Fıkralardaki Temel'in uzay macerası gerçekleşsin diye bir bilete 55 milyon dolar neremizden verdik?
Emekliye 5 bin lira veremeyenler, kedi yapmadığımız, hiç katkımızın olmadığı gayrı yerli/gayrı milli bilet için 55 milyon dolar vermişler.
Dolarları sanki Hafize Erkal’ın babası basıyor, nereden geliyor bu hovarda mirasyedilik?
80 milyar doları da Emperyalistlerin çıkarları için sığınmacı adıyla içimize zerk ettiklerinize harcamadınız mı?
Hiç sıkılmadan bir daha harcarız demediniz mi?
Sen önce açlığa terk ettiğin yaşlılarını doyur, bilimi bizde Allah biliyor, “OL” dedi mi olduran Allah varken uzayda bilimle ne işimiz olur.
Uzay yolcumuz dönecek dünya düzdü mü diyecek?
Nitekim "Allah, dünya düzdür diyor", bu da düzdü mü diyecek sanıyorlar?
Hadi Müslümanları kıskandıkları için gayrimüslimler dünya yuvarlak demiş olsun, iyi de Efendimiz Hz. Erdoğan'ın "OL" demesiyle oldurulan yolculuğumuzda gayrimüslim yolcunun gitme şansı nedir?
Öyleyse bu yolcumuz da dünya yuvarlaktır derse ne olacak, hala aynı Allah'a inanan sayısı yüzde kaç olacak dersiniz?
Hiç mi şüphe duymuyorsunuz, hiç mi tırsmıyorsunuz dünyanın düz olmadığını Müslüman bir Türk söylerse diye?
Neyse, Murat Yetkin sormuş: Emekli maaşı mı müjde yoksa 55 milyon
dolara uzay seyahati mi diye.
Haydi, yüreğiniz yetiyorsa yanıtını verin.
Daha beteri de aklıma gelmiyor değil.
Yarın bir haber, “5 milyon dolarlık bilete 55 milyon dolar ödeyip aradaki farkı sıkışan müteahhitlere ödeme olarak verdiler” derse asla şaşırmam.Ne yani, deniz feneri davalarını, işsizlik fonunun akıbeti gibi yüzlerce yolsuzluk ve talan dosyalarını unuttunuz mu?
Çünkü iktidar soygun, talan ve rant iktidarı olmuş, sadece emeklinin sorumluluğu var, ülkeyi onlar yönetiyor gibi günlerden geçiyoruz o nedenle emeklinin anasını, avradını, çoluğunu çocuğunu inim inim inletiyorlar.
Çok dertliyim çoooook, öylesine öfkeliyim ki AKP'ye oy verdim diyeni derhal yanımdan uzaklaştırıyor ya da ben uzaklaşıyorum.
Cep bankacılığından zamlı emekli maaşın yattı mesajı gelmiş.
Vahim ki ne vahim, yeniden değerlenme oranına bile yetişemedik.
Yeniden değerleme oranı %58,46 olarak açıklayan Erdoğan hazretleri, ne hikmetse bize ilaveten 5 puan daha bağışlamış.
Elbet o da haklı, Şimşek'in Tasarruf genelgesinde dediği gibi babasının parası değil ki dağıtsın.
Hele de dolar karşılığı korunanlardan vs... değilseniz sizin, bizim gibilerin emeklilerin yemesi bile onlar için haram sayılır.
Şimşek derken anlamayanınız olabilir, İngiliz Mehmet desem sanırım herkes anlar ama ne anlar Şimşek emeklinin halinden diyorum.
Hani İngiliz diyen ben de değilim, KaçAK Saray’ın Baş
Danışmanı diyor.
Ben desem Allah muhafaza diyeceğim ama CIA'nin yarattığı Allahlar beni korumaz bilirim.
Türkiye’yi emekliler için Epstein Adası yapacak hain Kaçak Saray’da mı, kim bu kaçak saray haini?
Erdoğan’ı kim kandırıyor, gerçekten kandırılıyor mu yoksa milleti Erdoğan mı kandırıyor?
Emekli neden açlığa mahkûm bırakılıyor, satacak bir şey de kalmadı, 20 yıldır birikimleri sata sata aradaki bizden çalınanları karşıladık ama 20 yılın sonunda artık bittik, neremiz ya da neyimiz para ediyor bilmiyoruz.
Acaba Türkiye’yi emekliler için Epstein Adası’na mı çevirmek istiyorlar, ilk deneyi emekliler üzerinden mi yapıyorlar, öyleyse bunun arkasındaki güç kim ya da kimlerdir?
Epstein Adası’na çevirseler bile emeklinin elinde, avcunda satacak bir şeyi kalmadı belli bir yaştan sonra kendisi de para etmiyor, yaşlı diye iş veren de yok ki 2. iş bulup çalışsın.
Erdoğan’ın annesi yaşasaydı o da mutlaka Şirket-i Hayriye'den emekli eşinin maaşını alacaktı.
Tenzile hanım geçinemiyor olsaydı muhtemelen bankadan kredi çekmeye kalkardı ve % 7’leri geçen faizi ödeyemeyeceği için de vahim durumda yaşamını sürdürürdü.
Erdoğan, milyonlarca emeklinin düştüğü bu duruma annesinin de düşmüş olmasından sorumlu olacağını bildiği için bütün bunlara izin vermezdi diye düşünüyorum.
Zira kendisi şu anda etrafındaki dalkavukların esareti altında ve sağlık sorunları nedeniyle fazla bilgilendirilmiyor olma ihtimali vardır.
Soru şu:
Erdoğan, Türkiye’yi emekliler için Epstein Adası’na dönüştürecek bu girişimin ne kadar farkında, ne kadar arkasında?
Ya da Erdoğan Epstein Adası’na dönüştürmek isteyenlerin ne kadar kıskacında ki vahim durumu göremiyor?
Yaşasın Cumhuriyet nidalarından bugüne bu Cumhuriyet’te yaşayan emekliler en vahim, en rezil yıllarını yaşamakta olduğunu neden kimse göremiyor ya da görmek istemiyor?
Bunun ardındaki gizli gerekçe nedir?
Neyi beklemektedirler, adım adım gelen yoksulluk felaketinin gizlediği gerçekler nedir, halkımız neden yoksullukla terbiye edilmektedir, amaç mutlaka vardır ve artık gizlenmemelidir.
Eski Türkiye eski Türkiye dediniz aşağıladınız, yeni Türkiye'de ne oldu, neler oldu?
Çok hayret vericidir ancak eski Türkiye'de ne kadar işe yaramaz ne kadar adam olamamış varsa getirildi bir yerlerde rantın göbeğine atıldı ve sürekli soyuyorlar, sürekli sırtımızda yükseliyorlar ve bunun adına da yeni Türkiye diyorlar.
İşte ne kadar ise yaramaz varsa yeni Türkiye'yi bu hale getirdiler yazık ki Merkez Bankası başkanı da eski Türkiye'de kendisine iş verilmediği için dışarıya gitmiş ve yeni Türkiye'yi kurmaya getirilmiş gibi davranıyor, TCMB Sosyal Tesisi Erkan'ın ailesine tahsis edildiği iddiaları eğer doğruysa bunun son nokta olduğu izlenimi ürpertiyor.
Artık yeni Türkiye ilanı için beli de Hafize Erkan'ı da kullanıyorlar bilemiyorum.
Biz bu Fettoş çetesinden her pisliği gördük, o nedenle her rezaleti yine beklerim, nitekim bazı bakanlık koltukları başta olmak üzere KaçAK Saray dehlizlerinde hala yaşamlarını sürdürdüğüne şahsım olarak inanıyorum.
Tüm bu çarpıklaştırılmış düzeni ekmek kadayıfı gibi pişirildiğini düşünür, yaşadıklarımızı alt alta koyar toplarsanız, bu kadayıfın üstüne emekliler kaymak gibi oturur vaziyettedir.
Emeklileri daha yoksul hale getirmekteki maksat, daha daha daha çok sadakaya muhtaç edip oy karşılığı sadaka sistemine devam etmek mi yoksa gizli bir ajandanın özel uygulaması olarak milleti canından bezdirip “yetti canımıza şeriat, hilafet ne geliyorsa gelsin bıktık böyle yaşamaktan” dedirtme oyunu mu oynanmaktadır?
Yazık ki Muhalefet de aynı kayığa binmiş, PKK ile ne kadar yakınlaşabilirim oyunu oynarken, öte taraftan Erdoğan'ın koalisyon ortakları geçmişte diğer terör örgütlerinin sevicisi olarak karşımıza çıkmışlardır.
Resim...Bir tarafta Hizbullah terör örgütünün siyasi kanadı Hüda-Par öte yandan Fettoş sevicisi ve Erdoğan'a bile lanet okumuş olan özerklik savunucusu Destici, diğer taraftan Has Parti’nin eski başkanı vs…
Resim...Açıkça 40 katır mı 40 satır mı oyunu sergileniyorken hele de emekliler üzerine yıkılmış bir ekonomi düzeltmesi çok vahim bir hatadır.
Resim...KaçAK Saray Baş Danışmanının bir zamanlar ekranlara çıkıp İngiliz Mehmet dediği bakan Şimşek, ne hikmetse önceki bakanlık dönemlerinde de emeklilere bayramlarda verilecek çift maaş ikramiye bütçe dengelerini bozar diyor ama 23 Mayıs 2015'te Mercedes polemiklerinin yaşandığı zamanlarda "o arabalar çerez parası bile değil" diyerek adeta hovardalık yapar gibi savrulan paralarla yine emekliyi vuruyordu.
Resim...Tıpkı şimdilerde tasarruf genelgesiyle ilgili valilere söylediği gibi o günlerde de zavallı işçi emeklisinin sırtına binmekte beis görmüyordu.
Erdoğan’a acil tavsiyem odur ki, etrafında sana dalkavukluk yapanların kanındaki öz cevheri iyi tahlil et, edemiyorsan ve dahi bizden gizlediğin gizli bir ajandan yoksa görevi bırak.
Bırak kardeşim bırak, yoksa sonun çok ama çok kötü olacak.
Şuna bakın yahu, eskiden Amerikan askerleri suç işler kimse dokunamazdı, şimdilerde bizim bağışlarla ayakta duran ülkelerin Cumhurbaşkanlarının çocukları gelip cinayet işliyor, bunları yargılayan sistem kilitlenmiş.
Yargıç korkuyor, savcı korkuyor, polis korkuyor, vatandaş korkuyor bırakın kardeşim görevi bırakın.
Yaş oldu 66, bir 66 yıl daha yaşayamayacağımıza göre ne istiyorsunuz biz emeklilerden?
20 yıl önce 3,47 kat asgari ücretle emekli olmuştum, bu
günkü karşılığı 58,996 TL ediyor, bordom elimde saklıyorum.
Bana şimdi layık görülen 18 bin TL olmuş.
20 yıldır durum bu, Erdoğan iktidara gelir gelmez yaptığı ilk iş Erbakan’ın verdiği Eşel mobil (ne kadar enflasyon, o kadar zam) sistemini kaldırdı.
Böylece 20 yıldır her ay bana verilmeyen parayı birilerine peşkeş çektiler.
Bu günkü asgari ücretle hesaplarsam her ay 58.996-18.000=40.996 TL maaşımdan çalıyorlar.
Her ay maaşımdan çalınan parayla 20 yılda 240 ay X 40,996 TL benden çalınan aylık miktarların 20 yıllık toplamı =9.839.040 TL hakkımı yemişler.
Kim yedi bunu, hangi şerefsiz yanlış bilgilendirme yaparak Erdoğan'a hakkımızı yedirmeye sebep oldu?
Peki, bu hakkımı senin hilafetin, senin şeriatın, senin tapındığın CIA’nın Allahları verebilir mi?
Kendi payıma söylüyorum tüm bunları bile bile AKP'ye oy verenin de AKP'liye selam verenin de bugünden itibaren .....................................
Gayri ahlaki olmamak şartıyla herkes istediği gibi anlamakta serbesttir...
Nerede Anadolu insanının inandığı Allah, nerede?
Onu bile öldürüp CIA’nın yarattığı Allahlar ve her Allah’ına göre bir peygamber bizi bu günlere getirdi.
Ne Fettoş’u ne PKK’sı ne IŞİD’i ne vatan hainleri Şeyh Saitleri hiçbir şey kalmadı şu memlekete tecavüze yeltenen.
Şimdi bana yerli ve milli dersi verenler bilmiyor ki biz henüz radyonun sadece pilli olanlarının var olduğu, TV’nin bilinmediği, telefon ile konuşmak için 8-10 gün önceden sıra alındığı, isli kandillerle evlerimizi aydınlattığımız günleri, elektrik gelecek diye yollarda sırayla nöbet tuttuğumuzu, direk dikilme çalışmalarını izlemenin köylünün en büyük keyiflerinden olduğu günlerden geldiğimizi kim bilebilir ki?
Gelmişler bizi açlıkla terbiye edecekler.
Eeeeey CIA’nın uşakları, eeeey yabancı istihbaratın çocukları…
Erdoğan’dan gizlenip KaçAK Saray dehlizlerinde pusuda bekliyor olabilirsiniz ama bilin ki emekliler olarak verecek bir canımız kalmıştır, o da zaten son günlerini yaşıyor bedenlerimizde.
Resim...Neler tartışmışız neler, bunlar tartışılırken bugün görüyoruz ki memleket parsel parsel yabancıya tapulanmış, beyinlerde türban, ellerde silah, dudaklarda ya Allah bismillah...
Gelinen nokta hırsızların marifetiyle çalınan geleceğimiz, çalanların korunduğu hem KaçAK Saraylar hem içinde adalet olmayan saraylar.
Emekli açlığa mahkûm, devşirmeler yine dalkavukluk peşinde, yine aynı nağmeleri söylerken 20 yıldır kandırıp kandırıp durdukları biri yine kandırılmış ve başrol yine onda, çıkmış ekranlarda ölüme terk ettiği emekliye % 5 palavrası anlatıyor.
Ne utanma ne sıkılma ne empati yeteneği.
Çifter çifter maaşlı dalkavuklar, yolcu, hasta ve geçiş
garantili rantlar, yetmiyor dolar korumalı rantlarla mevduat ve parası olana
cennet bir ülke.
Ne zaman bitecek tanrım bu azap diye başlayan şarkı
dilimde...
Şimdi gençler sabırlı, saygılı, ekmek kavgası peşindeler.
Biz eski toprakları sınamaya yeltendiniz ama bilin ki yine sizi öncelikle bertaraf edecek olan biz emeklilerdir.
Buradan Efendimiz Hz. Erdoğan'a son kez sesleniyorum.
Türkiye öncelikle emekliler için sonra onurlu halkımız için Epstein Adası yapmak isteyenlerin heveslerine, hayallerine sığmayacak kadar büyüktür.
Eeeeey Erdoğan, ya ayağa kalk emeklilere yeniden soluk ver ya da başını kaldıramaz duruma getirildiysen millete bunu ilan et ki, o dehlizleri sinsice kazanlara oraları mezar etmeye biz ihtiyar gençlik nasıl yetiyoruz herkes görsün, yeter ki gölge etme, yardım istiyorsan açıkça dile getir bilelim, başka ihsan istemez.
Başka söze gerek duymuyorum.
Çekin elinizi cebimizden işbirlikçiler çekilin….
AB raporuna göre Erdoğan Türklere yalan söylüyor.
Anlat anlat dilimde tüy bitti ama son kez olsun bir daha anlatayım.
Rapor resmi dille yazılır elbet ve mahalle kabadayısı lisanıyla da yazılmaz fakat AB raporunda öyle itinalı dil kullanılmış ki, raporun tamamını okuduğunuzda Türkiye'nin nasıl bir muhtaçlık, nasıl bir acziyet, nasıl bir sömürge durumunda bırakıldığını görüyorsunuz.
Raporun resmi anlamda Türkçe çevirisi yapıldı mı bilmiyorum ama orijinalinden bile okuduğunuzda bu söylediklerimin rapora nasıl bir diplomatik lisanla oturtulduğu açıkça ortada.
Bunları çok uzatmayacağım, yıllarca söylediklerim neredeyse raporla özetlenmiş gibi, o nedenle ben sadece Erdoğan'ı yalancı konumuna iten kısma bakmakla yetineceğim, dileyen tamamını irdeler.
Raporun özeti kısmında açıklanan ifadede sığınmacıların eğitimleri hakkında geçen ifadeler var
Önce Erdoğan'ın bu konuda topluma ne dediğini bir anımsayalım ki sonradan raporun Erdoğan'ı nasıl yalancı durumuna düşürdüğünü görme şansı yakalayalım.
Hani unutulma yasası çıkartıp, eski söylediklerimi unutun diyenler vardı anımsarsanız, o nedenle arşivler önemli diyordum ya, işte şimdi o arşivlerin önemini göreceğiz.
06.01.2017 tarihinde Erdoğan, Suriyeli ve Iraklı göçmenlerin içinden
bir kısmının gerekli incelemeler yapıldıktan vatandaşlığa alınacağını açıkladı
ve ekledi "Çünkü bunların içerisinde çok iyi yetişmiş insanlar var,
mühendisler var, avukatlar var, doktorlar var vesaire, bunlardan istifade
edelim. Sağda-solda kaçak olarak çalışmaktansa, vatandaşımız olarak, bu
milletin bir evladı olarak çalışsınlar. Dolayısıyla kimse birbirine şüpheci
gözle, nazarla bakmasın istiyoruz" diyordu.
Rapor ne diyor bakalım.
Toplumda, Suriyeli mültecilerin varlığı ile ilgili hoşnutsuzluk artmış; seçimlerde önemli bir konu ve sürekli bir tartışma unsuru haline gelmiştir.
Mülteci ve sığınmacıların büyük çoğunluğu, düşük istihdam edilebilirlik (düşük eğitim ve beceri düzeyleri), dil engelleri ve bilgi ve hizmetlere sınırlı erişim nedeniyle, özellikle kayıtlı istihdama olmak üzere iş gücü piyasasına etkin şekilde erişememektedir.
COMMISSION STAFF WORKING DOCUMENT-Türkiye 2023 Report.pdfTürkiye, mültecileri desteklemek ve sağlık hizmetleri ile eğitim ve öğretime daha geniş çaplı erişimi sağlamak için, her ne kadar kayıt konusundaki kısıtlamalar bu hizmetlere erişimi engellese de önemli çabalar sarf etmeye devam etmiştir.
Şubat 2023 itibarıyla, Türkiye'de 846.000'in üzerinde mülteci çocuk örgün eğitime kaydolmuştur; bu sayı bir önceki eğitim-öğretim yılına göre yaklaşık 104.000 fazladır.
Bunların 720.000'den fazlası Suriye kökenlidir.
Ancak okul çağındaki 400.000'den fazla mülteci çocuk hâlâ okula gitmemiştir ve eğitim imkânlarına erişimleri bulunmamaktadır.
Yandaşlar üzerinden Erdoğan'ı yalanladıkları başka bölüme geliyoruz.
Türkiye'de tartışma konusu olan ve yandaş gazeteler dahil birçok yerden verilen haberlere göre sığınmacılar tedavi ücreti ve katılım payı ödüyorlardı, beleş geçindiklerini söyleyenler yalanlanıyordu.
Sığınmacılar için yayınlanan bilgilerde Sığınmacıların AFAD’la anlaşmalı eczanelerden bedelsiz olarak sağlık hizmeti ve ilaç alabildiklerini yayınlıyorlardı.
Üstelik Emine Erdoğan'ın Türk vatandaşlarına verilen tüm sağlık hizmetleri, eşit ve ücretsiz olarak mültecilere de sağlanıyor demesi bile yandaşlara fayda etmiyordu.
Raporda bunun yanıtı da verilmiş.
Meğerse AB'den gelen kaynaklarla sığınmacılar için hem hastane kurmuşlar hem sağlık bedelleri karşılanmış ama bize yalan söyleyenler gerçeği nedense hep gizlemeyi sevmişlerdi.
Mülteciler (çoğunlukla geçici koruma altındaki Suriyeliler), Türkiye'deki Sığınmacılar için AB Mali İmkânı aracılığıyla AB tarafından finanse edilen 190 göçmen sağlığı merkezinde ve Türkiye'deki hastanelerde sunulan ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam etmiştir.
AB, ikincil koruma altındaki mültecilerin ve kişilerin sağlık hizmetlerine erişmelerini sağlamak amacıyla yaklaşık 4.000 sağlık çalışanının istihdam edilmesini desteklemiştir.
2022'de, AB destekli temel sağlık hizmeti verilen kuruluşlarda 7 milyondan fazla temel sağlık hizmeti verilmiştir.
Mültecilere yönelik ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek hizmetleri, üreme sağlığı hizmetleri, mobil sağlık hizmetleri ve sağlık okuryazarlığı kapasitesi de gelişmiştir.
Ayrıca, tamamı AB tarafından finanse edilen ve rapor döneminde açılışı yapılan Dörtyol Hatay ve Kilis'teki iki yeni devlet hastanesinin inşaatının tamamlanmasıyla sağlık altyapısı da iyileştirilmiştir.
Unutmadan bir yalanlama daha anımsayalım.
Erdoğan, AB'den istediği 3 milyar Avro için "Davutoğlu'nu yolladım, paraları almadan gelme dedim" mealinde açıklamasını anımsayanınız varsa yalanın nerede olduğunu da elbet çözecek demektir.
Görüldüğü üzere bu rapor Erdoğan'ın yalanlarını yüzüne vurmanın dışında daha neleri ortaya koyacaktır neleri.
Hani şu 40+40 milyar dolar harcaması vardı ya, belki de o paralar da AB kaynaklarından gelmişti ne malum?
Hani briket evler yapmış, Hz. Emine Hanım bağışlamıştı ya belki o paralar da sırtımızdan değil de AB fonlarından karşılanmıştı ne malum?
Milletinden sakladığın her şey seni bir adım daha felakete sürüklerken ülkeyi dönülmez uçurumun eşiğinden kurtaracak umutları da tüketiyor.
Şeffaf ol, biz bilirsek sen de ülke de kurtulursun, umutlar yeşerir, bırakın ülkemizde umut sömürücülüğü üzerinizde yapışmış olarak kalmasın.
Sadece külfet ortağı değil nimet ortaklığı da yapalım, ne olur yani günahkâr olacağından mı korkutuldun, Cehennem’ de yanacağından mı?
Unutma, gelecek de bir gün gelecek...
19.1.2024
A. Dursun
Erdoğan, Avrupa halkları huzur içinde yaşıyorsa Türkiye
sayesindedir.
AB’nin Ortak Dış Politikadan Anladığı Bu – Türkiye Gazetesi (12.11.2023)
AB ile yeniden başlamak. 3 Aralık 2023
Komisyon ve Yüksek Temsilci, AB-Türkiye ilişkilerinin son durumuna ilişkin
stratejik ve ileriye dönük bir rapor sundu.
TÜRKİYE – AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ KONUSUNDAAB’NİN DEĞERLENDİRME
VE ÖNERİLERİ-Büyükelçi (E) Selim Yenel
Ticaret Bakanı Bolat: "Avrupa, Türkiye İçin Çok Önemli. Biz, Bu Pazarlarda
Kalıcıyız".
AB’nin Türkiye raporu ne anlama geliyor?
Fischer, önce uyutalım sonra unutalım dedi.
Fischer'e mi Kızalım, Yoksa Kendimize mi? Cumhuriyet - Erol Manisalı
Türkiye – Avrupa Birliği Müzakere Sürecinde İlk On Yılın Muhasebesi
(2005-2015)-Çağrı Erhan
TÜRKİYE’NİN AB İLE İLİŞKİLERİNDE ALTERNATİF MODEL ARAYIŞI : “KAPSAMLI EKONOMİK
ENTEGRASYON ANLAŞMASI” Çağrı ERHAN
TÜRKİYE’DE KAMUOYUNUN AB’YE BAKIŞININ GENEL SEYRİ (1987-2017) Erhan AKDEMİR
European Neighbourhood and Enlargement Negotiations.
JOINT COMMUNICATION TO THE EUROPEAN COUNCIL State of play of EU-Turkey
political, economic and trade relations-2021
.png)
.png)

.png)

.png)
.png)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder