6 Mayıs 2018 Pazar

Rockefeller, Atatürk yüzünden planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık.

 AKP Milletvekilleri arasında "köşke kim çıksın?" anketi yaptırıyormuş.. 5 Mayıs 2014

 
Başbakan'a 3 kuruşluk tazminat
13.12.2007

Avustralya’da katıldığı radyo programında, teröristbaşından “sayın”, şehitlerden de “kelle” olarak bahseden Başbakan Tayyip Erdoğan, hakkında açılan “3 kuruşluk” tazminat davasından mahkum oldu.

İstanbul Kartal Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmadan çıkan kararın ardından şehit aileleri, Erdoğan’dan milyarlarca lira tazminat talep etmek için “dava aç” kampanyası başlattı.

Yeniçağ Gazetesi'nin haberine göre, davacı Vekili Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Kemal Kerinçsiz, “Karar kesin olup temyizi mümkün değildir” dedi.


Kerinç, yaptığı yazılı açıklamada davaya ilişkin süreçle ilgili olarak şunları kaydetti:
"PKK’ya siyasi affı gündeme getiren Başbakan’a  karşı, şehit ailelerinin şehitlere kelle demesinden ötürü açmış oldukları 3 kuruşluk davalar kabul edilerek Başbakan’ın mahkumiyetine karar verildi. Onbinlerce şehit ailesi, Başbakan Erdoğan aleyhine milyarlarca tutarında tazminat davalarını açma hazırlığına girdi. Başbakan Erdoğan 2000 yılında Avustralya’da yapmış olduğu radyo konuşmasında; terörist başı Abdullah Öcalan için üç defa ‘sayın’ sözcüğünü, şehitlerimiz için de  ‘kelle’ sözcüğünü kullanmıştır. ‘Sayın’ sözcüğünü kullanmasından ötürü, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan  şikayetler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararların verilmesi üzerine, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na itiraz edilmiş, mahkeme itirazı kabul ederek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı kaldırmış, ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan  hakkında dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin  fezlekeyi düzenleyerek Meclis’e göndermiştir.

TEMYİZİ YOK
Başbakan’ın  ‘kelle’ sözcüğünü kullanmasından ötürü  şehit aileleri toplu olarak Başbakan Erdoğan hakkında İstanbul Kartal Adliyesi’nde üç kuruşluk tazminat davası açmıştır.  Mahkeme, açılan davalarda  Başbakan’ın malvarlığını soruşturmuş ve 12.12.2007 tarihli celsede yapılan yargılama sonucunda, Başbakan’ın şehitlere  “Kelle “ diyerek şehit ailelerine  hakaret ettiğini kabul ederek, Başbakan’ı tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Verilen mahkeme kararı kesin olup, temyizi kabil değildir.  Hürriyet

İslamofaşist Darbe Silivri'de çocuklarını yiyor.
Nisan 20, 2013, 12:24:46 ÖÖ
Erdoğan önüne konulan camdan okudukça ortaya gariplikler çıkıyor ama ne kendisi ne de o metinleri eline veren bundan habersiz.

Satır aralarına bakarak eski haberler eşliğinde Erdoğan'ın gizlemeye çalıştıklarını, kendisini nasıl ele verdiğini ya da onu bu duruma nasıl düşürdüklerini görelim.

Yazının tamamı ektedir.
Satan kitaplar gizli servis imalatı mı?

Tevrat’a göre hareket edenlerin, Yahudiyenin asıl hedefi Aden Bahçesi’dir.
Tora'da Aden bahçesi.
ADEN BAHÇESİ’NDE BAŞLAYAN YARGI SÜRECİ
Kutsal metinlerde Aden Bahçesi

 

Hafıza zorlama seanslarından...

Camilerde Haçlı hutbesi!

Camilerde; Ey müminler haydi AB'ye...
 Hutbeler İngilizce okunacak

"Aziz müminler, yaratılmışların en seçkini olan insana büyük değer veren dinimiz, daha huzurlu bir hayatın arayışını öğütlemektedir. Bugün yarım milyara yakın Avrupalı, Avrupa Birliği sayesinde daha huzurlu, daha müreffeh bir yaşam sürmektedir. Hürriyet, akıl, bilim, eşitlik, insanlık onuru ve insan hakları gibi evrensel değerlere dayanan Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliği değildir."

Camilerde; Ey müminler haydi AB'ye..

AB, Âl-i İmrân Suresini okutmayın dedi mi?
 
Atatürk yüzünden planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık.  (Bu sözün David Rockfeller'a ait olduğu doğru mu?)
 
Nisan 20, 2013, 12:51:30 ÖÖ
David Rockfeller, "Atatürk yüzünden planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık. Şu an yine uyguluyoruz."

Yazı diğer dosyalarla birlikte ektedir.

***

Rockefeller'in 17 yıl önce söylediği "Basının sırlarımızı deşifre etmemek için verdiği sözden dolayı kendilerine minnetarız" sözü ise Cook'un makalesinde en dikkat çekici paragraflardan birini oluşturuyor.

.../...

Rockefeller: "Bizler 40 yıldır Washington Post, New York Times, Time ve diğer medya gruplarından bizim toplantılarımıza katılan yöneticilerin, konferanslarımızla ilgili sırları saklayacaklarına dair verdikleri sözü yerine getirdikleri için minnettarız. 40 yıldır minnettarız. Bu 40 yıl içerisinde eğer toplantılarımızla ilgili kamuoyuna bilgi verilseydi, dünya için yaptığımız planlarımızı geliştirmemiz mümkün olmazdı. Dünya, bir dünya hükümetine doğru gitme konusunda daha sofistike ve hazır duruyor. Bu plana göre, artık dünya savaş nedir bilmeyecek, tüm insanlık için sadece refah ve barış olacak. Entelektüel seçkinler ve dünya bankerlerinin ulus üstü egemenliği, önceki yüzyıllarda olan ulusal egemenliğe tercih ediliyor."

Öcalan'a bebek katili, terörist başı denmeyecek.
Mayıs 06, 2013, 03:06:03 ÖS 
Tayyip Efendiyi geleceği göremez, camdan okumaz ise ne dediğini bilmez sanırdım.
Meğer adam 13 yıl sonrasını görebilmiş.

Hani 2000 yılında Avustralya’da bir radyoda yaptığı konuşmasında “Sayın Öcalan aldığı kellelerin hesabını veriyor” demişti ve İstanbul Kartal 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen tazminat davasında mahkeme 20 şehit ailesinin başvurusunu haklı bulup Tayyip Efendiyi 3 Yeni Kuruş manevi tazminat ödemeye mahkûm etmişti ya, demek ki Efendi hazretleri 13 yıl sonrasını görebilmiş.
yenicaggazetesi 

Vay be sen neymişsin Sayın başbakanım.


Sonunda koca Türk Milletine Hikmet Yar’ın dizinin dibine çöktüğün gibi diz çöktürüp, 'Sayın Öcalan' olduğunu kabul ettireceğini görmüşsün ya, daha sana saygı duymayan ne olsun.

Helal sana başbakanım, helal olsun, hamd olsun, daha ne olsun?

A. Dursun

***

'Bebek katili' gitti 'sayın Öcalan' geldi

Diyarbakır'daki nevruz kutlamaları Türk basınının terörist başı Abdullah Öcalan'a bakış açısını değiştirdi.
Diyarbakır'daki Nevruz kutlamaları ve terörist başı Abdullah Öcalan'ın mesajları neredeyse tüm gazetelerin manşetinde... Yine neredeyse tamamında 'Barış' vurgusu dikkat çekiyor. Ancak dikkati çeken en önemli nokta Türk basınının bakış açısındaki radikal değişiklik oldu.

Daha önce Öcalan'la ilgili haberlerinde 'İmralı canisi, katil, bebek katili, teröristbaşı' gibi sıfatlar kullanan gazetelerdeki farklı dil gözden kaçmadı.

Eski sıfatları kullanarak 'marjinal' konuma düşen birkaç yayın dışında gazetelerin tamamı Abdullah Öcalan'dan bahsederken hiçbir sıfata yer vermedi ve 'Öcalan, Abdullah Öcalan, İmralı' gibi ifadeler kullandı.

Daha önce BDP'lilerin Öcalan için kullandığı 'Sayın' ifadesi de bir çok gazetede tırnak işaretleri arasında çıktı...Yine bir başka unsur da PKK'lı teröristlere 'terörist' denmemesi oldu.

Gazeteler PKK'lı teröristler için daha çok 'Silahlı unsurlar' olarak bahsetti.

Hangi Gazete hangi sıfatı kullandı:

Habertürk: Öcalan
Hürriyet: Öcalan
Milliyet: Öcalan
Sabah: İmralı
Vatan: Öcalan
Posta: PKK'nın başı
Zaman: Terör örgütü lideri
Taraf: Abdullah Öcalan
Cumhuriyet: PKK lideri Öcalan
Cumhuriyet: PKK lideri

Radikal: Öcalan
Yenişafak: Öcalan
Akşam: Öcalan
Star: Öcalan
Yeni Akit: Öcalan
Bugün: Öcalan
Yeni Asya: Apo
Milli Gazete: Terör örgütü PKK'nın lideri

Güneş: Terörist başı
Sözcü: Katil, terörist başı
Takvim: Terörist bası
Yeniçağ: Bebek katili, azılı katil
Ortadoğu: Bebek katili


***

Muhteşem’in medyaya verdiği milli(!) talimat; “Öcalan’a terörist denmeyecek”

Ahmet TAKAN/07 Mart 2013

En başta bir daha belirteyim;
Medya kulislerinde olup-bitenleri yazmak üslubum değildir. Çok da doğru bulmam. Gazeteciliğin hem bu tarafında hem de karşı tarafında çalışmış biri olarak meslektaşlarımın farklı konjonktürlerde ne sıkıntılar çektiğine, nelere göğüs gerdiğine ne pozisyon değişikliklerine gittiklerine ve bazılarının ekmek parası uğruna nelere katlanıp nelerden vazgeçtiklerine çok yakın tanıklık ettim.
Fakaat!.. “Muhteşem”in grup toplantısında dinlediğim “Milli Gazetecilik” dersinden(!) sonra size birinci el kaynaktan aldığım bir haberi meslek namusumuz adına da aktarmak zorundayım.

İmralı tutanaklarının sızmasından sonra etrafa güya bağırıp çağıran, milliyetçiliği de ayaklar altına aldığını ilan etmiş olan  “Muhteşem”in “Milli Gazetecilik” dersini (!) bir kez daha hatırlamakta fayda var;

“Bir kısım medya, 30 yıl boyunca terör karşısında nasıl gayri milli bir tutum takındıysa, bugün de aynı şekilde gayri milli tutum takınıyor. Balıkesir’de, İmralı görüşmelerini yayımlayan gazete ile ilgili ifadelerim oldu. Hiç kimse bu gayri milli yayıncılığı eleştirmiyor. Basın özgürlüğü diyenler, gitsinler İngiltere’ye, ABD’ye baksınlar. Bizdeki gibi oralarda da basın üzerinde sansür yok. Ama orada medya milli meseleler karşısında, milli bir tavır göstermeyi başarıyor. Bu ülkede 30 yıl boyunca CHP ve MHP, terör karşısında nasıl bir milli duruş sergilemediyse, o malum medya da milli duruş sergilemedi.”

Milliyetçiliği ayaklar altına alan Başbakan, ne de güzel (!)konuşmuş değil mi?
Pekii!.. Bu kulaklara hoş gelen konuşmadan önce Tayyip Erdoğan adına  önemli bir isim, taraftar medya yöneticilerine teke tek ne talimat verdi biliyor musunuz?...

Sıkı durun;
“Bundan sonra gazete haber ve köşe yazılarında Abdullah Öcalan’a ‘bebek katili’, ‘katil’, ‘terörist’, ‘terörist başı’, ‘cani’, ‘eşkıya başı’, ‘eşkıya’ denmeyecek. Bu tip ve benzeri sıfatlar gazete haber ve yazılarında, televizyon yayınlarında asla kullanılmayacak. Yazı ve haberler çok sıkı denetlenecek. ‘İmralı süreci’ denmeyecek yerine ‘çözüm süreci’ veya ‘süreç’ ifadeleri kullanılacak. ‘Terörist’ veya ‘terör örgütü militanları’ denmeden sadece ‘PKK’lılar’ denilecek.”

Dahası var;
Diğer teröristler için de, “ifadelerde dikkatli olunacak. Örneğin Murat Karayılan için ’KCK yöneticisi’ denilecek”.

Aldınız mı şimdi hakiki (!) “Milli Gazetecilik” dersini?..
O zaman, taraftar medyada okuduğunuz haber ve yazıları, seyrettiğiniz yayınları dönüp bir daha gözden geçirin.

Şunu da söyleyeyim; Taraftar medyada çalıştığı halde bu olana çok içerleyen meslektaşlarım da var. Ama yalnızca içinden içerleyenleri bile(her nasılsa) bulup, tespit etmişler. Yakında bazı büyük gazetelerde “nöbet değişimi” adı altında operasyonlar olabilir.

Bir de; İmralı tutanaklarını ardından  “Muhteşem”in gazete ve gazetecilerle tutuştuğu kavgaya ve daha sonra meydana gelen kavgalar zincirine de asla inanmamanızı öneririm. Çünkü; yine birinci el kaynaktan öğrendiğime göre, “Muhteşem”, tutanakların hangi gazetede yayınlanacağını önceden biliyordu. Sakın bana saf saf, “basın özgürlüğüne inandığı için müdahale etmemiştir” de demeyin!..

“Muhteşem”, “tutanakları sızdıranı da en kısa zamanda açıklarız”  diye de buyurmuştu. Siyasi kulislerde konuşulanlara göre, bu sefer fatura makiniste değil “bir çaycıya” kesilecek.

Tamamı...
yenicaggazetesi

***

Öcalan ve incir ağacı!
Adnan Öksüz-06 Mayıs 2013

Âkil adamlardan biri, terörist başı Abdullah Öcalan’a artık “bebek katili” denmemesi gerektiğini buyurdu.

Sormak lazım; “bebek katili” denmediği zaman, Öcalan katillikten çıkacak mı, çıkmayacak mı?

Güneş balçıkla sıvanmaz.

Gerçekleri örtmek de mümkün değildir.

Hele hele de yaşanan mağduriyetleri, acı günleri…

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz; Hayır ama yanlış biliyorsunuz; İskilipli Atıf Hoca Şapka Kanunu’na muhalefetten yargılanıp darağacına gönderilmedi ki!

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz; Bediüzzaman hapislerde mi çürüdü? Ya, neden bunu bu şekilde ortaya koyarak genç dimağları zehirliyorsun? Oralar, hapishane değil, misafirhane idi. Ayrıca Bediüzzaman da hiçbir zaman zulme uğramamıştır.

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz;  Nereden de çıkarıyorsunuz; bu ülkede askeri darbe sonucu ne Başbakan idam edildi ne de Bakanlar?

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz; Hangi darbelerden söz ediyorsunuz Allah aşkına? Türkiye’de askeri darbeler mi oldu ki!..

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz; Hayır canım! Nereden çıkarıyorsunuz? Bu ülkede seçimle, sandıkla işbaşına gelmiş bir Başbakan, Bizans oyunları ile, antidemokratik yöntemlerle, postmodern askeri darbelerle görevinden istifaya zorlanmadı ki! Erbakan tamamen kendi inisiyatifi ile gitti Demirel’e istifasını sundu.

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz; Tamamen yalan! İkna odaları da neyin nesi? Üniversitelerde başörtülü öğrenciler için ikna odaları mı kurulmuş? Külliyen hakikat dışı. Ne diyorsun sen be; üniversitelerde başörtüsü hâlâ yasak mı? Kanunlar gereği yasaklar devam mı ediyor? Asla inanmam!...

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz; 28 Şubat sürecinde bir gecede binlerce muhafazakâr memurun tayini mi çıkarıldı? Kim, neden, nereye çıkarmış? Geçiniz bunları…

  Tamam, Türkiye normale dönsün, ülkede barış sağlansın diye şunu mu söyleyeceğiz; Resmi rakamlara göre bugüne kadar teröre 400 milyar dolar harcamadık. Binlerce şehit de vermedik. O rakamlar hilâfı hakîkat…

Tamamı...
milligazete-Öcalan ve incir ağacı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder