29 Nisan 2018 Pazar

Tayyip Erdoğan, "milletin % 60'ı geri zekâlı" dedi.

Tayyip Erdoğan, "milletin % 60'ı geri zekâlı" dedi.

Bu yazıdaki tahmini tartışma konusu %60 mıdır % 50 midir olacak.

Yüzde kaç olursa olsun bir başbakan kendi halkına  geri zekâlı demiştir ve bu oran bana göre % 60'dan çok daha fazladır.

Çünkü AKP'nin gerçek (kemik) oy oranı % 14 seviyesindedir.

Gerisini % 14'ün dışında kaldığına inananlar düşünsün.

Fazla uzun yorum yapmayacağım, aynı şeyi söyleyen Aziz Nesin'e dinsiz derler, Tayyip'i Allah ilan ilan ederler.

Ülkemizde Türkçe Ezan ve Kur'an yasaklandığından bu yana toplum tekarar Arap tecavüzüne açık hale getirildi. Müslümanlaşan Türk halkı da tecavüzcüsüne, cellâdına âşık olmayı öğrendi, mahkemeler, karakollar dayak yiyen kadını suçladı. Gariptir üstüne de hamd etmeyi öğrendiler.

Boşuna mı söylemiş Neyzen,
Türk milleti gariptir,
Her lafı kaldırmaz,
i.... dersin kızar da,
S…sin aldırmaz...

Tıpkı Müslümanlaşan Türk halkı gibi.pdf

***

GEZİZEKALILAR MAALESEF BU HAVALİMANI'NI HAZMEDEMEDİLER'

Katliama "zafer anıtı" dedi.
İstanbul'da yeni bir çevre katliamı yaratan 3. havalimanının temel atma törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bugün bir havalimanı değil, bir zafer anıtı inşa ediyoruz'' dedi.

07 Haziran 2014/DHA

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3. Havalimanı Temel Atma Töreni'ne katıldı. Başbakan Erdoğan törende yaptığı konuşmasında, "Bu havalimanı 76.5 milyon metrekarelik bir alan üzerine inşa ediliyor. Bu büyük bölge üzerinde 1 milyon 471 bin metrekare genişliğinde kapalı alan bulunacak. Bu boyutları ile havalimanı dünyanın en büyüğü. 6 bağımsız pisti ile 70 bin araçlık otoparkı ile yıllık 150 milyon yolcu kapasitesi ile dünyanın en büyüğü olacak" dedi.

"Bu millete bu yakışır" diyen Erdoğan, "Burada sadece bir havalimanı değil adeta bir şehir inşa ediyoruz. Burada inşaat dönemi boyunca 80 bin kişi istihdam edilecek. Havalimanı açılınca burada 120 bin kişi istihdam edilecek" dedi.

'GEZİZEKALILAR MAALESEF BU HAVALİMANININ HAZMEDEMEDİLER'
Başbakan Erdoğan, "Geçen yılın Mayıs ayında bazı gezi zekâlılar türedi" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu gezi zekâlılar maalesef bu havalimanının hazmedemediler. Çünkü onların böyle devasa bir havalimanının yapılmasını tahayyül etmeleri mümkün değildi. Zira onların hayalleri bizim fiillerimizin ulaştığı yere ulaşamaz. Onlar Türkiye'yi 12 yıl önceki gibi görmek istiyorlar. Biz dünyada Türkiye'nin marka olduğu günlere dönmek istiyoruz. İnşallah o günler geri gelecek, sene 2023. Çok çalışacağız ve inşallah bunu da başaracağız."

'TÜRKİYE'NİN ARTIK HANGİ KULVARDA YER ALDIĞINI BÜTÜN DÜNYAYA GÖSTERİYOR'
Başbakan Erdoğan, 3-Yavuz Sultan Selim köprüsü ve 3. havalimanı inşaatı ile bölgede yoğun şekilde inşaatların devam ettiğini belirterek, "Bu yan gelip yatanların işi değil. Bu projenin sembolik anlamı var. Bu proje artık Türkiye'nin artık nerelere ulaşabildiğini gösteriyor, bu proje artık Türkiye'nin neleri başarabildiğini gösteriyor, bu büyük proje Türkiye'nin artık hangi kulvarda yer aldığını bütün dünyaya gösteriyor. Onun için 77 milyon azizi vatandaşlarımın, yurtdışında ki tüm kardeşlerimizin bizimle birlikte bu heyecanı bizimle paylaşmalarını istirham ediyorum" dedi.

Erdoğan, "Bugün bir havalimanı değil, bir zafer anıtı inşa ediyoruz. Sadece bir havalimanı değil milletin özgüvenini inşa ediyor, asırlar süren umutsuzlukları, kırgınlıkları, bugüne artık tamir ediyoruz" diye konuştu.

'ONLAR MAŞA OLARAK KULLANILDILAR'
Başbakan Erdoğan, havalimanın ihalesinin 3 Mayıs 2013'de yapıldığını aktardı. Erdoğan, ihalenin ardından, nükleer santral yapmak için Japonya ile mutabakata varıldığı ve yine yanı dönemde IMF'ye olan borçların bitildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçen yıl bu büyük sevinçlerin yaşandığı dönemde sokağa çıkanlar, günlerce cam çerçeve indirenler, günlerce polisle çatışanlar arkalarında kan, ölüm, gözyaşı bırakanlar, aslında hiçbir zaman neye karşı çıktıklarını, neye alet olduklarını anlamadılar ve inanın anlamayacaklar. Onlar maşa olarak kullanıldılar, onlar piyon olarak kullanıldılar. Türkiye kabuğunu kırarken, Türkiye makus tarihini yenerken, Türkiye tarihi nitelikte başarılara imza atarken işte o sokağa çıkanlar Türkiye'nin o kutlu yürüyüşünün durdurulması, engellenmesi için açık şekilde kullanıldılar. O kadar gafiller ki, onların derdi ne ağaçtı, ne fidandı, ne çiçekti... Bu kendilerini, solcu, çevreci, ulusalcı, antikapitalist müslüman, muhalif, böyle zannediyorlardı. Ama Türkiye karşıtı bir eylemde piyon olarak kullanıldıklarını hiçbir zaman anlamadılar, anlayamadılar. orada hepsi bir araya geldiler. Bu eylemde yer alanlar, en azından nasıl kullanıldıklarını, neye alet olduklarını anlamıyorlardı."

'AMAÇ YOLSUZLUK DEĞİLDİ'
Başbakan Erdoğan 17 ve 25 Aralık olaylarını hatırlatarak, "17 Aralık'ta, 25 Aralık'ta yaptığı ihanetin gayet iyi farkında olan bir örgüt, bir çete karşımıza çıktı. Kendisini Türkiye düşmanlarına kiralayan, Türkiye'nin bütün milli değerlerine saldırı düzenleyen bir örgüt karşımıza çıktı. İşte burada bu büyük havalimanı projesinin ihale ile kazanan iş adamları hedefe konuldu. Onları da toparlayıp almak istediler. Neden? Şu ihaleyi durdurmak için. Amaç yolsuzluk değildi. Amaç, Marmaray'ı, 3. köprüyü, hızlı treni ama en çokta bu projeyi engellemekti" dedi.

'TEŞEKKÜR YAZISI YAZMALARI GEREKİRKEN'
Operasyona yolsuzluk görüntüsü verdiğini söyleyen Erdoğan, "İftiralarla gerçek niyetlerini örtmek istediler. Ama aslında Türkiye'nin bu büyük projesine, Türkiye'ye saldırmak istediler. O senaryoları bozduk. Engelleri, komploları, kumpasları aştık ve işte bugün temeli atıyoruz. Burada 25 yıl sürece burayı yapacak ve işletecek olan bu 5 tane şirkete teşekkür yazısı yazmaları gerekirken, maalesef bu tür bir yanlışın içine girdiler" diye konuştu.

'DÜŞMANLARIMIZDA ŞU ANDA BİZİ SEYREDİYOR'
Başbakan Erdoğan, "Düşmanlarımızda şu anda bizi seyrediyor. Bu büyük projeyi engelleyemedikleri için onlarda büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye, başarısızlığı kabullenmiş, tarihine boyun eğmiş, kendisine çizilen role mahkum olmuş bir Türkiye asla değil. Türkiye engelleri aştı, kendisine biçilen elbiseyi yırtıp attı ve olması gereken yere ulaştı. Bu bölgede artık bir varız, bu dünyada artık biz de varız. Artık gündemi belirlenen bir Türkiye yok, gündem belirleyen bir Türkiye var" dedi.

'TÜRKİYE İNŞALLAH KUTLU YÜRÜYÜŞÜNE KESİNTİSİZ OLARAK DEVAM EDECEK'

Kardeşlik için var olduklarını söyleyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Hukuk için varız, adalet için varız. Biz adaletin mücadelesini veriyoruz. Biz bugün varız yarın belli olmaz, ömür ilanıyane değil, her şey olur. Biz ölüme inanmış insanlarız ama ölümden korkan insanlar değil, ölümü korkutan insanlardanız. Her canlı gibi bizlerde ölümü tadacağız. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, her an ölecekmiş gibi ebediyete çalışacağız. Bu dava inşallah kesintisiz olarak devam edecek. Türkiye inşallah kutlu yürüyüşüne kesintisiz olarak devam edecek. Türkiye'nin ay yıldızlı bayrağı çok daha yüksek burçlarda dalgalanacak"

Erdoğan, İstanbul'da temeli atılan 3. havalimanının yılda 70 ila 90 milyon yolcuya hizmet verebilecek ilk etabının, 29 Ekim 2017'de açılacağı sözünü aldığını belirtti. Cumhuriyet




Beşir Atalay, Öcalan'ın düşünceleri bizim de düşüncelerimizdir.
Haziran 08, 2014, 05:57:07 ÖS
% 60'ı geri zekâlı toplumlarda ancak bu tür ileri zekâlıların hezeyanları görülmez, alkışlanır, hamd edilir.

1.400 yıldır Türkleri yok etmek isteyen İslam ve İslamcılar neden alkışlanır sorusunu herkes kendisi yanıtlasın.

A. Dursun

***

Öcalan’ın mesajları düşüncemiz

Turan YILMAZ-Faruk BALIKÇI/DİYARBAKIR
7 Haziran 2014


Diyarbakır’da dün yapılan Çözüm Süreci Çalıştayı’nda konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay yeni bir yol haritası üzerinde çalışıldığını açıkladı. Atalay, Abdullah Öcalan’ın İmralı’ya giden HDP heyetiyle verdiği mesajları da önemli ve olumlu bulduklarını belirterek “Bunlar bizim de düşüncelerimiz” dedi.
BAŞBAKAN Yardımcısı Beşir Atalay, Diyarbakır’da dün yapılan Çözüm Süreci Çalıştayı’nda, ‘tarihli, somut ve sonuca götürücü’ yeni bir yol haritası üzerinde çalışıldığını açıkladı. Atalay, “Eğer yol haritası gerektiriyorsa yasal düzenlemeler de yapılacak, Meclis’e de gidilecek.
Çözüme mecburuz. Hayata, eve, siyasete dönüşler, bütün hepsi değerlendiriliyor” dedi. Bakan ve milletvekili çıkarmasına sahne olan çalıştayda Atalay, Abdullah Öcalan’ın İmralı’ya giden HDP heyetiyle verdiği mesajları da önemli ve olumlu bulduklarını belirterek “Bunlar bizim de düşüncelerimiz” dedi ve şu mesajları verdi:

DEVLETİ HESAPLAŞTIRDIK
“Biz aslında devleti, kurumları kendisiyle hesaplaştırdık. Geçmişiyle, geçmişte yaptıklarıyla yüzleştirdik. Yapılan yanlışlıklar, haksızlıklar, zulümler, yasaklar, korkular, tabular, endişeler, faili meçhuller, bütün olumsuzlukları tekrar gözler önüne serdik. Büyük sorunlar daima zor çözülür, inişler çıkışlar gösterir. Uluslararası aracılar kullanılmaması bile önemli sorun oldu ama biz büyük bir özgüven ve cesaretle yürütüyoruz.

YOL KESMEYİ ANLAYAMIYORUZ
Tam yeni adımlar atılacakken bölgede hareketlilik başladı, yol kesmeler vs bunları açıklamakta ve anlamakta zorlanıyoruz. Güvenlik birimlerimiz sürecin hassasiyeti nedeniyle çok temkinli, dikkatli, çünkü bizim talimatımızdır o, ama bu hassasiyetin dikkate alınması, sabrın istismar edilmemesi gerekir.

SAMİMİYET SINAVI
Süreci yürütenler samimiyet sınavından geçiyor. Anneler olayı şaşkına çevirdi, ezberleri bozdu, bunu devrim olarak görüyorum, çok rahatsız oldular. Belediye eşbaşkanı bayan, meydanları dar ediyor analara, bir eşbaşkan para aldıklarını söylüyor, bir başkası örgüte katılmış daha ne istiyorsun diyor, başka birisi kendileri gitti, çocuk değil yaşları büyük diyor. Bunların hiçbirisini örgüt söylemiyor, siyaset kesimi söylüyor. Çözüm sürecini yürütenler bunları söyleyemez. Süreci yürütenler adaletli olmalı.”

Türkiye karar verdi çözecek

Çalıştayda konuşan bakanlar şunları söyledi:
Efkan Ala (İçişleri Bakanı): Eski Türkiye’nin sistemi sorun çözmüyor, sorundan besleniyordu. Çünkü bu sistem düşman yoksa bile kendisine düşman üretmek üzere kodlanmıştır. Her kesimi ihtiyaç duyduğunda öteki, düşman olarak tanımlayıp üzerinden kendi varlığını idame ettirmiştir. Hepimiz bir yönümüzle bu sistemin mağduru olduk. Yeni Türkiye’yi inşa etmezsek sorunları çözemeyiz. Sistemi dönüştürücü irade ortaya konulunca bu düzen derhal süreci baltalamak için elinden geleni yaptı, çünkü biliyordu ki düzen değişirse mevkiler kaybedilecek. Bunu anlayışla karşılıyorum, onların işi bu. Ama bilmelidirler ki Türkiye karar verdi, kendi meselelerini kendisi çözecek. Eski sistemin en önemli besin kaynağı olan Kürt sorununda da insiyatif almaya, sonuçlandırmaya karar verdi. Taarruzlar başladı ama biz provokasyonlara değil, yapacaklarımıza odaklanmış durumdayız. Biz önümüze yol haritamızı koyuyor çalışıyoruz.

Türk sorunu yaratmamak lazım
Mehdi Eker (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı): Kürt sorununu çözmeye çalışırken Türkiye’de bir de Türk sorunu yaratmamaya özen göstermek gerekir. Meseleyi anlamlı ve tarihsel kılan da bu, buna da dikkat edeceğiz. Kürt meselesini sadece bir soy bağına, etnik, genetik düzeye indirgersek yanlış yaparız. Bu bize Türkiye’nin daha önceden yaşadığı ve insanların da sonucundan çok mutlu olmadığı gelişmeleri çağrıştırıyor. Kemalizm’in bir başka versiyonunu getirir akla, ona da dikkat etmek gerekir. Süreci zehirleme girişimlerine tanık oluyoruz. Yollar kesiliyor uyuşturucu ekildiği bilinen bölgede, zamanlaması da anlamlı. Bizler dağdakiler insin ovada siyaset yapsın isterken, çocukları dağa kaçırmak da süreci zehirleme teşebbüsüdür.

Ak Parti propagandası olacak
Çalıştayın basına kapalı bölümü, konuşmacılara verilen 3’er dakikalık süre nedeniyle tartışmaya sahne oldu. AK Parti’nin çözüm sürecindeki ‘akil adamları’ndan Prof. Dr. Mithat Sancar, “AK Parti’den 5 kişi çıkıp konuşma yapıyor, çok da uzun konuştular, bize ise 3’er dakika süre verdiniz, hem de basını dışarı çıkardınız, bizim sözlerimiz uçuşacak, bu AK Parti’nin propagandası olmuş olacak, basına açık olmalı” tepkisini verdi. Hürriyet


Müjde, "yargıya müdahale" suç olmaktan çıkartılıyor.

Haziran 08, 2014, 06:01:16 ÖS
TBMM’de bugün görüşmelerine başlanacak yeni yargı paketindeki düzenleme ile soruşturma aşamasında yargıya müdahale suç olmaktan çıkarılıyor.

Adalet Komisyonu’nda kabul edilen düzenleme yasalaşırsa, 17 ve 25 Aralık rüşvet yolsuzluk operasyonunun ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın İzmir ve Adana savcılarını araması suç kapsamında olmayacak. Teklif, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 277. maddesini değiştiriyor.

Bugün Gazetesi'nden Çetin Çiftçi'nin haberine göre; Savcı veya bilirkişiyi soruşturma aşamasında etkileme teşebbüsleri suç olmayacak. Başbakan, Adalet Bakanı veya Adalet Bakanlığı Müsteşarı gibi isimlerin soruşturmayı etkilemeye yönelik telkinlerinin önü açılacak.

KİŞİYE ÖZEL DÜZENLEME
Teklife muhalefet, karşı oy yazısı yazdı. CHP, düzenlemenin kişiye özel olduğunu belirterek, “TCK’nın 277. maddesindeki değişiklikle adli görevi yapan, bilirkişi ve tanığı etkilemeye teşebbüs suçu soruşturma aşamasında işlendiği takdirde suç olmaktan çıkarılmaktadır. Bu düzenlemenin kamuoyuna yansıyan olayların sonucu olarak kişiye özel olduğu aşikardır” diyerek itirazlarını sıraladı.

İvedi yargılama usulü ile ilgili düzenleme de eleştirildi. Düzenlemenin akçeli işlere yönelik ve davaların bir an önce sonuçlanması için yapıldığı belirtildi.

DEĞİŞİKLİK KONJONKTÜREL
MHP’nin muhalefet şerhinde ise “Bunun doğru olmadığını, yargılamanın bir bütün olduğunu, bu ihtiyacın konjonktürel çekişmelerden kaynaklandığına inanıyoruz” ifadelerine yer verildi.Yargıtay kurulları ve genel sekreterliğinin yeniden düzenlenmesine de karşı çıkıldı. Tüm üyelerin yeniden görevlendirilmesinin dava dosyalarıyla ilgili iş yükünü artıracağı ve gecikmelere neden olacağı vurgulandı.

YÜRÜTMEYE MÜDAHALE
Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Av. Mehmet Kasap:

"Soruşturma aşamasında yargılamaya müdahalenin suç olmaktan çıkarılması yargının bağımsızlığı ilkesini açıkça ihlal edecektir. Düzenleme ile yürütmenin yargıya müdahale ve baskısı söz konusu olacaktır.

Bunun yapılmak istenmesi bugüne kadar yürütmenin yargıya müdahalesinin zımmen kabulü anlamına gelmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğini düşünüyorum. Bu düzenlemelerle yürütme yargıyı baskı altına alarak istediği doğrultuda karar vermeye zorlamaya çalışmaktadır."

"SAVCIDAN AL SEN YÜRÜT"
İzmir Başsavcılığı, TCDD İzmir Liman İşletmesi’ndeki rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili Bakan Bozdağ hakkında ‘bağımsız yargıyı etkileme suçlamasıyla’ fezleke düzenledi.

Fezlekede, Bozdağ’ın dönemin İzmir Başsavcısı Hüseyin Baş’ı arayarak, “Soruşturmayı savcıdan al, sen takip et” dediği yer alıyordu. Bozdağ, “Bana bir tane adalet bakanı gösterin ki başsavcı aramamıştır” diyerek aradığını kabul etmişti.

FEZLEKE İADE EDİLDİ, SAVCI SÜRÜLDÜ
Meclis ‘usullere uyulmadığı’ gerekçesiyle fezlekeyi iade etti. Daha sonra İzmir Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Baş, HSYK tarafından görevden alındı. Baş’ın yerine atanan Mustafa Doğru da rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun savcısı Ali Çelik’in görevini değiştirdi.

Bir diğer olayda da Bozdağ'ın dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık'ı arayarak MİT’e ait TIR'larda arama yapılmamasını sağlamasını istediği ortaya çıktı. Bozdağ, Adana savcısını aradığını da kabul etti.

"YARGIYA DARBEDiR"
Ankara Baro Başkanı Av. Sema Aksoy:

"Paketin 277’nci maddesindeki ifadede savcı ve hakim yanı sıra bilirkişi veya tanık da yer alıyor. Kişiyi etkileme suçu 2 yıldan 4 yıla kadar hapisken bu ceza ‘6 aydan 2 yıla kadar olacaktır’ şeklinde değiştiriyorlar.

Suç iltimas derecesini geçmediği takdirde ceza 6 aydan 2 yıla kadardır deniliyor. Değişiklik yargıya olan güveni yok edecektir. 2 yıla kadar hapis cezası erteleme hükmüne ve hükmün geri bırakılmasına neden olacaktır.

Kişi suçunu çekmeyecektir. Ceza hafifletilerek suçun önü açılmaktadır. Yapılmak istenen değişiklik yargıya darbedir."

"HUKUK KAVRAMINI ORTADAN KALDIRIR"
Av. Ergin Cinmen:

"Yargılamayı etkileme suçu sorunludur. Tümünden ortadan kaldırılmalı. Yargıçlar işi gereği etkilenmemesi gerekir.

Yargıyı etkilemek yanlıştır. Adalet Bakanı Bozdağ’ın 17 ve 25 Aralık operasyonunda savcıları aramasının ardından yapılan bu düzenleme, kişiye özel bir değişikliğin göstergesidir. TCK’daki 277. madde başlı başına hukuka aykırıdır. Bu düzenlemenin bir de kişiye özel yapılması hukuk kavramını tamamen ortadan kaldırıyor." bugün.com

***

Artık rahat rahat suç işleyebilirler

04 Haziran 2014 /Mehmet BARANSU

17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunda hükümetin, Adalet Bakanı’nın yargıya müdahale etmesinin belgelerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, önümüzdeki süreçte yargılanmaktan endişe eden AK Parti hükümeti, düğmeye bastı. Bakanların, siyasetçilerin ve bürokratların, suç işleme özgürlüğü artık yasal hale getiriliyor.

Demokratikleşme paketi adı altında 5. Yargı Paketi olarak TBMM genel kurulunda görüşülmeye başlanacak pakete, ilginç bir madde konulmak üzere. Pakete yapılacak ekleme ile yargıya müdahale suç olmaktan çıkarılacak.

Suçluları Koruma Yasası
Böylece, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başta olmak üzere, İçişleri Bakanı Efgan Ala, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü’nün yolsuzluk operasyonu sürecinde savcı ve mahkeme kararlarını yerine getirmemesi suç olmaktan çıkarılıp, bu isimler yargılanmaktan kurtarılacak.

Mahkeme Kararını Yırt Çöpe At
Hatırlarsanız, 17-25 Aralık operasyonunda başta Bilal Erdoğan olmak üzere, çeşitli isimlerin gözaltına alınmasıyla ilgili mahkeme karar vermişti. Bu kararı, Vali ve Emniyet Müdürü, Efgan Ala’nın emriyle yerine getirmemişti. “Mahkeme kararını yırtın, çöpe atın, uygulamayın” emirlerinin ses kayıtları internete düşmüştü. Anayasa’nın açıkça ihlal edildiği Türk Ceza Kanunları'na göre suç olan bu fiil, bu kişiler için önümüzdeki süreçte tehlike sinyali anlamına geliyordu.

Benzer şekilde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da Adana ve İzmir’deki operasyonlara müdahale etmiş, telefonla “göz altıların yapılmaması, kararların uygulanmamasıtalimatları vermişti.

Savcı-Adli Kolluğa Müdahale Suç Değil
Tüm bu suçları örtmek için AK Parti harekete geçti ve yargı paketine bir madde eklemek üzere düğmeye bastı. Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında AK Partili milletvekillerinin önergeleri ile paketteki madde sayısında artış oldu.

Bu maddelerden biri olan 52. Madde ile yargıya müdahale suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu 277 nci maddesi değiştirildi. Yapılan değişiklik ile yargısal sürecin soruşturma aşamasında adli kolluk ve savcılara yapılan müdahaleler suç kapsamından çıkarılıyor.

Yani, Ceza Hukukunun içi boşaltılarak, suçlular korunuyor.

Anayasa’ya Aykırı
Hükümetin bu düzenlemesi, Anayasa’ya da açıkça aykırı. Yürütmenin, yargıya müdahalesini açık hale getiren bu düzenleme, kuvvetler ayrılığına da aykırı. Bu maddenin meclisten geçmesi durumunda konu Anayasa Mahkemesi’ne taşınacak.Maddenin, mahkemeden dönmesi bekleniyor.

Efgan Ala: “Sen Suç İşle, Biz Senin Yaptığını Suç Olmaktan Çıkarırız”.
Hatırlanacağı gibi yenidonem.com internet sitemiz 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda, Bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Halk Bankası Genel Müdürü hakkındaki iddiaları haberleştirmiş ve hükümet tarafından hukuksuzca kapatılmıştı. İçişleri Bakanı Efgan Ala’nın bir ses kaydı internete düşmüş ve Ala, sitemizin kapatıldığı gece BTK Başkanı Tayfur Acerer’i arayarak; “yenidonem.com sitesini kapat” emri vermişti. Acerer’in “efendim bu yasalara aykırı” demesi üzerine de “sen kapat, mecliste çoğunluk bizde. Biz yaptığını suç olmaktan çıkarırız” demişti.

İşte Ala’nın bahsettiği işlenen o suçları temizlemek için AK Parti hükümeti düğmeye bastı. Öncelikle Bakanlar ve bürokratların işlediği bu suçlar meclis eliyle aklanacak. Suç işleyenler, yasayla kurtarılacak. Tıpkı, ANAP ve DYP’nin yolsuzluklarını örmek için mecliste yasa çıkarıp, birbirlerini aklaması gibi.

Türkiye’de değişen bir şey yok. Suçlular ve hırsızların kimliğine, nüfuzuna bakılarak, mecliste yasalar çıkarılıyor. Suçlular aklanıyor.

Getirilecek Düzenleme
Hükümetin yapmak istediği düzenleme ise şöyle; Türk Ceza Kanunu’nun 277’inci maddesinde tanımlanan suç esasen görülmekte olan bir dava nedeniyle işlenebilen bir suç olduğundan soruşturma aşaması madde metninden çıkarılıyor. Diğer yandan, suçun yarattığı tehlikenin hafifliği nazara alınarak, teşebbüsün iltimas derecesini geçmediği hallerde faile daha az ceza verilmesi sağlanacak.



3. Havaalanı tecavüzü, 150 milyon yolcu kapasitesine nasıl ulaşılacağı meçhul.

Haziran 08, 2014, 06:09:44 ÖS

Kemerlerinizi bağlayın; 3. Havaalanı ile düşüşe geçiyoruz!
Baran Alp Uncu
baran.alp.uncu@gmail.com

Ucuz hava taşımacılığı sayesinde artık dünya nüfusunun azımsanamayacak bir kesimi kuş misali kâh orada, kâh burada. İnsanlar iş için; toplantı için; gezmek için uçup duruyor. Üstelik ulaşım için havayolunu kullananların sayısı hızla artıyor.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (International Aviation Transport Association, IATA) tahminlerine göre, 2017 yılında dünya genelinde uçak ile seyahat eden yolcu sayısının yüzde 31’lik bir artışla, 3,91 milyara ulaşacak.

Ancak, “ne güzel işte, seyahat özgürlüğünün önündeki engeller kalkıyor” diye bir sonuca varmadan önce durup düşünmeli.

Çünkü hızla büyüyen havacılık sektörünün hesaba katılmayan büyük maliyetleri bulunmakta. Bunların başında da ekolojik sisteme verdiği hasar geliyor.

Eğer hava ulaşımı sektörünün dünya genelinde tamamını bir ülkeymiş gibi farz edip, atmosfere en fazla karbondioksit salanlar listesine dâhil edersek, 2009 yılının rakamlarına göre 7’nci sırada gelmekte (International Energy Agency, 2011). Karbondioksit salımı dışındaki diğer etkileri de hesaba katıldığında, iklim değişikliğinin nedenlerinin %3’ü havacılık sektöründen kaynaklanıyor.

O zaman ne olacak, havayolu hiç kullanılmasın mı? Hayır, kullanılsın.

Ancak hem küresel piyasanın vazgeçilmez bir altyapısı, hem de kendi içinde sürekli genişleyen bir pazar olarak görüldüğü sürece, bu iş sürdürülebilir olmaktan çıkacak.

Bu yüzden enerjinin verimli kullanımından, uçuş sayısının ihtiyaçlara göre belirlenmesine/sınırlandırılmasına kadar ince hesap gerektirecek bir meseleyi düşünmek gerek.

Öte yandan, havayolu ulaşımının sürekli genişlemesi, küresel boyutta olduğu kadar yerelde de birçok sorunu berberinde getirmekte.

Yazının asıl konusu olan İstanbul’daki üçüncü havaalanı projesi bu yerel sorunları görmek için çok iyi bir örnek.

***

İstanbul’u ve civarındaki bölgeleri bitirecek ‘çılgın projeler’ üçlemesinin ikinci ayağı olan üçüncü havaalanı inşaatı 7 Haziran günü yapılacak temel atma töreniyle resmen başlatılacak. Yer, İstanbul’un kuzeyi. Üçlemenin diğer iki ayağı –3. Köprü ve Kanal İstanbul- ile birleştiğinde kuzeydeki ormanları ve dolayısıyla İstanbul’u (ve hatta tüm Trakya’yı) yıkıcı bir ekolojik krizle karşı karşıya bırakacak.

Bu duruma eylemleri ve raporlarıyla Kuzey Ormanları Savunması (KOS) hareketi uzun zamandır dikkat çekmekte. KOS’un resmi ÇED raporundan derlediği bilgiler ışığında projeye kuş bakışı bir göz atarsak:

Havaalanının yapıldığı yer İstanbul’un en önemli sulak alanı ve çeşitli uluslararası anlaşmalar kapsamında burada yapılaşma yasak;

İstanbul’un su ihtiyacının büyük bölümünün karşılayan Terkos, Sazlıdere ve Alibeyköy gölleri içme suyu havzaları burada bulunmakta;

Proje alanının %72’si (toplam 6172 ha) ormanlarla, %6’sı fundalık, mera ve tarım arazileriyle kaplı;

Bölge, senenin 107 günü fırtınalı, 65 günü ise yoğun bulutlu.

Özetle, havaalanının yapıldığı yer ekolojik ve uçuş güvenliği açılarından uygun değil.

Çünkü:

Havaalanının yapılmasıyla beraber bölgedeki göl, gölcük ve göletler “sulak vasfını yitirecek ve içerisindeki canlı yaşamı yok olacaktır” (Geçtiğimiz gün birçok göl ve göletin sularının Karadeniz’e boşaltıldığı haberleri çıktı);

Proje alanındaki 2 milyon 513 bin 341 ağacın 1 milyon 855 bin 391 taşınacak, 657 bin 950’si kesilecek (Önemli not: KOS bu bilginin ÇED raporunun son hâlinden çıkartıldığının altını önemle çizmekte)

Hafriyat çalışmaları, havaalanının işlemesiyle artan araç trafiği sonucunda bölgedeki akarsular kirlenecek, debileri düşecek; buna başlıca olarak da içme suyunun sağlandığı barajların suları kirlenecek ve seviyeleri düşecek

Dahası:

Üçüncü havaalanı, uluslararası sivil havacılık kurallarına aykırı şekilde, Gaziosmanpaşa Rüzgâr Santrali proje sahası içinde yer alıyor. Ayrıca, bölgede çok sayıda rüzgâr santrali ruhsatı bulunuyor.

Havaalanı bölgesi İSTAÇ bertaraf tesislerinin sadece 6 kilometre uzağında. Oysa uluslararası standartlara göre, bir havalimanı yapılacak yerin 13,5 kilometrelik civarında kuşları kendine çeken çöp arıtma tesislerinin bulunmaması gerekiyor.

Üçüncü havaalanının yapıldığı yer, kuş hareketliliğinin en yoğun olduğu bölgelerden birinin tam ortasında. Hesaplara göre, göç zamanlarında haftada yaklaşık 50 bin leylek bu bölgeden geçmekte.

Tüm bunlara bağlı olarak, koca İstanbul nüfusunun ve civar bölgelerde yaşayanların havası ve suyu üçüncü havaalanı ile beraber geri döndürülemez şekilde kirlenecek, yok olacak.

Bölgede yaşayan 70’i aşkın hayvan türü, sayısız endemik bitkiler ve bu bölge üzerinden göç eden kuşların yaşamı tehdit altında olacak.

Bu projelerin etrafında büyük olasılıkla bitiverecek yeni yerleşim alanlarıyla ormanlar daha da küçülecek.

Ayrıca, havaalanı şaibeli uçuş güvenliği ile kazalara davetiye çıkartacak.

Bir de işin finansal boyutuna gelirsek...

20 bin futbol sahası büyüklüğünde olması planlanan üçüncü havaalanının kapasitesi yıllık 150 milyon yolcu. 2012 yılının verilerine göre Atatürk Havaalanı’nın yıllık 44 milyon, Sabiha Gökçen Havaalanı’nın yıllık 18 milyon yolcuya hizmet verdiği düşünüldüğünde, ilan edilen 150 milyon yolcu kapasitesine nasıl ulaşılacağı meçhul.

Projeyi üstlenen şirketler grubunun (Limak-Kolin-Cengiz-Mapa-Kalyon) yurtiçi ve yurtdışı borçları hazine garantisi altına alınmış durumda (Taraf, 22 Nisan 2014).

Üstüne acele kamulaştırma uygulamasıyla arazilere değerinin çok altında paralar verilerek el konulması, arazi spekülasyonları da cabası.

Nereden tutulsa elde kalan 3. Havaalanı projesine küresel ve yerel maliyetleri nedeniyle karşı çıkanlar ise “hain” damgası yemekte. Başbakan Erdoğan’a göre, sayılan sorunları dile getirenler “ bu ülkenin kalkınmasının önünü nasıl keseriz, bunun gayreti içerisindeler”. Bir anlamda,  ‘küresel güçlerle’  işbirliği yaparak ‘yükselen’ Türkiye’nin önünü kesmeye çalışan ‘hainler’.

O zaman bir de dünyada neler oluyor diye bakalım.

Mesela Britanya’da uzun zamandır süren Heathrow ve Gatwick havaalanlarının genişletilmesi ve Londra’ya yeni bir havaalanının (Thames Nehri üzerindeki yapay bir adacığa konuşlandırılacak Thames Estuary Havaalanı) yapılması projeleri var.

Bu projelere karşı duran birçok grup, örgüt ve bireyin yürüttüğü kampanyalar da bulunmakta.  Zaten projelerin uzun zamandır başlamamasının nedeni de bu kampanyalar. Karşı çıkma sebeplerini özetlersek: Artacak ses ve hava kirliliği, yerel halkın evlerinden olması, kamu kaynaklarının gereksiz yere boşa harcanması…

Üstelik eleştirileri sadece yerel ile de sınırlı değil. Britanya merkezli Airport Watch örgütüne göre, genişletilmesi durumunda Heathrow Havaalanı Britanya’nın atmosfere en fazla karbondioksit salan yeri olacak.

Yöre sakinleri kadar Friends of the Earth gibi ulus-ötesi örgütlerin de eylemlerin içerisinde yer alması, hareketi yerelden küresele uzanan bir ağa dönüştürmüş durumda (Saunders, 2012).[1]


Üstelik havaalanı projelerini sorgulayanlar sadece bir takım ‘çapulcu’ kılıklı aktivist değil. BBC’nin yayınladığı bir ankete göre, Britanyalıların sadece %38’i Thames Estuary Havaalanı’nın yapımını desteklerken; bu oran Heathrow’un kapatılması hâlinde %16’ya düşmekte. (BBC, 22 Mayıs 2014)

Havacılık karşıtı hareket, Avrupa’nın dört bir yanına da yayılmış durumda:

İtalya’da kampanyalar sonucunda Siena ve Roma’nın yakındaki havaalanı yapma planları bozguna uğradı.

Münihliler yapılan referandumda Münih Havaalanı’na üçüncü bir pistin açılmasına hayır dedi.

Fransa’nın Nantes şehrinde havaalanı genişletilmesi projesi çiftçiler ve çevrecilerin yürüttükleri eylemler sayesinde durduruldu.

Genişletme çalışmaları sırasında civardaki ormanları korumak için yapılan büyük eylemlere sahne olan Frankfurt Havaalanının neden olduğu ses kirliliğini Frankfurtlular her hafta toplanarak protesto etmekte. Sayıları zaman zaman binlere varan Frankfurtlulara, Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen eylemciler de destek vermekte (Guardian, 21 Ekim 2012).

Listeye şöyle bir baktığımızda ne kadar çok ülkenin ne kadar fazla sayıda “haini” varmış diye düşünüyor insan.

Ancak ihanet kavramının tanımı ve içeriği nereden bakıldığına bağlı olarak değişmekte. Merkezine piyasa ve büyümeye bağlı kalkınma yerine insanı ve ekolojik dengeyi alan yaklaşımlara göre, 3. Havaalanı’na karşı olmanın ihanetle uzaktan yakından alakası bulunmamakta. Aksine, bir sorumluluk ve görev.

Bugün (7 Haziran Cumartesi) saat 18:30’da KOS’un çağrısıyla 3. Havaalanı’na karşı çıkmak için Tünel’den Taksim’e 3. –kimisi ağaç kostümleriyle, kimisi pankartlarıyla- yürüyecek olanlar da bu sorumluluğu yerine getirecekler.

[1] Saunders, C. (2012) Environmental Networks and Social Movement Theory,  Bloomsbury Academic.  t24.com


Doğuştan yandaş belki anlaşılır bir kavram, ancak doğuştan Pinokyo nasıl olur deseler, biz nasıl yanıt vereceğiz onu düşünüyorum. 

Sanırım yanıtı, "Pinokyo olunmaz, Pinokyo doğulur" olsa gerek.

 

  
SAHİBİNİN SESİ GAZETELERİNDEN...!

3. Havalimanı Projesi Yarın Başlıyor.

Tüm dünyaya parmak ısırtacak Türkiye'nin en önemli projelerinden biri olan İstanbul'daki üçüncü havalimanının inşasına yarın başlanıyor.
6.6.2014
3.Havalimanının temeli yarın Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından atılacak. Dünyanın en büyük havalimanı olacak projenin maliyeti 10 milyar 247 milyon euro olarak açıklandı. Yaklaşık 79 milyon metrekarelik alana kurulacak havalimanının 2018'de tamamlanması hedefleniyor.

Çalışmaları yerinde görmek için gittiğimiz tören alanında, konuştuğumuz işçiler, askerler ve mühendisler, "Türkiye'nin en büyük yatırımlarından biri olan inşaatın hazırlıklarında yer almaktan mutluyuz. Bu anı ölümsüzleştirmek için resimler çekiyoruz. Bu bizim şansımız" diyerek mutluluklarını dile getirdi.

İSMİNİ BAŞBAKAN AÇIKLAYACAK
Havalimanının isminin Başbakan Erdoğan tarafından yarın yapılacak törende açıklanması bekleniyor. İnşaat çalışmalarının 24 saat esasına göre yapılacağı yeni havalimanının ismi şimdilik İstanbul Grand Airport (Büyük Havaalanı) olarak geçiyor.

Ancak edinilen bilgilere göre havalimanına verilecek ismin Türkiye tarihinin önemli pilotu olarak yer alan Vecihi Hürkuş veya Mevlana olacağı belirtiliyor.

ATATÜRK HAVALİMA'NI KAPATILACAK
Öte yandan üçüncü havalimanının tamamlanmasıyla birlikte 2021 yılında Atatürk Havalimanı'nın kapatılması da planlanıyor.

150 MİLYON YOLCU KAPASİTELİ
Havalimanı inşaatı sona erdiğinde yıllık 150 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak. İnşaatında kullanılacak demir çelik miktarının 350 bin tona, alüminyum malzemenin 10 bin tona, camın ise 415 bin metrekareye ulaşması beklenen proje, 4 etapta tamamlanacak.

Yeni havalimanı tamamlandığında 165 yolcu köprüsü, terminaller arasındaki ulaşımın raylı sistemle yapıldığı 4 ayrı terminal binası, 3 teknik blok ve hava trafik kontrol kulesi, 8 kontrol kulesi, her türlü uçak tipinin operasyonuna uygun müstakil 6 pist, 16 taksi yolu, 500 uçak park kapasiteli toplam 6,5 milyon metrekare büyüklüğünde apron, şeref salonu, kargo ve genel havacılık terminali, devlet konuk evi, yaklaşık 70 bin araç kapasiteli açık ve kapalı otopark, havacılık tıp merkezi, oteller, itfaiye ve garaj merkezi, ibadethaneler, kongre merkezi, güç santralleri, arıtma ve çöp bertaraf tesisleri gibi yardımcı tesislerden oluşacak.

Kolin, Cengiz, Limak, Kalyon ve Mapa konsorsiyumunun kazandığı ihalenin ardından bölgede çalışmalar büyük bir hızla yürütüldü. Havalimanı arazisi içerisinde kalan tapulu arazilerin kamulaştırma çalışmaları tamamlandı. Projenin hayata geçmesiyle Türkiye, Avrupa'nın en önemli ulaşım merkezlerinden biri olacak. Başta istihdam olmak üzere yaratacağı önemli ekonomik katkının yanı sıra birçok boyutu ile değer yaratacak bu proje Türkiye'nin gözesi olacak.

İLKLERİN PROJESİ
Yatırım kapsamında 25 bin araç kapasiteli otopark, Avrupa'nın en büyük havalimanı otoparkı olma özelliğine de sahip olacaktır. Bununla birlikte, geliştirilecek havalimanı şehri kapsamında oteller, hastaneler, ibadethaneler ve diğer karma yapılar yer alacak.

Havalimanına ulaşım, eş zamanlı projelerle sorun olmaktan çıkarılacak. Bölgeye ulaşım, metro hatları ve duble yollarla kolaylaşacak. 2018'e kadar projeyle birlikte tamamlanacak olan metro bağlantısı, Kuzey Marmara Otoyolu ve hızlı tren projeleri ile birlikte havalimanına ulaşım kolaylaşacak. Bu dev proje aynı zamanda İstanbul'un 'Global hava köprüsü' olacak.

150 BİN KİŞİ İSTİHDAM EDİLECEK
150 bin kişiye iş imkânı sağlayacak olan havalimanının ilk etabı 2016'da tamamlanacak. Proje, Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, metro hatları, Yüksek Hızlı Trenlerle entegre olacak. habervaktim 



Resim...





Türkiye'nin mega projeleri için önemli karar. 3. Köprü bile durabilir!

Erdoğan kime iyilik yapıp denize atacakmış. Komedi gibi…

İstanbul'un köprüye ihtiyacı yok! Var olanı öldürüyoruz zaten...

KaçAK Saray için ağaç kesme aşkı ilk değil...!

Bu tüneller, köprüler kim için yapılıyor? Türk halkı dolarla mı maaş alıyor?

Türkiye'nin ilk köprü masalı, Boğaziçi köprüsü ücretsiz olacaktı.

Cumhur'un başkanı, asgari ücret üzerinden Cumhur’a yine hakaret etti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder