Alaeddin Yavuz arkadaşımla Acemoğlu'nun ULUSLARIN DÜŞÜŞÜ kitabı üzerine kısa bir yazışma yaptık.
Kitaptan şu bölümü paylaşılmamıştım.
Bakalım...
Bir Kuzey Koreli’nin ortalama yaşam süresi 38. Paralel’in güneyindeki kuzenlerine göre yaklaşık 10 yıl daha azdır.
Harita 7 gece çekilmiş uydu görüntülerindeki ışık yoğunluğunu gösteren verilerle iki Kore arasındaki ekonomik uçurumu çarpıcı bir biçimde sergiliyor. Kuzey Kore elektriksizlik nedeniyle neredeyse tamamen karanlıkken Güney Kore ışıl ışıl parlıyor.
Bu çarpıcı farklılık çok eskiye dayanmıyor. Aslında İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden önce ortada yoktu. Fakat 1945’ten sonra Kuzey ve Güney’deki farklı hükümetler ekonomilerini örgütlemek için birbirinden çok farklı yöntemler uyguladılar. Harvard ve Princeton’da öğrenim görmüş sadık antikomünist Syngman Rhee, Birleşik Devletler’in de ciddi desteğini alarak Güney Kore’yi yönetti ve ilk ekonomik ve siyasal kurumları o şekillendirdi.
Rhee, 1948’de başkan seçildi. Kore Savaşı’nın ve 38. Paralel’in güneyini saran komünizm tehdidinin cenderesindeki Güney Kore demokratik bir ülke değildi.
Hem Rhee hem de onun kadar ünlü halefi General Park Chung-Hee, iki otoriter başkan olarak tarihe geçtiler. Fakat ikisi de özel mülkiyete dayalı bir piyasa ekonomisini benimsedi ve Park 1961’den sonra hızlı ekonomik büyümenin önündeki devlet engelini kaldırarak başarılı şirketlere kredi ve devlet yardımı sağladı.
38. Paralel’in kuzeyinde durum farklıydı. Japonya karşıtı komünist partizanların liderlerinden biri olan Kim Il-Sung 1947’de bir diktatöre dönüştü ve Juche (sürdürülebilirlik) sisteminin bir parçası olarak Sovyetler Birliği’nin yardımıyla devlet güdümlü katı bir ekonomik sistem hayata geçirdi.
Özel mülkiyet kaldırıldı ve piyasalara yasak getirildi. Özgürlükler yalnızca piyasada değil, Kuzey Korelilerin yaşamlarının her alanında kısıtlandı; elbette ki Kim İl-sung (Kim Song)’un ve ardından oğlu-halefi Kim Cong-İl etrafında oluşan küçük bir idari elit hariç tutulmak kaydıyla.
Daha sonra Acemoğlu'nun Sözcü'den Özlem Gürses'in söyleşisi aklıma geldi ve ikinci bölümden bir pasaj paylaştım.
Bakalım...
Ben kendimi sosyal demokrat olarak görüyorum. Ama sosyal demokratların bazen hatalı düşündüğünü de görüyorum. İş dünyasını düşman kabul eden yaklaşım doğru değil...
Mesela İsveç’teki, İskandinavya’daki ilk sosyal demokrat
kuruluma bakarsanız, onların düşünce sistemi ile benimkiler arasında birçok
paraleller var. Çünkü orada büyük bir ekonomik durgunluğu canlandırdılar, bunun
için devlet büyük bir görev yaptı. Ama bunları nasıl yaptılar?
Bu not için arkadaşım Alaeddin Yavuz'un yorumuna bakalım.
Bunun komünizm ile ilişkisi yok. Beslenme yetersizliği olabilir.
Bugün Güney Kore ışıl ışıl ise, nedeni Kuzey Kore ve Çin Sosyalizminim yayılmasına engel olan ABD’nin G. Kore, Japonya, Tayvan gibi ülkelerde kurduğu, Çin tehdidi kalkınca kaybolacak, tamamen göz boyama olan Pax Americana Zenginlik Toplumudur.
Aynen, SSCB sınırında yaşayan Polonya, Finlandiya, Litvanya, İsveç, Norveç'te yarattıkları refah ve adalet toplumları gibidir.
Çin ve Rusya dağılınca bu Pax Americana ülkelerinin bizim Türkiye'den beter olacakları kesindir.
1961'de Türkiye'yi 1.derece savunulacak ülke konumundan çıkarmasıyla İsmet İnönü’nün Atatürkçü Sol kurmasına neden olay da bir benzeridir.
1924'de Stalin Türkiye'yi İngiliz idare bölgesine terk etmiş, 2. dünya savaşı sonrası Stalin ve Truman anlaşınca 1956'da Rockefeller onayıyla Türkiye'ye nakdi yardımlar iptal edilip, askeri ayni yardımlara yönelmeleri olayı Menderes'in kredi aramak için SSCB ile randevu alması, randevu günü idam edilmesi olayı gibi bir tezgahtır bunların zenginlikleri.
Daron Acemoğlu beye bu ödül bedava verilmedi. Bence Orhan Pamuk ödülünden farkı yok.
Bugün Türkiye NATO’dan ayrılıp Avrasya ve Brics bloklarına doğrudan katılma kararı alsın, bizi 1948'de olduğu gibi ABD ve İngiltere Yunanistan'ı işgal ettikleri gibi işgal ederler. Kuzey Kore gibi bize sahip çıkarlarsa bize de yeni bir Pax Americana önerisi yapılır.
Bu yeme kapılırsak bugünü bile aratırlar.
Beni katkım...
Alaeddin Yavuz, yazık ki Acemoğlu’nun ne demek istediğini anlayan pek
çıkmamış.
Sen ve senin gibi istisnalar elbet var ama Kamer Daron
Acemoğlu’nun klasik bir Emperyal beyin yapısı olduğunu pek görmek isteyen yok
gibi.
Bunu hakaret olsun diye söylemiyorum fakat Rus salatasının
Amerikan salatasına nasıl dönüştüğünü canlı yaşayanmış günlerden geçerken
bunların farkına varıyorduk.
Komünizmin bir ekonomik model olduğunu özellikle Türk
halkına anlatmamak için hele de İslamcı ve MHP’li kitlelerde kendi karsını,
kızını pazarlayanlara komünist dendiğini kulaklarıyla duyanlardan olduğumuz
için kolay yutmuyoruz yutmaya da … neyse…
Söylemeye çalıştığı İsveç, İskandinavya ilk sosyal demokrasi
modellemesini ne kadar biliyor pek emin değilim ancak Avrupa açısından bakarken
Liberal Sosyal, Muhafazakâr Sosyal ve Sosyal Demokrat modeller içinden neden
Sosyal Demokrat Model örneği verdiği anlaşılır durumda.
Avrupa model sistemler olarak İskandinav Model (toplumsal
yararın eşit olduğu), Beveridge Modeli (toplumdan devlet sorumlu), Bismarck
Modeli (toplumsal yarar emek piyasasına aittir) ve Yardımlaşma Modeli (problem toplumda
değil aile içinde çözülür) modellemeleri refah çözümü olarak sunuluyor fakat
bunların neredeyse tamamı Katolik Muhafazakâr kavramlar olarak görülmektedir.
İskandinav Modeli, Evrensel Model, Kuzey Avrupa Modeli gibi isimlerle
anılan İsveç Modeli’nde durum farklıdır.
Meclisli meşruti monarşi ile yönetilmesine rağmen İsveç’te
İstanbul nüfusu kadar bile olmayan nüfus yapısı ile iki resmi dil (İsveççe-Fince)
ve Kuzey’de kısmi olarak Laponca konuşulur.
Ülkede Evangelist Prostestan ve Katolik oranı % 90 iken
Müslüman ve Musevi inançları da azınlıktadır.
Sosyal Sistem (socialstyrelsa) diye anılan hükümete bağlı
birim sosyal devlet politikalarını üretir.
Hükümete bağlı olması, belediyelerde ve dini kurumlarda
yapacağı yardımlara bağımsız olarak karar verir.
Bir nevi STTK gibi faaliyet gösteren Sociala Missionen (Sosyal
Misyon) Kiliseye bağlıdır.
İşte Daren Acemoğlu’nun, başka modeller değil de (İskandinav
Modeli, Evrensel Model, Kuzey Avrupa Modeli) gibi isimlerle anılan İsveç Modeli’ni
övmesinin arkasında yatan da budur yani misyonu gereği Emperyalizm’in
taşeronluğu diyemesem dahi onlara kolaylık sağlayacak bir model olması
bakımından önemlidir nitekim bu model yapısı itibarı ile Atatürk’ün kurduğu ulus
devlet yapısına aykırıdır.
Dikkat ederseniz Acemoğlu’nun Ulusların Düşüşü sanki Türk
Ulus siteminin düşürülmesi için gerekli yolu gösteriyor gibi olmuştur, bu
nedenle de ödül verilmiş gibi durmaktadır.
Bu elbet bana göre böyledir, kesinlikle böyledir diyemesem
dahi, özellikle İsveç Modeli’ni övenleri araştırıp bakarsanız, pek farklı
olmadıklarını da görürsünüz.
Bizde CHP’nin Y-CHP yapılmasındaki amaçlar da neredeyse
benzerlik ifade etmektedir.
Hiçbir hırsızlığı yok denen Ecevit’in siyasi fikirlerine bakarsanız, onun da daha evvel yayınladığım Sosyal demokrasi Kemalizm değildir bölümünde bulabilirsiniz.
İngilizce bilmeyenin doktora yapamadığı bu ülkede, CIA neden İngilizce değil de Arapçayı dayatmaktadır hiç düşündünüz mü?
Diyelim ki onu anlayamadınız, öyleyse bir soru daha.
AK analar başka evlat doğuramamış olmalı.
Yeni açılım konuşuldukça eskiye rağbet olmaya başladı.
Nedense eski PPK açılımında bulunanlar yeniden bakan yapılacağı üzerine haberler yoğunlaştı.
Gerçekten AK analar başka evlat doğuramamış mıdır?
Yumaklı'nın yerine Tarım ve Orman Bakanlığı’na Vahit Kirişci'nin tekrar getirileceği öne sürülürken, yeni kabine de eski Bakan Berat Albayrak’ın da yer bulabileceği iddia ediliyor. Albayrak’ın bu defa Enerji Bakanı olarak görev alacağına dikkat çekilen kulislerde, İçişleri Bakanlığı için Efkan Ala ve Ali İhsan Arslan’ın ismi, Adalet Bakanlığı için ise Hayati Yazıcı ve Bülent Turan’ın ismi öne çıkıyor.
Sormak istemezdim ama son soru olsun.
İkinci PKK açılım hareketi için Bahçeli, PKK dedikleri partiye el uzattıktan kaç gün sonra Daron Acemoğlu Nobel aldı, neden 12 yıl kadar bekledi?
NOBEL'i aldığını nasıl öğrendiğini okuyunca sanırım beyninizde bir şeyler aydınlanır.
Soruları kendi kafanıza göre çoğaltırsanız septik olmazsınız korkmayın, doğru yanıtı bulmanıza yardımcı olur, deneyin göreceksiniz.
18.10.2024
A. Dursun
Daron Acemoğlu'nun Atatürk eleştirisini, Osmanlı övgüsünü 43:55 dakikadan itibaren izleyebilirsiniz.
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=6tpUTPyaCj8