Derviş’in "uzlaşma adayı" olabileceğini de yazdı. Bu arada, potansiyel adayların manevra yapmaya başladığı, bazı adayların da pek "alçakgönüllü" olmadığı yorumunu yapan gazeteler, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in "Kendimle ilgili birikimim, tecrübem, bunlardan zerre kadar eksikliğimiz yok" sözlerine vurgu yaptı.

.../...

"Potansiyel adaylar arasında alçakgönüllülük yaygın biçimde sergilenen bir özellik değil" yorumunu da yapan gazete şöyle devam etti: "Türkiye’nin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Salı günü kamu oyu önünde ’Kendimle ilgili birikimim, tecrübem, bunlardan zerre kadar eksikliğimiz yok’ diyerek adaylığını koymuş oldu. Başka bir Türk yetkilisi, saygı gören eski ekonomi bakanı Kemal Derviş ise, şimdiden görev için önde gelen bir aday olarak görülüyor."

.../...

Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Monde ise, IMF başkanlığının konusunda yükselen ülkelerin Fon’un yönetimini elde etmek için baskı yapmaları riskinin bulunduğunu öne sürerken "Diplomatlara göre, o zaman eski Türk maliye (ekonomi) bakanı Kemal Derviş, uzlaşma adayı olabilir" diye yazdı.
18 Mayıs 2011-ANKA


KEMAL DERVİŞ İLE İLGİLİ TARTIŞMALAR
Kemal Derviş’in IMF başkanlığı ile ilgili tartışmaları da değerlendiren Bakan Şimşek ,"Sayın Derviş’e hiç sordunuz mu böyle bir talebi var mı? Bildiğim UNDP’yi (BM Kalkınma Programı) 1 sene öncesinden bıraktı" dedi.

Şimşek, Kemal Derviş’in UNDP’nin başına geçmesi için hükümet olarak büyük çaba gösterdiklerini, Derviş’in UNDP başkanlığını Türkiye’nin desteklediğini ve zaten bunların da lobi faaliyetleri sayesinde olabilecek şeyler olduğunu söyledi.

IMF başkanlığı için kendisi hakkında da, Kemal Derviş hakkında da çok şeyin yazılıp çizildiğini ifade eden Şimşek, "Ben şu anda Batmandayım, Batman milletvekili adayıyım. Benim için şu anda en öncelikli konu bu" dedi.

Bakan Şimşek, bir Türk’ün IMF başkanlığına gelmesinin Türkiye için önemli bir kazanım ve ayrı bir gurur kaynağı olacağını, fakat şu anda isimler üzerinde yorumlar yapmanın doğru olmayacağını vurguladı.

Konuyla ilgili Avrupa ülkelerinin düşüncelerinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, "Avrupa bunu gelişmekte olan ülkelere bırakmaya hazır mı? Fakat önümüzdeki yıllarda eninde sonunda Türkiye gibi ülkelerin bu tür uluslararası kurumlarda daha çok temsil edileceğine inanıyorum" diye konuştu. 19 Mayıs 2011



CHP'nin projeleri ve seçim bildirgesi sonrasında AKP'li bakan ve milletvekillerinden ardı ardına açıklamalar gelmeye başladı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "CHP'liler çıksınlar kaynağını ortaya koysunlar. Hangi vergiyi artıracaklarını, hangi harcamayı kısacaklarını, bırak 149 milyar lirayı bana üçte birini açıklasınlar ben onlara oy vereceğim. İktidar olmaları halinde, davet ettikleri çok değerli ekonomist var, ona sordular mı acaba? Merak ediyorum sormuşlar mı? (Kemal Derviş) Çünkü bu programın, üç dört yıl uygulamasından vazgeçiyorum, ilk yılınızın sonunda merkez bankasıyla para basmazsanız, süper enflasyona çıkmayı göze almazsanız IMF’nin kapısını çalmak zorundasınız" dedi. 20 Nisan 2015
 
Dünyadan Türkiye nasıl görünüyor?
Sayın Kemal Derviş, kalkınma ekonomisinde saygı duyduğumuz bir insan. Dün bir gerçeği ifade etmiş. Türkiye’nin temelleri sağlam diyor. 2001 türü bir kriz ortamı yok, olmayacak diyor. Buna CHP’de kızabilir diyor. Çünkü CHP sahalarda, palavra atarak, Türkiye’nin krize gireceğini söylüyor. 6 yıldır Maliye Bakanıyım, hep kriz çıkacak diyorlar. Bozuk saat dahi günde iki kez doğruyu gösterir. Bu ülkenin bazı sıkıntılarının temelinde bu var. Çıkıp deseler "şunları doğru yaptınız, şu konularda yetersiz yaptınız" deseler o zaman şapka çıkartır saygı duyarız. Araç saltanası palavrasından medet umuyorlar. 26 Mayıs 2015

Mehmet Şimşek: ABD bir kamu bankasından bilgi talep etti; davaya dönüşebilir.

Halkbank'ın tutuklu yöneticisi Hakan Atilla'nın yargılandığı davada Reza Zarrab önemli itiraflarda bulundu.

Zarrab'ın İran'a olan yaptırımlarda Türk bankalarının rolü olduğunu ileri sürdü. Zarrab'ın bu yöndeki ifadeleri, iş piyasalarını da endişelendirdi. Özellikle ekonomistler tarafından bankalara ağır para cezası kesilmesi olasılığının yüksek olduğu ifade ediliyordu.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in yaptığı açıklamada ise ABD'nin bir banka için bilgi talep ettiği ve bunun davaya dönüşebileceği ortaya çıktı.

Türkiye Finans Forumu'nun açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ABD'de Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla'nın sanık, Rıza Sarraf'ın da tanık olarak yargılandığı davadan dolayı Türkiye'deki bankacılık sisteminin etkilenmesi durumunda yasal çerçevede gereken desteği sağlayacaklarını da söyledi.

Başbakan Yardımcısı Şimşek'in piyasaları korkutan açıklaması ise şöyle:

Amerika'daki dava şu an itibariyle belirsiz. Bugün itibariyle bir bankamız hariç hiçbir banka hakkında Amerikan hazinesinin başlattığı bir bilgi talebi dahi yok. Sadece ve sadece bir bankamızla ilgili ki o konuda açıklama yapıldı; bir bilgi talebi var. Bu davanın bir parçası olarak davaya dönüşebilir. Ama bugün itibariyle sadece ve sadece bir kamu bankası dışında, orada da çok net olarak söyledim. Başbakanımız da söyledi. Bu, bankacılık sektörü için ülkemiz için çok kritik. Bu yaşanacak belirsizliğin etkisi bankaların kendi basiretsizliklerinden kaynaklanmıyor. Sistem normal işini yapıyor. Bu belirsizlik etkilerse tabi ki biz gereken desteği mevcut yasal çerçevede sağlarız. 6 Aralık 2017
  
Erdoğan’ın açıkça “istifa et” dediği Mehmet Şimşek kim? 

Bunca yıldır ekonominin başında nasıl duruyor?

Bu soruların yanıtı merak ediliyor.

Gerçekten de hiçbir özelliği yok. Tek özelliği mafyalaşmış uluslararası finans tekelleriyle ilişkisi. Merrill Lynch’in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Bölümü Başkanıydı. 2007’de AKP’ye transfer edildi ve hazinenin başına bakan olarak atandı. O gün bu gündür ekonominin patronu.

“Uluslararası finans kuruluşları kontenjanından” bakan olduğu iddiaları hep konuşuldu. Bir anlamda AKP’nin Kemal Derviş’i.
İsmet Özçelik-2.4.2018
 

Jöleli, "İngiliz beslemelerinin, ezbere bildiği gibi faizler" sözüyle kime çattı?

Ekonomik felaketin işaretleri nasıl ortaya çıkmıştı, 24 Haziran'a kadar ne değişecek?

Ajanlar kurulu mu, bakanlar kurulu mu geliyor?

Allah’a değil de, sana vaat edildiyse hesabını sen sormalısın.

Allah 20 yıldır emekliye borçlanıyor. Kim bunu ödeyebilecek?

Ekonomik felaketin işaretleri nasıl ortaya çıkmıştı, 24 Haziran'a kadar ne değişecek?

Efendimiz Hz. Tayyip gemiciklerine deniz aşırır, biz emekli güneşli havada banka yolunu şaşırır.

Hizbullah (Hüda-Par)'dan Diyarbakır’a Belediye Başkan Aayı.

Emekliye 2023’te % 12,5 borçlanan Allah, 2024’te % 11,7 borçlandı.

2024 asgari ücretiyle Allah'ı öldürdünüz.

Zeytinyağına 15 günde yaklaşık % 85 zam, bakan Efendimiz Hz. Yumaklı dalga geçiyor, işte belgesi.

Kaskoya % 600 zam geldi, görecek akıl sahibi yok mu?

Meğer Erdoğan faiz yediği yetmez gibi, 1.818 asgari ücreti de bir tek günde yiyormuş.

Erdoğan 666 ton yardım dedi, şeytanla iş birliği söylemleri patlak verdi.

10 bin kişinin elinde 15 bin maden ruhsatı ne geziyor, mafya buradan da pay mı alıyor?

CIA-Milli Eğitim ortaklığı, çocuklarımıza Allah Yok Din Yalan diye öğreteceğini ilan etti.

Hamasın patronu ne kadar servet sahibi?

Hamas'ı İsrail kurdu

Gazze'de 9 bin ölüm, Suudilerde eğlence şöleni lanet olsun bu zihniyete.

Erdoğan, Hamas Baş Komutanı mı?

Tel Aviv İslam Üniversitesi kadar taş düşsün başınıza.

"Hamas katildir diyen, Türkiye'yi terk etsin" söylemi, CIA kalkışmasının hazırlığıdır.

Türk'e ihanetin fiyatı 25 bin TL'ye düşürüldü.

MHP ve 5 bin TL harçlıkla zekâ yoksunu nesil yaratabilme başarısı.

Yeni Anayasa Suriye'de her doğan için mi, Türkiye'de her doğan için mi yoksa Erdoğan için mi?

CIA'nin azgın azınlığı gölgesinde yeni anayasa yapılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder