Konuşan kişi 2007 ve 2015 yılları arasında Recep Tayyip Erdoğan'ın okuduğu metinleri camına koyan, 25 ve 26 dönem milletvekili olan Aydın Ünal.
Hiçbir yoruma gerek duymadan sadece tapesini ve ilgili kısmını sunuyorum, herkesin yorumu kendisine ait olsun, nasılsa günü gelince yorumlara da gerek kalmayacaktır.
Dakika 21:11'den itibaren Aydın Ünal konuşmasının tapesi.
Diğer ülke medyalarına baktığınız zaman sadece Türkiye konuşuluyor.
Bu işin arkasında Türkiye'nin olduğu, bu işin hazırlığını, planlamasını Türkiye'nin yaptığını, muhalifleri Türkiye'nin koruyup kolladığını hemen herkes biliyor ama Türkiye bu konuda hiçbir şekilde açıklama yapmıyor, konuşmuyor yani biz yaparız, konuşmayız tavrı içinde Türkiye.
Ben, bunun da çok anlamlı olduğunu düşünüyorum, bir de tabii Uluslararası Hukuk açısından da zaten Türkiye'nin burada konuşmaması gerekiyor, yani biz yapıyoruz biz yönlendiriyoruz biz destekliyoruz gibi bir açıklamayı zaten yapamaz Türkiye.
TSK'de fiilen ve resmen işin içine girmiş değil, henüz öyle bir durum da yok.
Zaten TSK, bizim ordumuz, askerlerimiz de bu sahaya girmiş ve oradaki en azından YPG'ye yönelik çatışmalara katılmış değil, dolayısı ile uzaktan izliyoruz tavrı içinde Türkiye, ama bu biraz da şeyi hatırlatıyor bana.
Büyük devlet biraz da böyle olur, ABD'nin İngiltere'nin yaptığı gibi, işi yaparsınız kenara çekilirsiniz insanlar da istedikleri yorumu yaparlar, sabah-akşam onu olumlu ya da olumsuz konuşurlar, Türkiye böyle bir büyük devlet refleksi gösteriyor.
Birkaç konu ekleyeceğim, güzel bir sohbet var İstanbul'da ben de keyifle izliyorum sohbetinizi.
Sadece birkaç katkı ve ek yapmak istiyorum.
70'lerde 80'lerde 90'larda Suriye’ye bir kere gitmiş olmak, sadece bir kere Halep'e gidip gelmiş olmak insanları Suriye uzmanı yapıyordu.
Hatta hiç gitmeden o coğrafyalar hakkında konuşan insanlar vardı, zaten tek kanallı bir televizyon var, medya tamamen kontrol altında, medyada herkes istediğini yazamıyor ve ortaya çıkan dış politika uzamları da gerçekten hiçbir şey bilmeyen, alanını bilmeyen, dil bilmeyen, Orta Doğu hakkında yazan ama tek kelime Arapça bilmeyen insanlardan oluşuyordu.
Son olaylar özellikle gururlandığım bir tablo ortaya çıkarttı.
Yani Suriye hakkında konuşacaksınız ama genç arkadaşlara, Samet Doğan gibi genç arkadaşlara baktığınızda ister istemez susuyorsunuz.
Çünkü araziyi, coğrafyayı, meseleleri, tarihi, oradaki grupları, örgütleri hepsini çok çok iyi bilen bir genç neslimiz var artık.
Hatta dün G. Kore'de bir darbe denemesi oldu, son durum nedir bilmiyorum ama bir darbe denemesi oldu ve sırf bu Orta Doğu uzmanları genç arkadaşlarımız yüzünden hiç kimse çıkıp konuşamadı ahkam kesemedi.
Çünkü seviyeyi öyle bir yükselttiler ki bu arkadaşlar, herhangi bir bölge konusunda konuşmak artık Türkiye'de o kadar kolay değil, ben o nedenle gurur duydum.
Bir temkin var elbette yaşadıklarımızdan kaynaklanıyor bu temkin.
Yani 89'muydu Afganistan Sovyetler Birliği'ni, Sovyet işgaline son verdi, Rus askerlerini gönderdi çok büyük bir coşku yaşadık, çok büyük bir coşku ama çok kısa süre sonra bir hayal kırıklığına dönüştü.
Ondan sonra 80'lerde, 90'larda, 2000'lerde sonrasında çok fazla hayal kırıklığı yaşadık.
Bir yerde bir zafer oluyor, bir başarı oluyor biz coşuyoruz ama üç gün, beş gün veya 3-5 ay geçtikten sonra o tersine dönüyor, bir hayal kırıklığına dönüyor.
Onun etkisiyle Suriye'de yaşananlara da biraz temkinli bakıyoruz ama temkini bakalım, karamsar bakmayalım bu olaylara.
Bir taraftan uzmanlardan bahsediyorum ama bir taraftan da sıradan insanlar bu işin arkasında İsrail var, ABD var, Büyük Orta Doğu Projesi, Rusya şuradan girecek, İran buradan girecek falan herkes dış politika uzmanı oldu ve herkes komplo teorileri üzerinden bir senaryo yazmaya çalışıyor.
Geleceğe ilişkin bir tahminde bulunmaya çalışıyor.
Bence yalın, ortada bir hadise var, Allah'ın bir takdiri var, bir hayal kırıklığına da dönüşebilir, ilk defa yaşamayacağız ama çok net biliyoruz yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer var ve bu zaferler işte o yenilgilerden aldığımız derslerin üstüne ortaya çıkan zaferler.
Hani sonu iyi de olsa kötü de olsa anın keyfini çıkartalım, bu zaferle coşalım, bu zaferi kutlayalım, bununla umutlanalım şu karamsar senaryolara da temkin tamam ama karamsar senaryoları da bir kenara bırakalım.
Ya işte İsrail buna müdahale edecek, İsrail bunu durduracak ne bileyim Rusya, Ukrayna'da ateşkesi imzaladıktan sonra Suriye'ye yönelecek falan.
Yani bunlarla hiç uğraşmaya gerek olmadığını düşünüyorum, muhteşem bir zafer var ortada bu zaferin tadını çıkartmak lazım.
Dua etmek lazım, oradaki kardeşlere destek olmak lazım.
Allah'ın izniyle dedim ya, yani uluslararası ilişkiler de sebep sonuç ilişkisi üzerine yürümüyor.
Burada Allah'ın takdiridir bütün bu zaferler, GALİP OLAN ALLAH'TIR dolayısı ile orada o insanları tutacak, orayı başka bir şekle evriltecek olan da Allah'tır.
Hiç belli olmaz, 5 gün sonra da Kudüs'e yürür bu adamlar.
Bu adamlar ölümü öldürmüş adamlar zaten, şaşar kalırız yine.
Kudüs'ü alır çıkarlar karşımıza, bu da olabilir, bu da mümkün yeter ki Allah istesin, yeter ki Allah bununla ilgili güç kuvvet versin.
Onun için kimse karamsar olmasın, bu anın bu zaferin tadını çıkartalım, coşkusunu çıkartalım, bunu kutlayalım, her açıdan büyük bir zafer, Türkiye'nin de lehine olan bir zafer.
04.12.2024
Tapeye çeviren A. Dursun
Erdoğan'ın eskiden camına koyan adam, Narin cinayetini nasıl savundu?
.png)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder