15 Ocak 2024 Pazartesi

Alman Vatandaşı olmak için Filistin'i aşağılama şartı getirildi.

Konu hakkında bazı açıklamalar yapmadan evvel aklımızla alay edenlere hem açıklayalım hem de soralım.

Almanya'da demokrasi içinde yaşayıp Türkiye’ye turist olarak gelen iki grup gurbetçi denen kitle var, iyi ki ezici çoğunluk bu durumdan münezzehtir.

Azınlık olarak gördüklerimden bir kesimi yaşadığı Almanya'da demokrasi içinde yaşarken Türkiye'ye girince birdenbire hilafetçi, şeriatçı kesilip millete telkin ve tavsiyede bulunan tebliğci pezevenkler gibi davranan grup, ikincisi de aynı şekilde Türkiye’ye gelip Kürdistan'a özgürlük naraları atan CIA ve MI6 pezevenklerin oluşturduğu grup.

Bu iki gruptan birine dahil olanlar ve dahi Türkiye'de, "İsrail’i kötülemedi ya da Filistin'i övmedi" mealinde sokaklarda dolaşıp milletin kahvelerini yere döken cengâver kılıklı ödleklerde dahil olmak üzere soruyorum.

Sadece Alman vatandaşı olan Türklere sözüm yok, onlar tercihini yapmış ama saydığım iki grup içinde olup aynı zamanda çifte vatandaşlık alanlara özellikle soruyorum.

Soru şu.

Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaleti çifte vatandaşlık isteyenlere İsrail'in var olma hakkını tanıdıklarına dair beyan istemişler. 

Beyanın yani İsrail’i tanımanın "Alman devlet aklına ait bir mesele" olduğunu kabul etmiş olduklarını söylemeye zorlanmışlar.

Bunun açılımı İsrail’i tanıdığına göre Filistin’i ya da Filistinlileri aşağılamış olmak anlamına gelir.

Gelmez diyenin alnını karışlarım, Demirel bir zamanlar böyle söylüyordu.

Demek ki çifte vatandaşlar bugünden itibaren gönlünden geçmese dahi, içlerine sindiremeseler dahi Filistin ve Filistinlileri aşağılamış olduklarını bir genelge ya da belgeyle ispat etmiş olacaklar demektir.

Hadi bakalım, Efendimiz’ in oğlu Hz. Bilal Efendi’miz şimdi çıkıp iki kelam etsin de görelim neylermiş Efendilerimiz?

Erdoğan 12.01.2024 tarihinde bir cami çıkışında "bizim vermiş olduğumuz bütün belgeler ciddi manada Lahey'de iş görüyor. Bu belgeleri artırarak vermeye devam edeceğiz ve inanıyorum ki şu anda bizim teslim ettiğimiz o belgeler, ağırlıklı olarak görsel belgeler de söz konusu ve bu belgelerle İsrail orada mahkûm olacaktır. Bunu bekliyoruz. Çünkü Lahey Adalet Divanının adaletine de inanıyoruz" diyor.

Bu da Kaşıkçı cinayeti için insanları enayi, ahmak zannediyorlar demesine dönecek gibi.

Belge dediği şeyler nedir elbet bilmiyoruz ancak anlaşıldığı üzere haberlerde çıkan görseller olma ihtimali çok yüksek, eğer çok çok özel belgeler varsa kamuyu aydınlatmadığı için de ayrıca bir suç ortaya çıkıyor, kaldı ki "Lahey Adalet Divanının adaletine de inanıyoruz" demesi de tam bir gaflet olmuş.

Zira halihazırda Uluslararası Cinayet Mahkemelerinde kendisinin de davası bekliyor, oradan olumsuz karar çıkarsa ne diyecek?

Her daim olduğu gibi onları tanımıyoruz mu diyecek, işte o zaman bu sözlerini birileri gelir anımsatır adama.

Bu arada TBMM’ye soktukları PKK terör örgütü üyeleri az gelince takviye olarak soktukları Hizbullah katillerinin de Filistin mitinginde olduğunu, daha ötesi onlar da, Diyarbakır’da ayrıca yaptıkları Filistin mitinginin hilafet gösterisine dönüştüğünü görünce Efendilerimizin bu konuda ses çıkartabileceğine inanmak aklımızla alay etmek olur ya neyse.

Zaten PKK terörü ABD başta olmak üzere dış destekli terör örgütü, gösterilen amaç bölge ülkelerinden kopardıkları toprak parçasıyla Kürdistan ilan etmek, gizli amaç Büyük İsrail Devleti kurmak ki bunu herkes biliyor, buna rağmen Suriye ile barış görüşmesi yapamayan Erdoğan'ın bu tavrı da artık örtüye sığmayacak kadar sivrildi ve sivrilen mızrak ucu gibi ABD'nin baskısı çuvalı delip çıktı, görenler görüp biliyor.

Sen Esad ile ABD hatırına küfürleş, nasılsa Mehmetçik Soros'un dediği gibi marifet unsuru ya.

Yıllardır boşuna bağırmıyorum "Müslümanlar Ümmet-i Kürdistan istiyor" diye.

Nitekim yüzlerce yıldır neden Müslümansın diye soruluyor ama nedenini bir türlü anlatamıyor mü'minler.

Bunu fırsat bilen Emperyal sistem de hem etnisite hem din üzerinden çökertmeye devam ediyor, anlaşılan bu senaryoda bu sefer sona gelindi.

Aksi halde PKK terör örgütü kışın ayazında neden saldırı düzenlesin ki?

Bunun analizi hem çok uzun hem çok acı gerçeklere dayalı ancak burada tekrar değinmeyeceğim.

Gelelim seçimlere.

Seçim yaklaştıkça iç ve dış düşman örgütler sürekli harekete geçiyor, bunun karşısında seçimle halkı uyutmaya çalışanlar bazı hesapta olmayan gaflara imza atıyorlar.

Bunu hem Özgür Özel'de hem Cumhur Koalisyonu ve ortaklarında görüyoruz ki Destici buradan anmak istemediğim gafletin temsilciliğine soyundu diyebilirim.

Bir de İBB adayı Kurum'un gafil avlanması var.

Murat Kurum'un TOKİ mağduru vatandaşlara diyaloğu esnasında vatandaşa yanıt veremeyince kamerayı eliyle kapatmaya çalıştı.

Kameraya elini uzatıp kapatmaya yelteniyor ama bilinsin ki bu eller milletin bilme hakkına uzanan ellerdir ve milletimiz uzanan eli tutmasını bildiği kadar kırmasını da bilene aziz bir millettir, yeter ki görebilsin.

İsrailli futbolcu Sagiv Yehezkel 100. gün paylaşımı yapmış, almışlar adamı sorguya eee, ne olmuş?

Tolumu önce şişirdiler şimdi gazını alalım diye uğraşıyorlar olay bu kadar basit.

TÜİK bile İsrail ile ticaret hacminin Filistin işgaline rağmen artarak devam ettiğini ilan etti, daha de yiyelim gaz demeyelim de.

Üstelik adam İsrailli, tutup Filistin'e destek verecek değil elbet ancak İsrail'in yaptığı şerefsiz katliam karşısında insan olan kendini tutamıyor elbet.

Ama kimse sormuyor, Hizbullah nereden emir aldı da İsrail’e saldırı düzenledi, İsrail'in şerefsizce katliam yapacağını bilmiyor muydu ki tıpkı PKK'nın son şerefsiz saldırısı gibi saldırı düzenlemişti, neden kimse bu kısımla ilgilenmiyor, siyaset değil mi?

Bir İsrailli bunu sorgulamış ve "hiçbir gerekçe göstermeden İsrail'e saldırma" nedenini sorgularken kullandığı ifade çok ilginç.

Diyor ki "Hizbullah dünya düzeni için bir tehdittir. Bunlar benim hayatıma, aileme ve halkıma yönelik bir tehdittir. Bu örgütü yok etme ve artık yaşamlarımız için bir tehdit oluşturmamasını sağlama hakkımız var. Başka bir ülke ne yapardı?"

Buna bir yanıt verilmesi gerekiyor, gerekiyor ki İsrail'in şerefsizce yaptığı çocuk katliamlarına bahaneler ortadan kaldırılsın, var mı buna yanıt verecek siyasetçi ya da din adamcığı.

Örneğin Diyanet'in başı buna nasıl yanıt verebilir, bu İsrail vatandaşının "hayatıma, aileme, yaşamlarımıza tehdit" dediği yaşam tarzlarına kadar uygulanan baskıya örneğin Diyanet ses verebilecek, itiraz edebilecek mi dersiniz?

Elbet ki itiraz edemez, neden?

Çünkü Diyanet'in başına getirilen ve Fettoş aparatı diye iddia edenlere herhangi bir dava açılamadığına göre neredeyse teyit edilmiş gibi olan şahıs mealen bireysel, kamusal ve sosyal alanda İslam'ın egemen olmasını amaçladıklarını milletin gözünün içine baka baka haykırdığına göre İsrailli şahsın yaşam şekillerine müdahale söylemi aynen bizler için de geçerli olmuş durumdadır.

İyi de Diyanet'in başındaki zat bu cesareti nereden alıyor?

Acaba İsrail'de katliamlara imza atanlar bu cesareti nereden alıyor, onlar da inançlarının gereğini yapıyor olabilirler mi elbet uzmanların değerlendirmesine ihtiyaç var.

Fakat bizim ülkedeki cür'et sahiplerinin, cahil cesaretinin kaynağını az-çok bildiğimizi iddia ediyoruz.

Örneğin 08.12.2014 tarihinde "İslam dinine ve onun kamusal alandaki görünümüne karşı, büyük husumet besleyenler dediği ve Cumhurbaşkanı olarak, benim bir vazifem de sizleri yüreklendirmektir diyerek yüreklendirdikleri kimse cesaret alanlar da oradan almıştır" diyebilen, 28.11.2019 tarihinde ise "zira bizim inancımızdan din sadece belli mekanlara, haftanın belli günlerine hasredilmiş bir olgu değildir. Dinimiz İslam hayatımızın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan, ihata eden ve kurallar, yasaklar manzumesidir" diyebilenin kimliğine ve geldiği makama bakarsanız çok deliller elinizde olacaktır.

Gerçi Erdoğan'ın destekçileri de farklı değil, yalan üzerine yalan sanatını yani din tüccarı yalanı (takiye) konusunda uzmanları, kendisine çekme konusunda hayli mahir duruyor koalisyon.

Örneğin babasından kalan mallar konusunda kız kardeşiyle davalık olan Fatih Erbakan, "ben kızlarımın şu anda okuması, yüksek lisans yapması hatta akademik çalışma yapmasını isteyen birisiyim, kızlarımdan bir tanesi resim yapıyor, piyano çalıyor..." diyen adam şimdilerde çıkmış Erdoğan ile pazarlık yapıyor.

Neyin pazarlığı, milletin hüznü, çektiği acıları ortaklaşa paylaşmanın pazarlığı değil elbet, rant kavgasından pay pazarlığı.

Suratta nur görebilen vardır illa ama yaptığı pazarlık bile insanı çileden çıkartmaya yetiyor.

Bir de emekli için pazarlık yapsanız bre...

Emekliye gelince varsın sürünsün demek istiyorum.

Ben 20 yıllık emekliyim, 20 yıldır dilimde tüy değil kılçık bitti ama anlatamadım.

Öyleyse emekliyi kandıranlara bir şey demiyorum, diyemiyorum.

Şimdilerde akıllı geçinen Bahçeli bastırıyor emekliye ek zam diye haberler çıkıyor ama nafile.

Bakın Ali Tezel bu konuda "zam 12 aya yayılabilir" diyor, bakarsınız ikinci altı aylık dilimde aradaki fark olan % 12 eğer verilirse kesilir diyor.

Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde bayram parası diye 12 taksite yaydıkları gibi, olsa ne olur olmasa ne olur?

Dün apartman toplantısı vardı, yönetici bile nasıl tecavüze uğradığımızı resmen ilan etmiş.

Görüleceği üzere 2022'de 100 TL olan aylık aidat 2023 şubat ayından itibaren 150 TL olmuş yetmemiş Eylül ayında 250 TL olmuş.

Anlaşılan o da yetmemiş ki yönetim 2024'te nasılsa seçim var, gelen hesabını yapsın demiş ama yol gösterici olsun diye de aşağıdaki ilan metnine not eklemiş.

Görüleceği üzere 395 TL olmasını istiyor.

Kat maliklerinin % 85'i emekli, zira kırsalda CHP'li belediyenin yaptığı ucuz konutlar olduğu için neredeyse tamamına yakını emekli.

İyi de AKP yönetimi emekliye vermediği parayı kime veriyor?

İki şeye veriyor, birincisi Emperyalizm'in işaret ettiklerine, ikincisi zengine.

Nasıl dediğinizi duyar gibiyim.

Birincisine yani Emperyalizm'in işaret ettiklerine yedirdiklerini Efendimiz Hz. Erdoğan kendi ağzı ile "Kürdistan’ın imarı için 40 milyar dolar daha harcayacağız" diyerek ilan etmişti.

İkincisine gelince onu da çok kez söyledik, garantili hastaneler, garantili yollar, garantili köprüler, yabancı şirketlere torağımızı talan izinleri falandan bahsetmeyeceğim, çok daha belgeli bir şeyden bahsedeceğim.

Her en kadar Erdoğan Lahey için "bizim vermiş olduğumuz bütün belgeler ciddi" dese bile benim belgelerim daha ciddi.

Bu evimin karşısındaki binenin önüne dökülen kömür torbaları, çektiğim tarih üzerinde yazıyor.

Ertesi gün gittiğimde resim çektiğimi görenler derhal torbaları kaldırmışlar, önceki seçimlerde de durum aynıydı.

 

Daha yakın çekimi de bu.

 

Kömür yardımının yapıldığı yerin uzaktan görüntüsü, arabayla geçerken çektiğim belli oluyor.


Bu ise biraz daha yakın çekim.

Gördüğünüz üzere bu bina tek bir kişiye aittir ve sağı-solu bu yapılarla doludur ve hepsi tek kişiye aittir.

Yazık ki apartman sahipleri bedava kömür alırken, açlıkla pençeleşen emekli sadakaya zorlanıyor ve bunlar, gözümüzün içine baka baka "bireysel, kamusal ve sosyal alanda İslam'ın egemen olmasını amaçladıklarını" açıklama cesareti gösterenlerden başkası değil.

Şimdi son soru.

Türk halkını görmeden gelip Filistin'de şerefsiz İsrail'in yaptığı katliamları gören, Hamas'ın neden buna sebep verdiğini sorgulamayanlar size soruyorum.

İsrail vatandaşının "hayatıma, aileme, yaşamlarımıza tehdit" dediği gibi bizlerin hayatına da tehdit unsuru olduğunuzu bilmediğimizi mi düşünüyor, kandırdığınızı mı sanıyorsunuz?

Her daim olduğu gibi uyarmam gerekir ki burada bahsettiğim ülke isimleri halklarını kapsamaz.

Zira hiçbir ülkenin halkı ile başka bir ülkenin halkı düşman değildir, düşman olan ya da düşman olarak yaratanlar sahte yaratıcıların piyonları yani yönetici olarak bize görünen ama yönetilen dalkavuklardır.

Halklar asla birbirine düşman değildir, bunu kimse de başaramayacaktır.

Emekli her gün ölüyorken görmeyenler, Hamas denen hainlerin İsrail denen şeref yoksunlarına neden ve nasıl kapı araladığını görmüyorlarsa bana verecek ne tavsiyeleri ne de akılları yok demektir.

Öyleyse Almanya, çifte vatandaşlık almak isteyenler için Filistin'i ve dahi Filistinlileri aşağılama şartı getirebiliyorsa ve siz buna seyircilikten başka şey yapamıyorsanız neden TBMM'yi, Cumhurbaşkanı'nı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak için İsrail'i aşağılama şartı getirmiyorsunuz?

Yoksa....

Yoksa...

Yoksa...

Başka sorum yok sayın yargıç, yeter ki aklımızla alay edenlere fırsat vermeyin, fırsat verilenlerin kahredilmesini sağlayın yeter.

Bu büyük millet her şeyin farkında, sadece bekliyor ki yönetenler sözünün arkasında dursun ve yalandan vazgeçsin.

15.1.2024

A. Dursun

 


TOKİ YOLSUZLUĞUNUN HİKÂYESİ. TOKİ; DEVLET İÇİNDE ŞİRKET

Panama Belgeleri, TOKİ, Kaddafi, Erdoğan, ilişkiler, yolsuzluklar ağı.

AKP'de paralel yapının adamları, Erdoğan'a tuzak kurmaya başladı.

Rabbisi, "Kandırıldık Tayyip, Esad'dan özür dile" dedi.

Tüm dünya uyarıyor, Türkiye Suriye'de maşa olarak kullanılıyor, ÖSO teröristtir.

"ABD ile anlaştık, iç savaş öncesi nüfus dağılımı esas alınacak" ne anlama geliyor?

Sarkozy gözaltına alındı, sırada Erdoğan var.

Erdoğan'dan şiddet çağrısı, iç savaş hazırlığı mı yapıldı? Savaş Suçları mahkemesine hazırlık…!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder